| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
Mış Gibi... (Tek Perde)
Burak Küçük




-MIŞ GİBİ…
TEK PERDE

YAZAN: Burak KÜÇÜK


OYUNCULAR:
1.Doktor(Yaşlı)
2.Doktor(Genç)
3.Doktor
Deli
Delinin Sözde Sevgilisi
Delinin Arkadaşı
Hasta Bakıcı
İlkokul Öğretmeni
Maskeli Adam
Maskeli Kadın
Siyahlı Adam
Yaşlı Doktorun Yardımcısı
Yazar
Dekor sade olmalıdır. Bir doktor ve hasta odasında olması gerekenlerin dışında fazla eşyaya gerek yoktur. Sahnenin arkasında büyükçe bir kitap bulunması ve sahne aralarında bu kitabın sayfalarının çevrilmesi hikâyenin bir kişi tarafından yönlendirildiğinin anlaşılmasında seyirciye kolaylık sağlayacaktır…
1.SAHNE…
(Ana karakterimiz onu bırakan sevgilisinin ardından kafayı bozmuş, bir süre sokaklarda dolaştıktan sonra bilinmeyen bir kişi tarafından akıl hastanesine yatırılmış olarak görür kendisini. Asıl gerçek bu değildir. Siyasi parti lideri olan bu adam bir kişi tarafından yeni bir kişiliğe büründürülüp yeniden insanların karşısına geçecektir. Oyunun gidişatına göre de bu değişiklik başta bir doktor tarafından ve belirli kişilerin yardımlarıyla yapılmaya çalışılacaktır. Bu olayları yönlendirecek isimse yazarın ta kendisidir…)

YAZAR: Kimisine göre hayat içinden çıkılmaz olabiliyor bazen. Onun hayatı da o kimisi diye bahsettiklerimle aynı. Tabi bu onun seçimi değil. Ama onu seçmek bizim seçimimizdi. Onunla aramızdaki tek fark bu işte. Biz istediğimizi yaptırırız onunsa böyle bir şansı yok. Yani şu anda yok demek istedim. Aslında olmaz olur mu böyle bir şansı var. Çoğu kişiden daha çok hem de… Niye onu seçtiğimiz konusuysa biraz uzun. Bir boşluğa düşmüştü bu günlerde. Dışarıdan bakıldığında gözümüze ilk çarpan ve istediğimiz zaman istediğimiz şeyi yapabileceğimizi göstereceğimiz… Ayrıca onu diğerlerinden ayıran çok güçlü bir özelliği var… Birde ülkenin durumunu anlatmaya başlarsam uzar gider… Her neyse uzun lafın kısası en uygun olacağını düşündüğümüz oydu… Bunu bilin şimdilik yeter de artar bile…

ARA SÖYLEMLER:
-Sıradan gibi gelse de size hayat, öyle değil gerçek.
-Hangi gün birbirinin kopyası?
-Hangileri ya da kimler aynı şekilde kaldı hayatınızda…
-Kimler her gün ağlıyor? Kimler hep gülüyor?
-Hayat göründüğü gibi sıradan değil aslında…
-Her an bir şeyler değişmekte, sen farketmesende…

1.Doktor(Yaşlı):Onu niye buraya getirdiğinizi anlamış değilim.
YAZAR: Sana kaç defa haddin olmayan işlere burnunu sokmaman gerektiğini söyleyeceğim.
1.Doktor(Yaşlı):Söylemeyeceksiniz ama ben…
YAZAR: Bilmediğin o kadar çok şey var ki! Anlatmaya kalksam bir ömür daha yetmez ikimize de. Es… Ayrıca soru sorma hakkında yok. Gayet farkındasın sende bu hakkının olmadığının. Burada soruları kimin soracağını…
1.Doktor(Yaşlı): Biliyorum efendim burada soruların kim tarafından sorulacağını ve bu sorulara kimin cevap vermesi gerektiğini gayet iyi biliyorum. Ayrıca istenilen şeyleri söylemediğimde neler olabileceğini de ek olarak bildiğimi söylemem gerek sanırım. Lakin burada olmasının sebebini öğrenip ona göre…
YAZAR: Bu konu hakkında sana göndereceğim kişiler tek tek bilgi verecek. Bundan ufacık bir şüphen olmasın.
1.Doktor(Yaşlı): Bu saatten sonra bana göndereceğiniz kişiler mi?(Dalga geçer bir söylem)
YAZAR: Evet ne var bunda bu kadar şaşılacak…
1.Doktor(Yaşlı):Yok tabi ama…
YAZAR: Tepkilerini yerli yersiz ortaya koymamanı tavsiye ederim doktor. Gerçi bu zamana kadar bunu da öğrenmiş olman lazım…
1.Doktor(Yaşlı):Öğrendim tabi. Gelin görün ki teori ve pratik kavramları biraz zorluyor… Teoride bir şeyi öğrenirsiniz çabucak. Ama pratikte hiç kolay değildir. Yabancı dil öğrenip de konuşamamak gibi. Anlıyorum ama konuşamıyorum muhabbeti yani… Çoğu insanın problemi değil midir bu ikisi?
YAZAR: Unutma ki bizde teori ve pratik denilen o iki saçma şey yok… Anlayacağın bir şeyi yaparsan, yapmış derler. Yapamazsan da yapamamış… Ama sadece yapamamış demekle de kalmazlar…
1.Doktor(Yaşlı):Evet, doğru söylüyorsunuz… O zaman sileyim bende sözlükten bu ikisini. Öyle değil mi? Ne gerek var zihinleri bulandırmaya durduk yere.
YAZAR: Her neyse sen işini bilirsin, ne yapacağını da!
1.Doktor(Yaşlı):Evet, bilirim tabi.
YAZAR: Güzel…
1.Doktor(Yaşlı):Şimdi düşünüyorum da, ben ne kadar şey biliyorum böyle. Şaşıyorum bazen kendime… Elimi koyuyorum çeneme ve şöyle diyorum kendi kendime: Ben neymişim de haberim yok aslında… Ama eksiklerim de yok değil…
YAZAR: Her şey zamanla öğrenilir doktor. Acelen ne? Zamana bırak... Zaman, her meyveyi olgunlaştırır…
1.Doktor(Yaşlı):Dalında fazla kalırsa da bir güzel yakar, bronzlaştırır. Sonra da yeme de yanında yat…(Kendi kendine söyler)
YAZAR: Neyi bronzlaştırır?
1.Doktor(Yaşlı):Yok… Malum mevsim yaz. Güneş doğduğu gibi bütün gün ne güzel parlıyor! Her yer yeşil börtü böcek… Orman ne güzel ne güzel…
YAZAR: Bırak saçmalamayı. Nereye getirdin konuyu yahu? Burada çok fazla zaman geçirmesen iyi edersin. Hem bak kendin diyorsun. Çık dışarı tatillerde. Temiz hava al. Ormana git, iyi gelir…
1.Doktor(Yaşlı):Ne kadar güzel söylediniz öyle... En kısa zamanda şöyle güneye inmeyi düşünüyorum. En kral otelde bir hafta… Yeter de artar bile…
YAZAR: İlk önce şu işi bir hallet sen. Sonra istediğin cehenneme yani istediğin yere gidersin… Kendi konumuza dönelim şimdi. Senin tatil planlarını konuşmak için gelmedim buraya…
1.Doktor(Yaşlı):Haklısınız… En son bana göndereceğiniz kişilerden bahsediyordunuz…
YAZAR: Oradan tatil planlarına geldik yani ne hoş…
1.Doktor(Yaşlı):Ne yazık ki…
YAZAR: Anlatacak ne kaldı ki daha fazla… Aslında bir şey anlatmama gerek yok benim. Adam hakkında senin için gerekli olan ne varsa hepsini öğrenirsin görüşeceğin kişilerden… Şimdilik bu adamın insanlar için çok önemli birisi olduğunu aklında tut yeter. (Açık verdiğini farkeder) Es… Ama durumun burada olmasıyla uzaktan yakından alakası yok…
1.Doktor(Yaşlı): Adam önemli birisi ama burada olmasının bununla ilgisi yok… İlginç tabi…
YAZAR: İlginç gerçekten de. Lakin ilginç şeyler olmasa ne tadı kalır yaşamanın?
1.Doktor(Yaşlı):Tabi ki efendim. Başka türlüsü mümkün mü? Ama anlamadığım kısım olayın ilginçliği değil. Bu ilginçlikler neden hep beni buluyor. Ben bu kısmı anlamıyorum doğrusu…
YAZAR: Sana şanslı olduğunu kaç defa söylemem gerek doktor?
1.Doktor(Yaşlı):Aman ne şans… (Ağzından çıkanın farkına sonradan varır.)Şey yani evet yerimde olmayı isteyen ne kadar insan vardır kim bilir?
YAZAR: Heh şöyle birde buradan bak durumuna.
1.Doktor(Yaşlı):Bakıyorum, bakıyorum. Oradan, buradan, şuradan her yerden bakıyorum. Siz merak etmeyin efendim. Sonunda hep aynı şey var ne de olsa!
YAZAR: Neymiş o?
1.Doktor(Yaşlı):Mutluluk(Elinde silah varmış gibi yapar)… Evet… Evet… Sizinle çalışmaktan öyle mutlu öyle mesudum ki anlatamam.
YAZAR: Aferin… Bizde seninle çalışmaktan çok memnunuz.
1.Doktor(Yaşlı):Hem bu devirde böyle temiz iş başka nerde bulunabilir değil mi?
YAZAR: Haklısın doktor. Bundan daha iyisini bulamazsın…
1.Doktor(Yaşlı):Mutluluğumun yanında yüksek maaş, sigorta, servis, yemek... Ve tabi öldüğüm gün defin işlemlerimi de siz yapıyorsunuz. Daha ne olsun değil mi?
YAZAR: Abartma fazla…
1.Doktor(Yaşlı):Peki efendim abartmıyorum. Fakat sizin gibi birisini bulmak zor bu devirde… Unutmadan da sorayım. Burada ne kadar kalacak bu adam? Biliyorsunuz ki sizinle olan bağlantım…
YAZAR: Benimle olan bağlantın anlaşıldığında mesleğin tehlikeye mi girer yoksa?
1.Doktor(Yaşlı):Evet sizinle olan bağlantım öğrenildiğinde…
YAZAR: Merak etme benimle konuştuğunu kimse bilmiyor, bilmeyecek.
1.Doktor(Yaşlı):Ne kadar kalacağı konusu…
YAZAR: Bana baksana aklın nerde senin? Sabaha kadar vaktin olduğunu avucunun içine mi yazmalıyım unutmayasın diye?
1.Doktor(Yaşlı):Affedin efendim. Ben öyle birden işte… Es… Bu arada bütün konuştuklarımızın aramızda kalması da ayrı bir sevinç kaynağı oldu inanın. Rahatladım birden…
YAZAR: Bütün konuştuklarımız ikimizin arasında... Zamanı geldiğinde de…
1.Doktor(Yaşlı):Zamanı geldiğinde de…
YAZAR: Boş ver zamanı geldiğinde onu da öğrenirsin. Şimdi oyalanmada işine başla. Süren kısıtlı. Bir daha söyleyeyim sabaha kadar vaktin var… Adamın ortadan kaybolduğu anlaşılmadan işini halletmelisin.
1.Doktor(Yaşlı):İşimi halletmeliyim evet doğru söylüyorsunuz ama daha ne yapacağımı bile bilmiyorum…
YAZAR: Daha önce gönderdiklerimize ne yaptıysan onu yap… Hem bildiğin tek şey bu değil mi zaten?
1.Doktor(Yaşlı):Anlamıyorum… Daha öncekilerle nasıl bir ilişkisi olabilir bu adamın?
YAZAR: Yine bir soru sormadın değil mi?
1.Doktor(Yaşlı):Hayır efendim sormadım.
YAZAR: Sana birer saat arayla göndereceğim kişilerin listesi… (Listeyi doktorun önüne koyar)Kolay gelsin...(Ayağa kalkar kapıya yönelir)
1.Doktor(Yaşlı):Eksik olmayın…
YAZAR: Bu arada ben de yeri gelmişken bir şey sorayım sana. Haberleri takip etmiyorsun değil mi?
1.Doktor(Yaşlı):Konumuzla ilgisini anlayamadım lakin zamanım olmadığını sizde biliyorsunuz. İzlemiyorum anlayacağınız…
YAZAR: Öylesine sormuştum zaten bende laf olsun diye… Es… Unutma vaktin az…
1.Doktor(Yaşlı):Unutma vaktin az… Sana da iyi akşamlar… Es… Adamın birini kolundan tutup buraya getiriyorsun sonrada vaktin az deyip benimle tehdit eder gibi konuşuyorsun… Bana göndereceği kişiler tek tek bilgi verecekmiş… Kim onlar? Annesi, babası varsa karısı, çocuğu. Ben onları napayım? Bu son ama gerçekten de son. Burama kadar geldi canım… Düşündükçe sinirleniyorum… Bana verdiklerini sayarken gözlerinin içi parlıyordu… Sanki çok şey bunlar… Yok, tamam hiç bir şeyinde değilim. Birde defin işlemlerini onun karşılayacağını söylerken pis pis sırıtması yok mu deli etti beni. Kendi elinle mi yıkayıp, gömeceksin sanki kedi bıyıklı? Sen sabır ver tanrım…(3.Doktor girer.)
3.Doktor: Kimdi o biraz önce çıkan…
1.Doktor(Yaşlı):Kim o mu? Bir hastanın yakınıymış.
3.Doktor: Ne istiyormuş?
1.Doktor(Yaşlı):(Biraz geveledikten sonra)Hizmetten memnun değillermiş. Her zamanki hasta yakını tavırları işte…
3.Doktor: Hizmet mi? Güldürmesinler beni. Burada hizmet kelimesini unutalı çok oldu. Bunu söylemedin mi o kaz kafalıya?
1.Doktor(Yaşlı):Aman boş ver. Gitti işte.
3.Doktor: Bir daha gelirse benim odama yolla da anlatayım ona hizmet ne demekmiş. Bir daha unutamasın…
1.Doktor(Yaşlı): Şey… Gerek yok… Aldı o cevabını gelmez bir daha.
3.Doktor: İyi sen bilirsin… Bunlar senin. Bu gece de nöbetçisin haberin olsun…
1.Doktor(Yaşlı):Ne beklenebilirdi ki? Bilerek seçiyor sanki böyle zamanları. En uzun nöbetlerden biri olacak yine…
3.Doktor: Ne o?Nerden biliyordun nöbetçi olacağını?
1.Doktor(Yaşlı):İçime doğdu...(Sert bir söylem ancak ardından gelen oldukça sakindir) Bilirsin hislerim kuvvetlidir.
3.Doktor: Bilmem mi hiç…
1.Doktor(Yaşlı):İlk önce odalara bir göz atarım sonra da özel durumu olanlar varsa, onlarla ilgilenirim.
3.Doktor: İyi edersin.
1.Doktor(Yaşlı):Yorucu bir gece olacak yine…
3.Doktor: Haklısın…
1.Doktor(Yaşlı):Sen neden bu saate kadar kaldın?
3.Doktor: Ben mi? Yazmam gereken raporlar vardı. Uzun sürdü de biraz.
1.Doktor(Yaşlı):Biraz mı? Saatten haberin yok herhalde.
3.Doktor: Meslek aşkı işte ne yaparsın?
1.Doktor(Yaşlı):Yerinde olsam hemen giderdim eve. Sonra sıcak suyu açar girerdim küvete. Ohh. Sonrada derin bir uyku…
3.Doktor: Sonuna kadar doğru söylüyorsun… Es… Gerçekten de gitsem iyi olacak sanırım. Sana iyi nöbetler…(Çıkar)
1.Doktor(Yaşlı):Teşekkür ederim… Bu arada raporlar için sağ ol… Es… Ucuz yırttık şüphelenmedi hiç bir şeyden… Ben demiştim tehlikeli diye… Ne yapsam bilmiyorum ki yukarı tükürsem bıyık aşağı tükürsem sakal. Bir anlarlarsa başkasıyla iş çevirdiğimi yakarlar beni Marmara çırası gibi... Of of…(Çıkar)

