| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
Güven Polis Karakolu - Karakolda Bebek Var (2 Perdelik Komedi)
Mustafa Firuz Bozkurt




GÜVEN POLİS KARAKOLU
-Karakolda Bebek Var!-



- 2 Perde Komedi -


Yazan: Mustafa Firuz BOZKURT
İletişim: mfiruz@ttmail.com

Ocak 2010


Oyunla ilgili diğer fotoğraflar sayfanın altındadır...


KARAKTERLER

1 – Polis Memuru Muhammet
2 – Deli Bilal
3 – Başkomiser Faruk
4 – Polis Memuru Adem
5 – Deli Gökhan
6 – Polis Memuru Oğuzhan
7 – Profesör Yetkin
8 – Asistan Seçkin
9 – Mehmet Bey
10 – Sarhoş
11 – Suphi
12 – Cuma
13 – Gizemli Ozan
14 – Polis Başmüfettişi
15 – Aziz (Sahneye Giren Silahlı Kişi)
16 – Rezzak
17- Abdulrezzak (Namı değer Tekkaş)
18- İsyankâr Abdullah
19- I.Kız
20- II.Kız
21- Çılgın Ahu
22- Maymun Mayk

SESLENDİRMELER

1 – Telefonla Arayan
2 – Radyo
3 – Telsiz Anonsu




Oyunun Özeti
Oyunumuz günümüze yakın bir zamanda çalışanlarının tam bir takım olduğu Güven Polis Karakolunda geçmektedir. Güven Polis Karakolunda çalışan Polis Memuru Muhammet, Polis Memuru Adem, Polis Memuru Oğuzhan değişik özelliklere sahip deneyimli memurlardır. Bölgelerinde farklı uygulamalar yapmışlar ve başarılı olmuşlardır. Başarılarının arkasında yöneticiden çok lider havasında olan Faruk Başkomiserin rolü büyüktür. O Bir liderdir. Çünkü personelin kendisinden birisi gibi hissedip dokunabileceği bir kişidir.
Karakolun kollayıp kol kanat gerdiği Deli Bilal ve Deli Gökhan ise, fiziki görünüş itibariyle deli, felsefi yönleriyle bizlerden daha akıllı kişilerdir.
Oyunumuzda; İnsanların korkuları, önyargıları, sevgileri ve yaşanmamışlıları yanında çocuk yönleriyle, ikide bir karakol bölgesine bırakılan sevimli bebeklerin karakolda yarattığı atmosfer anlatılmaktadır.


“Biricik Eşim ve Yolda olan Oğluma”
Mustafa Firuz BOZKURT
Ocak 2010



I. PERDE

SAHNE DEKORU: Sahnemizde Polis Karakolu dekoru kurulacaktır. Sahnenin sol tarafında karakol amirinin masası ve üzerinde isimliği, karakol amiri masasının arkasında Türk Bayrağı, sağ tarafta mukayitin (yazı işleri ile görevli Polis Memuru) masası, oturmak için arka tarafta bank ve sandalyeler, portmanto. Karakol Dekoru üzerinde “Adalete Açılan İlk Kapı Karakoldur” yazısı bulunmaktadır.

PERDE AÇILMADAN –

Şehirler vardır insanların sığmadığı
Olaylar vardır akılların almadığı
Birbirine baba – oğul kadar yakın olup
Kıtalar kadar uzak olanlar vardır

Güven Polis Karakolunun duvarlarında
Gelenlerin anlattıkları hikâyelerin ağırlığı vardır
Kimisinde kendimizi bulduğumuz
Kimisinde kaybettiğimiz insanlığımızı aradığımız

Karşınızda “Kişiye Özel” hikâyelerin anlatıldığı
Güven Polis Karakolu (Perde Açılır)

