| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
Van Devlet Tiyatrosu’nun ayakta alkışlanacak başarısı; "Akide Şekeri"
İhsan Ata



Seyircinin kahkahasıyla inleyen sahne!

Antalya Devlet Tiyatrosu sanatçılarından Ali Meriç’in yazıp yönettiği oyun, geçtiğimiz günlerde seyirci karşısına çıktı. Kuruluşunun 10. yılını kutlayan Van Devlet Tiyatrosu’nun 2007-2008 sezonun açılış oyunu.Salona girerken oyunla aynı adı taşıyan şeker ikram ediliyor. Aynı zamanda samimi bir hava yaratılması için güzel bir anlayış. Daha oyun başlamadan seyirciyle kurulan bu sıcaklık, oyun boyunca oyuncu- seyirci ilişkisini doğrudan etkiliyor. Seyircinin yüzünde oluşan tebessüm, oyun sahnelenirken atılan kahkahaların habercisi gibi. Oyun ; bir çadır tiyatrosunun, Ramazan ayı için hazırladığı oyuna başlamadan önce başından geçen gülünç olayları şarkılarla, danslarla ve kantolarla anlatılıyor. Farsın en klasik temel örneklerinden biri olan bu oyun, seyirciye geçmişte kalan ve hala günümüzde ayakta tutulmaya çalışılan, ama ne yazık ki bir bir yok edilen öğeler anlatılıyor. Bu anlatımlar yapılırken seyirciyi sıkmamak ve ne kadar eğlenceli olduğunu göstermek için, özellikle bireysel performanslar, rejinin oyun üzerindeki etkisi, kısacası oyuncuların sahnede nasıl devleştiğine tanık oluyorum.

‘Akide Şekeri’; çadır tiyatrosunda sergilenen oyunun ve bu oyunda görev alan oyuncuların sahne arkasındaki yaşamları da ele alınarak, ne tür zor şartlarda bu işin yapıldığına tanıklık ediyor. Eski ramazan aylarında ve çadır tiyatrolarında olan tüm aktivitelere yer verilmiş. Karagöz-Hacivat , kanto, külhanbeyi, kavuklu-Pişekar, Arap bacı kalfa gibi tüm temel öğeleri içeriyor. Elbette bunlardan en önemlisi oyuncu sıkıntısının anlatıldığı ilk bolüm. Ve kadın rollerine çıkan erkek oyuncular… bu tarihi olaylar, geçmişimizin gericiliği ve yobazlığına da adeta tokat gibi iniyor.

Çadır Tiyatrosu nedir?

Oyun yeri büyük bir çadırın içinde olan tiyatro. Ülkemizde bu terim açık saçık gösterilerin yer aldığı, oradan buradan toplama adamlarla tiyatro gitmeyen küçük taşra kasabalarında oynayıp salt para kazanma amacıyla kurulan derme çatma korsan topluluklar için kullanılmaktadır.

Amaç…

Oyun sadece eğlenme amacı gütmüş. Ders vermek gibi bir kaygısı yok.Konular dağılsa da hareketlere dayalı öğeler çok fazla kullanıldığından sadece o anın tadını çıkartmak kalıyor seyirciye. Aslında işin kırılma noktası belden aşağıya yapılan esprilerin yıllardır seyirci tarafından hep kabul edilmesi ve nerde ne zaman yapılırsa yapılsın gülüneceği göz önüne alınarak bir şekilde metni rezerve ediyor. Tabi esprilerin iyi satılması, oyunculukların başarısından geçiyor.

Oyun sadece gülmek, hatta dışarı çıktığında neye güldüğünü dahi hatırlayamamak gibi güzel bir yaklaşım barındırıyor.Telsim reklamlarındaki gibi ''Anı Yaşa'' sloganını andırıyor. Genel anlamda sanatı yada tiyatroyu bu açıdan ele almıyorum, sadece bu oyunla ilgili genel düşüncelerimi aktarıyorum. Zira oyun daha farklı amaçlar taşısaydı, seyirciye bu kadar rahat ulaşmayabilirdi. Yada seyirci tarafından bu kadar kolay algılanamayabilirdi. Çünkü oyunun odak noktası replikler değil, oyuncunun hareketleri. Söze dayalı hareketler değil, hareketlere dayalı söz anlayışı hakim. Elbette bu oyun için birkaç tür söylenebilir. Örneğin kaba güldürü (kaba esprilere ve hareketlere dayandırılarak sahnelenen eğlence amaçlı oyunlar) özellikle evlenmek isteyen '' mental retardasyon '' dediğimiz zeka gelişiminde eksik bir karakteri oynayan çocuğun, sözden çok ilgi odağının hareketlere dayandırılma mantığında bunu görmek mümkün. Zaten orta oyun, bu tip türleri barındıran çok sesli bir anlayış mantığına sahiptir. Ek olarak '' halk tiyatrosu '' olarak adlandırabilirim. Bu terimde de oynanış bakımından benzerlikler yer alıyor. Oyun zaten halkın kültür birikiminden yararlanarak halkın yaşamını konu alan, halk dilini kullanarak halkı eğlendirmenin yanı sıra öğretici olmayı da amaçlayan bir biçeme sahip.