ARA SÖYLEMLER:
-Bir bakmışsın bir rüya gibi hayatın…
-Bir bakmışsın bir kâbusa benzemiş…
-Değişen oyucular…
-Başrolde her zaman tek bir kişi…
-Çoğu zaman başın sıkışır, kaçacak yer ararsın…
-Nereye kaçsan yine bulur seni arayan…


2.SAHNE…
(İtişme sesleri, yüksek seste konuşmalar ve ardından kapının sertçe kapanması duyulur. Sahne aydınlandığında deli, bir odada sahnenin ortasında ayakta ışık sadece onu göstermektedir)
(Bir süre üstünü başını temizlemekle meşgul olur. Ardından kapı yeniden açılır)
1.Doktor(Yaşlı):Merhaba… Bu gece seninle ilgilenecek doktor benim.
DELİ: Benimle ilgilenecek doktor mu? Ne işim var benim burada?
1.Doktor(Yaşlı):Ne demek ne işim var? Buraya işi olanlar gelmez. Genelde mecbur bırakıldıkları için gelirler ya da getirilirler. Böyle demek daha doğru. Getirilmek. Evet, daha iyi oldu getirilmek…
DELİ: Mecbur bırakıldıkları için getirilmek mi? İyi de neye mecbur bırakılmak? Ben en son yatağıma uzan…
1.Doktor(Yaşlı):Yatağına uzanmıştın. Gözlerini bir açtın buradasın öyle mi?
DELİ: Evet, aynen öyle.
1.Doktor(Yaşlı):Bilindik hikâyeyi anlatacaksın sen de değil mi? Es… Bak! Sana bir şeyi itiraf edeyim mi? Bazen ben bile niye burada ne için bulunduğumu unutuyorum seninki de o misal.
DELİ: İyi o zaman sen unut… Beni de bırak gideyim…
1.Doktor(Yaşlı): Ne o?Beğenmedin mi burasını? Merak etme uzun sürmeyecek bu tatilin. Kısa bir tatil gibi ya da evde tadilat var sen bir akşamlığını arkadaşında kalıyorsun gibi. Olmadı rüya gibi düşün. Seçim senin…
DELİ: Daha çok kâbus gibi sanki…
1.Doktor(Yaşlı): Komik olma…
DELİ: Sende böyle konuşma o zaman…
1.Doktor(Yaşlı): Şimdi rüyadasın. Sabah uyandığında birkaç şey dışında hiçbir şey hatırlamayacaksın.
DELİ: Ne kadar güzel anlattın öyle. Tebrik ederim…
1.Doktor(Yaşlı): Teşekkür ederim… Hem bu saatte herkes seni yatağında biliyor…
DELİ: Herkesin beni yatağımda bilmesi sorun değil. Ben kendimi yatağımda bilmiyorum. O kısmı atladın. Orası ne olacak?
1.Doktor(Yaşlı):Rüya gibi işte… Senin dediğin gibi de olabilir. Ne demiştin? Kâbus mu?
DELİ: Bırak şimdi kâbusu, rüyayı filan. Ben niye buradayım onu söyle? Ne yapacaksın bana?
1.Doktor(Yaşlı):Çocukluğuna ineceğiz birlikte el ele. Kırlarda da koşarız… (Delinin kötü bakışını görür)Tamam, iyi bir komedyen olduğum söylenemez… Şu an sana ne yapacağımı bende bilmiyorum aslında… Ortaya karışık bir şeyler yaparız işte… Sevgilinden ayrıldığın için buraya getirildiğini söylediler.
DELİ: Ne sevgilisi?
1.Doktor(Yaşlı):Ona karşı yalan söyleyemiyormuşsun. Bu durumu düzeltmemi istediler. Yani yalan söyleyeceksin ona karşı ve bir daha kavga etmeyeceksiniz. Sayemde…(Kendini över söylem)
DELİ: Yalan mı?
1.Doktor(Yaşlı):Türk Dil Kurumu Sayfa 226.
DELİ: Bu ne şimdi?
1.Doktor(Yaşlı):Sayfanın sol kısmı.2. paragraftı sanırım.
DELİ: Ne saçmalıyorsun sen?
1.Doktor(Yaşlı):Bak bakalım yalan ne demekmiş…
DELİ: Yalanın ne demek olduğunu gayet iyi biliyorum…
1.Doktor(Yaşlı):Konuşmayı yeni öğrenmiş bir çocuk bile bilir bunu. Kendini ayrıcalıklı ya da çok zeki sanma sakın! Unutma ki bu oda da en zeki benim. Hâkimiyet alanı içinde kim etkin güçse, ipleri kim elinde tutuyorsa o daha zekidir. Unutma bunu… Yani bana göre öyle, seni bilmem…
DELİ: Tamam, hâkim olan sensin. İstediğin oldu mu?
1.Doktor(Yaşlı):Hâkim mi? Hukuk okumadan da hâkim olduk ya gecenin bu saati…(Güler)
DELİ: Komedyen olmalıymışsın biliyorsun değil mi?
1.Doktor(Yaşlı):Biliyorum ama hayatta her zaman istediği her şeyi yapamazsın. İstediğin şeyi olmak istersin ama gerçek bunu yapmana izin vermez. Es… Yani demem o ki olmak zorunda olduğuna mahkûm edilirsin çoğu zaman. Doktor olmak istersin bir bakmışsın mühendis olmuşsun. Öğretmen olmak istersin bir bakmışsın çöpçü oluvermişsin… Tabi komik değil çöpçü olmak… Bu devletin herkese ihtiyacı var. Şunu demeye çalışıyorum… Anlayacağın, herkes her şeyi olmak zorunda değil…
DELİ: Bilmece gibi konuşmak zorunda mısın?
1.Doktor(Yaşlı):Gayet normal konuştuğumu düşünüyorum…
DELİ: Hiçte öyle gözükmüyor buradan bakıldığında… Kim peki yalan söylememi isteyenler?
1.Doktor(Yaşlı):Orasını söyleyemem.
DELİ: Neresini söyledin de orasını söyleyemezsin?
1.Doktor(Yaşlı):Sevgilin güzel mi bari?
DELİ: Bak yarın çok önemli bir konuşmam var…
1.Doktor(Yaşlı): Önemli mi? Merak etme toplantıya kadar hediye paketi yapar yollarım seni.
DELİ: Ne toplantısı?
1.Doktor(Yaşlı): Hep yaparlar bunu. Birisi gelir ilk önce. Sonra…
DELİ: Neresi burası?
1.Doktor(Yaşlı):Bana Komik olma diyene bakın! Burasının neresi olduğunu hala anlayamadın mı?
DELİ: Hayır…
1.Doktor(Yaşlı): Tımarhane…
DELİ: Tımarhane mi? Siz yanlış birisini getirdiniz herhalde?
1.Doktor(Yaşlı):Hayır! Yani bana verilen emir bu. Buraya gelmenin sebebini bilmiyorum. Yani sevgili hikâyesinin yalan olduğunun bende farkındayım. Ben sadece bu işten de paçayı yırtmayı bakıyorum. Kelle koltukta bir yaşam işte ne dersen de. Bunun ne demek olduğunu tahmin bile edemezsin. Çok zordur benim gibi yaşamak. Köpekten korkar mısın?
DELİ: Her insan kadar…
1.Doktor(Yaşlı): Bende korkarım. Hani yolda yürürken bir sokak köpeği görürsün. Yanından geçtikten sonra bile arkana bakıp acaba peşimden geliyor mu diye bakarsın. Hele bir de dişlerini gösterdi mi! Benimki de ona benzer bir şey işte…
DELİ: Yine ne zırvalıyorsun sen?
1.Doktor(Yaşlı):Soru sormayı bırak artık. Odama gidiyorum şimdi. Aklımda dâhiyane bir fikirle dönmezsem de ne senin ne benim için iyi şeyler yaparlar emin ol ve burasının keyfini çıkar. Hem ne derler bilirsin. Tecavüz kaçınılmazsa eğer sende zevk almaya bak en iyisi!(Çıkar)
DELİ: Saçmalıyorsunuz… Çok büyük bir saçmalık bu… Delirmeden tımarhaneye getirildim… Peki, madem oyun oynuyorsunuz; bu oyun sizin, kuralları da siz koyuyorsunuz demek. Öyleyse bende oynarım sizin istediğiniz gibi sorun değil…
(Deli kendisini ve odayı incelemeye koyulur. Aradan çok geçmeden kapı açılır sert adımlarla hasta bakıcı yürür masanın üstüne elindekileri bırakır.)
HASTA BAKICI: Yemeğini getirdim. Es… Ye şunları. Geldiğinden beri bir şey yemedin. Açlıktan gebereceksin. Başımıza kalacaksın sonra... Bana baksana sen. Senin gibisini çok gördüm. İnat ederler ederler sonra paşa paşa yerler. Yok, çıkan yemekleri beğenmiyorum diyorsan; boşuna ümitlenme bundan daha iyisi çıkmaz burada…(Delinin kendisini dinlemediğini görünce odadan dışarı çıkmak için kapıya yönelir. Çıkarken arkasını dönüp) Es… Yemek yemesen ne olur sanki. Sen yiyeceğini yemişsin afiyetle…
DELİ: Ehhhh sen çok biliyorsun pis şişko.Ne sanıyorsun kendini sanki.Aloooo sana diyorum be bana baksana.Terbiyesiz…Sen benim kim olduğumu biliyor musun?….Kim…Olduğumu…Biliyor musun?...Nerden bileceksin?...Kimim ben…Başbakan…Hayır hayır saçmalama ne diyorum ben.Unutma delisin…Cumhurbaşkanı…Değil değil…Avukat avukat….Of bu da değil…Kimim ben…Doktor…Kan tutar beni nasıl doktor olayım…Polis…Saçmalama saçmalama…Buldum…Zor oldu gerçi… Kendi kendine konuşurken bir tıkırtı duyulur sahnede son sözü yarım kalır)
Kim var orda. Kim dedim .(Kabadayı söylemler vardır ancak deli kendi gölgesinden bile korkar)Sen misin şişko hanımefendi? Niye geldin ben şaka yapmıştım aslında.(Bir tıkırtı daha).Çık erkeksen nerde o yürek sen de be. Kaçtın dimi?(Bir ses daha gelir bir şeyler devrilir deli korkar yere yatar)Korkmadım ki yere şeyim düştü de… Kalemim… Bak kapı orda… Korkuyorum ya!
HASTA BAKICI: Ne o korktun mu?
DELİ: Ne korkması be asıl sen korktun ne haber?
HASTA BAKICI: Ya tabi ne demezsin…
DELİ: Tamam itiraf ediyorum. Korktum.
HASTA BAKICI:(Abartılı bir kahkaha)Tabi korkarsın akıllım. Yeni gelen herkese yaparım ben bu testi.
DELİ: Ne testi?
HASTA BAKICI: Delilik testi. Uygulamalı olur ama burada bu test. Bizzat kendim tarafından uygulanır.
DELİ: Aman ne marifet.
HASTA BAKICI: Ne o başka teklifin varsa söyle. Yeniliklere her zaman açık olan birisiyim.
DELİ: Yok bu test gayet iyi. Ben geçtim mi bari?
HASTA BAKICI: Başta şüphe ettim…
DELİ: Sonra?
HASTA BAKICI: Geçtin geçtin merak etme. Sende onaylı bir delisin artık. Hayırlı olsun.
DELİ: Ne kadar mutlu oldum, ne kadar sevindim şimdi bilemezsin.(kendi kendine konuşur)Ne diyorum ben?
HASTA BAKICI: Şu yemekleri de bitir. Sonra laf duymak istemiyorum başkasından. Zaten bugünlerde çok yoğun buralar…
DELİ: Tamam yerim de, senin ismin ne? Yani bir ihtiyacım olursa seni ne diye çağıracağım?
HASTA BAKICI: Burada kimse kimsenin ismini bilmez. Bağır, şarkı söyle elbet gelir birisi.
DELİ: Çok teknolojik bir uygulamaymış bu.
HASTA BAKICI: En iyi olanı buydu çözümler arasında…
DELİ: Geri kalan kesimler hala var. (Kendi kendine konuşur)
HASTA BAKICI: Ne konuşuyorsun öyle ağzının içinde?
DELİ: Hiçbir şey. Seni hangi şarkıyla çağırsam diye düşünüyordum.
HASTA BAKICI: Benim en sevdiğim şarkı “Karlı Kayın Ormanı” onu söyle hemen gelirim.
DELİ: Ama ben onu bilmiyorum.
HASTA BAKICI: Özgürlük?
DELİ: Onu da…
HASTA BAKICI: Peki, Aldırma Gönül. Onu bilirsin artık.
DELİ: Klasik müzik dışında müzik bilmem ben…
HASTA BAKICI: İyi öğrenirsin. Ben sana öğretirim birkaç tane…
DELİ: Aman bulurum ben bir tane şarkı. Olmadı yazarım bile…
HASTA BAKICI: Sen iyisi mi deli deli kulakları küpeliyi söyle. Gelirim ben. Bundan sonra her gün söyleyeceğin şarkı bu biliyorsun değil mi?(Çıkar)
DELİ: Çok güzel, yuttu numarayı… Benden de fena deli olmadı hani… Az okutmadılar lisede adaptasyon konusunu. Ortama uyum sağlamak bu olsa gerek. Hiç işime yaramamıştı sınavlar dışında… Bundan sonra da böyle devam etmeli. Madem tımarhaneye geldim kim daha akıllı… Pardon pardon! Kim daha deli göstereceğim size…
ARA SÖYLEMLER:
-Başrolde de olsan…
-İstediğini oynayamazsın hiçbir zaman…
-Her defasında yorgun yatarsın yatağına…
-Sabah kalktığında da yine başka bir hüzün.
-Tabi bir de her gün zorlaştığını düşündüğün o hayat…
3.SAHNE…
1.Doktor(Yaşlı):Saat 23.00.Sabaha kadar toplasan 7 bilemedin 8 saatim var. Bu adam bana kaç kişi gönderecekte ben onlardan aldığım bilgiler doğrultusunda bu adama yalan söyleteceğim. Hem yalan söyletmek kimin ne işine yarar. Yolda görsem yüzüne bile bakmam. Es… Her neyse... Tüm olanlar, bundan sonra olacaklar sabah olmasıyla birlikte aydınlanacaklar. O zaman anlarız her şeyi. Şimdi fazla konuşmayıp düşünelim… Bu adama bu kadar kısa sürede yalan söyletmeyi nasıl başaracağım. Ne yaparsam yapayım hepsinin sonunda …(Kapı vurulur)
Siyahlı Adam: Girebilir miyim?
1.Doktor(Yaşlı):Tabi buyurun. Ne için gelmiştiniz?
Siyahlı Adam: Şu adamla ilgili.
1.Doktor(Yaşlı):Demek sizi gönderdiler ilk önce.
Siyahlı Adam: Evet, bildiğim ne varsa anlatmamı istediler.
1.Doktor(Yaşlı):Söylemişlerdi, hızlı olsanız iyi olur.
Siyahlı Adam: Ne anlatmamı istiyorsunuz benden?
1.Doktor(Yaşlı):Nasıl biridir? Ne yapar? Bu gibi şeyler işte… Ne kadar çok bilgi alırsam benim için o kadar iyi…
Siyahlı Adam: Aslında çok oldu görüşmeyeli… En son birkaç yıl önce karşılaşmıştık. Ondan öncede 15-20 sene… Haliyle nasıl biri olmuştur şu anda ne yapar fikrim yok. Zaten bende yurtdışından yeni geldim dün. İş gezisindeydim epeydir…
1.Doktor(Yaşlı):Devam edin lütfen…
Siyahlı Adam: Çok fazla konuşamadık karşılaştığımızda… Çocukluk arkadaşıyız ama mahalleden ayrıldıktan sonra hiç karşılaşmadık. Epeyce konuştuk. Ayaküstü işte ne kadar konuşma olursa. Sonra işi olduğunu söyleyip gitti.
1.Doktor(Yaşlı):Bu kadar mı?
Siyahlı Adam: Daha ne isteyebilirdiniz?20 yıldan fazla adam gibi görmediğim, konuşamadığım bir insan hakkında ne söyleyebilirim? Oynadığımız misket oyunlarını anlatmamı istemezsiniz değil mi?
1.Doktor(Yaşlı):Pardon ben biraz gerginimde. Amacımız ona yalan söyletmek bu konuda yardımcı olacağınızı söylemişlerdi.
Siyahlı Adam: Yardımcı olamayacağımı söyledim fakat inanmadılar. Gördüğünüz gibi de şimdi buradayım. O gün samimi olduğumuzu görünce…
1.Doktor(Yaşlı):Boş yere vakit kaybı yani... Teşekkürler buraya kadar zahmet etmişsiniz.İyi geceler.
Siyahlı Adam: İyi geceler…(Çıkar)
1.Doktor(Yaşlı):Akılları sıra benimle dalga geçip, zamanımı çalmak, sonra da eşek cennetine göndermek istiyorlar. Ama o kadar kolay olmayacak bunu göreceksiniz… Es… Merak ediyorum bundan sonra kimi yollayacaklar? Yolda torbalarını taşıdığı için ona minnet duyan bir yaşlı bir kadını mı yoksa bankadan maaşını almasına yardım ettiği için onu çok seven bir amcayı mı?Zaman dar elde hiçbir şey yok…
Delinin Sözde Sevgilisi: İyi geceler…
1.Doktor(Yaşlı):İyi geceler buyurun.
Delinin Sözde Sevgilisi: Ben o adamın sevgilisiyim.
1.Doktor(Yaşlı):Sevgilisi mi? Yalan değil miydi bu kısım?
Delinin Sözde Sevgilisi: Ne yalanı?
1.Doktor(Yaşlı):Neyse boş verin. Beni şaşırtmaya devam ediyorlar hepsi bu.
Delinin Sözde Sevgilisi: Kimden bahsettiğinizi anlayamadım.
1.Doktor(Yaşlı):Buyurun geçin şöyle. Ayakta kalmayın…
Delinin Sözde Sevgilisi: Teşekkürler…
1.Doktor(Yaşlı): Unutun şimdi kimden bahsettiğimi. Hızlı olmak zorundayız.Yani en azından ben hızlı olmak zorundayım…Adamı size yalan söyleyemediği için gönderdiklerini söylediler.
Delinin Sözde Sevgilisi: Evet, doğru. Sürekli doğruları söylemek zorunda olamaz bir insan.
1.Doktor(Yaşlı):Ne güzel işte, yani doğru söylemesi. Kendisine yalan söylenmesini isteyen bir insanla karşılaşacağım aklımın ucundan bile geçmezdi. Çok merak ediyorum bunu niye istiyorsunuz?
Delinin Sözde Sevgilisi: Hayatta bazen yalan söylemek gerekir doktor. Kıçınız sıkışır yalan söylemek zorunda kalırsınız. Söyleyemezseniz de merminin ucundaki tek kurşuna bakar o renkli güzel gözleriniz.(Bunları söylerken doktora yaklaşmıştır,hayali silah hareketi yapar ve tetiği sıkar.Doktor şaşkındır.)
1.Doktor(Yaşlı):Anlıyorum.
Delinin Sözde Sevgilisi: Bana karşı dürüst olması tabi ki güzel ama malum dışarısı. Onun bu haldeyken tehlikede olduğunu düşünüyorum.
1.Doktor(Yaşlı):Ne tür bir tehlike bahsettiğiniz.
Delinin Sözde Sevgilisi: Bilmiyorum ama tehlike işte. Bulunduğu durum her anlamda çok tehlikeli. Her an başına bir şey gelmesinden endişe duyuyorum.
1.Doktor(Yaşlı):Böyle yaşanmaz diyorsunuz bir ömür boyu…
Delinin Sözde Sevgilisi: Sizce yaşanır mı? Siz hiç yalan söylemez misiniz mesela?
1.Doktor(Yaşlı):Ben mi? Tabi söyler… Her insan kadar… Ufak beyaz yalanlar işte…
Delinin Sözde Sevgilisi: Gördünüz mü? Herkes buna mecbur kalır kimi zaman…
1.Doktor(Yaşlı):Doğru…
Delinin Sözde Sevgilisi: Doğru ama yolundan döndüremedim onu bir türlü…
1.Doktor(Yaşlı):Huylu huyundan vazgeçmiyor yani.
Delinin Sözde Sevgilisi: Sanırım öyle…
1.Doktor(Yaşlı):Peki bu durumdan kurtulmak için neler yaptınız. Mesela konuşmayı denediniz mi onunla.Bulunduğu durumu artılarıyla eksileriyle anlattınız mı hiç?
Delinin Sözde Sevgilisi: Defalarca hem de… Ama dediğinden vazgeçmeyen birisidir. Bildiğinden şaşmadı hiçbir zaman. Biraz önce de söylemiştim zaten tüm bunları…
1.Doktor(Yaşlı):O zaman başka yöntemler kullanacağız.
Delinin Sözde Sevgilisi: Ne gibi?
1.Doktor(Yaşlı):İnanın bana şu an bilmiyorum. Fakat en doğru olanı bulmak istiyorum.
Delinin Sözde Sevgilisi: Size güveniyorum doktor. Kurtarın onu bu durumdan ne olursunuz?
1.Doktor(Yaşlı):Merak etmeyin elimden gelenin fazlasını yapacağım… Yapmalıyım. Yoksa benimde o renkli gözlerimin nereye bakacağı apaçık ortada…
Delinin Sözde Sevgilisi: Nereye bakacakmış sizin de gözleriniz?
1.Doktor(Yaşlı):Hiç… Konuşuverdim ben öyle boş yere işte…
Delinin Sözde Sevgilisi: Onu bu halinden kurtarırsanız size minnet duyacağım.
1.Doktor(Yaşlı):Ne demek, görevimiz. Yeter ki uygun analizleri yapıp en doğrusunu seçelim planladıklarımızın arasından…
Delinin Sözde Sevgilisi: Başka soracağınız bir şey yoksa ben artık gidebilir miyim? Malum geç oldu.
1.Doktor(Yaşlı):Tabi çok teşekkürler buraya kadar zahmet ettiniz. İyi geceler hanımefendi…
Delinin Sözde Sevgilisi: İyi geceler…
(Kadının arkasından doktorda odadan ayrılıp delinin yanına gider)
*ARA SÖYLEMLER:
-Yolda, otobüste, okulda yahut işte karşılaştığın onlarca insan…
-Hangisi istediğini yaşıyor hiç düşündün mü?
-Kimi zaman derdim var derken
-Baktın mı karşındakinin gözlerinin içine?
-Anlayabildin mi onun senden daha çok derdi olduğunu…