(Perde Açıldığında tiyatro oyuncuları 6 oyuncu sahnenin solunda, 6 oyuncu sahnenin sağında yer alacaktır.)
PERDE AÇILDIĞINDA –
I.GRUP – (Düşük tempoda elleri sağa ve sola açarak) Hoş geldiniz – hoş geldiniz – hoş geldiniz – hoş geldiniz – hoş geldiniz – hoş geldiniz
II. GRUP – (Sol ve sağ ayak ile tempo verilerek)Bam – Bam – ba – ba – ba – bam – bam - Bam – Bam – ba – ba – ba – bam - bam
I.GRUP – (Hızlı tempoda elleri yukarı doğru kaldırıp çarparak) Hoş geldiniz – hoş geldiniz – hoş geldiniz – hoş geldiniz – hoş geldiniz – hoş geldiniz
II. GRUP – (Düşük tempoda elleri sağa ve sola açarak) Güven Polis Karakoluna hoş geldiniz (Hızlı tempoda elleri yukarı doğru kaldırıp çarparak) Güven Polis Karakoluna hoş geldiniz
I.GRUP – (Sol ve sağ ayak ile tempo verilerek) Bam – Bam – ba – ba – ba – bam – bam - Bam – Bam – ba – ba – ba – bam - bam
II.GRUP – (Sol ve sağ ayak ile tempo verilerek) Dan – dan – da – da – dan – dan
İSYANKÂR ABDULLAH – (Gruptan ayrılarak öne çıkar) Ya evde yoksan (Arkada her iki grupta yer alan oyuncular olmadı şeklinde kafalarını sağa sola sallar) Ya işte yoksan (Arkada her iki grupta yer alan oyuncular olmadı şeklinde kafalarını sağa sola sallar) Ya salonda yoksan!
TÜM GRUP – Oooo.. (İsyankâr Abdullah ön taraftan gruptaki yerine geçerken, Tüm Grup hızlı tempoda elleri yukarı doğru kaldırıp çarparak) Hoş geldiniz – hoş geldiniz – hoş geldiniz – hoş geldiniz – hoş geldiniz – hoş geldiniz
CUMA – (Sahnenin ön tarafına gelir) Hoş geldiniz Yavrum
TÜM GRUP – Allah
CUMA – Hoş geldiniz (Sahnedeki yerine doğru döner)
TÜM GRUP – Hoş geldiniz – hoş geldiniz – hoş geldiniz – hoş geldiniz – hoş geldiniz – hoş geldiniz
DELİ BİLAL - (Sahnenin ön tarafına gelir, sağ Eli önde yumruk yaparak aşağıya çeker) Hoş geldiniz – hoş geldiniz – hoş geldiniz – hoş geldiniz – hoş geldiniz (Sahnedeki yerine doğru döner)
TÜM GRUP – (İki elle alkışlı tempo) Hoş geldiniz – hoş geldiniz – hoş geldiniz – hoş geldiniz – hoş geldiniz – hoş geldiniz (Bu esnada oyundaki I. ve II. Kız öne doğru çıkar ortada dururlar, I.Kız sahnenin solundaki I. Gruba doğru giderken)
I.GRUP – Oooooo… ( I.Gruptan Prof. Yetkin’in omzuna yaslanır)
PROF. YETKİN – Seni kendime sakladım (II.Kız I. Gruba doğru giderken)
II.GRUP – Aaaa… (II.Kız I.Gruptan dönerek II.Gruba gelir Polis Memuru Oğuzhan’ ın omzuna yaslanır)
POLİS MEMURU OĞUZHAN – Hepsini ben hesapladım
TÜM GRUP – (İki elle alkışlı tempo) Hoş geldiniz – hoş geldiniz – hoş geldiniz – hoş geldiniz – hoş geldiniz – hoş geldiniz
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Sahnenin sağ tarafı ve sol tarafına koşarak) Hırsızı var, arsızı var, sarhoşu burada, bayramı yok seyranı yok Polis hazırda
TÜM GRUP – (İki elle alkışlı tempo) Hoş geldiniz – hoş geldiniz – hoş geldiniz – hoş geldiniz – hoş geldiniz – hoş geldiniz
GİZEMLİ OZAN – (Elinde sazıyla sahnenin ortasına gelir) Canlıları uzaktan yaralayan öldüren, cansız organizmaları nezle, grip eden aletlerin tümüne silah denir yeğen. (Eliyle seyirciyi işaret eder) Sizinde silahınız hoş gelmek… (Sahneden geriye çıkar)
TÜM GRUP – (İki elle alkışlı tempo) Hoş geldiniz – hoş geldiniz – hoş geldiniz – hoş geldiniz – hoş geldiniz – hoş geldiniz
(Polis Memuru Adem uzun bir düdük sesiyle sahneye girer ve sahnenin ortasını gösterir)
POLİS MEMURU MUHAMMET – Aha da golü verdi!...
TÜM GRUP – (Birbirine sarılarak) Gol…
POLİS MEMURU ADEM – Gol değil, ofsayt!... Ne yapıyorsunuz burada illegal bir gösteri mi yapıyorsunuz! Dağılın!...
(Sahnede hengâmeli bir koşuşturmacadan sonra)
POLİS MEMURU ADEM – (Seyirciye döner) Efendim sizleri de unuttuk bazen bizden de kaçıyor, hepiniz hoş geldiniz!...
(Perde Kapanır ve Perde Açıldığında, sahnede Polis Memuru Muhammet ve Karakolun kadrolu delisi Bilal vardır)
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Sahnenin solunda sağında gezmektedir) Ya kardeşim nasıl bir karakol bu böyle. Bir olay olmaz mı? Bilal, Bilal
DELİ BİLAL – (Oturduğu masada bulunan daktilonun arkasından kafasını çıkarır) Uğh…
POLİS MEMURU MUHAMMET – Oğlum ne yapıyorsun? Sen star mısın? Ne bu böyle” Hoş geldiniz, hoş geldiniz?”
DELİ BİLAL – (İki elini yumruk yaparak) Nane şekeri bu ne bahane, şahaneyim şahane!
POLİS MEMURU MUHAMMET – Geç yerine ( Masaya Bilal’ le birlikte oturur, masadaki bulmacayı görür) Aha bu bulmaca var! (Mırıldanarak bulmacayı çözmeye başlar) Kuzu sesi bunu ben biliyorum
DELİ BİLAL – Meee…
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Kafasını sinirli bir şekilde iki yana sallar) Boru sesi
DELİ BİLAL – Tiiii…
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Kafasını sinirli bir şekilde iki yana sallar) Peki oğlum Nahçıvan’ ın plaka kısaltması ne?
DELİ BİLAL – Nah!... Gerçekten Nah.
POLİS MEMURU MUHAMMET – Peki bunu da bil bakalım soldan sağa ötücü bir kuş baş harfleri çıkmış, “Ka” ne olabilir?
DELİ BİLAL – Karasinek! (Masayı gösterir) Bak burada bir tane var (Sinek vızıldaması sesi gelir ve eliyle sineği yakalar, ayağa kalkarak sahnenin ortasına gelir) Avucumdasın sinek. Oysa ne hayallerin vardı, bir çiçekten polen almak, ya da bir dışkıya konmak. Oysa ölüm senden önce davrandı öleceksin (Ovucunda ezerken sineğin bağırış vızıltıları gelir, ölmüş sineği yere atar ve üzerinde zıplar. Daha sonra sineğe ve Polis Memuru Muhammet’ e bakarak) Ölme, ölemezsin kalk!
POLİS MEMURU MUHAMMET – Manyak!... Sineğin suyu çıktı ne ölmemesi!
DELİ BİLAL – Ayağa kalk, yoksa seni öldürürüm! (Ayağıyla sineğe dokunur ve sinek tekrar vızıldamaya başlar)
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Şaşırmıştır) Bismillahirahmanirahim…
DELİ BİLAL – Abi şimdi bizim gruptan Derin var ya
POLİS MEMURU MUHAMMET – Nasıl isim öyle, Derin? Ne olmuş Derin’ e?
DELİ BİLAL – Ondan öğrendim bu hareketi. Diğer lakabı da Karabatak Derin
POLİS MEMURU MUHAMMET – Şu sizin Deli tayfasından mı? Derin Deli
DELİ BİLAL – Size göre deli bize göre normal. Üstat Necati Cumalı ne diyor?
Dalar gider, gözleri büyür de
Ilık yaz akşamlarını hatırlar
Avuçları hafif terli yanakları al al
Bomboş uzanan denizin üstünde
Aç bir karabatak dalar çıkar
POLİS MEMURU MUHAMMET – Ne alaka, biraz diksiyonun düzgün diye beni kandırabileceğini mi sandın? Devamını ben okuyayım
Bilirim yalnızlık üşütür insanı
Kalp daima sevecek birini arar
Hatırlar bakışlarda kalan aklarını
Avuçları hafif terli, yanakları al al
Ağaçlıklı yollarda akşam dolaşmalarını
DELİ BİLAL – (Alkışlar) Bravo abi!
(Telefon çalar)
POLİS MEMURU MUHAMMET – Güven Polis Karakolu buyurun
TELEFONLA ARAYAN - Yetkilimisiniz?
POLİS MEMURU MUHAMMET – Doğrudur, Polis Memuru Muhammet buyurun dinliyorum efendim
TELEFONLA ARAYAN – Daha yetkili birisi yok mu?
POLİS MEMURU MUHAMMET – Hay hay efendim (Telefonu Deli Bilal’ e uzatır) Senin mahalleden birisi arıyor herhalde
DELİ BİLAL – (Telefonu alır, telefon ahizesine Polis Memuru Muhammet’ de kulağını dayar) Ohom, ohom… Buyurun
TELEFONLA ARAYAN – Yetkilimisiniz
DELİ BİLAL – Her konuda, operasyon yapma yetkim dahi var
TELEFONLA ARAYAN – Sizden ilk ricam telefonu böyle Polislikle alakası olmayan kişilerin açmasına müsaade etmeyin, sizin gibi değerli kişilere ulaşmamız zaman alıyor. İkinci olarak şimdi benim bahçeli bir evim var. Badem ağacı ekmeyi istiyorum bahçenin neresine ekeyim?
DELİ BİLAL – Çok basit efendim, Empati yapın.
TELEFONLA ARAYAN – Nasıl yani?
DELİ BİLAL – “Ben bir badem ağacı olsaydım nereye ekilmek isterim?” diye kendinize sorun, cevabınız olan yere ekin
TELEFONLA ARAYAN – Harikasınız, çok teşekkürler (Telefon kapanır)
POLİS MEMURU MUHAMMET – Mersi canım, tam sana yakışan bir cevap oldu!
DELİ BİLAL – (Gururlanır) Halkımıza faydalı olmak ne güzel şey!
(Telefon tekrar çalar)
POLİS MEMURU MUHAMMET – Bilalciğim telefona bakarmısın?
DELİ BİLAL – (Telefonu açar ve kibar bir şekilde) Güven Polis Karakolu buyurun. (telefonu dinler) Evet canım, evet. Veli mi? (telefonu dinler) Ali mi? Bizim için Ali ve fark etmez. (telefonu dinler) Bak Ali beni oraya getirme, ağzımı açtırma
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Telefonu alır) Görevliye niye bağırıyorsunuz Ali Bey, şimdi bende ağzımı açarsam (Duraklar) Ne?... (Ayağa kalkar) Buyurun Sayın Valim, tabi Sayın Valim, arkadaş yeni Sayın Valim… Bekleriz tabi. (Telefonu kapatır) Yaktın bizi Bilal…
(Sahneye Başkomiser Faruk girer, P.M. Muhammet ve Deli Bilal ayağa kalkar)
BAŞKOMİSER FARUK – Merhaba arkadaşlar
POLİS MEMURU MUHAMMET VE DELİ BİLAL – (Ellerlini yumruk yaparak dans eder tarzda aşağıya indirirler) Hoş geldiniz, Hoş geldiniz, Hoş geldiniz, Hoş geldiniz!
BAŞKOMİSER FARUK – Bu ne böyle? (Biraz duraklar ve) Nasılsınız, iyi misiniz?
POLİS MEMURU MUHAMMET VE DELİ BİLAL – (Ellerini sağa sola sallayarak) Turp gibiyiz, turp turp… Çikita muz muz… Çikita muz muz…
BAŞKOMİSER FARUK – (Ayakta konuşmaktadır) Muhammet, hadi Bilal neyse de, onbeş senelik memursun bundan sonra sana disiplini mi öğretelim? (Duraksar) Bak sana da Adem’ e de yaşınızdan ve meslek tecrübenizden dolayı bir şey söylemek istemiyorum.
DELİ BİLAL – (Polis Memuru Muhammet’ e bakarak) Tabi tabi, Başkomiserim haklı Muhammet…
BAŞKOMİSER FARUK – Bilal!...
DELİ BİLAL – (Esas duruşta, kafasını soldan sağa çevirerek) Arz ederim Başkomiserim
BAŞKOMİSER FARUK – Emniyet Teşkilatı bütün kurumlar içerisinde niçin güzide bir yeri vardır Muhammet?
DELİ BİLAL – Niçin güzide bir yeri vardır Muhammet?
POLİS MEMURU MUHAMMET – Şey Başkomiserim…
BAŞKOMİSER FARUK – Çünkü disiplin ön plandadır Muhammet…
DELİ BİLAL – (Kafasını sallayarak el hareketleriyle) Disiplin ön plandadır Muhammet…
BAŞKOMİSER FARUK – (Masasına oturur) Gel bakalım Bilal!... (Bilal Başkomiserin masasının yanında bulunan sandalyeye oturur) Bilal bugün mesaine erken gelmişsin
DELİ BİLAL – Karakoldaki işleri ancak yetiştirebiliyorum Başkomiserim
BAŞKOMİSER FARUK – (Cebinden çıkarttığı bir miktar parayı zorla, Deli Bilal’ in cebine koyar, kendilerini gözle takip etmekte olan Polis Memuru Muhammet’i çaktırma dercesine işaret verdikten sonra, çekmeceden plan çıkarır.) Bu karakolumuza kurulacak kamera sisteminin planı. Plan üzerine, kamera sisteminde ana merkez ve kameralar nereye konmalı araştırıp bana bir hafta içinde rapor vermeni istiyorum.
DELİ BİLAL – (Gururlu bir şekilde ) Emredersiniz Başkomiserim (Kalkar ve Polis Memuru Muhammet’ in yanına gider) En stratejik görevi ben kaptım!
POLİS MEMURU MUHAMMET – Aman bu konuyu da bulmacada olduğu gibi çözme (Deli Bilal sahneden çıkar)
BAŞKOMİSER FARUK – (Polis Memuru Muhammet’ e döner) Muhammet, Bilal sizi fazla rahatsız ediyor mu?
POLİS MEMURU MUHAMMET – Başkomiserim bizim ebemizi… Yani bizim ebemizi ağlatıyor
BAŞKOMİSER FARUK – Sana az önce kızdım. Ama biliyorsun ki kişisel bir durum değil. Mesleğimizin gerektirdiği kuralları yerine getirmek zorundayız.
POLİS MEMURU MUHAMMET – Biliyorum Başkomiserim ne demek tabi
BAŞKOMİSER FARUK – Peki, bir derdin tasan var mı?
POLİS MEMURU MUHAMMET – Başkomiserim uzun zamandır bir kabızlık çekiyorum o olabilir mi?
BAŞKOMİSER FARUK – Muhammet kabızlığın işinle ne alakası var (Yanındaki sandalyeyi işaret eder) Otur bakayım, otur otur. Sen sanırım kendini rahat hissetmediğin için konuyu açamıyoruz. Böyle amir – memur gibi değil de iki arkadaş gibi konuyu değerlendirelim.
POLİS MEMURU MUHAMMET – Vallahi mi Faruk
BAŞKOMİSER FARUK – Evet
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Elini Başkomiserin dizine koyar) Gerçekten mi lan Faruk!
BAŞKOMİSER FARUK – Evet Muhammet, evet
POLİS MEMURU MUHAMMET – Bak küsmek darılmaca yok (Başkomiser Faruk evet anlamında kafasını sallar) Faruk benim uzun zamandır görmediğim çocukluk arkadaşım Mehmet var, onunla konuşur gibi konuşayım mı?
BAŞKOMİSER FARUK – Tabi Muhammet, farzet ki ben Mehmet’ im
POLİS MEMURU MUHAMMET – Faruk sen istedin (Ayak ayak üstüne atar) Faruk ben bu karakolda kaç yıldır çalışıyorum?
BAŞKOMİSER FARUK – Sanırım onbeş yıl kadar oldu
POLİS MEMURU MUHAMMET – Faruk sen gittikçe geri zekâlı olmaya başladın. Sanırım ne demek, ben bu karakolda tam onbeş yıldır çalışıyorum (Elini masaya vurur)
BAŞKOMİSER FARUK – (Sinirli bir şekilde parmaklarını masada oynatmaktadır) Bak sen!
POLİS MEMURU MUHAMMET – Ben bu karakolda onbeş yıldır çalışıyorum, sen her gün bu karakola saat kaçta geliyorsun?
BAŞKOMİSER FARUK – (Sıkıntılı bir şekilde) Onda filan herhalde…
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Masaya elini vurur) Tam onda geliyorsun, bir günde saat dokuz ellidokuzda gelsene Faruk! (Ayağa kalkar) Faruk Bey sabah onda gelir, yürüyüşüne bakarsan kuğu gölü balesi yapıyor! “Mami, çayım hazır mı” der…
