| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
Trabzon Devlet Tiyatrosu’nda Yücel Erten imzası: Deli Dumrul
Üstün Akmen



Deli Dumrul isminde bir er vardır. Kuru bir çayın üstüne köprü yaptırmıştır. Geçeninden 30 akçe, geçmeyeninden döve döve 40 akçe alır. Bir gün köprüsünün yanına bir bölük oba yerleşir. Bu obada bir yiğit ölür ve feryatlar üzerine Deli Dumrul atıyla olay mahalline gelir. Feryatların nedenini sorar bir yiğidin öldüğünü öğrenir. Azrail’e kızar ona meydan okur. Onunla dövüşmek için Allah’a yalvarır. Sonra evine döner. Gel zaman, git zaman Deli Dumrul bir toy düzenler ve bu toya Azrail de gelir. Deli Dumrul ilk başta direnir, Azrail ise ona bir can bulursa yaşamasına izin vereceğini söyler. Deli Dumrul annesine ve babasına gider ama onlar canlarını vermezler. Başka can bulamadığı için karısına gider. Karısı Elif, onsuz bu hayatın hiç bir önemi olmadığını söyler ve kendi canını vermeye razı olur. Deli Dumrul Allah’a yalvarır ya ikimizin canını al ya da ikimizi de bağışla diye. Bunun üzerine Allah onları bağışlar, tam yüz kırk yıl ömür verir ve annesinin, babasının canını alması için Azrail’i görevlendirir.

Türk edebiyatının şaheserlerinin başında gelir “Dede Korkut Hikâyeleri” ve yukarıda özetlediğim “Deli Dumrul bölümü on iki öyküden oluşan yapıtta yer almaktadır. “Dede Korkut Hikayeleri”, içerik olarak Türk ulusunun yaşamını, kültürel zenginliklerini, duygusallıklarını, erdemlerini, becerilerini bir öykü akışı içerisinde sıralamakta. 15. yüzyılın sonu ile 16. yüzyılın başlarında yazıya geçirilen bu değerli metinler için Türk Edebiyatı tarihçisi Fuat Köprülü’nün: “Bütün Türk edebiyatını terazinin bir gözüne, Dede Korkut’u öbür gözüne koysanız, yine Dede Korkut ağır basar” gibi ilginç değerlendirmesini de bu vesileyle anımsatmış olayım.

Güngör Dilmen bu ünlü efsaneyi, yeryüzündeki adaletin, sevgi, eşitlik ve barışla kurulabileceğini savladığı seyirlik oyun yapısı içinde yanılmıyorsam 1979 yılında kaleme almış. Pek çok sahnede, ama sanırım en çok da Devlet Tiyatroları’nda sahneye konuldu. Başarılı olanlar beğenildi, olamayanlar yerildi ve en son Trabzon Devlet Tiyatrosu’nun 2007–2008 sezonu repertuvarı içinde “Perde” dedi. Yücel Erten “ikna” edilmişti, 1991 yılında Ankara’da sahneye koyduğu “Deli Dumrul”u, 18 yıl aradan sonra, bu kere Trabzon izleyicisiyle buluşturmak üzere kolları sıvalı bir vaziyette Trabzon’a gitti.

Usta yönetmen Yücel Erten, “Deli Dumrul”un insanoğlunun “insan” yanını gösteren öyküsünü aynen benimsemiş ve öyküdeki insana ait “istismar” edilmemiş saf ve güzel yönleri öne çekmiş. Oyunu izlerken gözlemledim ki, Yücel Erten’in yorumunda din vardı, inançlar vardı ama bunlar düşmanlıklara peşkeş çekilmemişti; aşk vardı ama olabildiğince “insancıl”dı; sevgi vardı ama iki taraf da karşılık beklemedi. Oyunu folklara yaslamıştı, ama folklorun kendisi değildi uygulaması. Köylü ya da göçebe tiyatrosu olarak da adlandırılabilecek arkaik örneklerle dolu bir yoldu seçtiği. Salima Sökmen’in özgün adımlara dayandırdığı dans düzeninden, Babür Tongur’un Karadeniz’de ve Anadolu’nun değişik yörelerinde gezinen müzik yelpazesinden de güç alarak, naif ve epik bir anlatı düzenini yeğlemişti.