4.SAHNE…
(Odaya gittiğinde yeni başlayan bir doktoru karşısında görür. Konuşma sırasında doktorların sırtı deliye çevrili olacaktır)
1.Doktor(Yaşlı): Ne işiniz var hastamın yanında?
2.DOKTOR: Yeni başladım bu sabah. Bu da ilk nöbetim.
1.Doktor(Yaşlı): İyi. Fazla ayakaltında dolaşma. En azından bu gecelik.
2.DOKTOR: Bazı şeyler öğrenmeye çalışıyordum.
1.Doktor(Yaşlı):Bu gecelik ertele öğrenme iştahını.
2.DOKTOR: Peki nasıl isterseniz.
1.Doktor(Yaşlı):Durumu ne şu anda?
2.DOKTOR: İlaç verilmiş. Uyuyor.(Bu sırada deli uyumayıp ikili arasındaki konuşmaları dinleyecektir. Bunu da delinin arada kafasını kaldırmasından anlayabiliriz)
1.Doktor(Yaşlı):İlaç mı? Kaç defa bana sormadan şunu yapmayın demek zorundayım?
2.DOKTOR: Belki gerekli olmuştur.
1.Doktor(Yaşlı):Burada neyin gerekli olduğunu ben bilirim.
2.DOKTOR: Anlıyorum…(Doktora şaşkın bir ifadeyle bakar)
1.Doktor(Yaşlı):Niye öyle bakıyorsun?
2.DOKTOR: Garip şey doğrusu… Zavallı…
1.Doktor(Yaşlı):Ne zavallısı be… Bildiğin deli işte. Tırlatmış getirmişler. Sen yeni olduğun için bilmezsin bunları. Senede kaç tane gelir buraya bunun gibi tahmin bile edemezsin sayılarını. Hepsiyle tek tek ilgilensek çıkamayız işin içinden. Hadi çok fazla düşünme.
2.DOKTOR: Deli deyip geçiştirmek sizce ne kadar doğru?
1.Doktor(Yaşlı):Emin ol en doğrusu evlat. Zamanla hak vereceksin. İnan bana.
2.DOKTOR: Ne derseniz deyin. O burada tedavi olmak için bulunuyor. Unutmayın o da bir insan. Her insan değerlidir. Kimse 2.sınıf muamele görmeyi hak etmez.
1.Doktor(Yaşlı):Sen kendine gelsene. Burası lüks bir otelin kral dairesi değil. Ve bizde özel doktorlar değiliz. Ne halin varsa gör. Ama dikkat et! Yakında o yatakta yatan sen olma!(Odadan sinirli bir şekilde çıkar)
2.DOKTOR: Merak etmeyin. Ben sadece görevimi yapıyorum hepsi bu…
DELİ: Gitti(Güler)Çatlak doktor ne olacak… Seni daha önce hiç görmedim. Yeni mi geldin?
2.DOKTOR: Bugün başladım.
DELİ: İlk hastan da benim öyle mi? Es… Bir deli.Hoş burada herkes deli ama olsun.İlkler unutulmaz dimi?.Hiç bir şeyin ilki unutulmaz aslında.1.sınıfta yanında oturan sümüklü kızın adını unutmazsın mesela.Öğretmeninden ilk azar işittiğin günü ve niçin o bıyıklının sana kızdığını unutamazsın. Bir de aşık olduğun ilk kızı hiç unutamazsın. Sence de öyle mi doktor?
2.DOKTOR: Öyledir herhalde. Bilmiyorum… Buraya neden geldin?
DELİ: Neden mi geldim? Çatlağın dediği kadar varsın. Deliyim ben bilmem farkında mısın? Bir deliyle konuşuyorsun şu anda Doktor(Doktor kelimesini uzatır)
2.DOKTOR: Kendini akıllı zanneden çoğu insandan daha iyi konuşuyorsun ama.
DELİ: Öyle mi dersin? Doktor deliler çok konuşurlar ama şuna da unutma sakın bizim sözlerimize inanma olur mu? Biz… Ya da boş ver…
2.DOKTOR: Ne diyecektin söyle bakalım…
DELİ: Bak işte ben bir şey demedim dememde. Sen dediğimi sandın ya da bir şey diyeceğimi. Benim yanımda fazla durmasan iyi edersin. Sende benim gibi olursun sonra…
2.DOKTOR: Buraya neden geldiğini sormuştum.
DELİ: Bende deli olduğum için geldiğimi söylemiştim. İnanmıyor musun? Bak…(Değişik yüz, el ve kol hareketleri yapar)Şimdi inandın mı?
2.DOKTOR: Hayır.
DELİ: Çattık vallahi. Adama deli olduğumuzu inandıramaz olduk görüyor musun? Doktor bana bak ben deliyim kızdırma beni, bağlarım seni tekerlekli sandalyeye dörtnala koşarız bahçede görürsün. O zaman anlarsın kaç yıldızlı bir deli olduğumu.
2.DOKTOR: Senin tek derdin ne biliyor musun?
DELİ: Koca kıçımın kafamdan büyük olması mı?
2.DOKTOR: O da nerden çıktı şimdi
DELİ: Bir filmde duymuştum. Adam da senin gibi diyordu.”hey lanet olası pislik senin tek derdin ne biliyor musun? O koca kıçının kafandan büyük olması”
2.DOKTOR: Saçmalama sen deli filan değilsin. Sadece deli olduğuna inanıyorsun hepsi bu.
DELİ: Doktor, yukarda ki sana yardım etsin.
2.DOKTOR: Yukarda kim var?
DELİ: Başhekim…
2.DOKTOR: Aman çok komiksin.
DELİ: Biliyorum arkadaşlarda öyle derlerdi.
2.DOKTOR: Arkadaşın var demek.
DELİ: Vardı…
2.DOKTOR: Şimdi nerdeler
DELİ: Orda…
2.DOKTOR: Bahçedeler mi?
DELİ: Evet bahçedeler çiçek ekiyorlar, ağaçları suluyorlar. Bazıları da güzel hemşirelerle hasta bakıcılarla beraberler. Bir tane Sami var isme aldanmış Gülay benimle ilgilensin demiş. Gülay’ı da bir görsen ama doktor… Biliyor musun isminin hakkını veriyor.(İki hecede söyler.)Gül… Ayı…(Kahkaha atar)
2.DOKTOR: Arkadaşlarına ne oldu?
DELİ: Hamdi Doktor, Necdet mühendis bir de Süleyman vardı o da babasından kalan manavı işletiyordu en son. Ama işler kesat demişti bir gün. Yani mahalleden ayrılmadan önce… Necdet karısından boşanacakmış. Az çekmedi o karının dırdırını. Ben olsam çoktan vurmuştum kıçına tekmeyi ama o yine iyi sabretti. Süleyman’ı da görmedim buraya gelmeden önce. Ona da sorsan onun da vardır derdi elbet. Dertsiz insan mı var be doktor.
2.DOKTOR: Anlıyorum(Kollarını birbirine dolar)
DELİ: Bende… Senin hiç derdin olmaz mı doktor?
2.DOKTOR: Olmaz mı olur tabi.
DELİ: Anlatsana biraz…
2.DOKTOR: Bende geçenlerde kuşumu kaybettim.
DELİ: Vah… Vah… Bu genç yaşta hiçte olmayacak şey. Eeee... Nasıl oldu?
2.DOKTOR: Ne nasıl oldu?
DELİ: Kuşunu nasıl kaybettin?
2.DOKTOR: Öldü işte bir gün tak diye.
DELİ:(Doktorun malum yerlerine bakar)Öldü demek. Nereye gömdün anlatsana!(Kendini tutamayıp gülmeye başlar)
2.DOKTOR: Saksıya.
DELİ: Allah rahmet eylesin. Zor tabi kuşsuz da yaşamak zor.
2.DOKTOR: Çok alışmıştım biliyor musun? Onsuz nasıl yaşanır bilmem. Bir öterdi sabahları bir öterdi görmen lazım…
DELİ: Anlıyorum(Doktorun taklidini yapmaya başlar)
2.DOKTOR: Lafa daldık. Ben yine gelirim kontrol için yarın öğlen tamam mı?
DELİ: Aman ne olur gel çokta meraklıyım.
2.DOKTOR: İstemiyorsan senin çatlağı yollayayım sana ne dersin.
DELİ: Yarın kaçta?
2.DOKTOR: Merak etme 1 de buradayım(Çıkar)
DELİ: Öbüründen daha iyi. Her istediğimi yaptırırım ben buna. Buradan kurtulmamı sağlayacak tek kişi bu çünkü.(Seyirciye konuşur)
ARA SÖYLEMLER:
-Eskiden gelip yeniye gitme şansın var…
-Sonu meçhulde olsa eskiden daha umutlu gibi
-Unutma!Eskiden de güzel günler yaşadın ağladığın da oldu
-Ama hayat bu
-Bir saniye sonrayı düşünürken o saniye de geçmiş oluveriyor.Kum taneleri gibi akıp gidiyor elinden...