BAŞKOMİSER FARUK – Bak sen (Siniri gittikçe artmıştır)
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Başkomiser Faruk’ un omzuna elini atar) Sana bir şey diyeyim mi Faruk (Omzundaki yıldızlarla oynar)
BAŞKOMİSER FARUK – E…
POLİS MEMURU MUHAMMET – Sendeki bu üç yıldız var ya
BAŞKOMİSER FARUK – Evet
POLİS MEMURU MUHAMMET – Onun birisini bana versene lan
BAŞKOMİSER FARUK – (Elini masaya vurur) Muhammet
POLİS MEMURU MUHAMMET – Ne kızıyorsun Faruk. Yıldızın birisini bana verirsen ben Komiser Yardımcısı sen Komiser olursun. Yani yine benim üstümsün!
BAŞKOMİSER FARUK – Artık çizgiyi aştın
POLİS MEMURU MUHAMMET – Az önce dertleşiyorduk, Muhammetçiğim diyordun. Ne oldu şimdi aramıza kırmızıçizgi mi çizdik?
BAŞKOMİSER FARUK – Ya bir derdiniz dinleyelim diyoruz onu da suiistimal ediyorsunuz
(Polis Memuru Adem elinde bir sepetle sahneye girer)
POLİS MEMURU ADEM – (Nefes nefese) Başkomiserim, Başkomiserim
BAŞKOMİSER FARUK – Söyle Adem
POLİS MEMURU ADEM - 123. sokakta yine terk edilmiş çocuk vakası var. (Çocuğu Başkomiser Faruk’ un masasına bırakır)
BAŞKOMİSER FARUK – Bu ne böyle, bir hafta içinde üçüncü terk edilen çocuk.
DELİ BİLAL – (Sahneye girer) İki dakika bakkala gittik geldik, hangi ara o çocuğu yaptınız?
POLİS MEMURU MUHAMMET – Çocuğu Adem yapmış!
DELİ BİLAL – Belli belli, nefes nefese kaldığına göre! (Polis Memuru Muhammet’e döner) Muhammet bunun adı ne olur?
POLİS MEMURU MUHAMMET – Oğlum, Başkomiserden kaçar mı gelene gidene “Cuma” ismini koyuyor, yine Cuma olur
DELİ BİLAL – Abi bence farklı olur, yemeğine iddiaya varmısın?
POLİS MEMURU MUHAMMET – Varım
DELİ BİLAL – Adanasına
POLİS MEMURU MUHAMMET – Urfa kebabına
DELİ BİLAL – Adana
POLİS MEMURU MUHAMMET – Urfa kebabına
DELİ BİLAL – O zaman ortada buluşalım, Antep olsun (Elsıkışıp iddiaya girerler)
(Başkomiser Faruk çocuğu kucağına alır)
BAŞKOMİSER FARUK – Adem çocuğun adını… “Cuma” koyuyorum!
DELİ BİLAL – Başkomiserim ama hiç demokratik olmuyor
BAŞKOMİSER FARUK – Neden?
DELİ BİLAL – Birincisi bizim görüşümüzü sormadınız. İkincisi az önce bakkala gittim. İki çukulata aldım. Birisini yedim diğerini de çocuklara vereyim dedim. Cuma diye seslendim, on tane çocuk geldi dokuz tane daha çukulata almak zorunda kaldım. Nüfus müdürlüğü bile Cuma isimli çocukları kütüğe kaydederken karıştırmaya başladı, Adem Abinin üzerinde üç tane kayıtlı Cuma var.
BAŞKOMİSER FARUK – Olsun olsun, Cuma bereketli isimdir ne kadar çok olursa o kadar bereketli olur.
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Deli Bilal’ in kulağına eğilerek) Hadi afiyet olsun
POLİS MEMURU ADEM – (Elindeki notu göstererek) Başkomiserim sepetten birde not çıktı.
BAŞKOMİSER FARUK – Oku bakalım insafsız ne yazmış
POLİS MEMURU ADEM – Sayın Amirim ve karakolumuzun değerli büyükleri, sevgili tiyatro izleyicileri, basınımızın değerli temsilcileri. Çocuğum için kullandığım mamasının markasını reklam olmasın diye bu notun altına kodlayarak yazıyorum. Farklı mama kullanmayın, birde gelene gidene “Cuma” adını koyuyormuşsunuz, çocuğumun adı farklı olsun diye çocuğumu özellikle Cumartesi günü bırakıyorum saygılar.
DELİ BİLAL – (P.M. Muhammet’ in kulağına eğilir) Bende bir an iddiayı kaybedeceğimi sanmıştım
BAŞKOMİSER FARUK – Tamam, ondan kolay ne var çocuğun adı… “Cumali” olsun!
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Deli Bilal’ in kulağına eğilir) Mersi canım, yemek düşüncen çok hoş. Şöyle bir çıkalım mı? (Sahneden Deli Bilal’ le çıkarlar)
BAŞKOMİSER FARUK – (Çocuk ağlamaya başlar) Adem Cumali’ ye mutfaktaki sütü getir bakalım
POLİS MEMURU ADEM – Emredersiniz (Sahneden çıkar, Başkomiser biraz sepeti salladıktan sonra çocuk ağlamayı keser)
BAŞKOMİSER FARUK – (Sepetteki bebeğe bakarak) Sana her şeyi verebiliriz. Karnını doyurabiliriz, güzel bir giysi, sıcak bir ev. Dedim ya her şeyi verebiliriz. Ama Anne, Baba sevgisini veremeyiz. Gerçi, seni burada bırakan vicdansızlar, bu sevgiyi biliyorlar mı… (Sessizlik) İyi uyuttuk, aman uyanmasın
POLİS MEMURU ADEM – (Sahneye girerken, topuk selamı verir, elinde biberon ve yüksek sesle) Polis Memuru Adem, süt emrettiğiniz şekilde hazır efendim (Bebek uyanır ve tekrar ağlamaya başlar)
BAŞKOMİSER FARUK – Adem şimdi senin yaptığın da iş mi? Gel de sustur bakalım yavrucağı!
POLİS MEMURU ADEM – (Yüksek sesle) Emredersiniz (Sepeti alır ve Yüksek sesle) Dandini dandini dastana danalar girmiş bostana, kov bostancı danayı…
BAŞKOMİSER FARUK – (Söylediği ninni Başkomiser Faruk’un kulaklarını tırmalamıştır) Bostancıya söyle boşversin danayı seni kovalasın, kafayı üşütmemek için dolaşmaya çıkıyorum (sahneden çıkar)
POLİS MEMURU ADEM – Dur bakalım bebeğim bu süte biraz bal kattık mı tamam (Biberonla sahneden çıkar, masanın üzerinde sepette duran bebek ağlamaktadır. Sahneye Deli Bilal’le Deli Gökhan Girer)
DELİ BİLAL – Burası benim çalışma yerim Gökhan (Sahneyi gösterir)
DELİ GÖKHAN – Polislik zor iş, emniyet – asayiş işleri zorlanmıyor musun?
DELİ BİLAL – Başkomiserimin hatırı için katlanıyorum.(Bebek ağlamaya başlar, kucağına alarak sahnenin ortasına gelir, bebeğe seslenir) Adem’ in oğlu!
DELİ GÖKHAN – Yok Adem değil, bence Başkomiserin çocuğu!
DELİ BİLAL – Yok bence Muhammet’ in! (Ağlamaya devam eder) Ağlıyor bu ne yapacağız?
DELİ GÖKHAN – Ben susturayım mı?
DELİ BİLAL – Tamam
(Sahnenin ortasında bebeği Deli Bilal’ e verir. Masanın yanındaki sandalyeyi alır, Deli Bilal’ i çağırır, bebeği alır, sandalyeyle Deli Bilal’ i sahnenin ortasına gönderir. Sandalyeyi tekrar getirtir, bu işlem birkaç kez tekrarlanır)
DELİ BİLAL – Ben oynamıyorum! Yoruldum. Bende deliyim ama böyle işkenceler yapmıyorum
DELİ GÖKHAN – Dur aklıma bir fikir geldi (Deli Bilal’ in kulağına fısıldar)
DELİ BİLAL – Tamam işte budur.
(Sahnenin önünden masanın bulunduğu yere Deli Bilal bebeği kucağında getirirken, Deli Gökhan Sandalyeyi masadan sahnenin önüne getirir)
DELİ BİLAL – Bu ne şimdi?
DELİ GÖKHAN – Standart sapma
DELİ BİLAL – (Kucağındaki çocukla koşarak sahnenin önüne gelir, Bu sırada Deli Gökhan hareketlenmek üzeredir) Sakın kıpırdama yoksa vururum
DELİ GÖKHAN– Tamam şaka yapmıştım (Bebek tekrar ağlamaya başlar, sandalyeye oturur, cebinden kaval çıkararak bebeğin yanında çalmaya başlar, bebek susar, sahnede yere oturan Deli Bilal önce yoga yapar gibi bağdaş kurar ellerini birleştirir, sonra uykusu gelir birden arkaya doğru devrilir.)
PAVAROTTİ – (Kaval sesi bitince, seyircilerin bulunduğu bölümün arkasından – seyircileri şaşırtacak şekilde- opera parçası seslendirerek girer, Deli Bilal uykudan korkarak uyanır. Opera parçasını seslendirme sahneye gelinceye kadar devam eder. Deli Bilal masanın arkasına saklanmıştır)
DELİ GÖKHAN – Deli ne saklanıyorsun?
DELİ BİLAL – Korkuyorum
DELİ GÖKHAN – Ne korkuyorsun, o benim kardeşim Pavarotti
DELİ BİLAL – (Masanın arkasından hızlı bir şekilde çıkarak) Pavo mu? (Pavarotti’ ye doğru koşar) Hoş geldin baba, hoş geldin (Kucaklar, ezilmesinden Deli Gökhan kurtarır)
DELİ GÖKHAN – Dur bir dakika adamı mahvettin! (Pavarotti’ nin Kulağına) Bir Titanik yapsana
(Pavarotti Titanik’ i seslendirmeye başlar, Deli Bilal Titanik filmindeki unutulmaz sahnede olduğu gibi kollarını iki yana açar hafif bir rüzgar sesi gelir, o esnada sahneye Polis Memuru Muhammet ile giren Polis Memuru Adem, Titanik filmindeki sahneyi tamamlamak amacıyla Deli Bilal’ in arkasına geçerek kollarından tutarak unutulmaz sahneyi canlandırırlar. Polis Memuru Adem ve Deli Bilal birbirlerine bakarlar. Polis Memuru Adem gülümsemekte iken, Deli Bilal’ in yüzünde bir öfke vardır. )
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Pavarotti’ nin parçası bitince) Adem… (Polis Memuru Adem’ den ses gelmez adeta donmuştur) Adem (Ses gelmeyince yüksek sesle) Adem (Polis Memuru Adem birden fırlar)
DELİ BİLAL – Anam kirlendim!
POLİS MEMURU ADEM – Kirlenmek güzeldir
POLİS MEMURU MUHAMMET – Adem sen ne yapıyorsun yav…
POLİS MEMURU ADEM – Ne yapayım Muhammet, Bu deliyi görünce bir an kendimi Titanik’ te zannettim …
POLİS MEMURU MUHAMMET – E…
POLİS MEMURU ADEM – Çocukluğumdan beri hayalimdi ne yapayım?
POLİS MEMURU MUHAMMET – Çocukluğundan beri hayalin, bir gemide, bir deliye Titanik yapmak, öyle mi?
DELİ BİLAL– Adem bunu bana yapmayacaktın. Sana bunun hesabını sormazsam bana da Deli Bilal demesinler!
POLİS MEMURU MUHAMMET – Adem kendine gel (Pavarottiye döner) Sen kimsin?
PAVAROTTİ - Pavarotti
POLİS MEMURU MUHAMMET – Yok bende İbrahim Tatlıses (Deli Gökhan’ a döner) Kim bu?
DELİ GÖKHAN – Vallahi tanıyorum
PAVAROTTİ – Ney
DELİ BİLAL– Ben tanıyorum bunu. Bu çocuk esirgeme kurumunda şef, şef (Kucağında bebeği Pavarotti’ ye verir) Bak koçum bu bebeğin altını saat başı değiştir. Kundağına yağmur sensörü koydum, ikaz gelince bez değiştir!
PAVAROTTİ – Tamam abi (Kucağında bebekle sahneden çıkar)
DELİ BİLAL – Adem
POLİS MEMURU ADEM – Ne var?
DELİ BİLAL – Bunu bana yapmayacaktın. (Sahnenin arkasını göstererek) Şu duvarın arkasını görebiliyormusun?
POLİS MEMURU ADEM – Ne duvarı, ne görmesi, ben müneccim miyim?
DELİ BİLAL – Bak Motor Oğuzhan geliyor. 1 – 2 – 3 (Parmağını şıklatır) Burada
POLİS MEMURU OĞUZHAN – (Kapıdan girerken arkaya döner, bağırmaya başlar) Ne, motoru oradan kaldır, yoksa gelince görüşürüz. Allah Allah. Merhaba arkadaşlar (Polis Memuru Adem donup kalmıştır)
POLİS MEMURU MUHAMMET – Merhaba motorcuğum (el sıkışırlar)
POLİS MEMURU OĞUZHAN – (Deli Bilal’ e) Ne haber Deli
DELİ BİLAL– Sağol Motorcuğum
POLİS MEMURU OĞUZHAN – (Polis Memuru Adem’ e bakar) Ne oldu Adem abi (Ses gelmez)
DELİ BİLAL – (Koltuğunun arasına girer, iki elini de açar) Gel bakalım
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Telaşlanmıştır) Ne oldu, Adem, Adem!
DELİ BİLAL – Faydası yok, sizi duyamaz
POLİS MEMURU MUHAMMET – Ne oldu, ne yaptın Adem’ e
DELİ GÖKHAN – Matrix boyutuna geçti!
POLİS MEMURU MUHAMMET – Geri getirin
DELİ BİLAL – Bu şekilde daha ekonomik (İki elini tekrar yanlara açar, sahneden götürmeye çalışır) Onu götürecem
POLİS MEMURU MUHAMMET – Nereye
DELİ BİLAL – Titanik’ e
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Deli Bilal’ i Sahneden çıkarken durdurur) Geri getirin adamı
DELİ BİLAL – (Polis Memuru Adem’ in yüzüne bakarak) Arada sen olmasan Titanik’ e kesin götürüdüm ama …. 3 – 2 – 1, burada
POLİS MEMURU ADEM – Of, of of. Muhammet (Polis Memuru Muhammet’ e sarılır ve ağlamaya başlarlar)
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Sevinçle) Adem, Adem…
POLİS MEMURU ADEM – Muhammet bu deli beni nereye gönderdi (Belindeki silahı tutar ve Deli Bilal’ e ) Vururum seni
DELİ BİLAL – Bir dakika, beni vurmadan önce senden son bir isteğim var. Muhammet, akşama cacık partimiz var gelir misin?
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Sevinerek) Cacık mı? Adem bana cacık dediler mi bir şeyler oluyor. Gelmezmiyim oğlum gelirim tabi
DELİ BİLAL – İyi, zaten bize de hıyar lazımdı! (Sahnedekiler koro halinde gülmeye başlar. Herkesin gülmesi bitince Deli Bilal ve Deli Gökhan gülmeye başlar) Bozuldun mu, bozulmadın mı?
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Yüzünde mahcuplukla) Deliye bak ne bozulması, bozulmadım
DELİ BİLAL – Zaten bize de bozulmamış hıyar lazımdı (Aynı şekilde gülme tekrarlanır. Sahnedekiler koro halinde gülmeye başlar. Herkesin gülmesi bitince Deli Bilal ve Deli Gökhan gülmeye başlar) Üzülme Adem yarın akşam da hoşaf partimiz var, gelirmisin?
POLİS MEMURU ADEM – (Uyanık adam edasıyla göğsünü kabartır) Deliye bak. Aklı sıra bana kelime oyunu yapacak. Ben hoşaf filan yemem. Sevmem zaten hoşafı
DELİ BİLAL – Zaten eşek hoşaftan ne anlar ki! (Sahnedekiler koro halinde gülerler. Deli Bilal ve Deli Gökhan sahneden kişneyerek çıkmıştır, gülme bitince Polis Memuru Muhammet gülmeye devam etmektedir)
POLİS MEMURU MUHAMMET – Adem, sana lafı nasıl yerleştirdi! Eşek dedi
POLİS MEMURU ADEM – Sana sanki iltifat etti. Sana da hıyar dedi
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Birden yüzündeki neşe yerini şaşkınlığa bırakır) Doğru… Adam bize de hıyar dedi. Neyse (Polis Memuru Oğuzhan’a göz atar) Radyoyu aç bakalım Oğuzhan. Neşemiz yerine gelsin. (Polis Memuru Oğuzhan radyoyu açar açmaz)
RADYO – Sevgili dinleyenler Niğde Elma FM’de yayınımıza kaldığımız yerden devam ederken sırada ki çalışmamız, Deli Bilal’ den Polis Memuru Adem’ e geliyor
POLİS MEMURU ADEM – Çocuk kalbimizi kırdı ama gönlümüzü almayı da biliyor canım.
RADYO – Dün yine seni andım gözlerim doldu
O tatlı günlerimiz bir anı oldu
Ayrılık geldi başa katlanmak gerek
Seni çok çok özledim arkadaşım eşek