Oyunun sahnelenişi.

Oyun, müzik ve dansla sıcak bir giriş yapıyor. Canlı müzikte kanun-darbuka-keman üçlüsü yer almış .Seyirciyi bir sonraki sahne için ısındırıyor.Oyuncuların yüzündeki ifadelerin samimiyeti ve sıcaklığı seyirciye kadar yansıyor. İşlerini çok severek yaptıkları her hallerinden belli. Aslında hikaye, akide’nin ev ararken kendini bir anda içinde bulduğu komik durumları anlatıyor. Tabi asıl amaç zengin bir eş ! Sanıyorum ''çadır tiyatrosu '' başlığında geçen hikayelerden sadece biri. Yani oyun içinde oyun anlayışı var. Akide’nin hem oyunculuk, hem sesi, hem de danslardaki başarısı mükemmel. Bu tip oyunlarda oyunun kurgu döngüsünden çok bireysel performansa iş düşüyor.

Oyun boyunca satılan espriler çok iyi. Hatta tekrarlanan espriler bile sırıtmıyor. Oyun yer yer müzikle dinlendiriliyor, aksi taktirde seyirciyi gülmekten öldürmemek için önlem alınmış. Oyunun konusuna göre ''gölge oyunu '' gerekiyor belki ama, karagöz izlendikten sonra herhangi bir bağlantı yapılmamış. Oynanıyor ve bitiyor. Ne öncesi var ne sonrası. Geçişler olmadığı için havada kalmış. Biraz uzun tutulması, seyircinin yüz kasları dinlensin diye düşünülmüş olabilir.Hacivat-karagöz figürlerine aşina olduğumuzdan, hem de aralarında geçen diyalogların basmakalıp olduğundan seyirci bu bolümün geçmesini bekliyor, hem de bir sonraki sahne için dinleniyor.

Oyun öncesinde çıkan tartışmalarla roller veriliyor. Kadın roller erkeklere, erkek roller kadınlara dağıtılıyor. Arap bacı kalfa erkek iken kadın rolünde, kocası kadın iken erkek rolünde sahneye çıkıyor. Absürd bir anlayış için seçilmiş temalar. Diğer taraftan oyunda ''ara oyun '' dediğimiz bolümler mevcut. Kavuklu ve Pişekar yer almış. Yalnız dikkat edilmesi gereken bir şey var ki, oyuncuların oyun içerisinde devamlı değişen rollerde farklı ses tonu kullanmaları bütünlüğü sağlamış. Hakikaten müthiş bir çalışma örneği. Etrafında gelişen diyaloglar seyirciyi kırıp geçiriyor. Yalnız zaman zaman anlaşılmıyor. Dağılıyor. Cümleler yutuluyor.

Oyuncuların oyundan bağımsız şarkılar söylemesi, yeşil çamı hatırlatıyor. Akide karakterinin ses güzelliği bu noktada tavan yapmış. Karakter ve tiplemeler harikulade! Oyunda rol isteyip alamayan külhanbeyi yeni bahçeli cemalin nidalarıyla sahne bir anda irkiliyor. Seyircinin heyecanını doruk noktaya taşıyor. Kolay kolay bulunamayacak bir reji anlayışı. Devamlı altı çizilen ''kiproko '' (yanlış anlama) sanatıyla seyirciyi kırıp geçiriyor. Bu öğe en çok eğlence mekanında geçiyor. Özellikle zaptiye sahnesindeki ‘kıro’ tiplemesi, sahneyi ateşe veriyor. Elbette bu bir masal olduğu için, onca curcunaya , yalan dolana rağmen mutlu sonla bitiyor.

Samimi oyunculuk…

Her şeyden önce oyuncuların samimiyeti ve azmi için teşekkür ediyorum. Bence en önemlisi bu. Oyunda , Kavuklu, Akide ve zekadan yoksun evlendirilmek istenen oyuncu göze çarpıyor. Şivelerin başarısı, oyun boyunca düşmeyen esler ve farklılıklar göstermemesi de ayrıca bir başarı. Oyuncuların samimiyeti, seyirciyle olan iletişimi, işlerini güzel yapmak için verdikleri mücadelenin cevabını oyun sonunda neredeyse alkıştan sahneyi yıkan memnun seyirciden alıyorlar. Bütün oyuncular, üzerine düşen görevi canla başla yerine getirdiği için tek tek kutluyorum. Oyunda yer alan ana tipler; Süleyman Atanısev, Hüseyin Baylan, Mustafa Şen, Özgür Öztürk, Deniz Keyf,Özlem Gür, Caner Kadir Gezener müthiş bir uyum içerisinde. Hepsi birbirinden değerli oyuncular. Son yıllara gelmiş türünün en güzel,en keyifli örneği.