Yücel Erten’in, esasında 50–60 kişilik bir kadroyla oynanması gereken metni, oyuncuları kılıktan kılığa sokup türlü karakteri canlandırmada kullanarak 19 oyuncuya indirgemesi; oyunculara akort düdükleriyle, zil gibi, tef gibi, trampet gibi çalgı aletleriyle çoksesli müzik yaptırması, şarkı/lar söyletmesi, kendi oluşturdukları müzik eşliğinde dans ettirmesi, oyun efekti oluşturtması, gerektiğinde dekor değiştirtmesi yönetmen olarak yüceliğini kanıtlayan yanlar olarak ilgi çekiyor. Azrail’in uçurduğu güvercin, obanın bir üyesinin elinde gıdaklayan tavuk, sahnenin ortasında fünye ile patlatılan ve o tablodaki gizemli atmosfere mistik hava katan duman salıcı, kukla gösterimi ise Yücel Erten’in oyuna eklediği özgün buluşlar.

Koreograf Salima Sökmen’in bir yöreye bağlı kalmaksızın Anadolu’nun çeşitli yerlerinden esinlenerek hazırladığı adımlamalar gerçekten mükemmel üstü. Danslarda Erzurum barının da, Karadeniz horonunun da, Kafkas dansının da, Güneydoğu folklorunun da, bir Ortadoğu ülkesi sıçramasının da izi var… Hakan Dündar’ın dekoru olabildiğince yalın. Dündar’ın dekoru tasarlarken benimsediği “görme modeli”, oyunun başlamasından itibaren izleyicinin görme/yorumlama özgürlüğüne el koyan bir baskı aracına dönüşmüyor. Sevgi Türkay’ın kostümleri, Salima Sökmen’in koreografisine ve yönetmenin çizgisine fevkalade uygun. Türkay’ın ilk bakışta doğrudan Karadeniz bölgesi giysileri esas alınmış gibi algılanan çalışmasında, çeşitli işlevler kazandırdığı giysiler adeta İpekyolu ekseninde tur atıyor. Pelerin olan çarşaf, Türkmen başlığı, hasır Çin şapkası, Kafkas ceketi, kapitone Kırgız yeleği, Özbek takkesi, Arap giysisi… Sevgi Türkay, genel anlamda düşünsel işlemi olan kutlanası giysiler tasarlamış. Yüksel Aymaz, bu kere de oyunu düz ışıktan kurtarmış, oyuncu ve nesneleri doğal görüntüleriyle ve üç boyutlu olarak seyirciye göstermiş.

Sıra oyuncu değerlendirmesine geldiğinde, Yücel Erten’i bu kere de oyuncu yönetimindeki başarısı için yeniden kutlamam gerekiyor. Kutluyorum da… Ama Trabzon Devlet Tiyatrosu’nun genç ve yetenekli oyuncularının Yücel Erten’in başarısına ortak olmaları gerektiği gerçeğini de görmezden gelemiyorum. Yücel Erten, oyuncularını yönlendirici devinduyumsal ve duygulanımsal şemayı işaret ve dayanak noktaları üzerine eklemlemiş. Oyuncuların tamamı, elbette Yücel Erten’in yardımıyla, onun tarafından yaratılan ve betimlenen, ancak izleyicinin düşüncesi ve bedenlerinin katılımıyla kendini belli edecek yolu kolayca bulmuş.