Arkadaşım eş arkadaşım şek arkadaşım eşek
Arkadaşım eş arkadaşım şek arkadaşım eşek

POLİS MEMURU ADEM – (Koşarak radyoyu kapatır) Ne yapıyorsun Muhammet ya… Deliyle bir olup bana oyun mu yapıyorsunuz?
POLİS MEMURU MUHAMMET – Adem niye böyle konuşuyorsun? Çocuk ne güzel istekte bulunmuş
POLİS MEMURU ADEM – Ya duymuyormusun, arkadaşım eş arkadaşım şek arkadaşım eşek. Bana gönderme yapıyorsunuz değil mi?
POLİS MEMURU MUHAMMET – Çocuk seni düşünmüş bir şarkı yollamış ya…
POLİS MEMURU ADEM – Bırak beni düşünmesin, Oğuzhan değiştir şu radyoyu başka bir parça aç
POLİS MEMURU OĞUZHAN – (Polis Memuru Adem’ e göz atar) Merak etme abi ben güzel bir parça bulurum! (Ellerini ovuşturarak radyoya yönelir)
POLİS MEMURU MUHAMMET – Bu parça aslında iyiydi
RADYO – (Polis Memuru Oğuzhan Radyoyu açar) Yine sizlerle birlikteyiz proğramımıza kaldığımız yerden, yine bir istek parçası ile devam ediyoruz. Sıradaki çalışma Deli Bilal’ den bu defa Polis Memuru Muhammet’ e geliyor
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Sevinmiştir) Abisini de unutmaz kerata…
RADYO – Sözüm meclisten dışarı dostlar
Bugünlerde kendimi hıyar gibi hissediyorum
Hani dilim dilim doğrasalar beni
Marmara, Ege, Akdeniz hatta Karadeniz
Cacık olur diyorum
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Öfkeyle radyonun yanına koşar) Adem bune… (Radyoyu kapar) Oğlum adam bana resmen hıyar dedi…
POLİS MEMURU ADEM – Ya gülme komşuna gelir başına
POLİS MEMURU MUHAMMET – Adem cacıkta dedi lan
POLİS MEMURU ADEM – Bana böyle gönderme yaparsan, bir hediye de sana gönderirler
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Masaya otururlar) Adem, o değil de seni şeye yolladılar, hani neydi o…
POLİS MEMURU ADEM – Nerden hatırlatıyorsun, Matrikse gönderdiler beni. Matriksin ana üssüne indim
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Dalga geçmektedir) Matriksin anasını gördün mü Adem
POLİS MEMURU ADEM – Bırak kafa bulmayı, omzunda Türk bayrağı dikili uzay kıyafetimle Matrix’e indim. Tiriniti, Morfiyus ve Neo beni kapıda karşıladılar. Sağolsunlar çok misafirperverler
POLİS MEMURU MUHAMMET – Allah Allah
POLİS MEMURU ADEM – Tiriniti var ya Tiriniti
POLİS MEMURU MUHAMMET – E…
POLİS MEMURU ADEM – Bana bir kurufasülye pişirmiş, parmaklarını yersin.
POLİS MEMURU MUHAMMET – Adem fazla kurufasülye yemeseydin, sen fazla kaçırınca biliyorsun neler olduğunu
POLİS MEMURU ADEM – Çok yemedim, ama geri dönüş yolunda midemdeki gaz biraz zorladı
(Sahneye Karakolda araştırma yapmak üzere bir profesör girer)
PROF. YETKİN – Ben falan üniversitesi filan fakültesinden Profesör Yetkin bu da asistanım Seçkin! (Eliyle arka tarafı gösterir ama kimse yoktur)
POLİS MEMURU MUHAMMET – Hocam asistanınız görünmez adam herhalde (Gülmeye başlar)
PROF. YETKİN – (Arkaya döner) Seçkin, neredesin?
ASİSTAN SEÇKİN – (Aceleyle sahneye girer, masaya çarpar) Dolmuşu kaçırmışım hocam (Masaya aynı dağınıkla oturur, dizüstü bilgisayarı açar)
POLİS MEMURU ADEM – Hoş geldiniz hocam, Seçkin – Yetkin beyler kardeşmisiniz?
PROF. YETKİN – Hayır
POLİS MEMURU ADEM – Aynı köylü müsünüz?
PROF. YETKİN – Hayır
POLİS MEMURU ADEM – Komşumusunuz?
PROF. YETKİN – Hayır
POLİS MEMURU ADEM – Sakın ikiniz devre olmayın…
PROF. YETKİN – Hayır
POLİS MEMURU MUHAMMET – Adem öyle soru sorulmaz. Hocam, aynı yerde mi çalışıyorsunuz?
PROF. YETKİN – Sorularınız bittiyse, konumuza geçelim. Polislerin eğitimsiz olduğunu düşünüyorum bununla ilgili, Başbakanlıktan araştırma izni aldım. Buyurun (kâğıdı uzatır)
POLİS MEMURU ADEM – (Esas duruşa geçer) Hı… Başbakanlık mı!
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Kâğıda bakar) Bu kâğıt daha çok kredi kartı müracaatına benziyor ama neyse. Her ne kadar sizinle farklı düşünsem de, araştırmanıza önyargılarınızı kırmak üzere katılacağız. Gerçi bir önyargıyı kırmak atom çekirdeğini parçalamaktan daha zordur ama arkadaşlarımla birlikte sorularınızı cevaplandırmaya çalışacağız hocam. (Mırıldanır) Polisler eğitimsizmiş
(Sahneye Deli Gökhan’ ın sırtına binmiş bir şekilde Deli Bilal girer)
DELİ BİLAL – Hov… (Deli Gökhan’ ın üzerinden düşer) Şu işi bir türlü öğrenemedin ha! (Prof.Yetkin’ e döner) Neymiş neymiş?
POLİS MEMURU ADEM – Polisler eğitimsizmiş
DELİ GÖKHAN – Neymiş neymiş?
POLİS MEMURU OĞUZHAN – Polisler eğitimsizmiş
ASİSTAN SEÇKİN – Neymiş neymiş
DELİ BİLAL – Dolmuşu kaçırmış taksiyle gelecekmiş!
PROF. YETKİN – (Deli Bilal’ ı işaret eder) Bu kim?
DELİ BİLAL – Karakolumuzda kritik operasyonlarda görevli özel bir kişiyim
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Eliyle işaret ederek) Yani hocam arkadaş özel bir kişi (Göz atar)
PROF. YETKİN – Napalım yani, bende özel kişiyim!
DELİ GÖKHAN – Belli oluyor!
PROF. YETKİN – (Deli Gökhan’ ı işaret eder) Bu kim?
DELİ GÖKHAN – Ben bu karakolda çalışmıyorum, karşı ki karakolda görevliyim. Rütbeli personelim …
PROF. YETKİN – Oğlum Seçkin, geç bakalım kazık sorularımıza
ASİSTAN SEÇKİN – (Dizüstü bilgisayarını açar) Hemen hocam, Çince özgeçmişinizi ifade ediniz?
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Sahnedekiler şaşırır) Çince özgeçmiş ha… (Göz kapaklarını elleriyle yana çekerek, çekik gözlü olur) Hiroşima Nagazaki Toyota Koralla
PROF. YETKİN – Ne diyor bu ya…
ASİSTAN SEÇKİN – Bir dakika hocam… Mesengerdeyim. Çin Devlet Üniversitesinden Prof. Wang ile bağlantıdayım. Muhammet Bey’ in anlattıklarını dinledi. (Mesenger de ileti sesi gelir) İngilizce şey diyor, çok güzel Çince konuşuyor tam bir Pekin aksanı diyor hocam.
DELİ BİLAL – Yukarı Pekin mi? Aşağı Pekin mi?
POLİS MEMURU MUHAMMET – Tam ortası canım, yani merkez. Her zaman geçerli olan
PROF. YETKİN – (Şaşırmıştır, üzerindeki şaşkınlığı atarcasına silkelenir) Olabilir, olabilir… Şaşırmamıza gerek yok! Çin malları ülkemizde o kadar yaygınlaştı ki, bu mağazalardan iki gün üst üste alışveriş yapanlar Çinceyi rahatlıkla konuşur!
DELİ BİLAL – (Oturduğu masada dirseğini masaya üç kere vurarak) Takaşuka, takaşuka, takaşuka … (Sahnedeki oyuncular gülmeye başlar)
POLİS MEMURU ADEM – Nasıl bir laftı
PROF. YETKİN – (Telaşlı bir şekilde Polis Memuru Muhammet’ e döner) Ne dedi bu?
POLİS MEMURU MUHAMMET – “Has…dedi” pardon “Hadi ordan” diyor hocam
PROF. YETKİN – (Kızgın ifade ile) Seçkin, sıradaki soruya geçelim
ASİSTAN SEÇKİN – (Polis Memuru Adem’ i işaret eder) Hangi okuldan mezunsunuz?
DELİ BİLAL – (Soruya atlar) Kız Meslek Lisesi
ASİSTAN SEÇKİN – Güzel ancak ben, diğer arkadaşa sordum
POLİS MEMURU ADEM – Niğde, Niğde Polis Meslek Yüksek Okulu Müdürlüğü
ASİSTAN SEÇKİN – (Bilgisayarı açar) Evet google’ye giriyoruz. Niğde Polis Meslek Yüksek Okulu Müdürlüğü enter. Hıım… İlginç, Yurttan haberler Piknik yapmak için İt Ulumaz Dağına çıkan iki öğrenci mahsur kaldı Cengiz Komiser öğrencileri kurtardı. Güzel okulunuzda dağcılık faaliyetleri de var tabii… Evet İt ulumaz dağının yüksekliği nedir?
POLİS MEMURU ADEM – (Ukala bir tavırla) Bana böyle basit sorular sorma hocam
ASİSTAN SEÇKİN – Basitse cevapla
POLİS MEMURU ADEM – 2137 metre
PROF. YETKİN – Doğru mu?
ASİSTAN SEÇKİN – Enteresan bu da doğru!
PROF. YETKİN – Bir işi beceremedin. Nasıl sorular böyle? Basit basit, ver şu müzik aletini (Asistan Seçkin kemanı uzatır, Polis Memuru Oğuzhan’ ı işaret eder) Sen hiç konuşmayan al darbukayı çalda göreyim
DELİ BİLAL – Yuh, deve. Piyanoya darbuka diyor
DELİ GÖKHAN – Çal şu davulu
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Kemanı alır Oğuzhan’ a uzatır) Oğuzhan al şu zurnayı çalda bizi kurtar bu rezillikten
ASİSTAN SEÇKİN – Bence de
PROF. YETKİN – Hadi çal!
POLİS MEMURU OĞUZHAN – Tabi hocam (Kemanla güzel bir serenat yapar ve) Biraz hazırlıksız çaldık ama
DELİ GÖKHAN – İyi oldu iyi
PROF. YETKİN – (Deli Bilal’ı işaret eder sen kalk) “Mr. And Mrs. Brown going too hause” cümlesini Türkçeye çevir de göreyim
DELİ BİLAL – Bayram değil, seyran değil eniştem beni niye öptü. Bay ve Türkçesi; Bayan Brown evlerine gidiyorlar. Arapçasına bugün çalışacağım
POLİS MEMURU MUHAMMET – Arapçası; El Muhabbeti gümbağlar
POLİS MEMURU ADEM – En al şükrani …
POLİS MEMURU OĞUZHAN – Ayva …
PROF. YETKİN – Delirmiş bunlar
DELİ GÖKHAN – Sen kime deli diyorsun buranın bir delisi var oda benim, 3-2-1 (Parmağını şıklatır, Prof. Yetkin donar) Uçtu
ASİSTAN SEÇKİN – (Hocasının karşısına geçer) Hocam ne yaptılar size, (Deli Gökhan’a döner) Bizi duymuyor mu şimdi
DELİ GÖKHAN – Boyut değiştirdi. Şuan Matrikste
ASİSTAN SEÇKİN – (Prof. Yetkin’ i donmuş vaziyette bulduğundan fırsatı kaçırmaz) Hocam benim aylığı sen alıyormuşsun yazıklar olsun sana, bak burada yüzüne karşı erkekçe söylüyorum, yetim hakkı yeme. Doktora öğrencisi Buse’ ye daha çok değer veriyorsun. İlk fırsatta beni şutlayacaksın anlaşılan. Başkada bir şey söylemeyeceğim kalıbının adamı ol. (Sahneden çıkarken) Hocayı fırtına deresindeki köprüden aşağı atıverin, eskiden beri rafting merakı vardı kütük gibi gitsin (Sahneden çıkar)
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Panik halinde) Ne yaptınız ya?
DELİ GÖKHAN – Merak etme Abi şuan güvende, M.Ö. 50’ li yıllarda ekolojik tarımın revaçta olduğu dönemde, rahat yani rahat …
POLİS MEMURU MUHAMMET – Oğlum, ne demek milattan önce 50’li yıllar çabuk geri getir
DELİ GÖKHAN – Tamam da, bu matrix boyutu. İndirimli gidiş-dönüş uçak bileti değil ki. Ayrıca … Ben şimdilik sadece göndermeyi biliyorum
POLİS MEMURU MUHAMMET – Oğlum madem İngilizce bilmiyorsun niye ağaca çıktın? Ya Bilal kardeşim yine işim sana düştü
DELİ BİLAL – Mami ben sana ne dedim?
POLİS MEMURU MUHAMMET – Ne dedin?
DELİ BİLAL– Bana işin düşer demedim mi?
POLİS MEMURU MUHAMMET – Haklıymışsın, gözünü seveyim çöz şu meseleyi
DELİ BİLAL – Bu durum sana biraz pahalıya patlar, yüz dolarını alırım
POLİS MEMURU MUHAMMET – Oğlum, manyakmısın polis maaşıyla cebimizde yüz dolar ne arar
DELİ BİLAL – Neyse bu hafta polis haftası sana beleş
POLİS MEMURU MUHAMMET – Tamam (Sevinçlidir)
DELİ BİLAL – (Prof. Seçkin’in yanına gelir) Adı neydi bunun
DELİ GÖKHAN – Kemal
DELİ BİLAL – (Prof. Yetkin’ in karşısına geçer) 3-2-1 (parmağını şıklatır) Kemal bu boyutta
PROF. YETKİN – (İnek Şaban olmuştur) Emine, emine… (Polis Memuru Adem’ e bakar) Ah benim Tosun Paşam noldu size böyle efendim.
DELİ BİLAL – (Deli Bilal, Hababam Sınıfındaki Mahmut Hoca rolüne soyunur, Prof.Yetkin’ in kulağını çeker) Demek okulda sigara içersin ha
PROF. YETKİN – Mahmut hocam valla sigarayı ben içmedim (Polis Memuru Muhammet’ i gösterir) Güdük Necmi içti!
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Yere çöküp ağlamaya başlar) Bilal… Mahvettin bizi Bilal.
POLİS MEMURU OĞUZHAN – Abi birisi bir şey yapsın
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Deli Gökhan’ a döner) Oğlum bu adamın adı neydi
DELİ GÖKHAN – Sizi kandırdım, adı Kemal değil Prof. Seçkin’ di
POLİS MEMURU MUHAMMET – Çok komik, haydi Bilal kardeşim
DELİ BİLAL – Bir kez daha şansımızı deneyelim. (Prof. Yetkin’ in karşısına geçer) 3-2-1 (parmağını şıklatır) Yetkin bu boyutta
PROF. YETKİN – (Belini tutmaktadır) O… Nereye gittim gençler ben ya… POLİS MEMURU MUHAMMET – Ne oldu hocam
PROF. YETKİN – Her yerim ağrıyor
POLİS MEMURU MUHAMMET – Kasıklarda da ağrı var mı?
PROF. YETKİN – Evet
POLİS MEMURU MUHAMMET – Emine’ dendir hocam Emine’ den!
PROF. YETKİN – Emine kim ne diyorsun oğlum
POLİS MEMURU MUHAMMET – Neyse hocam boşver
PROF. YETKİN – (Duraklar, etrafında yarım daire dönerek karakola bakar) Ortamı inceledim. Evet, ortam güzel.
POLİS MEMURU MUHAMMET – Evet
PROF. YETKİN – Ama bir sorunumuz var
POLİS MEMURU MUHAMMET – Mesela?
PROF. YETKİN – Polisler eğitimsiz!
POLİS MEMURU MUHAMMET – Bak sen…
DELİ BİLAL – Allah, Allah …
POLİS MEMURU MUHAMMET – Hocam Emine seni çağırıyordu, bu sefer yanında Abdulcabbar varmış!
PROF. YETKİN – (Telaşlanır) Ben gideyim o zaman (Sahneden çıkmaktadır)
POLİS MEMURU MUHAMMET – İkna oldu gibi ama bakalım.
PROF. YETKİN – (Sahne çıkış kapısından dönerek) Polisler eğitimsiz! (Kaçar)
DELİ GÖKHAN ve DELİ BİLAL - (Deli Gökhan ve Deli Bilal peşinden koşarak çıkar) Kaçma…
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Gülmektedir) Bunlara ne oluyor Polis olan biz, adamı kovalayan bunlar
POLİS MEMURU OĞUZHAN – Abi sanki bu kadar deli yetmiyor, birde araştırma adı altında daha tırlatmışlarını gönderiyorlar
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Polis Memuru Adem korkmuş derin derin nefes almaktadır) Ya Adem relaks ol relaks
POLİS MEMURU ADEM – Abi nasıl rahat olayım geleni gideni gönderiyorlar
POLİS MEMURU MUHAMMET - (Polis Memuru Adem ve Polis Memuru Muhammet masaya oturur, Polis Memuru Oğuzhan saatine bakar ve nöbet için hazırlık yapmaya başlar, Polis Memuru Muhammet Polis Memuru Adem’ i dürter ve dalga geçmeye başlar ) Ne oldu Oğuzhan
POLİS MEMURU OĞUZHAN – (Sinirli bir şekilde) Abi yine nöbet geldi (Polis Memuru Adem ve Muhammet’ e imalı bir şekilde bakarak) Bu kadar çabuk nöbet nasıl geliyor ki?
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Adem’ e bakar) Yok canım, gerçekten mi?
POLİS MEMURU OĞUZHAN – Abi anlamadığım bir şey var
POLİS MEMURU MUHAMMET – Neyi anlamadın canım?
POLİS MEMURU OĞUZHAN – Abi siz burada oturuyorsunuz, ben durmadan nöbete gidiyorum
POLİS MEMURU MUHAMMET – Bak şimdi biz geçen Başkomiserin yanına gittik, ne dedik Adem sen söyle
POLİS MEMURU ADEM – Ben gittim söyledim. Başkomiserim dedim, ya bu adam dedim geldi geleli nöbet tutuyor, altı ay oldu dedim. Biraz kendimize yazalım dedim, “Yok” dedi “Kitleyin gitsin yeni memur tutsun” dedi