Oyunda görev alan Özlem Taş, Edip Kamacı, Özgür Titiz, Murat Altan, Nedim Salman, Tuçenur Baylan, Büşra Altuğ, Ümran Çiçekdal, Burak Talı, Zafer Kayalık, Ahmet Turan, Kenan Önsever diğer oyuncular.

Ali Meriç’in başarısı.

Hem oyuncu olup, hem de oyun yazmak birde kalkıp bunu sahnelemek hakikaten cesaret isteyen bir iş.Öncelikle azmi için kutlarım. Oyundaki kurgu hatalarına takılırsak kötü niyetli bir yaklaşım olur. Zira yönetmenin anlayışı, ilgiyi konuya değil, oyunculuklara toplamak istemiş. Bu oyunun yazarı farklı olsaydı işinin çok daha zor olacağı kuşkusuz. Konu dağınıkta olsa salt eğlenmek ve eğlendirmek istenmiş. Yalnız bir çok oyunda düşülen hatalardan birine düşmüş. Oyun sonunda külhanbeyinin mesaj vermesi olmamış. Oyun boyunca devam eden olay örgüsünü anlatma ihtiyacı hissetmesi, seyirciyi salak yerine koyar. Bundan vazgeçmeli. Oyuncuların memur zihniyetinden uzak amatör ruhla sahneye çıkmasını sağlaması, oyunun sahnelenişi açısından çok önemli. Oyuna sanatsal yönden yaklaşırsak bir çok şey söylenebilir. Bir çok detaylara girilebilir. Ama lafı uzatmadan çok eğlendirdiğini söylemek yeterli olur sanırım. Eğer yönetmenin amacı farklı ise kurgu ve belli başlı bir takım somut hataları tartışabiliriz. Anladığım kadarıyla kendisinin ve oyuncuların eğlenmesini, daha önemlisi seyircinin eğlenmesini amaçlarken, diğer taraftan rafa kaldırılmış tarihsel sürecin aydınlanması için elinden geleni yapıyor. Çok ama çok keyifli 2.30 saatini ayırdığı için şükranlarımı sunuyorum. Oyunun daha çok turne yaparak bir çok kesime ulaşması en büyük temennim.

Dekor tasarımının oyun üzerindeki etkisi.

Sahnenin tamamını kaplayan perdeyle salona girer girmez o havayı yakalıyoruz. Sağ ve sol tarafa koyduğu minyatür panolar ki bunlardan biri, akidenin evi olarak yansıtılmış, diğer pano ise; oyun öncesi kulisi olarak düşünülmüş. En arkada canlı müzik için büyük bir yükselti, hemen altında bir çıkıntıyla sahne olarak tasarlanıp önüne deniz manzaralı ev tablosu konularak oyunu canlı tutuyor.

Diğer taraftan dekor parçaları dediğimiz, küçük aksesuarlarla , değişen konular desteklenmiş. Karagöz-Hacivat gösterimi için deniz manzaralı ev tablosunun önü bir anda değişip beyaz perdede gölge oyununa dönüşüyor. Buket Akaya sahnedeki farklı üslubu ve kattığı zenginlikle oyunun başrolünde. Aynı başarıyı, kostüm tasarımında da gösteriyor. Oyunun can damarındaki görevini layıkıyla yerine getirerek müthiş bir başarıya imza atmış.

Işık tasarımındaki İlhan Orhan ve dans düzeninde İhsan Kılavuz için söylenecek pek bir şey kalmamış. Tek vücut olmuşlar. Üzerine düşen görevleri başarıyla yerine getirmişler. Bana da sadece kutlamak kalıyor.

Bir zamanlar ‘Van’da tiyatro’ diyen insanımız bugün ‘Tiyatro Van’ diyor.