5.SAHNE
(Telefon sesi, sahne karanlıktır: Sahnenin bir köşesinde elinde telefonla 3.Doktoru görürüz)
3.Doktor: Gönderdiğiniz kişilerle görüşmelerini gerçekleştiriyor.
YAZAR: Güzel… Kaç kişiyle görüştü şimdiye kadar?
3.Doktor:2…
YAZAR: Hızlı gidiyor desene…
3.Doktor: Sabaha kadar bütün görüşmelerini bitirecek gibi görünüyor.
YAZAR: Bitirmek zorunda. Hatta üstüne ne yapması gerektiğini…
3.Doktor: Biliyorum efendim…
YAZAR: Bir problem çıktı mı peki bir sorun?
3.Doktor: Aslında var… Sorun sayılmaz ama pürüzsüz bir tahtada elinizi gezdirirken elinize batan bir kıymık parçası canınızı yakar…
YAZAR: Uzatmadan anlat her neyse artık…
3.Doktor: Bu gece yeni başlayan birisi… İşlerin karışmasına sebep olabilir… Ben sadece uyarmak istedim.
YAZAR: Yeni başlayan birisi mi? Bu geceyi mi bulmuş işe başlamak için? Canımı sıktı doğrusu…
3.Doktor: Canınız sıkılmasın efendim.
YAZAR: Bu gece olması bir tesadüf mü yoksa…
3.Doktor: Yapacağımız işten başkalarının haberi olduğunu mu düşünüyorsunuz?
YAZAR: Hayır ama…
3.Doktor: Ya doktor söylediyse?
YAZAR: O korkağın böyle bir şey yapabileceğine aklın eriyor mu?
3.Doktor: Haklısınız. Ne yapayı düşünüyorsunuz peki?
YAZAR: Bizim için tehlike teşkil ediyorsa…
3.Doktor: Etmese bile bu riski göze alamayız değil mi efendim?
YAZAR: Sen merak etme… Gözünü dört aç. Bir problem olduğunda ne yapacağını biliyorsun.
3.Doktor: Biliyorum efendim aklınız burada kalmasın. İyi geceler…