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Kafasını onaylar bir şekilde sallamaktadır) Yeni memur tutsun dedi
POLİS MEMURU OĞUZHAN – Ya neyse abi tamam, nöbet kutsaldır ben geç kalıyorum (Polis Memuru Muhammet’ in elini sıkar, öper)
POLİS MEMURU MUHAMMET – Nöbet kutsaldır kardeşim kendine iyi bak
POLİS MEMURU OĞUZHAN – Adem abi kolay gelsin (Kapıdan çıkar)
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Polis Memuru Adem’le birlikte gülmeye başlarlar) Adem bu çocuk bütün nöbetleri tutuyor
POLİS MEMURU ADEM – Vallahi bütün nöbetleri tutuyor, Allah başımızdan eksik etmesin!
POLİS MEMURU MUHAMMET – Adem biraz nöbet daha kitle
POLİS MEMURU ADEM – (Polis Memuru Adem’ in önünde daktilo bulunmaktadır, daktiloya seri bir şekilde basmaktadır) O… (Daktilo sesi bitince) Gelecek üç ayın nöbetleri de tamam…
POLİS MEMURU MUHAMMET – Oh…
POLİS MEMURU ADEM – Mami, Başkomiser çakmasın sonra
POLİS MEMURU MUHAMMET – Doğru söylüyorsun. Faruk durumu anlarsa nöbetleri bize kitler. En iyisi birazda kendine yaz
POLİS MEMURU ADEM – (Daktiloya seri bir şekilde basmaktadır) Tamam Oğuzhan’ dan sonraki üçayın nöbetini kendime kitledim.
POLİS MEMURU MUHAMMET – Çok güzel
POLİS MEMURU ADEM – (Yerinden kalkmak ister) Daktiloya geç, birazda sen kendine nöbet kitle
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Durum hoşuna gitmez, yüzünü ekşitir) Adem oldu mu şimdi? Adem oldu mu şimdi? Adem ben bu karakolda ne kadardır çalışıyorum? Senden kıdemli değimliyim?
POLİS MEMURU ADEM – Ya Mami, biz onbeş senedir aynı karakolda seninle birlikte çalışmıyormuyuz? Aynı okul, aynı sınıfta Polis Okulunu okumadık mı?
POLİS MEMURU MUHAMMET – Öyleydi değimli?
POLİS MEMURU ADEM – Yaz bakalım nöbetini
POLİS MEMURU MUHAMMET – Yazayım değil mi? (Kafasını sağa çevirir ve daktilonun tuşuna bir kez basar)
POLİS MEMURU ADEM – Bu ne şimdi Mami? Ne oluyor bu?
POLİS MEMURU MUHAMMET – Ne oldu?
POLİS MEMURU ADEM – Kendine bir nöbet yazdın
POLİS MEMURU MUHAMMET – Allah, Allah. Ben basılı tuttum ama demek olmamış (Kafasını sağa çevirir ve daktilo tuşuna iki kere basar)
POLİS MEMURU ADEM – Mami bak beni kızdırıyorsun, beni ateşliyorsun kendimi tutamıyorum (Daktiloya seri bir şekilde Polis Memuru Muhammet’ in çığlıkları arasında basar)
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Ağlamaklı) Ne yaptın, çok mu hoşuna gitti! Yazıklar olsun sana
POLİS MEMURU ADEM – Neyse, ağzım kurudu bir çay söyle de içelim
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Ağlayan yüzünü, Hınzır bir gülüş kaplar) Adem çayı da ben mi söyleyeyim, sen söyle de içelim
POLİS MEMURU ADEM – Senin kadar cimri bir adam görmedim
POLİS MEMURU MUHAMMET – Neden Adem
POLİS MEMURU ADEM – Onbeş senedir çayları bana söyletiyorsun
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Mahçup bir ifade ile) Yapma ya o kadar oldu mu?
POLİS MEMURU ADEM – Tamam, ben söyleyeyim çayları (Telefona sarılır)
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Adem’ in elini tutarak numarayı çevirmesini engeller) Adem ben sana söylemeyi unuttum!
POLİS MEMURU ADEM – Ne oldu
POLİS MEMURU MUHAMMET – Adem Kahveci Hüsam yeni bir çaycı almış, yeni gelen çaycımız bu kadar mı babayiğit, böyle taşı sıkarsa suyunu çıkarır. Hem de senin hemşerin!
POLİS MEMURU ADEM – (Sevinçli bir şekilde bağırır) Hey koçum hemşerim (Telefona sarılır) Adı neydi bunun
POLİS MEMURU MUHAMMET – Suphi, Suphi
POLİS MEMURU ADEM – (Telefonu açar) Alo…
SUPHİ – (Bayan sesiyle) Efendim
POLİS MEMURU ADEM – Pardon bacım yanlış oldu (Telefonu kapar) Mami, bayan çıktı
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Bıyık altından gülmektedir) Ya belki yanlış tuşa bastın
POLİS MEMURU ADEM – Olabilir (Tekrar arar) Alo
SUPHİ – (Aynı bayan sesiyle) Söyle canım…
POLİS MEMURU ADEM – (Polis Memuru Muhammet’ e döner) Aynı ses
POLİS MEMURU MUHAMMET – Aynı nefes… (Telefonu alır) Suphiciğim bize iki çay
SUPHİ – Tamam
POLİS MEMURU MUHAMMET – Adem ben sana söylemeyi unuttum. Suphi çok güzel İstanbul Türkçesiyle konuşuyor, biraz kibar bir çocuk
POLİS MEMURU ADEM – Ben anlamam böyle karışık işlerden, çay may da istemem. (Mırıldanmaya başlar) Bunun arkasında senin bir numaran var ama dur bakalım
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Sahne giriş kapısı sallanmaktadır) İşte bak, kapı bile nasıl sallanıyor, vay yiğidim (Kapı açılır beklenen yiğit biraz değişiktir, çay tepsisini masaya bırakır ve Polis Memuru Adem’ i bir müddet kovalayıp yakaladıktan sonra pazusunu tutar)
SUPHİ - Ay Muhammet bu badici mi?
POLİS MEMURU MUHAMMET – Evet, evet badici. (Gülmekli) Polis Okulunda hep badi çalışırdı, bir gün işe yaradı!
SUPHİ - Baksana kaslara ne kadar sert ya, adınız ne
POLİS MEMURU ADEM – Hoşt lan hoşt (Uzaklaşarak masasına oturur)
POLİS MEMURU MUHAMMET – Çocuğu kırdın bari çayını iç
POLİS MEMURU ADEM – Ben çay falan istemem
SUPHİ - (Masaya gelerek çay bırakır) Ay ama ne olur
POLİS MEMURU ADEM – (Çayı istemeyerek de olsa alarak bir yudum içer, birden fırlar) Mami görmüyormusun
POLİS MEMURU MUHAMMET – Neyi
POLİS MEMURU ADEM – Çaydan ip çıktı
POLİS MEMURU MUHAMMET – Suphi çay ocağında örgü yaparken olmuştur, ama böyle olmaz ki Suphi
SUPHİ - Ya gerçekten ben koymadım … Benim güzelliğimi çekemeyen kızlar koymuş olmalı…
POLİS MEMURU ADEM – (Eliyle çıkış kapısını gösterir) Bir daha gelme buraya ha…
SUPHİ - (Sesi birden erkek sesine döner, bağırır bir tonla) Sende hemşerim çayını içeceksen iç, tepemi attırma! (Elini vuracakmış gibi kaldırır)
POLİS MEMURU ADEM – (Hemşerisinden beklediği erkeksi hareketi gören Polis Memuru Adem, ayağa kalkar ve Suphi’ ye sarılır) Aferin hemşerim böyle ol (Suphi’ nin eli kucaklaşmadan, Polis Memuru Adem’ in omuzlarına doğru gezmeye başlayınca birden kendinden uzaklaşacak şekilde Suphi’ yi iter) Hoşt lan hoşt
SUPHİ - Ay kalbimi çok kırdı ya… (Sahnenin ortasına gelir) Bundan sonra çayımı gözyaşlarımla demleyeceğim (Sahneden çıkar)
POLİS MEMURU ADEM – Git çayını neyle demlersen demle…
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Gülmektedir, gülmeden fırsat buldukça kesik kesik konuşur) Adem… Oldu mu Adem… Bak kalbi kırıldı…
POLİS MEMURU ADEM – Suphi bize sarılmış sende ağzını açmış ha ha ha gülüyorsun!
(Sahneye Rezzak ve Abdulrezzak adında iki köylü girer)
REZZAK – Komiserim
ABDULREZZAK – Başkomiserim
(Polis Memuru Muhammet ayağa kalkar)
REZZAK – Komiserim
ABDULREZZAK – Başkomiserim
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Abdulrezzak’ ı işaret eder) Sen ne dedin?
ABDULREZZAK – Başkomiserim !
POLİS MEMURU MUHAMMET – Uy… Ne güzel diyorsun bir daha söyle
ABDULREZZAK – Başkomiserim !
POLİS MEMURU MUHAMMET – Konu ne bakalım?
REZZAK – Başkomiserim
POLİS MEMURU MUHAMMET – Ha…
REZZAK – Başkomiserim
POLİS MEMURU MUHAMMET – Ha… (Kızmaya başlamıştır)
REZZAK – Başkomiserim
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Kızgınlıkla) Ne var, ne var
REZZAK – (Bozuk bir Türkçe ile konuyu anlatmaktadır) Başkomiserim biz şikayetçiyiz
POLİS MEMURU MUHAMMET – Adem bunlar şikayetçiymiş
POLİS MEMURU ADEM – Bana ne soruyorsun, adamlara sor şikayetlerini
POLİS MEMURU MUHAMMET – Şikâyetiniz nedir?
REZZAK – Başkomiserim, biz caddede gidiyorduk iki güzel bayan bizi yanına çağırdı, biz dedi arkadaşlık edebilirmiyiz
POLİS MEMURU MUHAMMET – Ha…
ABDULREZZAK – Sonra tüm paralarımızı aldılar Başkomiserim
POLİS MEMURU MUHAMMET – Adem konuyu anladın mı?
POLİS MEMURU ADEM – Anladım, bu kaşları birleşik olan Tekkaş salağını dolandırmışlar
ABDULREZZAK – Ama Başkomiserim, bana salak dedi
POLİS MEMURU MUHAMMET – Oldu mu Adem? Oldu mu? Bu salak mı? Bunlar iki kişi olduğuna göre ne diyoruz?
POLİS MEMURU ADEM – Pardon Mami, ben bunlara Salaklar demeliydim. Özür diliyorum
REZZAK ve ABDULREZZAK – (Birbirine sarılmış ağlamaktadır) Paralar gitti!
POLİS MEMURU MUHAMMET – Bunlarla anlaşmamız zor olacak. Sizin bir büyüğünüz yok mu?
ABDULREZZAK – (Birden ağlamayı keser) Var (Ağlamaya devam eder)
POLİS MEMURU MUHAMMET – Telefonu var mı?
ABDULREZZAK – (Birden ağlamayı keser) Var (Ağlamaya devam eder)
POLİS MEMURU MUHAMMET – Ne duruyorsun, arasana!
ABDULREZZAK – (Elini şalvarının cebine atarak telefonu çıkarır) Tuşumu açıyorum… Ben babamı arıyorum… Arıyamıyormuşum
POLİS MEMURU MUHAMMET – Niye?
ABDULREZZAK – Kontrolüm yok!
REZZAK - (Abdulrezzak’ ın kafasına vurur) Salak! Kontör, Kontörün yok!
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Polis Memuru Adem’in oturduğu masaya geçer, telefonu eline alır) Ver numarasını
ABDULREZZAK – Yazıyor sen
POLİS MEMURU MUHAMMET – He… Yazıyor ben
ABDULREZZAK – Söylüyorum… 0 – 2 – 5 – 8 – 10 – 20
POLİS MEMURU MUHAMMET – Nasıl salak bir numaraymış
ABDULREZZAK – (Gülerek) Babamın numarası!…
POLİS MEMURU MUHAMMET – Babanın adı ne?
ABDULREZZAK – Abdullah…
REZZAK - İsyankâr Abdullah…
POLİS MEMURU MUHAMMET – Alo
İSYANKÂR ABDULLAH – Efendim
POLİS MEMURU MUHAMMET – Abdullah Amca mı?
İSYANKÂR ABDULLAH – He yeğen
POLİS MEMURU MUHAMMET – Ben Güven Polis Karakolundan arıyorum, bir gelseniz de size bir çay ısmarlasak
İSYANKÂR ABDULLAH – Başım üstüne yeğen, zaten benimde canım sıkılıyordu
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Şaşırmıştır) Dayının da canı sıkılıyormuş!
POLİS MEMURU ADEM – Gelsin gelsin burada kadınlar matinesi var ya!
POLİS MEMURU MUHAMMET – Bilal! Bilal!
DELİ BİLAL – (Sahneye girer) Geldim patron, doktora gittim. Bana, sende demir eksikliği var dedi, bende burada bir demir görmüştüm (Masaya elini uzatır, çay tabağını alır, seyirciye de göstererek) Bunu alabilirmiyim
POLİS MEMURU MUHAMMET – İyi, iyi… Üzerine su iç demir eksikliğine iyi gelir. Bu arkadaşları da bekleme salonumuza götür orada dinlensinler
DELİ BİLAL – (Rezzak ve Abdulrezzak’ ı yakalarından kavrar) Gelin bakalım (Yaka – paça sahneden çıkarır)
POLİS MEMURU ADEM – Mami, bu çocuklara bir şey yapmasın
POLİS MEMURU MUHAMMET – Valla bilmiyorum, herhalde yapmaz…
POLİS MEMURU ADEM – Sonra bir deliyle işkence yapan polisler olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararında ismimiz geçer mi dersin?
POLİS MEMURU MUHAMMET – Olmaz, olmaz
POLİS MEMURU ADEM – Yok, yok bir şey yapmaz
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Durumdan sıkılmıştır) Aman… Yaparsa da yapsın …
İSYANKÂR ABDULLAH – (Sahneye girer) Selamın Aleyküm
POLİS MEMURU MUHAMMET – Aleyküm Selam, Aleyküm Selam Dayı
İSYANKÂR ABDULLAH – Hayırlı işler Yeğen
POLİS MEMURU MUHAMMET – Hayırdır dayı
İSYANKÂR ABDULLAH – Dedim ki, bir çay içem
POLİS MEMURU MUHAMMET – Burası da çayhane ya Dayı
İSYANKÂR ABDULLAH – Ne demek Yeğen, siz çağırdınız ben geldim
POLİS MEMURU ADEM – Dayı adın ne?
İSYANKÂR ABDULLAH – Benim adım Abdullah… (Elini bond filminde oynamış artist edasıyla çenesine dayar) Yani 007 İsyankâr Abdullah
POLİS MEMURU MUHAMMET – Dayı buyur otursana
İSYANKÂR ABDULLAH – He yeğen (Polis Memuru Adem’ in masasının yanındaki sandalyeye oturur)
POLİS MEMURU MUHAMMET – Dayı senin çocuklar var ya
İSYANKÂR ABDULLAH – (Elini sallar) Hangi çocuklar yeğen…
POLİS MEMURU ADEM – Bu senin oğlun Abdulrezzak ile yeğenin Rezzak
İSYANKÂR ABDULLAH – He he
POLİS MEMURU ADEM – Bunları İstiklal caddesinde iki bayan…
İSYANKÂR ABDULLAH – İki bayan çok hoş
POLİS MEMURU ADEM – Dolandırmış
İSYANKÂR ABDULLAH – Ne?
POLİS MEMURU ADEM – Bunları İstiklal caddesinde iki bayan dolandırmış, kerizlemiş yani…
İSYANKÂR ABDULLAH – Memur gibi ne taksit taksit konuşuyorsun? (Sinirlenmiştir) Yani bunlar parayı vermiş kızlar kaçmış!
POLİS MEMURU MUHAMMET – Evet
İSYANKÂR ABDULLAH – Onlara ben sormazmıyım
POLİS MEMURU MUHAMMET – Dayı sabahtan beri seni takip ediyorum da bizim oraları andırıyorsun. Sen nerelisin?
İSYANKÂR ABDULLAH – Bende sana bakıyorum bizim oralardan Sümüklü Fatma’ nın oğluna benziyorsun ama…
POLİS MEMURU MUHAMMET – Ya Dayı sana bir şey soruyorum ama, nerelisin?
İSYANKÂR ABDULLAH – Elazığlıyım
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Sevinir) Bende Urfalıyım
İSYANKÂR ABDULLAH – (Kollarını açar ve Polis Memuru Muhammet’ e sarılır) Ya toprak sayılırız
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Koklar) Dayı Nasıl da çiğköfte kokuyorsun!
İSYANKÂR ABDULLAH – Kokla Yeğen kokla
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Koklarken birden durur, yüzünü ekşitir) Dayı ter kokusuyla çiğköfte kokusu karışınca…
İSYANKÂR ABDULLAH – Ne yapalım, hanım öldü. Kese yapanımız mı var ki Yeğen!
POLİS MEMURU MUHAMMET – Adem (Polis Memuru Adem’i kolundan tutar sahnenin ortasına gelirler) dayıyı gördüm de… Aklıma memleketim geldi… Onbeş yıl, koca onbeş yıldır memleketimi göremiyorum be Adem… Eşim hamileydi doğumunda yanında bulunamadım be Adem… Gideyim yanında olayım dedim gidemedim be Adem… Olsun dedim Muhammet olsun, önemi yok dedim. Annem Adem, Annem ameliyat oldu Adem, Anne Anne yanına geleceğim dedim yine gidemedim be Adem, uzaktan (içlenir ve titrek bir sesle) uzaktan bir sesini duyayım dedim Anne nasılsın dedim, sırf üzülmeyeyim diye “İyiyim oğlum, beni merak etme” dedi be Adem… Geçtim Adem bunların hepsini geçtim Adem, Babam Adem Babam öldü Adem. (Gözyaşları gelecek hıçkırıkların habercisidir) Baba ben geldim, oğlun Muhammet geldi, buradayım, hakkını helal et, helal et diyemedim be Adem. Diyemedim Adem, diyemedim. Cenazesinde bile bulunamadım be Adem, olmadı Adem olmadı. Tüm bunlar, tüm bunlar ne için biliyormusun Adem (Ağlamaya başlar)