Kaçırılmaması gereken müthiş bir eser.
İhsan Ata
Yeni Tiyatro Dergisi


Yazarın Tüm Yazıları


Paylaş      
Yorumlar

Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 948
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • Bizim Ahdevefamız Bu Şekilde Hocam…! (Cihat Faruk Sevindik) - 6/22/2008
  • Özdemir Abi’ye Mektuplar: Afife Ödülleri, Tiyatroya Zarar Vermeye Mi Başladı? (Üstün Akmen) - 6/22/2008
  • Sergi Sorgu (Erdinç Yapan) - 6/22/2008
  • Trabzon 9. Uluslararası Karadeniz Tiyatro Festivali izlenimleri (3) (Üstün Akmen) - 6/22/2008
  • Antalya ve Konya' dan Festival İzlenimleri (Üstün Akmen) - 6/22/2008
  • Trabzon 9. Uluslararası Karadeniz Tiyatro Festivali izlenimleri (2) (Üstün Akmen) - 6/22/2008
  • Daire 4 - Gaziantep STO (Ümit Söğüt) - 6/22/2008
  • Trabzon 9. Uluslararası Karadeniz Tiyatro Festivali izlenimleri (Üstün Akmen) - 6/22/2008
  • ‘Allah beterinden saklasın’ dedirtecek bir çalışma: ‘IV. Murat’ (Üstün Akmen) - 5/7/2008
  • Mizahı Bugüne Çağırmak - Ali Erdoğan Söyleşisi (Birgün) - 5/5/2008
  • Van Devlet Tiyatrosu’nun ayakta alkışlanacak başarısı; "Akide Şekeri" (İhsan Ata) - 5/5/2008
  • Şarapizm (ateist) (Halis Tekel) - 4/30/2008
  • Afife Jale Tiyatro Ödülleri;Türk Tiyatrosu ve Tiyatrocu (Melih Anık) - 4/28/2008
  • Ay Sahiden Yıkmışlar!!! (Ersan Uysal) - 4/27/2008
  • Adana’da, Gürcü yönetmenin Molière yorumu: "Tartuffe" (Üstün Akmen) - 4/27/2008
  • Tiyatro Avesta’dan AYDIN ORAK’la söyleşi (Yaşam Kaya) - 4/27/2008
  • Siz Şabanlaştıramadıklarımızdan Mısınız? (Ali Erdoğan) - 4/24/2008
  • Size Öyle mi Geliyor? (Melih Anık) - 4/22/2008
  • Tiyatro Ödülleri Hakkında Ne Düşünüyorsunuz (Tiyatro Dünyası) - 4/22/2008
  • Basit Bir Ev Kazası – Aysa Prodüksiyon Tiyatrosu (İsmail Can Törtop) - 4/22/2008
  • Faşizme inat direnmenin adı Olga Benario 100 yaşında: "Olya" (Üstün Akmen) - 4/22/2008
  • Muhsin Ertuğrul’a İlk Kepçe (Işıl Kasapoğlu) - 4/21/2008
  • NASIL BİR TANE İSTERSİN (Kadınlar Günü ile İlgili) (Hüseyin Manto) - 4/21/2008
  • Kadının fendi sosyalizmi de yenerken: ‘Mutlu yıllar’ (Üstün Akmen) - 4/21/2008
  • Dört embriyonun yaşam savaşı: "9 Ay Son Gün" (Üstün Akmen) - 4/16/2008
  • Terbiyeli İşkence Çorbası (Ali Erdoğan) - 4/15/2008
  • Önlerinde saygı ile eğilmesi gereken oyunculuklar ve bir yönetmenin doğuşu : "Pusuda- Öç" (İhsan Ata) - 4/15/2008
  • Tiyatroda 31 Mart Vakası (Nedim Saban) - 4/13/2008
  • 80 Olmaz - Bir Dönem İzlencesi (Erdinç Yapan) - 4/12/2008
  • Gözlerinizin kulaklarınızın pası için: "Müzikaldeki Hayalet" (Üstün Akmen) - 4/12/2008
  • Bekle ! (Ali Erdoğan) - 4/9/2008
  • Dilek Türker kırk üçüncü yılında ama pes etmiyor: "Var mı sın" (Üstün Akmen) - 4/8/2008
  • Alkışlar eşliğinde Molieré’i sahneye gömerken ; "Hastalık Hastası" (İhsan Ata) - 4/8/2008
  • KÜÇÜK HIRSIZLAR VE ÇIKAR İLİŞKİLERİ İÇİNDEKİ SOSYETE: “LÜKÜS HAYAT” (Üstün Akmen) - 4/7/2008
  • Bizi Bize Nasıl Yıktırdılar? (Nedim Saban) - 4/5/2008
  • Giden Sahnelere Veda (Gılman Kahyaoğlu Peremeci) - 4/4/2008
  • KAZANKAYA’DAN TAM ANLAMIYLA “BRAVO”LUK BİR YORUM: “VENEDİK TACİRİ” (Üstün Akmen) - 4/4/2008
  • Karatavuk - "Tecavüzcünüzle ne konuşursunuz?" (Melih Anık) - 4/2/2008
  • Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde Son Oyun Oynandı! (İsmail Can Törtop) - 4/1/2008
  • Aykırı İkili - Adana Devlet Tiyatrosu (İhsan Ata) - 4/1/2008


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..