6.SAHNE…
(Doktor gelecek yeni kişiyi merak eder ve odanın etrafında dört dönerken kendi kendine de konuşmaktadır. Halen yapacağı konusunda kafasında bir şey yoktur.)
1.Doktor(Yaşlı):Saat 02.00.Yok öldüm, bittim ben… Hala ele avuca gelen bir şey yok… Delireceğim yahu. Niye her zaman ben? Niye bu adam beni seçmek zorunda ki? Salak olduğum doğru. Ama bu ifade bana yakışıyor ne yapayım yani? Ne diyorum ben? Tamam, işte kendi kendine de konuşmaya başladın doktor. Yakında seninde kollarını çapraz bağlarlar bir güzel alay ederler karşına geçip… Es… Hadi artık kim varsa sırada gelsin… Gerçi kim gelirse gelsin bu iş hallolmaz ya hadi bakalım hayırlısı… Es… Yeni başlayan doktor da ne sanıyorsa kendisini öyle? Sabah gidecek adam. Hala tedaviymiş yok bilmem ne…(Kapı vurulur)
İlkokul Öğretmeni: Merhaba iyi geceler…
1.Doktor(Yaşlı):İyi geceler.
İlkokul Öğretmeni: Rahatsız ettim bu saatte.
1.Doktor(Yaşlı):Vaktimiz yok, saatinde önemi yok. Sizde şu adam için geldiniz değil mi?
İlkokul Öğretmeni: Evet.
1.Doktor(Yaşlı):Kimsiniz peki? Neyi olursunuz?
İlkokul Öğretmeni: İlkokul öğretmeniyim.
1.Doktor(Yaşlı):İlkokul öğretmeni mi? Kaç senesinden?
İlkokul Öğretmeni: Anlayamadım.
1.Doktor(Yaşlı):(Sahnenin bir köşesine geçip konuşmaya başlar) Bir saniye bekler misiniz? Bunların amacı ne anlamıyorum ki. Yardım içim gelen adamlara bak. İlkokul öğretmeninin bana ne yardımı dokunur. Adama baksana adını sorsan hatırlamaz… Es… Kusura bakmayın…
İlkokul Öğretmeni: Önemli değil.
1.Doktor(Yaşlı):Evet ne anlatabilirsiniz onun hakkında?
İlkokul Öğretmeni: Çok başarılı bir öğrenciydi. Zehir gibiydi maşallah.
1.Doktor(Yaşlı): Maşallah… Maşallah…
İlkokul Öğretmeni: Az dayağımı da yemedi ama kerata.
1.Doktor(Yaşlı):Efendim yediği dayaklar beni ilgilendirmez şu an. Size yalan söyledi mi hiç? Yâda siz size yalan söylediğini hissettiniz mi?
İlkokul Öğretmeni: Bir kere hissetmiştim.
1.Doktor(Yaşlı):Güzel… Ne oldu peki sonra?
İlkokul Öğretmeni: Yanılmışım.
1.Doktor(Yaşlı):Haydaaa… Nasıl olur, nasıl yanılırsınız?
İlkokul Öğretmeni: Kopya çektiğini sanmıştım. Elinde bir şey saklıyordu.
1.Doktor(Yaşlı):Ne varmış elinde?
İlkokul Öğretmeni: İlacı.
1.Doktor(Yaşlı):İlacı mı?
İlkokul Öğretmeni: Soğuk kapmış bir yerden. İlacında saati de sınavda gelmiş. Bizim haylaz da çaktırmadan içmeye çalışıyormuş. Ama kaçar mı gözümden. Yakaladım hemen.
1.Doktor(Yaşlı):Ne yaptınız sonra?
İlkokul Öğretmeni: Evladım saklamana gerek yok dedim içmesi için izin verdim.
1.Doktor(Yaşlı):Bu muydu yani?
İlkokul Öğretmeni: Bir şey daha var.
1.Doktor(Yaşlı):Bu sefer ne ilacı alıyordu çok merak ettim doğrusu? Tansiyon haplarının mı saati gelmiş yoksa?
İlkokul Öğretmeni: Bu sefer bir ödevini yapmamıştı.
1.Doktor(Yaşlı):Yalan söyledi değil mi? Akşam sokakta top oynamaya dalmış. Eve gidince de yorgunluktan uyumuş hemen.
İlkokul Öğretmeni: Ödevini yapmamıştı. Sordum neden yapmadın diye?
1.Doktor(Yaşlı):Sonra?
İlkokul Öğretmeni: Elektriklerin kesik olduğunu söyledi.
1.Doktor(Yaşlı):Ne kadar güzel bir yalan.
İlkokul Öğretmeni: Pekte öyle sayılmaz.
1.Doktor(Yaşlı):Nasıl yani?
İlkokul Öğretmeni: Öyle sayılmaz çünkü yalan söylemiyormuş aslında.
1.Doktor(Yaşlı):Nasıl söylemez? Söylemiştir de siz anlamamışsınızdır.
İlkokul Öğretmeni: Hayır efendim eminim. Yalan söylememiş.
1.Doktor(Yaşlı):Nasıl anladın be adam TEK’te mi çalışıyorsun okuldan sonra da elektriklerin kesik olmadığını biliyorsun?
İlkokul Öğretmeni: Söylememiş…
1.Doktor(Yaşlı):Ortadan çatlayacağım şimdi çat diye o olacak…(Kapı vurulur)Gel…
Delinin Arkadaşı: İyi geceler. Beni size yolladılar malum konu hakkında görüşecektim…
1.Doktor(Yaşlı):Şu adamla ilgili mi sizinki de? Siz neyi oluyorsunuz okuldaki güvenlik filan mı?
Delinin Arkadaşı: İzin verirseniz içeri gireyim?
1.Doktor(Yaşlı):Şimdilik bekleyin lütfen. Beyefendiden sonra sizinle de ilgileneceğim. En sonda benimle ilgilenirler ne de olsa! Bazen kendimi bir zavallıdan daha zavallı hissediyorum. İlginç tabi. Böyle hissetmeme ne sebep olabilir ki. Yediğim önümde yemediğim arkamda. Hem cenaze işlerimi bile karşılıyorlar! (Abartılı bir gülüş. Kendi kendine söylenmiş bir söz. Bir süre sonra…)
İlkokul Öğretmeni: Söylememiş…
1.Doktor(Yaşlı):Aferin iyi halt yemiş… Söylememiş, söylememiş diyorsunuz da nasıl anladınız yalan söylemediğini onu soruyorum bende size.
İlkokul Öğretmeni: Ertesi sabah velisi geldi anlattı her şeyi… İşte bu yüzden söylememiş diyorum…
1.Doktor(Yaşlı):(Doktor zamanında daralmasının verdiği gerginlikle gecede en sinirli haline bürünür)Anlatacağınız başka bir şey var mı? Es… Yani şunu diyorum tarihi mi daha iyiydi coğrafyası mı?
İlkokul Öğretmeni: Tekerleme gibi konuşmayı bırakmalısınız doktor. Anlatacak başka bir şeyim de kalmadı zaten. Yardımcı olabildiysem ne mutlu bana.
1.Doktor(Yaşlı):Yardımcı olmakta ne kelime çözdünüz olayı canım. Size ne kadar teşekkür etsem azdır efendim. İyi geceler… Hürmetler… (Öğretmen dışarı çıkar.)Gelebilirsiniz siz… Buyurun siz şöyle oturun…
Delinin Arkadaşı: Merhaba…
1.Doktor(Yaşlı):Bakalım siz neler saçmalayacaksınız çok merak ediyorum… Bu gece listedeki 4.kişi sizsiniz.
Delinin Arkadaşı: Liste mi?
1.Doktor(Yaşlı):Liste…
Delinin Arkadaşı: Hangi listeden bahsediyorsunuz?
1.Doktor(Yaşlı):Ben mi? Hiç canım ne listesi olacak? Raporları yazarken aklımda kalmış. Özür dilerim…
Delinin Arkadaşı: Önemli değil… Bir an önce başlayabilirsek memnun olacağım. Bu saatte buralara kadar getirtildiğim için ne kadar kızgınım bilemezsiniz.
1.Doktor(Yaşlı):Tahmin edebiliyorum. Yerinizde olsam bende aynı tepkiyi verirdim bana inanın. Gelin görün ki…
Delinin Arkadaşı: Tamam doktor. Uzatma da ne soracaksan sor... Ya da sen sormadan ben anlatayım. O buraya getirdiğiniz adam üniversiteden ev arkadaşım. Üniversitenin birinci sınıfında tanıştık. Ama üniversiteden sonra da ayrılmadık. Kimseye zararı olmayan birisidir. Annesini babasını kaybettikten sonra içine kapandı. Önceleri böyle değildi. Babası devlet memuruydu annesi ev hanımı. Bildiğiniz çekirdek aile. Bir de kız kardeşi vardı. Onu da geçen sene okumak için Amerika’ya yolladı. Kardeşi istedi gitmeyi. Bizimkine kalsa buradaki okulların suyu mu çıktı deyip göndermeyecekti ama kardeşi çok ısrar edince dayanamadı.
1.Doktor(Yaşlı):Buralar bizi peki ilgilendirmiyor. Son zamanlarda dikkatinizi çeken bir şeyler var mı?
Delinin Arkadaşı: Evet, var sevgilisi. Son zamanlarda her gün kavga ettiklerini söylemişti. Başta her ailede olur desem de git gide tırmanmış öfkeleri. Es… Sonunda da ayrıldılar. Zaten buraya gelme sebebi de bu değil mi?
1.Doktor(Yaşlı):Evet.
Delinin Arkadaşı: Onu hiç böyle görmemiştim. Kavgalarının sebebini sorduğumda havadan sudan şeyleri bahane etti hep.
1.Doktor(Yaşlı):Yalan söyledi yani.
Delinin Arkadaşı: Kim bilir belki de evet söyledi. Ama yinede ben yalan olduğu düşünmüyorum.
1.Doktor(Yaşlı):Neden?
Delinin Arkadaşı: Onun yalan söylediğini görmedim daha önce
1.Doktor(Yaşlı):Nasıl olur her insan başı sıkıştığı zaman yalan söyler. Bir bakıma söylemek zorundadır.
Delinin Arkadaşı: İnsanları tamamına yakını için bu böyledir. Fakat o en zor anında bile doğrudan yana oldu.
1.Doktor(Yaşlı):Masum birkaç beyaz yalan?
Delinin Arkadaşı: Şaka yoluyla bile olsa hayır. Tek kelime hayır. Sanki biri onu hipnotize etmiş ve öyle unutmuşta gitmiş gibi.
1.Doktor(Yaşlı):Anlıyorum…
Delinin Arkadaşı: Ne yapacaksınız ona. Tedavisi için yani…
1.Doktor(Yaşlı):Daha önce böyle bir olayla karşılaşmadığım için ne yapacağım konusunda ufacık bir fikrim bile yok.
Delinin Arkadaşı: Kimsenin yok…
1.Doktor(Yaşlı):Sevgilisine yalan söyleseydi… Yani öyle varsayarsak daha farklı şeyler mi olacaktı?
Delinin Arkadaşı: Bilirsiniz… Yollar farklı olsa da çoğu zaman aynı meçhule gidersiniz. Ama her zaman diğerinden gitmeniz gerektiğini düşündüğünüz için kendinizi hayıflarsınız.
1.Doktor(Yaşlı):Sanırım haklısınız. Belki de yalan söylese daha kötüsü olacaktı.
Delinin Arkadaşı: Kim bilir? Bana soracağınız başka bir şey yoksa gidebilir miyim artık.
1.Doktor(Yaşlı):Tabi ki de buyurun. Yardımlarınız için teşekkürler. İnanın en faydalı olan görüşmeydi…
Delinin Arkadaşı: Rica ederim… Görüşmek üzere…
1.Doktor(Yaşlı):(Masanın yanındaki zile basar)Odama gelir misin çok acil lütfen…
(Kapı açılır doktorun yardımcısı gelmiştir)
Doktorun Yardımcısı: Buyurun…