POLİS MEMURU ADEM – Ne için Muhammet?
POLİS MEMURU MUHAMMET – Bu vatan için, (Karakodaki Türk bayrağını göstererek) Bu bayrak için, vatan için… (Sessizlik)
İSYANKÂR ABDULLAH – (Komik bir şekilde ağlamaktadır)
POLİS MEMURU MUHAMMET – Ya Dayı, sana ne oluyor?
İSYANKÂR ABDULLAH – (Komik bir şekilde ağlamaya devam etmektedir)
POLİS MEMURU MUHAMMET – Ne oldu bir anlatsana!
İSYANKÂR ABDULLAH – Ya yeğen benim bir oğlum Niğde Polis Meslek Yüksek Okulunda okuyor, kısmetse senin gibi Polis olacak…
POLİS MEMURU MUHAMMET – İyi ya…
İSYANKÂR ABDULLAH – Hani dedim ben ölürsem, köyde de kavga etmediğim adam kalmadı, cenazemi kim kaldıracak!
POLİS MEMURU MUHAMMET – Merak etme biz geliriz
DELİ GÖKHAN – (Sahne dışından sesi gelir) Geleyim mi?
POLİS MEMURU ADEM – Gel
DELİ GÖKHAN – Geleyim mi?
POLİS MEMURU ADEM – Gel
DELİ GÖKHAN – Geleyim mi?
POLİS MEMURU ADEM – Geleceksen gel asabımı bozma
DELİ GÖKHAN – (Beraberinde iki kızla sahneye kişneyerek girer, kızları gösterir ve) At gibiler at…
I.KIZ – Ay sapık… (Polis Memuru Adem’in elini alarak vücudunda gezdirir) Buramı elledi, buramı elledi, buramı elledi…
POLİS MEMURU MUHAMMET – Dursana kız, adamı öldüreceksin
II.KIZ – (Polis Memuru Adem’ e bakar) Merhaba Müdürüm…
POLİS MEMURU ADEM – (Müdürüm kelimesi hoşuna gitmiştir, kuğu balesi yapan balerin edasıyla) Bir daha söyle
II.KIZ – Merhaba Müdürüm…
POLİS MEMURU ADEM – Bir daha söyle
II.KIZ – Merhaba Müdürüm…
POLİS MEMURU ADEM – Uy uy uy… Mami…
POLİS MEMURU MUHAMMET – He…
POLİS MEMURU ADEM – Duydun mu ne dedi, Müdürüm dedi ben makamıma çekiliyorum bu işlere sen bak… (Bu arada İsyankâr Abdullah gözüyle kızları kesmektedir, Polis Memuru Adem oturur, Polis Memuru Muhammet kızların yanına gider, sahnedeki dizilim sahnemin solunda kızlarla, sandalyede oturan İsyankâr Abdullah’ın arasında Polis Memuru Muhammet vardır)
POLİS MEMURU MUHAMMET – Evet kızlar olay nedir?
I.KIZ – Şimdi Komiserim…
POLİS MEMURU MUHAMMET – Şimdi olmadı… Yani hiç olmadı…
I.KIZ – Niye Komiserim
POLİS MEMURU MUHAMMET – O (Polis Memuru Muhammet’i işaret eder) niye Müdür de, ben Komiserim?
II.KIZ – (Pratik bir cevap verir) Siz daha yakışıklısınız, gençsiniz onun için…
İSYANKÂR ABDULLAH – (Kızlara saldırmak üzeredir) Vay vay vay vay…
POLİS MEMURU MUHAMMET – Neyse…
İSYANKÂR ABDULLAH – (Kızlarla arasında Polis Memuru Muhammet olduğundan, kızları kesememektedir, eliyle iterek ) Şöyle çekil Yeğen…
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Konuyu tam anlamaz, yana çekilir) Tamam Dayı, siz anlatmaya devam edin
II.KIZ – Biz istiklal caddesinde giderken…
İSYANKÂR ABDULLAH – Vay vay vay vay (Elektrik çarpmış konumdadır, Polis Memuru Muhammet ve Polis Memuru Adem sandalyede zaptetmeye çalışırlar) Vay vay vay vay… (Elektrik akımına Polis Memuru Muhammet ve Polis Memuru Adem ‘ de katılır ve bu üçlü hep birlikte) Vay vay vay vay… (Birden kesilir Polis Memuru Muhammet ve Polis Memuru Adem yorulmuştur)
İSYANKÂR ABDULLAH – Ariva…
POLİS MEMURU ADEM – Dayı işi kovboyluğa bağladı…
İSYANKÂR ABDULLAH – Vay anam vay … (Sandalyeden kalkar şalvarını yellendirir ve kızlarla arasına Polis Memuru Adem girince) Çekil oradan! (Eliyle çeker) Kızlar siz bu yana geçin (Kızlar geçer) Dönün bakalım (Dönmeye başlarlar, araya Polis Memuru Muhammet girer) Çekil
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Çekilir) Böyle iyi mi?
İSYANKÂR ABDULLAH – İyi
POLİS MEMURU MUHAMMET – Gerçekten mi?
İSYANKÂR ABDULLAH – He vallahi!
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Yüksek sesle) Dayı sen kendinde misin, bu kızların canı bize emanet. Aman ha…
İSYANKÂR ABDULLAH – (Eliyle kızları işaret eder) Sanki buradan oraya bir şey edicem ha…
POLİS MEMURU MUHAMMET – Kızlar sizde konunuzu anlatın
I.KIZ – (Sahnede elele yürümeye başlarlar) Şimdi komiserim biz istiklal caddesinde böyle yürürken, (İsyankâr Abdullah’ a yönelirler) Aynı kaş (İsyankâr Abdullah’ın kaşına dokunur) Tekkaş…
İSYANKÂR ABDULLAH – (Yerinden elektrik çarpmış gibi fırlar) Dokunma
II.KIZ – (İsyankâr Abdullah’ın kaşına dokunur) A… Bu Tekkaşın Babası… Baba Tekkaş…
İSYANKÂR ABDULLAH – (Sürekli titreme başlar) Dokunma… Vay vay vay vay…
II.KIZ – Dayı da amma çetin cevizmiş
İSYANKÂR ABDULLAH – (Titremeyi birden keser) Dayı da daha neler var neler…
POLİS MEMURU MUHAMMET – Kızlar geçin şu tarafa, adama kalp krizi geçirteceksiniz (İsyankâr Abdullah’ ın önünden geçerken Elektrik çarpmış gibi olur ve ayağını Polis Memuru Muhammet’ e çarpar) Dayı ne yapıyorsun?
İSYANKÂR ABDULLAH – İki de bir önümden geçme, kim vurdu ya gideceksin!
POLİS MEMURU MUHAMMET – Kızlar…
İSYANKÂR ABDULLAH – (Şalvarını yellendirir) Ben çok sakinim… Derin derin nefes alıyorum (Derin nefes alır) Nefesimi tutuyorum (Nefesini tutarken kıpkırmızı olur (Balon üfler gibi nefesini bırakır) Aldığım nefesi balon üfler gibi yavaş yavaş bırakıyorum…
POLİS MEMURU MUHAMMET – Belli oluyor, Adem sen dayıya bir balon ver de üflesin dursun, bir kaza çıkmasın. Kızlar sizin bir anneniz, abiniz, ablanız, kiminiz kimseniz yok mu?
II.KIZ – Ben sakız aldım içinden balon çıktı
POLİS MEMURU MUHAMMET – Saçmalama, kimin kimsen var mı?
I.KIZ – Ablamız var
POLİS MEMURU MUHAMMET – Bir numarasını verinde arayalım
II.KIZ – (Mırıldanır) Sıfır doküzyüz…
I.KIZ – Ay, onu verme çok yazar, 0 815 – 200 – 30 -40 – 675 – 897
POLİS MEMURU ADEM – (Telefon elinde numara çevirmektedir) Yuh… Daha rakam yok mu?
I.KIZ – Hepsi bu kadar
POLİS MEMURU ADEM – Adı ne ablanızın
I.KIZ – Ahu
II.KIZ – Çılgın Ahu
POLİS MEMURU ADEM – Alo…
ÇILGIN AHU – (Yüksek sesle) Evet…
POLİS MEMURU ADEM – (Telefondaki yüksek sesten etkilenmemek için, telefon ahizesini kulağından uzak tutarak konuşur) Ahu hanımla mı görüşüyorum
ÇILGIN AHU – (Yüksek sesle) Evet…Ben çıl-gın A-hu…
POLİS MEMURU ADEM – Tamam tamam. Ben sana nasıl Ahu olduğunu sormadım. Ben Güven Polis Karakolundan Polis Memuru Adem
ÇILGIN AHU – Ne var canım iş mi var!...
POLİS MEMURU ADEM – (Yüksek sesle) Evet iş var iş
ÇILGIN AHU – Nasıl iş?
POLİS MEMURU ADEM – (Kızmıştır) İnce iş kalın iş, ne yapacaksın ya… (Derin bir nefes alır) Kardeşleriniz burada bak karakola gelmeniz gerekiyor
ÇILGIN AHU – Kızma civanım, hemen geliyorum
POLİS MEMURU MUHAMMET – Geliyor mu Adem?
POLİS MEMURU ADEM – Mami sanırım geliyor, ama bir felaket geliyor. Sesini duydum kendisini… Düşünemiyorum …
II.KIZ – Çok güzel, çok güzel biridir güzellik kraliçesi
I.KIZ – Taş gibi taş
II.KIZ - Bir görseniz aşık olursunuz (Sahneye elinde tefle Çılgın Ahu girer, çirkin görüntü karşısında sahnedekiler şok olmuştur)
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Elini sıkmak üzere Çılgın Ahu’ ya uzatır) Hoş geldiniz
ÇILGIN AHU – (Elini öpmesi için Polis Memuru Muhammet’ in baş hizasına uzatır) Hoş geldik, öp bakayım!... (Polis Memuru Muhammet Çılgın Ahu’ nun yüzüne tükürür gibi yapar)
POLİS MEMURU MUHAMMET – Tipe bak, bu mu çıtır kız!
I.KIZ - Evet
II.KIZ - Fazlası var eksiği yok
POLİS MEMURU MUHAMMET – Adem
POLİS MEMURU ADEM – Efendim
POLİS MEMURU MUHAMMET – Bu çok tipsiz
ÇILGIN AHU – Ay sende çok yakışıklısın
POLİS MEMURU MUHAMMET – Yüzü büzüş büzüş Adem. Dişlere bak
POLİS MEMURU ADEM – Mami, bu dişleri tuz ruhu ile fırçalasan yine de beyazlamaz!
POLİS MEMURU MUHAMMET – Ablacığım sen bu kızları tanıyormusun?
ÇILGIN AHU – Evet (O esnada İsyankâr Abdullah ile Çılgın Ahu bakışır müzik eşliğinde ilk görüşte aşk başlar, İsyankâr Abdullah’ ın kendisine verdiği gülü alarak koklayan Çılgın Ahu bulüzünden çıkarttığı çiçeği yere atar çiçeği kapan İsyankâr Abdullah yerde bir müddet donuk vaziyette oturur ve Polis Memuru Muhammet oturduğu yere gelerek eğilir)
POLİS MEMURU MUHAMMET – Dayı (Ses yoktur) Dayı (Yine ses ve yüksek sesle) Da-yı
İSYANKÂR ABDULLAH – Ne bağırıyorsun?
POLİS MEMURU MUHAMMET – Dayı ne yapıyorsun?
İSYANKÂR ABDULLAH – Tövbe Yarabbi… Yeğen … Aşk yapıyorum aşk…Hele bak güzelliğe bak… Mübarek sanki dersin as dokuzyüz kamyon… (Çılgın Ahu entarisinin altından pijamasını gösterir) Vay vay vay… İtin köpeğin olam kız kız… İtin köpeğin olam kız kız… Evimin ışığı, soframın kaşığı, camız dudaklım. Bak kapında kavlıyorum ha… Hav… Hav…
ÇILGIN AHU – Abe köpeğim ol parçala beni…
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Araya girer) Geçin şöyle
POLİS MEMURU ADEM – (İsyankâr Abdullah’ ı alarak köşeye çeker) Birbirinizi parçalamadan ayrılın bakalım
I.KIZ – (İsyankâr Abdullah’ ın bur durumu hoşuna gitmemiştir) Ay ay ay… Ne çabuk vazgeçtin bizden!
İSYANKÂR ABDULLAH – Ulan ikinizi toplasam, bunun bir sağ bacağı etmezsiniz!
POLİS MEMURU MUHAMMET – Dayı otur, ablacığım sende geç böyle
POLİS MEMURU ADEM – Biz kanuni olarak görevimizi yerine getirelim
POLİS MEMURU MUHAMMET – Evet, ne yapalım?
POLİS MEMURU ADEM – Uzlaştıralım
POLİS MEMURU MUHAMMET – Tamam. Ablacığım sen şikâyetini veriyormusun?
ÇILGIN AHU – Abe, bilmiyorum ki versem mi, vermesem mi? Biraz düşünsem mi…
İSYANKÂR ABDULLAH – (Oturduğu yerden ayağa kalkar) Yeğen, mal mülk desen bende… Karizma desen bende… Boy pos bende, köyde mal var. Büyükbaş, küçükbaş her türlüsünden var! (Kolunu Çılgın Ahu’ ya uzatarak, koluna girmesini ister) Bir gel bakalım naz yapma, gir koluma çiçeğim…
POLİS MEMURU MUHAMMET – Dayı sen şikayetini alıyormusun?
İSYANKÂR ABDULLAH – Tabi yeğen
POLİS MEMURU MUHAMMET – Sen veriyormusun abla?
ÇILGIN AHU – Abe, ben düşündüm taşındım, galiba vereceğim
POLİS MEMURU MUHAMMET – İyi bizde sizi karı – koca (şaşırmıştır) Aman… Uzlaştırıyoruz. Gidin hadi Dayı
POLİS MEMURU ADEM – Bir yastıkta kocayın!
ABDULREZZAK – (Aniden sahneye girerek, İsyankâr Abdullah’ ın karşısına çıkar, I. ve II. Kızı göstererek) Baba, bizde uzlaşacakmıyız?
İSYANKÂR ABDULLAH – Hadi yürüyün (Sahneden kolkola I.Kız, II.Kız, Abdulrezzak, Çılgın Ahu ve İsyankâr Abdullah çıkarlar)
(Sahneye elinde tespihle, gizemli bir karakter girer. Polis Memuru Muhammet gizemli karakterden rahatsız olmuştur)
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Mırıldanır) Ayı çıkabilir helikopter düşebilir…
POLİS MEMURU ADEM – Efendim, ne var Mami?
POLİS MEMURU MUHAMMET – Önemli değil, buyurun beyefendi
AZİZ – Başkomiser Faruk Beye bakmıştım ama…
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Hoşnutsuzluğunu dillendirir) Burada mıymış!... Kardeşim hayırdır?
AZİZ – Aslına bakarsanız, Mehmet Bey’ e bakmıştım
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Duyduğu cümle ile rahatsızlığı artmıştır. Yerinden kalkar Aziz’i süzmeye başlar) Öyle mi… Ne yapacaksın Mehmet Bey’i?
AZİZ – Başkomiser Faruk’la, Mehmet Bey arkadaşlar mı?
POLİS MEMURU MUHAMMET – Evet… Arkadaşım ne işin var senin Mehmet Bey’le?
AZİZ – Mehmet Bey’e bir sürprizim var
POLİS MEMURU MUHAMMET – Sürprizin mi? (Gözü bir an Aziz’ in kemerine ilişmiştir, belinde silah olduğundan şüphelenmektedir) Öyle desene kardeşim ya…(Ses tonu değişir) Bak kardeş senin üzerini aramam gerekiyor
AZİZ – Niye?
POLİS MEMURU MUHAMMET – Güvenlik açısından
AZİZ – (Ellerini havaya kaldırır) Buyurun, arayabilirsiniz?
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Aziz’in beline elini atar ve) Bu ne?
AZİZ – (Heyecanlı bir şekilde) Ne ne? Ne ne?
POLİS MEMURU MUHAMMET – Göbek… Göbek bağlamışsın biraz spor yap!
AZİZ – (Rahatlar) Evet, biraz öyle oldu
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Polis Memuru Adem’e dönerek üzerinde hiçbir şey çıkmadı manasında kafasını sallar) Evet, ben geldiğini Başkomiserime söylerim…
AZİZ – (Telaşlı bir şekilde) Tamam, ben tekrar geleceğim (sahneden çıkar)
POLİS MEMURU MUHAMMET – Adem
POLİS MEMURU ADEM – Efendim
POLİS MEMURU MUHAMMET – Bu adamı hiç gözüm tutmadı
POLİS MEMURU ADEM – Benimde gözüm tutmadı baksana, bir gizem, bir hava!
POLİS MEMURU MUHAMMET – Yakında anlarız bakalım
BAŞKOMİSER FARUK – (Sahneye Mehmet Bey’ le birlikte girer) Merhaba arkadaşlar
POLİS MEMURU ADEM – Sağolun Başkomiserim
POLİS MEMURU MUHAMMET – Sağolun Başkomiserim
MEHMET BEY – Merhaba Muhammet, Adem Bey
POLİS MEMURU MUHAMMET – O… Hoş geldiniz (El sıkışırlar, Mehmet Bey Başkomiser Faruk’ un masasının karşısında bulunan sandalyeye oturur, elinde bir dosya vardır)
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Faruk Başkomiserin yanına gelerek, emsali görülmemiş bir topuk selamı verir) Hop, hop Başkomiserim
BAŞKOMİSER FARUK – Muhammet ne kadar güzel selam veriyorsun! Bir daha ver bakalım (Polis Memuru Adem’in yüzü asılır Polis Memuru Muhammet aynı emsali görülmemiş topuk selamını tekrarlar)
POLİS MEMURU MUHAMMET – Arz ederim Başkomiserim
BAŞKOMİSER FARUK – Şu adamı gördüm mü neşem yerine geliyor. Söyle Muhammet
POLİS MEMURU MUHAMMET – Başkomiserim az önce değişik biri geldi. Bir sizi sordu bir Mehmet Bey’i, bende üzerini aradım
BAŞKOMİSER FARUK – Çok güzel, bir şey çıktı mı bari?
POLİS MEMURU MUHAMMET – Yok çıkmadı. Size bu konuyu hatırlatayım dedim
MEHMET BEY – (Sinirli bir şekilde yerinden kalkar) Of Faruk, of… Buralara kadar geldiler demek. Bu kadar yaptığımız şey, oğlumuzu deli kılığına sokmak boşunamıydı?
BAŞKOMİSER FARUK – (Ayağa kalkar ve meraklı bir şekilde) Onlar mı geldi dersin?
MEHMET BEY – Başka kim olacak ki Faruk?
BAŞKOMİSER FARUK – Olsun Mehmet. Onlarda olsa korkma. Burada ben ve bu karakol olduğu müddetçe, sana ve oğluna kimse zarar veremez
MEHMET BEY – Eyvallah Faruk… Size güvenimiz tam. Ancak bu bela, kan davası işte…