Erşan Utku Ölmez, Kadri Özcan, Elif Şeker Saka, Başak Anat; Aslı Artuk Şener, Şevki Çepa, Aynur Yılmaz, Gizem Gen, Duygu Ertan, Emin Serdar Kurutçu, Duygu Dokgöz görevlerini mükemmelen yapıyorlar. Canlandırdıkları karakterler, kimi yerde nesnel kavrayışın elinden kurtulur gibi oluyor, ama adlarını saydığım oyuncuların gizemli bedenleri “nesnel kavrayışın elinden kurtulur gibi olanları” anında toparlayıp yeniden sunuyor. Şebnem Dokurel’in Elif kişiliğine bürünme konusundaki özel düşüncesi ya da yalnızca ona dış görünüşünü vermek için kullandığı teknik ne olursa olsun, bu sürekli yoğunlaşma ve dikkat gerektiren yolu başarıyla aşıyor ve rolle özdeşleşiyor. Sinem Şahin istediği gibi rollere girip çıkabiliyor. Seçilen kodlamaya ve kabul ettiği oyun konvansiyonlarına mutlak hâkim. Şevk yaratan bir oyun tarzı var. Ufuk Şener, özellikle Dede Korkut’ta rolle arasına bilerek ve isteyerek bir uzaklık koyuyor, karakteri okuyor, bir de güzel alay ediyor. Zeynep Ekin Öner, fiziksel ve psikolojik yönelimlerden oluşan Azrail’ini nasıl oluşturacağını, oyununun tümüyle kapsayıcı bir üstünyönelim dâhilinde nasıl biçimlendireceğini iyi bilmiş. Ceyhun Gen, rolünü parçalardan oluşturuyor, sonra (sinemadaki anlamıyla) kurgu yapıyor. Ceyhun Gen’in parçaları, sonuçta bir bütünlük yanılsaması yaratıyor ve doğalcı oyunculukla psikolojik ve davranışsal işaretler oluşturuyor. Kırkyiğit’i canlandıran M. Fatih Tokgöz’ün oyunculuğunda, jestüellik, ses, konuşma ve yer değiştirmelerin ritmi gibi oyunculuğun bütün bileşenleri var. Birkan Görgün, Köle Satıcısı’na fiziksel olarak hayat buldururken rolün içsel yüzeylerini de ihmal etmiyor. Fatih Topçuoğlu ise Deli Dumrul’a hayat buldururken yalnızca kesin değil, aynı zamanda güzel, zarif, yankılı, renkli uyumlu bir yol izliyor. Yüce olanın bayağı araçlarla, soylu olanın kaba araçlarla, güzelin biçimsiz araçlarla anlatılamayacağını biliyor Topçuoğlu.

Yücel Erten imzalı Trabzon Devlet Tiyatrosu yapımı “Deli Dumrul”, ne yalan söyleyeyim, her türlü övgüyü gözü kapalı hak ediyor.