1.Doktor(Yaşlı):Şu saat itibariyle odama kimseyi almıyorsun…
Doktorun Yardımcısı: Ama kapıda sizinle görüşmek isteyen iki kişi daha var.
1.Doktor(Yaşlı):Almıyorsun dedim o kadar. Ben öğreneceğimi öğrendim. Yolla gitsinler evlerine. Sanki can atıyorlar burada kalmak için.
Doktorun Yardımcısı: Görüşmek için ısrar ederlerse ne diyeyim?
1.Doktor(Yaşlı):Doktor bey öldü de…
Doktorun Yardımcısı: Anlayamadım…
1.Doktor(Yaşlı):Ne biliyim bul işte bir şeyler. Dur dur yalan söyle yalan. Böyle en fiyakalısından olsun. Ama sakın yalan söyleyemem deme bir de seninle uğraşmayayım bu saatte.
Doktorun Yardımcısı: Peki efendim… Siz ne yapacaksınız?
1.Doktor(Yaşlı):Dünyaya yeni şeyler kazandıracağım şekerim… Oldu mu? Aldın mı cevabını?
Doktorun Yardımcısı: Aldım cevabımı sağ olun.
1.Doktor(Yaşlı):Rica ederim. Zaten kaç milyarlık dünyada bir tek sen anlıyorsun beni zeki yardımcım…
Doktorun Yardımcısı: Teşekkür ederim…
(Doktor önündekileri inceledikten sonra kafasını kaldırır yardımcısıyla bir süre bakışırlar)
1.Doktor(Yaşlı):Eee… Orada havalar nasıl?
Doktorun Yardımcısı: Pardon…
1.Doktor(Yaşlı): Ayakta kaldın yorulma, otur şöyle diyorum…
Doktorun Yardımcısı: Ne güzel olur.
1.Doktor(Yaşlı):Ben de onu diyorum işte
Doktorun Yardımcısı: Madem ısrar ediyorsunuz
1.Doktor(Yaşlı):Kahve de söyle. İçeriz karşılıklı…
Doktorun Yardımcısı: Haklısınız… Kuru kuruya da gitmez öyle yanına bir şeyler de hazırlarız.
1.Doktor(Yaşlı):Oh… Oh… Kalmaya niyetlisin yani çekinme sakın evin gibi kullan…(Yerinden kalkar yardımcının üstüne yürür)
Doktorun Yardımcısı: Ne kadar iyisiniz…
1.Doktor(Yaşlı):Öyleyim tabi öyleyim…
Doktorun Yardımcısı: Öylesiniz…
1.Doktor(Yaşlı):Çık dışarı sersem… Çık… Çık… Aptal…(Kapıyı sert bir şekilde kapatır ve kendi kendine konuşmaya başlar)Ne günlere kaldık yahu? Muhabbet etmeye gelmiş sanki. Bir dahakine kâğıtları da getir fal bakarsın… Es… İnsan sakin olamıyor ki burada… Her yerden bir anormal fırlıyor… Ne kadar farklı bir hayatım var. Neden bende sabah işe gidip akşam dönenlerden olamadım sanki. Emekli olunca da bir köy evi alır kafa dinlerdim… Bunu ben istedim ama artık geç kafayı duvarlara vurmak için. Ah aptal kafa ah… Es… Çok fazla uzatmayalım da şu dakikadan itibaren daha fazla düşünelim. Ama ilk önce bakalım bu adam kimin nesi kimin fesiymiş? Dosyası nerde bunun? Evet, işte burada. Bakalım ismine… Sahte bir isimdir yine… Akıllılar tabi biliyorlar adam hakkında araştırma yapacağımı… Bu şeklide bir şey bulamam ki… Saatte kaç oldu baksana… Bir saniye yahu… Ne demişti o kedi bıyıklı.”Haberleri takip etmiyorsun değil mi?” Durduk yere soru sormaz bu adam. Belli ki işini sağlama almak istiyordu… Sandığın kadar akıllı değilsindir belki de. Bakalım neler varmış haberlerde… İstanbul da kaza üç ölü. Yok, bu adam hala yaşıyor… İn aşağıya in… İktidardan sert sözler... Yine kim kimin kuyruğuna basmış acaba? Çok sert sözler söyleyen parti lideri kürsüden çok sert eleştirilerde bulundu. İlk oku muhalefete sapladıktan sonra devamını da getirdi. Konuşması boyunca hayli sinirli olduğu gözlenen genç liderin son hedefinde ise… Haklıysa yapsın tabi… Yapsın tabi de olamaz… Bu adam o mu yoksa? Bakayım… Diğerleriyle olan ilgisi buymuş demek… Nasılda kandırdılar beni? Hem işimiz görülsün dediler hem de gönderdikleri adamlarla kuyumu kazmak istediler yani… (Müzik: Barış Manço-Beyhude Geçti yıllar- O sırada radyoda duyduğu şarkının sözlerinden yola çıkarak bir plan hazırlarken telefon çalar) Ne kadar güzel sözler böyle… Tam da şu anki duruma uygun… Kimlerle görüştük şimdiye kadar… Sevgili vardı öğretmen… Şu adamın dedikleri sanki öyle unutup da gitmişler gibi. İşte buldum. Mükemmel miyim ne?
YAZAR: Nasıl gidiyor doktor?
1.Doktor(Yaşlı):Harika efendim harika…
YAZAR:2 kişiyle görüşmemişsin ama?
1.Doktor(Yaşlı):Siz bunu nerden biliyorsunuz?
YAZAR: Aldığın nefesten haberim olduğunu bilmiyor musun yoksa?
1.Doktor(Yaşlı):Aldığım nefes mi?
YAZAR: Onlarla niye konuşmadın?
1.Doktor(Yaşlı):Gerek duymadım efendim.
YAZAR: Kendine fazla güvenen insanların bazı sonuçlara katlanmaları gerekir doktor.
1.Doktor(Yaşlı):Gerek duymadım çünkü görüştüğüm şahıslardan çok iyi bilgiler aldım. Aldığım bilgiler doğrultusunda da…
YAZAR: Aldığın bilgiler beni ilgilendirmez…
1.Doktor(Yaşlı):Bana güvenin efendim. Geldiğinizde adamınızı hazır bir şekilde karşınızda göreceksiniz.
YAZAR: Öyle umuyorum.
1.Doktor(Yaşlı):Çok umarsın daha…
YAZAR: Ne dedin sen?
1.Doktor(Yaşlı):Umut dünyası efendim. Kader, kısmet, alın yazısı…
YAZAR: Tamam, bırak saçmalamayı da işine dön.
1.Doktor(Yaşlı):Bende tam onu diyecektim işime dönmeliyim takdir edersiniz ki kolay değil üzerinde uğraştığım konu.
YAZAR:2 saate kalmaz ordayım. Güneş doğar doğmaz…
1.Doktor(Yaşlı):Görüşmek üzere efendim. Saygılarımı sunarım…(Telefonu kapatır)
Geri zekâlı…2 kişiyle görüşmediğimi kimden öğrendi acaba… Kimden olacak zeki yardımcım gazeteye çoktan ilan vermiştir. Doktor bey iki kişiyle görüşmedi diye… Ama onu tanımıyor ki… İşler tahmin ettiğimden daha karışık… Arapsaçı olduk ya çözebilene aşk olsun…Ortada bir oyun olduğu da besbelli ortada artık. Madem siz bana oyun oynadınız şimdi sıra bende…(Çıkar)
ARA SÖYLEMLER:
-Bir romanda bir masalda çok sevdiğin bir kahraman
-Koymadın mı hiç kendini onların yerine
-Yada bir filmin yönetmeni olmadın mı?
-Sen olsan nasıl yazardın kendi hayatını?
7.SAHNE…
(2 kişi 3.Doktorun odasına ansızın girip, yazarın isteği doğrultusunda onu kaçırmak isteyeceklerdir. Eylem başarıyla sonuçlanacaktır lakin biraz uzun ve komik sohbetler yaşandıktan sonra…)
3.Doktor: Kapı çalma adeti yok mu sizde?
Maskeli Kadın: Ben demiştim kızar diye
Maskeli Adam: Ne kızması saçmalama.
Maskeli Kadın: Tamam bir şey demedim…
Maskeli Adam: Seni kaçırmaya geldik biz.
Maskeli Kadın: Çok devrik oldu sanki
Maskeli Adam: Biz seni kaçırmaya geldik… Bu daha iyi oldu…
Maskeli Kadın: Evet seni kaçıracağız
3.Doktor: Kaçırmak mı? İyi de niye?
Maskeli Adam: Niye mi?
Maskeli Kadın: Doğru neden kaçıracaktık biz bu adamı?
3.Doktor: Nerden geldiniz bakayım siz. Hadi yatağınıza dönün.
Maskeli Kadın: Ne yatağı be?
Maskeli Adam: Neden bahsediyor bu?
Maskeli Kadın: Bilmem anlamadım ki!
Maskeli Adam: Bizi birilerine benzetti herhalde.
Maskeli Kadın: Galiba… Hadi hazırlan gidiyoruz dedim.
3.Doktor: Hadi gidelim odanıza yatırıyım sizi.
Maskeli Adam: Yatak mı?
Maskeli Kadın: Yatmak mı?
Maskeli Adam: Biz işimizi yapmak için buradayız. Zorluk çıkarmada gel hadi!
3.Doktor: Zorluk filan çıkardığım yok. Hadi gidelim…
Maskeli Adam: Nereye götürecektik biz bunu?
Maskeli Kadın: Bilmem sana söylemediler mi?
Maskeli Adam: Bana söylerken sende orda değil miydin?
Maskeli Kadın: Ordaydım ama…
Maskeli Adam: Napacağız şimdi biz bu adamı?
Maskeli Kadın: Arayıp soralım?
Maskeli Adam: Olmaz…
Maskeli Kadın: Neden olmasın? Elimizde kalacak yoksa
Maskeli Adam: Bize mi götürsek…
Maskeli Kadın: Saçmalama…
Maskeli Adam: Aklına başka çözüm geliyor mu?
Maskeli Kadın: Kendi evine götürelim o zaman.
Maskeli Adam: Yine döner buraya ama…
Maskeli Kadın: Ellerini ayaklarını bağlarız gelemez…
Maskeli Adam: Ellerini bağlarsak yemek yiyemez. Sonrada ölür…
Maskeli Kadın: O zaman ellerini bağlamayız…
Maskeli Adam: Ellerini bağlamazsak ayaklarındaki bağı çözer akıllım
3.Doktor: Muhabbetinizi balla bölüyorum ama ne yapacağınıza karar verdiniz mi?
Maskeli Kadın: Düşünüyoruz tatlım. Seni de beklettik kusura bakma…
3.Doktor: Yok önemli değil. Siz keyfinize bakın…
Maskeli Adam: Buldum. Başka bir hastaneye götürün demişlerdi
Maskeli Kadın: Hangi hastaneye?
Maskeli Adam: Orasını hatırlamıyorum işte…
Maskeli Kadın: Aman bir hastaneye bırakalım. Ne de olsa hastane hastaneye benzer.
Maskeli Adam: Haklısın…
Maskeli Kadın: Tamam gidiyoruz…
3.Doktor: Demek karar verdiniz nereye gidiyoruz?
Maskeli Adam: Başka bir hastaneye?
3.Doktor: Ben bir yere gitmiyorum ama şimdi siz odalarınıza gidiyorsunuz…
Maskeli Adam: Bunu yapmaktan hoşlanmıyorum. Mecbur bırakıyorlar ne yapayım…(Elindeki bayıltıcıyı doktora sıkar) Zorla güzellik olmazmış bir de. Onu benim külahıma anlatın siz.
Maskeli Kadın: Evet, çokta güzel oldu baksana. Hadi gidelim şimdi…
Maskeli Adam: Tut ucundan…
Maskeli Kadın: Tuttum, tuttum hadi
Maskeli Adam: Işığı kapat. Boş yere yanmasın
Maskeli Kadın: Tamam…(Çıkarlar)