BAŞKOMİSER FARUK – Gel otur bakalım (Başkomiser Faruk ve Mehmet Bey oturur)
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Başkomiserin yanına gelir) Okul kantininde zehirli gıda maddesi ihbarı var. Emriniz olursa olay mahalline geçiyorum.
BAŞKOMİSER FARUK – Tamam Muhammet, kolay gelsin (Polis Memuru Muhammet, Başkomiser Faruk ile aralarındaki sıcak ilişkiye hazire yaparcasına Polis Memuru Adem’ e yüz hareketi yaparak sahneden çıkar)
MEHMET BEY – (Elindeki dosyayı Başkomiser Faruk’ a uzatır) Faruk, Şehit Başkomiserimiz Fevzi Bey’in, uçucu madde bağımlılılarının tedavisi için başlattığı bir proje var hatırlıyormusun
BAŞKOMİSER FARUK – Evet Mehmet
MEHMET BEY – Dosyada tapusu yeralan arsamı, bu konu ile ilgili kullanılmak üzere bağış yapmak istiyorum
BAŞKOMİSER FARUK – (Dosyayı alır) Güzel, çok hayırlı bir iş… Teşekkür ederim, bu projeyi tamamlamak boynumuzun borcu olmuştu
MEHMET BEY – İnşallah (Mehmet Bey’in oturduğu yer tarafından sahneye Deli Bilal girer, haberi yokken Mehmet Bey’e yaklaşır ve arkasında bekler) Bir dava uğrunda canını veren insanlarımıza destek olmak bizimde görevimiz. (Deli Bilal eliyle Mehmet Bey’ in saçına şefkat bekleyen bir çocuk edasıyla temas eder, Mehmet Bey sandalyeden kalkarak arkasını döner ve büyük bir sinirle) Ne yapıyorsun? Bu ne cüret ya!...
BAŞKOMİSER FARUK – (Sandalyeden kalkarak Mehmet Bey’ in kolunu tutar) Dur Mehmet!
DELİ BİLAL – Sana dokunmam bile tiksindiriyor değil mi? Mideni bulandırıyorum (Sahnenin diğer çıkış kapısına doğru yürür) Aslında hiç yaşamalıydım (Sahneden çıkar)
BAŞKOMİSER FARUK – Doğru yaptığını sanıyorsun değil mi? Onu bir akvaryuma hapsederek daha iyi yaşattığını sanıyorsun.
MEHMET BEY – Daha sonra konuşalım Faruk, lütfen konuyu değiştirelim.
BAŞKOMİSER FARUK – Hep daha sonra diyorsun önemli bir mesele bu… Şimdilik Mehmet şimdilik… Konuyu değiştirelim…
BAŞKOMİSER FARUK – Adem
POLİS MEMURU ADEM – (Polis Memuru Adem Başkomiser Faruk’ un yanına gelir, Polis Memuru Muhammet’ in verdiği topuk selamını komedi tarzında verir) Hop hop hop Başkomiserim (İyi bir topuk selamı verdiğini sanmaktadır)
BAŞKOMİSER FARUK – Bu ne Adem? Bu nasıl selam vermek? Hop hop ne onu da anlayamadım (Polis Memuru Adem boynunu eğer) Al şu tapuları, Mehmet Bey’ in dilekçesi ile birlikte idari büroya konuyu izah et, Emniyet Müdürlüğüne gönderelim
POLİS MEMURU ADEM – Emredersiniz Başkomiserim (Sahneden çıkarken mırıldanmaktayım) Mami hop hop derken iyi bize kötü (Sahneden çıkar)
MEHMET BEY – Neyse Faruk bende çıkayım artık, bana müsaade var mı bir isteğin
BAŞKOMİSER FARUK – Yok, kendine dikkat et, umarım esas konumuzu en kısa zamanda uzun uzadıya konuşarak bir karara bağlayabiliriz
MEHMET BEY – En kısa zamanda çözümleyeceğiz sanırım (Sahneden çıkar)
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Sahneye elinde karton kutu ile girer) Arzederim Başkomiserim. İlkokulda kantinden alışveriş yapan öğrenciler yedikleri simitten, tatlıdan zehirlenmiş. Hastanede konuya ilişkin müracaatlar alındı. Bunlarda kantinden aldığımız gıda maddeleri
BAŞKOMİSER FARUK – Şunlara bak. Para kazanmak için çoluk çocuk dinlemiyorlar. Tatlı ve simitlerden örnekleri incelenmek üzere gıda laboratuarına teslim edelim
POLİS MEMURU MUHAMMET – Anlaşıldı efendim. İdari Büroda birkaç tane imzalanması gereken evraklar var efendim. (Elindeki kutuyu Başkomiser Faruk’ un masanın üzerine bırakır)
BAŞKOMİSER FARUK – Evrakları imzalayalım bakalım (Başkomiser Faruk ve Polis Memuru Muhammet sahneden çıkar)
(Sahneye Polis Memuru Adem ve Deli Bilal girer, masaya otururlar)
POLİS MEMURU ADEM – Mehmet bey, sana karşı niçin aşırı tepki gösterdi ?
DELİ BİLAL – Abi boşver istersen. Doğrular – yanlışlar benim hayat hikâyemde saklı
POLİS MEMURU ADEM – İyi…Anlat o zaman
DELİ BİLAL – (Oturduğu yerden kalkarak sahnenin ortasına gelir) Ben şu kadarını anlatayım. Annem beş yaşında, daha tanıyamadan öldü. Biliyorum elleri yumuşacıktı, melek gibi bir yüzü vardı. Hatırladığım tek şey bu annemden. Babamı çok severdim oda beni ”Fırtınam” diye severdi. “Fırtınam” ne demek bilirmisin? Kelimenin içerdiği anlam, babanın oğluna söylerken içtenliğindedir. Fırtına gibi bir hayat, güzellikler, mühendislik fakültesine kayıt, sonrasında başlayan bir kâbus. “Kan davası”. Karabulut gibi üzerimize çöktü. Düzenimiz bozuldu, bir baktım ki mühendis Bilal olmuş, Deli Bilal. Sonra uykularda kan, kan, kan. Şimdi herkes bana Deli diyor. Yoruldum abi, yoruldum. Bu deli yaftasından, evden uzak kalmaktan yoruldum. Hepinize teşekkür ederim. Burası olmasa ne yapardım. Bana kol kanat gerdiniz. (Bir sessizlik sonrası)
POLİS MEMURU ADEM – (Dramatik sahneyi umursamaz bir şekilde) Midemde öyle bir kazınıyor ki! Çok acıktım
DELİ BİLAL – O kadar duygusal şeyden sonra karnın mı acıktı? Hiç mi etkilenmedin?
POLİS MEMURU ADEM – Ya ne yapayım karnım acıktı işte! Etkilenmedim ne var!
DELİ BİLAL – (Başkomiser Faruk’ un masasındaki bozuk tatlı ve simitin bulunduğu kutuya gözü ilişir, kutuyu alarak açar ve oturdukları masaya koyar) Bunu Mami getirdi. Al Bilal bu tatlı ve simitler senin olsun dedi.
POLİS MEMURU ADEM – Bu Muhammet’ e ara sıra kızıyoruz ama has adam. Yine sürprizini yaptı. Haydı buyur bakalım yemeye başlayalım (Tatlı ve simitleri yemeye başlarlar)
DELİ BİLAL – Abi bende sinirlenince kendimi kontrol edemiyorum, çok yemek yiyorum.
POLİS MEMURU ADEM – Ne güzel çıtır çıtır, çok taze olmalı (Simit ve tatlıların hepsini yerler. Bir müddet sonra)
DELİ BİLAL – Abi bana bir şeyler oluyor!
POLİS MEMURU ADEM – Ne bileyim benim içimde de bir baygınlık var ama
DELİ BİLAL – Adem burnuma bir koku geliyor ama, sanırım düşündüğümü yapmamışsındır!
POLİS MEMURU ADEM – Ben şimdi sandalyeden kalkmadan yürümeye çalışacağım
DELİ BİLAL – Saçmalama
POLİS MEMURU ADEM – Saçmalamıyorum, eğer kalkarsam durum fena (Polis Memuru Adem’in arkasındaki sandalyeyi Deli Bilal taşımaya çalışır, ama beceremezler) Çok kötü şeyler olacak…
DELİ BİLAL – Olmasın… Rezil oluruz…
POLİS MEMURU ADEM – Olacak…
DELİ BİLAL – Olmasın Adem.…
POLİS MEMURU ADEM – (Beklenen gerçekleşmiştir) Oldu bile (Kötü kokular karakolu sarar)
DELİ BİLAL – Ne yapacağız! (Sessizlik)
POLİS MEMURU ADEM – Ne yapacağız! (Sessizlik)
POLİS MEMURU ADEM VE DELİ BİLAL – (Birlikte bağırırlar) İmdat… Muhammet… Muhammet…
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Sahneye koşarak girer, Polis Memuru Adem ve Deli Bilal’ in yayına gelmeye çalışırken yere dökülenlerden ayağı kayar ve düşer) Hayırdır?... Ne oldu ?... Sizi pisboğazlar yoksa bozuk tatlılarla simitleri mi yediniz? İmdat!... (Yerden kalkar ve atışmalar eşliğinde sahneden çıkarlar)
(Sahne boş kalır. Sarhoş sahneye girer. Müzik eşliğinde elinde gazete kağıdına sarılı içki şişesiyle bir müddet oynadıktan sonra, durur ve)
SARHOŞ – Of… Burada ne kokuyor böyle!... Bu arada karakol kapanmış, nöbetçi karakolu nerede bulacağız? Birde yedi gün yirmidört saat açığız diye hava atarlar. Hani neredeler?
TELSİZ ANONSU – 7356 merkez 7350
SARHOŞ – Amman ben almayayım. Benim kamu hizmetim bitti. Millete faydalı olayım diye askere gittim 29 ay askerlik yaptım. 22 ayı bir fiil ayıktım
TELSİZ ANONSU – 7356 merkez 7350
SARHOŞ – (Kafasını her iki yana sallar, ayağa kalkar ve uygun adımda yürümeye başlar) Vatan Sana Canım Feda, Vatan Sana Canım Feda, Vatan Sana Canım Feda. (Telsizin karşısında durur) Sarhoş olmam vatan sevgimi engellemez.
TELSİZ ANONSU – 7356 merkez 7350
SARHOŞ – (Cüneyt ARKIN edasıyla) 73 50 merkez dinliyorum, nayır, nolamaz, konu ne
TELSİZ ANONSU – Dere mevkii. İki şüpheli şahsın bulunduğu haberini alıyoruz efendim bu konudaki emriniz?
SARHOŞ – 7350 merkez şahısları öldürüp dereye atın
TELSİZ ANONSU – (Sessizlik) Anlaşılmadı efendim?
SARHOŞ – (Kendi kendine) Biraz ağır oldu herhalde. Acaba ayaklarına mı ateş etselerdi?
TELSİZ ANONSU – Merkez 7350
SARHOŞ – (Aklı başına gelir) Tüh, bunlar bizim akşamcı ekibi. Dere kenarında piyizleniyorlar yine. (Telsizle anons) 73 50 merkez
TELSİZ ANONSU – Merkez dinliyor efendim
SARHOŞ – (Kendi kendine) Onlara bir kıyak yapayım. (Telsizle anons) 7350 merkez arkadaşlarımı, düzeltiyorum şüphelileri bu saatte manzarası güzel olan bir yere götürün
TELSİZ ANONSU – Merkez konuşuyor anlaşılmadı ama yinede anlaşıldı efendim!...
SARHOŞ – (Konuşma bitince duraksar) Yine aklıma o kız geldi. Bu kadar içmemin sebebi de o zaten (Sandalyeyi sahnenin ortasına alarak oturur) Öyle bir güz sabahı öleyim ki, vefasız sevgilim mezarıma koyacak gül bulamasın! Ama varya, ona ahtım var. Önüne çıkan ilk kızla evleneceğim (Sarhoşun duası biraz eksikte olsa kabul olmuştur. Sahneye Suphi girer) Yavrum benim! (Suphi sahne kenarına kadar kaçar, Sarhoş elinden tutarak sahnenin ortasındaki sandalyeye oturtur) Gel bakalım (Suphi’ nin yanına bir sandalye çekerek oturur) Senin adın ne bakim?
SUPHİ – Suphi
SARHOŞ – (Şaşırır) Suphi mi?... Ne kadar güzel isim böyle. Sen gelmeden bir şey söylemiştim, tam üstüne geldin biliyormusun?
SUPHİ – (Sinirlenir ve erkek sesiyle) Ben nerden bileyim oğlum!
SARHOŞ – Bir erkek sesi duydum ya…
SUPHİ – (Sesini kadın sesine dönüştürür) Hayır, hayır. Sen biraz fazla kaçırmışsın
SARHOŞ – Çok içmişim biliyormusun. Değişik, değişik sesler duyuyorum.
SUPHİ – Ay, niye bu kadar içtin ama, yazık sana…
SARHOŞ – Sorma, bir (Başını Suphi’ nin göğsüne dayar) kız yüzünden (Ağlamaya başlar)
SUPHİ – Ağlama Ağabeycim ya…
SARHOŞ – (Ağlamayı birden keser ve Suphi’ nin yüzüne bakarak) Abi mi?
SUPHİ – Ay ne diyeyim, amca mı diyeyim ya?
SARHOŞ – Abi mi diyorsun bana, bu genç yaşta abi mi diyorsun?
(Sahneye Gizemli Ozan elinde darbukasıyla girer)
GİZEMLİ OZAN – Çağırdınız geldim yeğen!...
SARHOŞ – (Şaşkın bir şekilde gözlerini ovuşturur) İçince çift görmek bu olsa gerek!
GİZEMLİ OZAN – Taklitlerimden sakın yeğen!... Solumdaki sarhoşluğundan çift gördüğün, sağındaki benim…
SARHOŞ – (Rahatlar) Demek ki çift görmemişim, o zaman daha içebilirim!...
GİZEMLİ OZAN – Bırak Yeğen şişeyi!... Gel
SARHOŞ – Ama bu kız bana, abi dedi!...
GİZEMLİ OZAN – Hangi kız Yeğen! Bence sen sudan başka bir şey içme, suyu da fazla içme!... Bu durumuna uygun bir türkü okuyalım…
SARHOŞ – (Sahne önüne bir sandalye daha getirir, sol tarafta Gizemli Ozan, ortada Suphi onun yanında Sarhoş olacak şekilde otururlar, mikrofon Sarhoş’ un elindedir) Çal Dayı çal, dertli Yeğenin söylesin
GİZEMLİ OZAN – Hadi bakalım (darbukayı çalmaya başlar)
SARHOŞ – (Bilal GÖREGEN’ e ait Şarkıyı söylemeye başlar)
Dın – dırı – dırı – dı - dın – dırı - dırı
Bir güzeli sevdim, ben bir güzeli
İçimde gizledim büyük sevgiyi
Bir güzeli sevdim, ben bir güzeli
İçimde gizledim büyük sevgiyi
Kaybettim inanın dostlar kendimi
Kaybettim inanın dostlar kendimi
Sevdiğim kız bana abi deyince
Sevdiğim kız bana abi deyince
Sevdiğim kız bana abi deyince
Abi deyince…
(Şarkı bitince mikrofonu Suphi’ ye verir)
GİZEMLİ OZAN – (Oturduğu yerden kalkar) Yolcu yolunda gerek Yeğen!...
SARHOŞ – Kalsaydın…
SUPHİ – (Mikrofonu Gizemli Ozan’ a uzatır) Amca şeyini unuttun!...
GİZEMLİ OZAN – (Mikrofonu alır ve) Bu kız sana yaramaz Yeğen!...
SARHOŞ – Dayı birde yorum yapıyorsun, hadi hadi yallah!...
GİZEMLİ OZAN – (Elinde darbuka ve Michael Jakson’ un kayan ayakkabı oyunu ile sahneden çıkarken) Çuf – Çuf – Çuf- Çu – Fu – Çuf – Çuf – Çuf – Fu (Tren gibi çıkar)
SARHOŞ – (Suphi’ ye sırnaşık hareketlerle) Bana ne yaptın kız, hala gönlüm sende
SUPHİ – (Elinin tersiyle iter) Ay çekermisin ya…
SARHOŞ – Sahnenin başında bir şey demiştim tam onun üstüne geldin, ne demiştim biliyormusun?
SUPHİ – (Zor sabretmektedir) Nerden bileyim ya… Bak kızmaya başlıyorum ha…
SARHOŞ – (Gülmeye başlar) Karşıma çıkan ilk kızla evleneceğim dedim, o da sensin işte
SUPHİ – (İşler çığırından çıkmıştır, kafasındaki sakala benzeyen peruğu çıkarıp atar ve erkek sesiyle) Hayt! Sen ne diyorsun oğlum!... Bir istihbarat toplayalım diye girdiğimiz kılığa bak, asılan mı olmadı evlenme teklif eden mi olmadı (Sarhoş’ un ellerini arkadan bağlayarak sahneden çıkarmaya başlar) Yürü…
SARHOŞ – İmdat!... Polis adam dövüyor imdat!... İmdat… (Sahneden çıkarlar)
(Polis Memuru Adem, Polis Memuru Muhammet, Polis Memuru Oğuzhan, Deli Bilal ve Deli Gökhan sahneye girer. Ayakları birden kaymaya başlar)
POLİS MEMURU MUHAMMET – Ortalığın haline bak. Sanki mayın tarlası. Pes vallahi pes! Ne pisboğaz adamlarsınız?
POLİS MEMURU ADEM – Ama acıkmıştık
DELİ BİLAL– Vallahi çok açtık abi
POLİS MEMURU OĞUZHAN – Abi şimdi kavga etmeyi bırakalım da bizim ufaklık varya, geçen Çocuk Yuvasına teslim ettiğimiz Cuma.
POLİS MEMURU MUHAMMET – Evet
POLİS MEMURU OĞUZHAN – Kan tahlili yaptılar, hastalığı oldukça ilerlemiş. Anlayacağınız hayatta son günleri. Ona güzel bir sürpriz yapmakla ilgili düşüncem var ama….
POLİS MEMURU MUHAMMET – İyi söylesene oğlum, yumurcağı sevindirelim bari
POLİS MEMURU OĞUZHAN – Ben de düşündüm ki belki hayatında hiç mutlu olmadı, öyle güzel bir doğum günü partisi yapalım ki, onu gözümüz yaşlı bir şekilde hatırlarken, içimizde elimizden geleni en iyi şekilde yerine getirmenin huzuru kalsın. Yani burada Güven Polis Karakolunda bir doğum günü partisi verelim!...
DELİ GÖKHAN – Abi bizi sonra açığa almasınlar
POLİS MEMURU ADEM – Delinin zoruna bak! Açığa alınırsan Bakırköy’ den bir başka yere naklederler!
POLİS MEMURU MUHAMMET – Evet arkadaşlar elele veriyoruz yumurcak için ne lazımsa yapıyoruz haydi gazanız mübarek olsun!