Üstün Akmen
Evrensel Gazetesi


Yazarın Tüm Yazıları


Paylaş      
Yorumlar

ssssssssss - ( 11/25/2010 )
bn bunu izledim çok güzellll

Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 541
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • Röportaj : Yiğit Güralp (Tolga Kayasu - İrem Çenbertaş) - 6/22/2008
  • İzmir Tiyatro İzmir Tiyatro İzmir (Ulaş Tuzak) - 6/22/2008
  • Hastalık Hastası - Diyarbakır Devlet Tiyatrosu (Ahmet Olcay) - 6/22/2008
  • SEYİRCİSİ HALK OLAN TİYATRO 1 (Cihat Faruk Sevindik) - 6/22/2008
  • Emre Koyuncuoğlu’ndan sonsuz bir şimdi oyunu: Irk Bitig (Üstün Akmen) - 6/22/2008
  • Euro Ya Kulum.. (Ulaş Tuzak) - 6/22/2008
  • Ama gene de herkes sevdiğini öldürür (Oscar Wilde) (Cihat Faruk Sevindik) - 6/22/2008
  • TİYATRO MERDİVEN’İN “HIYARAPOL” OYUNUNUN ELEŞTİRİ VE İNCELEMESİ ! (Savaş Aykılıç) - 6/22/2008
  • YILDIZLARIN BULUŞTUĞU GECE : GECE MEVSİMİ (İhsan Ata) - 6/22/2008
  • Sanat, Sanatçıların Değil Ona Sahip Çıkanlarındır ! (Ulaş Tuzak) - 6/22/2008
  • Trabzon Devlet Tiyatrosu’nda Yücel Erten imzası: Deli Dumrul (Üstün Akmen) - 6/22/2008
  • İtalyan- Geyikler Lanetler ile Tiyatro Gecesi (Melih Anık) - 6/22/2008
  • 1970-1973 Dönemi Yazarları ve Ele Aldıkları Konular (Cihat Faruk Sevindik) - 6/22/2008
  • Susmayan Nefes Pir Sultan Abdal - Anadolu Meydan Sahnesi (Gılman Kahyaoğlu Peremeci) - 6/22/2008
  • Leonce ile Lena: Entelektüel Atraksiyon - Festivallik Oyun (Melih Anık) - 6/22/2008
  • Gitme Godot Daha Karpuz Kesecez ! (Ali Erdoğan) - 6/22/2008
  • MEHMET ERGEN İLE YAZARLIK YÖNETMENLİK VE OYUNCULUK ÜZERİNE… ! (Savaş Aykılıç) - 6/22/2008
  • Bizim Ahdevefamız Bu Şekilde Hocam…! (Cihat Faruk Sevindik) - 6/22/2008
  • Özdemir Abi’ye Mektuplar: Afife Ödülleri, Tiyatroya Zarar Vermeye Mi Başladı? (Üstün Akmen) - 6/22/2008
  • Sergi Sorgu (Erdinç Yapan) - 6/22/2008
  • Trabzon 9. Uluslararası Karadeniz Tiyatro Festivali izlenimleri (3) (Üstün Akmen) - 6/22/2008
  • Antalya ve Konya' dan Festival İzlenimleri (Üstün Akmen) - 6/22/2008
  • Trabzon 9. Uluslararası Karadeniz Tiyatro Festivali izlenimleri (2) (Üstün Akmen) - 6/22/2008
  • Daire 4 - Gaziantep STO (Ümit Söğüt) - 6/22/2008
  • Trabzon 9. Uluslararası Karadeniz Tiyatro Festivali izlenimleri (Üstün Akmen) - 6/22/2008
  • ‘Allah beterinden saklasın’ dedirtecek bir çalışma: ‘IV. Murat’ (Üstün Akmen) - 5/7/2008
  • Mizahı Bugüne Çağırmak - Ali Erdoğan Söyleşisi (Birgün) - 5/5/2008
  • Van Devlet Tiyatrosu’nun ayakta alkışlanacak başarısı; "Akide Şekeri" (İhsan Ata) - 5/5/2008
  • Şarapizm (ateist) (Halis Tekel) - 4/30/2008
  • Afife Jale Tiyatro Ödülleri;Türk Tiyatrosu ve Tiyatrocu (Melih Anık) - 4/28/2008
  • Ay Sahiden Yıkmışlar!!! (Ersan Uysal) - 4/27/2008
  • Adana’da, Gürcü yönetmenin Molière yorumu: "Tartuffe" (Üstün Akmen) - 4/27/2008
  • Tiyatro Avesta’dan AYDIN ORAK’la söyleşi (Yaşam Kaya) - 4/27/2008
  • Siz Şabanlaştıramadıklarımızdan Mısınız? (Ali Erdoğan) - 4/24/2008
  • Size Öyle mi Geliyor? (Melih Anık) - 4/22/2008
  • Tiyatro Ödülleri Hakkında Ne Düşünüyorsunuz (Tiyatro Dünyası) - 4/22/2008
  • Basit Bir Ev Kazası – Aysa Prodüksiyon Tiyatrosu (İsmail Can Törtop) - 4/22/2008
  • Faşizme inat direnmenin adı Olga Benario 100 yaşında: "Olya" (Üstün Akmen) - 4/22/2008
  • Muhsin Ertuğrul’a İlk Kepçe (Işıl Kasapoğlu) - 4/21/2008
  • NASIL BİR TANE İSTERSİN (Kadınlar Günü ile İlgili) (Hüseyin Manto) - 4/21/2008
  • Kadının fendi sosyalizmi de yenerken: ‘Mutlu yıllar’ (Üstün Akmen) - 4/21/2008


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..