ARA SÖYLEMLER:
-Sen olsan yazarsın pekâlâ
-Lakin her zaman siler karalardın yazdıklarını
-Her zaman mükemmeli isterdin çünkü
-Bu yüzden kimse istediği gibi yaşayamaz işte
-Neden diye düşünme şimdi durduk yere
-Babandan duymadın mı hiç
-Keşke Haldun Amcanın oğlu gibi olsaydın” gibi bir cümle
-Düşün şimdi bakalım
-Sende öyle olmaya çalışırken…
-Mış gibi yaşatılmadın mı ömrün boyunca?
8.SAHNE…
1.Doktor(Yaşlı):Hoş geldiniz efendim. Es… Umarım aklınızdaki olan kişiyle karşılaştığınız arasında pek fark görememişsinizdir.
YAZAR: Aferin… Tam da istediğimiz şeyi yapmışsın… Bir gecede bunları yapmış olman takdire değer. Nasıl yaptığını sormayacağım tabi ki de merak etme! Bizim için sonuç önemli ne de olsa. Ama hala merak ediyorsun değil mi onun kim olduğunu?
1.Doktor(Yaşlı):Merak değil de… Diğerleriyle olan bağlantısını bir türlü kurabilmiş değilim…
YAZAR: Aferin… Bu dünya dışında başka dünyayla ilişkin olmadığın için seçilmiştin zaten. Haberleri takip etsen onun kim olduğunu anlardın…
1.Doktor(Yaşlı):Ben… Evet, haberleri sevmem…
YAZAR: Kim olduğunu öğrenme zamanı geldi sanırım… Yani şu adamın…
1.Doktor(Yaşlı):Kimmiş…
YAZAR: Bir parti lideri… Ama biraz farklı diğerlerinden. Ne olursa olsun doğruları söylemekten vazgeçmiyordu. Es… Dünyayı kurtaracağını sanıyordu yani bir bakıma…
1.Doktor(Yaşlı): Gerçekten mi? İnanmam… Tamam, akıllı olduğu doğru da o kadarına da cesaret edebileceğini aklım almıyor doğrusu…
YAZAR: Şimdiki hali göze ve kulağa daha hoş geliyor. Hem bundan sonra söyleyecekleri de yalan, ama beyaz yalanlar bilirsin…
1.Doktor(Yaşlı):Tabi bir konuşmada iki üç yalanın kimseye zararı dokunmaz herhalde…
YAZAR: Biz de öyle düşündük… İşini zamanında bitiremeseydin ülkede kargaşa olacaktı… Gece nerede olduğunu kimse bilmiyor. Herkes yattığı gibi kalktığını düşünüyor… Kimin aklına gelir bu yolculuk?
1.Doktor(Yaşlı):Gelmez tabi kimsenin… Peki, öldürmek varken niye böyle bir yol izlediniz?
YAZAR: Bu soruya da cevap vermeliyim sanırım… Hakkın var buna… Dediğim gibi halk ona çok güveniyor. Ülke o başa geldiğinden beri gelişmeye başladı. Sanayi Devrimini hatırla. İngiltere çok gelişmişti. İtalya ve Almanya geride kaldı ama onlarda zamanla gelişti. Bu adamda geride kalmayı kabul etmedi. Geliştikçe gelişti çok iş yaptı anlayacağın…
1.Doktor(Yaşlı):Bu gelişmişlikte sizin hoşunuza gitti, devamın da ne yapacağını görmek istediniz galiba?
YAZAR: Öyle de denilebilir… Şimdi de gelişecek ama bizim istediğimiz kadar, bizim istediğimiz doğrultuda…
1.Doktor(Yaşlı):Bana yolladığınız listedekiler. Onları nerden buldunuz. Yani hepsini tek tek bulmak zor olmadı mı?
YAZAR: Oldu tabi. Gelmek istemeyenler vardı aralarında onları da zorla ikna ettik.
1.Doktor(Yaşlı):Zorla mı?
YAZAR: Evet zorla…
1.Doktor(Yaşlı):Gecenin bir saatinde gelmek istememeleri doğal tabi…
YAZAR: İstememek gibi bir şansları olduğunu söylemedim ama. Söyledim mi?
1.Doktor(Yaşlı):Hayır söylemediniz. Ben boş bulundum söyleyiverdim öyle birden. Malum yorgunluk…
YAZAR: Bazen zamanında anlıyorsun bazı şeyleri doktor.
1.Doktor(Yaşlı):Anlıyorum evet… Peki, yeni atanan doktor. Ona ne oldu da hemen ayrıldı?
YAZAR: İşine engel olacağını düşündüğümüz için başka bir yere aldırdık.
1.Doktor(Yaşlı):Anlamalıydım apar topar gitmesinin altında başka hangi güç olabilirdi zaten değil mi?
YAZAR: Fazla uzatmasak iyi olacak… Yaptığın en iyi iş buydu… Seni gönülden tebrik ederim… Ama bunu bilenlerin sayısının artmasından korkuyoruz. Sayı artarsa iş tehlikeye girer. Tehlikeyi almayı severim ama lüzumsuz yere tehlikeye girmek ahmaklık olur. O yüzden…(Sahne kararır. Bir silah sesi sahne aydınlandığında oyuncuların arkaları dönük televizyon izlemektedirler)
YAZAR: Tam da istediğimiz şeyleri söyledi…
3.Doktor: İstediğimiz her şeyi de yaptı şimdiye kadar…
Delinin Sözde Sevgilisi: Planlandığı gibi…
Hasta Bakıcı: Bunun iyi bir yöntem olduğu şüphe götürmez… Haklıymışsınız efendim…
İlkokul Öğretmeni: Peki, doktor istediğimiz şeyi yapamasaydı?
YAZAR: Öyle bir ihtimal yoktu. Bu yüzden ona yollamadık mı adamı?
Siyahlı Adam: Bundan sonra kim var?
YAZAR: Bakacağız…
Hasta Bakıcı: Bir dakika. Şuraya baksanıza.
Doktorun Yardımcısı: Ne oluyor?
Hasta Bakıcı: Yolunda gitmeyen bir şeyler var…
Delinin Sözde Sevgilisi: Nasıl yani?
Siyahlı Adam: Baksanıza adama. Alkışlardan sonra değişti. Yine eskisi gibi konuşmaya başladı.
Doktorun Yardımcısı: Eskisi gibi mi?
YAZAR: Salak doktor. Kahretsin… Bu kadar kısa sürede nasıl yapabilirdi sanki istediğimiz şeyi?
Hasta Bakıcı: Ne yapmış?
Siyahlı Adam: Hipnozu kullanmış…
Maskeli Kadın: Hipnoz mu? Ne kadar saçma! Bak nasıl gülüyorum…
3.Doktor: Kes şu gülmeyi…
Maskeli Kadın: Ne kızıyorsun be! Çavuşun uyuz eşeği…
3.Doktor: Bak gelmeyeyim oraya fena olur!
Maskeli Kadın: Gelirsen ne olur. Ne yapabilirsin ki sanki?
3.Doktor: Sen sabır ver…
Hasta Bakıcı: Umarım kimse fark etmez değişikliği.
Siyahlı Adam: Kahretsin…
3.Doktor: Hiç bir şeyden emin değiliz. Ona güvenmekle hata ettik.
İlkokul Öğretmeni: Bu sefer mayına bastık işte.
Delinin Sözde Sevgilisi: Yandık…
Maskeli Kadın: Ben demiştim ama tehlikeli diye. Bir kerecik olsun dinleseniz fena etmezsiniz ama. Kimse dinlemiyor ki beni burada…
Hasta Bakıcı: Biri şunu sustursun artık. Yoksa ben susturacağım.
Maskeli Kadın: Kime niyet kime kısmet tabi… O sus der öbürü susturur.
Maskeli Adam: Biraz daha konuşma istersen…
Maskeli Kadın: Konuşmak herkesin hakkı…
Delinin Sözde Sevgilisi: Yeter be kadın yeter!
Maskeli Kadın: Aman iyi be! Sustum rahatlayın hepiniz. Bir daha da konuşursam iki olsun…
Hasta Bakıcı: Sonunda…
Siyahlı Adam: Zevzeklik etmeyi bırakın…
YAZAR: Toparlanın gidiyoruz… Uzun bir süre ortalıklarda gözükmesek iyi olur… Acele edin dedim size…
Maskeli Kadın: Bir soru daha sorabilir miyim acaba?
Doktorun Yardımcısı: Hayır…
Maskeli Kadın: Size sorsam?
Siyahlı Adam Hayır…
Maskeli Kadın: Peki size?
Hasta Bakıcı: Hayır…
Maskeli Kadın: Bende ortaya sorarım, isteyen cevap verir… Neden hipnoz saçma değil? Ben o kısmı hiç mi hiç anlamadım…
Maskeli Adam: Anlatırım ben sana sonra…
Maskeli Kadın: Tamam… Ama söz ver, anlatacaksın…
Maskeli Adam: Söz… Anlatacağım…
Doktorun Yardımcısı: Çıkalım ilk önce şuradan da sonra hayat hikâyeni anlat istersen…
Maskeli Kadın: Ne dedi?
Maskeli Adam: Bilmem bende anlamadım ki…
YAZAR: Hızlı olun…
(Sahne kararır. Deli sahnenin ortasında)
DELİ: Merak etmeyin hiç biri kaçamadı. Bu olayın anlaşılması üzerine çok geçmeden yakalandılar. Benimde hatırladığım birkaç şey yok değil o geceye ait. Mesela şu genç doktor olayı. İşin içinde bir oyun olduğunu anlayınca bulunduğum duruma göre oynayayım dedim hepsi bu… Doktora yolladıkları adamların hepsi kendi adamıymış. Amaçları doktora yardım etmek filan değilmiş yani. Başta inkâr etseler de, bu belgelere ulaşılınca kabul etmek zorunda kaldılar suçlarını. Es… Şu kısmı çok ilginç. Dinleyin söylediklerini…(Elindekini okumaya başlar)
“Kimisine göre hayat içinden çıkılmaz olabiliyor bazen. Onun hayatı da o kimisi diye bahsettiklerimle aynı. Tabi bu onun seçimi değil. Ama onu seçmek bizim seçimimizdi. Onunla aramızdaki tek fark bu işte. Biz istediğimizi yaptırırız onunsa böyle bir şansı yok. Niye onu seçtiğimiz konusu biraz uzun. Bir boşluğa düşmüştü bu günlerde ve onu diğerlerinden ayıran çok güçlü bir özelliği… Şunu bilin şimdilik yeter. Dışarıdan bakıldığında gözümüze ilk çarpan ve istediğimiz zaman istediğimiz şeyi yapabileceğimizi göstereceğimiz…”
Gösterdiler güçlerini… Es… İçine düştüğüm durumdan faydalanmak… İstediğiniz her şeyi yaptırabilirsiniz benim böyle bir şansım yok demek öyle mi? Es… Onunla aramızdaki fark buymuş sözde ne kadar güzel…(Elindekini katlayıp cebine koyar)

Aklımdayken söyleyeyim de aklınızda ufacık bir soru işareti kalmasın. Şimdi hepsi hapisteler… Bu arada ölen doktor benim kim olduğumu öğrenince… Es… Ya da hikâyenin o kısmını siz tahmin edin en iyisi…
(Işık değişir. Yazar kitabının kapağını kapatır)
YAZAR: Bu kadar… Yarın da yayınevine yolladım mı işim bitecek… Yazarken zaman nasıl geçiyor anlamıyorum doğrusu… Epey geç olmuş, yatsam iyi olacak…

…SON…

Burak Küçük


Paylaş      
Yorumlar

Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 653
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • Perde Açılsın mı? (Melih Anık) - 12/13/2010
  • Hangisi Karısı (Cüneyt İngiz) - 12/13/2010
  • Ustalardan Bir Tangoya Ne Dersiniz?: Temiz Ev (Can Murat Yaşar Şengel) - 12/13/2010
  • Dünyanın Ortasında Bir Yer (Duygu Tekin) - 12/12/2010
  • Martılar ki sokak çocuklarıdır denizin… (Yurdagül Yurtseven) - 12/12/2010
  • İstanbul'da Tragedyanın Başına Gelen Tragedya: Bakhalar (Üstün Akmen) - 12/12/2010
  • Aldatan kim? (İhsan Ata) - 12/12/2010
  • Önce İnsan Önce Tiyatro (İlkay Sevgi) - 12/12/2010
  • Dünyanın Suyu Çıkmış (Skeç) (Yunus Emre Akgünler) - 12/8/2010
  • Dünyanın Suyu Çıkmış (Skeç) (Yunus Emre Akgünler) - 12/8/2010
  • Mış Gibi... (Tek Perde) (Burak Küçük) - 12/8/2010
  • Unutmak İstediğim Marat-Sade (2010) – İBB Şehir Tiyatroları (Melih Anık) - 12/8/2010
  • Bir Evet İki Hayır Arası Hayat (Esra Sancak) - 12/8/2010
  • Çocuklara Vurmayın (Ç.O.) (Aysel Sarıca) - 12/8/2010
  • Çöpiş ile Kıpkıp (Ç.O.) (Aysel Sarıca) - 12/8/2010
  • Başka Dünya Yok! (Ç.O.) (Aysel Sarıca) - 12/8/2010
  • Fazıl Say, Mussorgsky Çalarken Resim Yaptı… (Üstün Akmen) - 12/8/2010
  • Eğlence Garantili Tiyatro Ekibi: Espri Standartları Enstitüsü Kurumu (ESEK) (Onur Şimşek) - 12/6/2010
  • Arzunun Onda Dokuzu (Cüneyt İngiz) - 12/6/2010
  • Yedekleri Sayıyorum!!! (Arda Aydın) - 12/3/2010
  • Selam Sana Shakespeare ve Tiyatro Boğaziçi (Melih Anık) - 12/3/2010
  • 15. Ankara Tiyatro Festivali'nin Ardından (Hakan Yozcu) - 12/2/2010
  • …Söz, yarın uyanırız yine… (Onur Şimşek) - 12/2/2010
  • Tiyatroda Perde Kapanmaz mı? (Tartışma) (Moderatör) - 12/2/2010
  • İstanbul Devlet Tiyatrosu – Ölüleri Gömün de Yaşayanlar Ne Yapsın? (Melih Anık) - 12/1/2010
  • Nazım'ın Şiiri Tiyatro Olur Mu? Demek Oluyormuş!: Kerem Gibi (Üstün Akmen) - 12/1/2010
  • Yeter Artık! Çarka Çomak Sokmak Gerek (Serkan Fırtına) - 11/29/2010
  • Leyla'nın Evi, Onur'suz Sergilenecek! (Recep Ali Aksoylu) - 11/29/2010
  • Bir Çöküşün Dramı: Vanya Dayı (Metin Boran) - 11/29/2010
  • Onur By (Arda Aydın) - 11/28/2010
  • Levent Üzümcü Söyleşisi (Onur Şimşek) - 11/25/2010
  • Aristophanes'in Eşekarıları Oyunu Üzerine Güncel Bir Yorum (Bilal Akar) - 11/25/2010
  • İstanbul Devlet Tiyatrosu - Beğendiğiniz Gibi, Beğenilecek Gibi Değil ! (Melih Anık) - 11/25/2010
  • Tiyatro Sıfır Nokta İki'den Oyunculuk Şöleni: Korku Tüneli (Üstün Akmen) - 11/25/2010
  • Üniversite Salonları Misafir Odası Değildir! (Bilal Akar) - 11/25/2010
  • Güven Polis Karakolu - Karakolda Bebek Var (2 Perdelik Komedi) (Mustafa Firuz Bozkurt) - 11/25/2010
  • Ormanda (Çocuk Oyunu) (Hakan Yozcu) - 11/22/2010
  • Folklorcunun Bir Günü (Hakan Yozcu) - 11/22/2010
  • Sevgili Amcam (Hakan Yozcu) - 11/22/2010
  • Tepsi İçinde Yanan Mumlarla Başlamıştı Herşey... - Dört Kişilik Bahçe (Can Murat Yaşar Şengel) - 11/22/2010
  • Vanya Dayı ve Fail-i Müşterek (Üstün Akmen) - 11/22/2010


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    12 Şubat'tan itibaren her PAZARTESİ Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..