(PERDE KAPANIR)























II. PERDE

SAHNE DEKORU: Sahnemizde aynı Karakol dekoru kalacaktır. İlave olarak yerlerde renkli balonlar, süsler bulunacaktır. Dekor üzerinde “İyi ki doğdun Cuma” yazısı olacaktır.



(Sahnede sadece Polis Memuru Muhammet bulunmaktadır)
POLİS MEMURU MUHAMMET – Vallahi güzel oldu ha… Her şey hazır… (Sahnenin kapısına doğru bağırır) Başkomiserimi getirin
(Küçük Cuma sahneye Başkomiser apoletlerinin bulunduğu Polis Kıyafetiyle, Deli Bilal, Polis Memuru Oğuzhan – Adem’le girer)
POLİS MEMURU MUHAMMET – Celal Başkomiserim hoş geldin. Buyurun masanıza (Başkomiser’ in masasına oturturlar)
CUMA – Hoş bulduk abi!
POLİS MEMURU MUHAMMET – Cuma bugün senin doğum gününmüş, bize niye söylemedin?
CUMA – Bugün benim doğum günümüymüş?
POLİS MEMURU MUHAMMET – Doğum gününmüş tabi…
CUMA – Muhammet Abi, bugün benim doğum günüm değil ki!
POLİS MEMURU MUHAMMET – Olur mu, (Polis Memuru Oğuzhan’a göz atar) Oğuzhan bugün biz nereye gittik?
POLİS MEMURU OĞUZHAN – Hastaneye gidip, Cuma’nın…
POLİS MEMURU MUHAMMET – Ebesine sorduk. Sen yaklaşık olarak onbeş dakika sonra doğuyormuşsun!...
CUMA – Onbeş dakika sonra mı?
DELİ BİLAL – Ondört dakika kaldı?
CUMA – (Heyecanlanarak ayağa kalkar ve alkışlar) Geliyorum abi… Geliyorum…
POLİS MEMURU MUHAMMET – Bizde kendi aramızda bir şeyler hazırlayalım dedik. (Polis Memuru Adem’ in elindeki süs malzemesini alır, oynamaya başlar) Bak bak bak (Oynamaya başlar) Ne güzel bir şey! (Gülmeye başlar)
CUMA – Evet abi ne güzel!
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Süs malzemesi eline dolanır) Ne güzeli, saçma sapan bir şey! (Süs malzemesini yere atar)
CUMA – Eğlence başlasın!
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Alkışla) Evet eğlencemiz başlasın
DELİ BİLAL – Size bir sürprizim olacak demiştim (Karakolun kapısı açar ve içeriye I. Kız – II.Kız – Rezzak – Abdulrezzak girer, yabancı müzik eşliğinde Bilal mikrofon elinde söyler gibi yaparken diğer dört karakter klip çekilir edasıyla dans etmeye başlar. Müzik bitince Deli Bilal II.Kız’ın karşısına geçer)
DELİ BİLAL – Mami, ben bu kıza aşık oldum bir şiir yazdım!...
POLİS MEMURU MUHAMMET – Okusana o zaman!
DELİ BİLAL – Seni istiyorum bebek!
Senin için içimde dinozorlar tepişiyor
Senin için orangutanlar sürekli davul çalıyor
Seni istiyorum bebek!
Balonun olayım patlat beni!
(II. Kız ağzındaki sakızı arka arkaya patlatır)
Çorabın olayı tırnağınla yırt beni!
Nokta!
(Aşkı elden gidiyor olduğundan Abdulrezzak şoktadır, sahnenin önünde ağlamaya başlar)
II.KIZ – Ay… Sen şimdi benden hoşlandın mı?
DELİ BİLAL – Evet!...
II.KIZ – Bende sana karşı boş değilim hani!
DELİ BİLAL – (Sevinir) Öyle mi?
II.KIZ – (Mutlu bir ifade ile) Evet…
DELİ BİLAL – (II.Kız’ ı koluna takar sahneden çıkarken) Muhammet Abi aradığım aşkı buldum Adem abi!
(Abdulrezzak ağlamalarını derinleştirmiştir)
POLİS MEMURU OĞUZHAN – Abi bu çocuğun hali nedir?
ABDULREZZAK – Karı gitti!... Karı gitti!...
POLİS MEMURU OĞUZHAN – (Abdulrezzak’ ı kolundan kaldırır) Yürü git, deli tayfası (Sahneden çıkarırlar)
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Cuma’ nın yanına gider) Nasıl Başkomiserim beğendiniz mi?
CUMA – Biraz saçma oldu abi!
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Yüzü buruşur) Evet bayağı saçma oldu!... Oğuzhan sırada ne var?
POLİS MEMURU OĞUZHAN – Sırada Bilal’ in… (Sözü yarım kalır)
DELİ BİLAL – ( Müzik eşliğinde, elinden tuttuğu Maymun Mayk ile sahneye girer) Maymun Mayk var yakın dostum! (Sahnedekiler korkarak sağa sola kaçar)
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Korkudan Polis Memuru Adem’ in kucağındadır) Anne… İmdat…
DELİ BİLAL – Salarım ha… (Sahnedeki oyuncular bir köşeye toplanmış korkmaktadır)
POLİS MEMURU OĞUZHAN – (Silahını çeker Maymun Mayk’ a doğrultur) Vururum ha!
DELİ BİLAL – Adem… Zor vurursun… Hayvan hakları diye bir şey var !
CUMA – Bilal Abi bu ne ya?...
DELİ BİLAL – Ne?...
CUMA – Bu ne?
DELİ BİLAL – Ne?...
CUMA – (Yüksek sesle) Bu ne diyorum duymuyormusun?
DELİ BİLAL – (Maymun Mayk’ ı işaret eder) Muhabbet kuşu!
CUMA – Benim hiç muhabbet kuşum olmadı abi!
DELİ BİLAL – (Mayk’ ı Cuma’ nın eline teslim eder) Bu da zaten senin doğum günü hediyen
CUMA – (Maymun Mayk’ ın kafasını okşar) Ne güzel kıllı kıllı
POLİS MEMURU ADEM – Şimdi Cuma… Biz buna önceden muz veriyorduk, ancak şimdi tarımsal ürünleri değerlendirme adına buna Niğde patatesini yemeyi öğrettik, al bu patatesi Mayk’ a ver
CUMA – (Patatesi alır ve Mayk’ a atar) Al Mayk… (Mayk patatesi havada kapar)
DELİ BİLAL – (Mayk’ ı sahnede bekleyen Abdulrezzak’ a verir) Tekkaş, Mayk’ a ben gelinceye kadar göz kulak ol
ABDULREZZAK – Tamam abi (Deli Bilal sahneden çıkar, Mayk’ ı kalabalığın üzerine doğru sürer) Mayk yakala oğlum (Kalabalık dağılır sadece Polis Memuru Adem kalmıştır)
POLİS MEMURU ADEM – Faydasız Tekkaş… O beni tanır gel bakalım Mayk… (Mayk yanına gelir, Polis Memuru Adem elinde bulunan yarım basket topunu Mayk’ın kafasına geçirir, sahneye hiç alakasız olduğu halde Asistan Seçkin’ de gelmiştir. Yabancı Müzik eşliğinde Polis Memuru Adem – Abdulrezzak (Tekkaş) – Asistan Seçkin kafasında yarım basket topu olan ve basket topu gibi seken Maymun Mayk’ la dans ederek onu bir basket topu gibi bir müddet sürerler)
ASİSTAN SEÇKİN – (Bir müddet sonra Polis Memuru Adem’ e doğru Maymun Mayk’ ı gönderir) Al ben yoruldum
POLİS MEMURU ADEM – (Maymun Mayk’ı sahne çıkış kapısına doğru fırlatır, bu esnada Maymun Mayk’ ın üzerinden kadın iç çamaşırı sahneye dökülür) Bu da üç sayı oldu!... (Sahneden Polis Memuru Adem – Abdulrezzak (Tekkaş) – Asistan Seçkin çıkarlar)
DELİ BİLAL – (Sahneye girer, araştırır mahiyette sağa sola bakar) Mayk… Mayk nerdesin?... (Birden yerdeki kadın iç çamaşırını görerek eline alır) Anam (Çamaşırı yere düşürür, eliyle yüzünü kapar, tekrar çamaşırı alır bakar) Anam (Tekrar çamaşırı yere düşürür) Mami…
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Sahneye telaşlı bir şekilde girer) Ne var?
DELİ BİLAL – Mayk yok!...
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Sahnedeki kadın iç çamaşırını eline alır, çığlıkla elinden atar, ağlamaya başlar) Oğlum ne oldu Mayk’ a (Polis Memuru Adem sahneye girer) Adem ne oldu Mayk’ a?
POLİS MEMURU ADEM – Mayk’ ı en son potaya attım… Üçlük oldu… (Sahneye Polis Memuru Oğuzhan ile birlikte Cuma girer)
POLİS MEMURU MUHAMMET – Sakin ol Bilal… Bir şey olmamaış, hem bak üç sayı olmuş…
POLİS MEMURU OĞUZHAN – Abi biz bir şeyler yapmaya çalışıyoruz herkes kendi havasında. İyisi mi Bilal’ le şöyle bir dolaşıp gelelim (Polis Memuru Muhammet’ e göz atar)
POLİS MEMURU MUHAMMET – Siz bir dolanıp gelin (Sahneden Deli Bilal ve Polis Memuru Oğuzhan çıkar) Şimdi Başkomiserim biz ışıkları birazdan kapatacağız
CUMA – Evet abi, ne oynayacağız?
POLİS MEMURU MUHAMMET – Saklambaç oynarız
CUMA – Ne güzel abi (Alkışlar)
POLİS MEMURU MUHAMMET – Kapat ışıkları Adem
POLİS MEMURU ADEM – Kapatayım mı?
POLİS MEMURU MUHAMMET – Kapat, kapat (Işıklar kapanır, Deli Bilal ve Polis Memuru Oğuzhan elinde mumları yanan pasta ile sahneye girerler, sahnedekiler koro halinde) İyi ki doğdun Cuma… İyi ki doğdun Cuma… İyi ki doğdun Cuma… İyi ki doğdun (Işıklar yanar) İyi ki doğdun (Sahneye Polis Başmüfettişi ve Profesör Seçkin girer koronun sesi azalır, gelenler arkalarında olduğundan görmeyen Deli Bilal ve Polis Memuru Oğuzhan bağırmaya abartarak devam etmektedir) İyi ki doğdun Cuma… İyi ki doğdun (Polis Memuru Muhammet, Polis Memuru Oğuzhan’ a eliyle arka tarafını işaret eder)
POLİS MEMURU OĞUZHAN – (Arkasına döner ve Polis Başmüfettişi ile gözgöze gelir) İyi ki ….doğdunuz Müfettişim… Pardon geldiniz! Hoş geldiniz! Sizin de doğum gününüz olduğu için parti filan hazırladık.
PROFESÖR SEÇKİN – İşte Sayın Müfettişim her şey anlattığım gibi değil mi?
POLİS BAŞMÜFETTİŞİ – Sayın hocam, öncelikli olarak söylediklerinize inanmadığım için sizden özür dilerim. Gördüğüm manzara anlattıklarınızı da geçmiş
BAŞKOMİSER FARUK – (Sahneye Başkomiser Faruk girer, Cuma’ nın yanına gelerek kafasını okşar) Merhaba arkadaşlar… Hoş geldiniz Müfettiş Bey…
POLİS BAŞMÜFETTİŞİ – Başkomiserim sağda solda gezeceğinize biraz karakolla ilgilenseniz!
BAŞKOMİSER FARUK – (Etrafa baktıktan sonra, Cuma’ ya döner) Ne haber Başkomiserim, doğum günün kutlu olsun!
CUMA – Sağolun Başkomiserim
POLİS BAŞMÜFETTİŞİ – (Yüksek sesle) Öhö öhö… Başkomiserim, Başkomiserim karakol ne hale gelmiş böyle?
POLİS MEMURU MUHAMMET – Başkomiserim biz Cuma’ ya bir sürpriz yapalım dedik ama…
BAŞKOMİSER FARUK – (Polis Başmüfettişine döner ve Yüksek sesle) Ne var? Arkadaşların yaptığı her şeyden haberdarım. Sizde raporunuza gördüğünüz her şeyi yazın, sorumluluk benimdir!
POLİS BAŞMÜFETTİŞİ – Ne demek haberim var, sağda solda gezeceğine birazda karakolla ilgilenseniz!
BAŞKOMİSER FARUK – Müfettiş bey, sizin göreviniz gördüğünüz yanlışları tespit etmek. Buyurun tespitinizi yapın, ama benim idareciliğime müdahale edemezsiniz!
POLİS BAŞMÜFETTİŞİ – Buyurun hocam çıkalım, zaten bu karakolun çivisi çıkmış
DELİ BİLAL - Ne çivi mi çakılacak, ben çakarım (Polis Başmüfettişi, Prof. Yetkin Seçkin hızlıca sahneden çıkar. Bir müddet sessizlikten sonra, sarhoş elinde içki şişesiyle sahneye girer)
SARHOŞ – Ben böyle karakol görmedim vallahi. Buranın çivisi çıkmış. Bir açık, bir kapalı.
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Sarhoşun üzerine yürümeye başlar) Şimdi günah keçisi bulundu. Bilal buna da bir otuzluk çivi oğlum…
DELİ BİLAL - Otuzluk küçük gelir
SARHOŞ – (Karakolda çıkmaya başlar) Abi yanlış anladın, burası çok güzel bir yer (Sahneden çıkar)
POLİS MEMURU OĞUZHAN – Başkomiserim, bizde Başkomiserim gelsin pastayı öyle keseriz diyorduk
POLİS MEMURU MUHAMMET – Evet biz öyle dedik ama Adem, “Boşverin Başkomiseri, hemen getirin keselim” dedi efendim
BAŞKOMİSER FARUK – Adem öyle demez arkadaşlar
DELİ BİLAL - Dedi, dedi Başkomiserim
BAŞKOMİSER FARUK – Neyse saçmalamayı kesin de, getirin bakalım bıçağı, sende mumlara üfle Cuma, dağıtalım pastayı (Alkışlar yükselir, sahneye Mehmet Bey girer)
MEHMET BEY – Merhaba arkadaşlar (Deli Bilal kalabalıktan uzaklaşarak, bir köşeye çekilir)
BAŞKOMİSER FARUK – Hoş geldin Mehmet
MEHMET BEY – Günlerdir uyuyamıyorum Faruk, artık gerçekleri konuşmanın zamanı geldi. Hani şöyle de ortam kurulmuşken doğum günü pastası filan, bende … Bu güzel günde oğluma kavuşsam!
BAŞKOMİSER FARUK – Bugün duyduğum en güzel kelime
MEHMET BEY – Bilal (sessizlik) Oğlum (sessizlik) Oğlum (Sessizlik, iki elini açarak) Bitti artık o kara günler oğlum (Bilal Babası Mehmet’ e dönerek ağlamaya başlar) Her şeyi telafi edeceğim oğlum, artık kaçmamıza gerek kalmadı (Tam birbirlerine sarılacakken, sahneye Aziz belinde silahla girer)
AZİZ - (Bağırır) Ayrılın bakalım ayrılın. (Mehmet Bey ve Deli Bilal’ in ortasına girer) Benden kaçacağınızı zannettiniz değil mi? Sen ve deli kılığındaki oğlun Bilal
MEHMET BEY – Dur Aziz, ne kaçması
AZİZ - Niye durayım ha? Ben sana dur dedim sen durdun mu? Ben yıllara dur dedim durdu mu? Benim oğlum senin yüzünden öldü Mehmet. Ben o günden bu yana her gün ölüyüm.
MEHMET BEY – Hatayla yapılan bir şey, telafi edeceğim
AZİZ - (Belinden çıkardığı silahı Mehmet Bey’ e doğrultur) Her şey telafi edilebilir, soğuk namludan çıkan bir mermi çekirdeği ile. Atan kalp durur, saat durur, hayat durur. Belki her şey yeniden güzelleşir. (Silahı kendi kafasına dayar) Belki her şeyi düzeltmek bu kadar zor değildir. Bir yerlerde okumuştum, beynimizde bizi yiyip bitiren düşüncelerimizi atarsak, yeniden doğabiliriz. Yeniden doğanlar geçmişi hatırlamaz. (Silahı tekrar Mehmet Bey’e doğrultur) Bu yaptığım gösteri seni etkilemedi. Namlunun ucunun seni yada beni göstermesi fark etmez. Sana gerçekten zarar verecek, o kötü kalbinde bir yara açmaktır. Yıllarca kapanmayacak iltihaplı bir yara. Kuvvetli üşüttüğünde, her öksürükte ciğerlerin parçalanırcasına ağrır ya… Öyle bir yara (Silahı indirir) İşte ben böyle yaşadım Mehmet (Arkasını dönerek çıkarken silahı birden Deli Bilal’e doğrultarak iki el ateş eder, bağırarak sahneden çıkar) Sende benim yaşadıklarımı yaşa… (Sahnede yer alanlar bağrışmalarla, şok halinde ağlamaktadır)
MEHMET BEY – Bilal…(Oğlunun yanına giderek kucağına alır) Kalk oğlum kalk… Fırtınam benim. Fırtınam uyan, eskisi gibi olacağız. Senin yanımdan hiç ayrılamayacağım, seni saracağım, Fırtınam, kalk kalk kalk (Polis Memuru Oğuzhan Mehmet Bey’ i alarak Başkomiser Faruk’un yanına götürür, Mehmet Bey Başkomiser Faruk’ un omzuna yaslanır) Niye Faruk niye? Bunca ayrılık, oğlumu deli kılığına sokmak boş muydu? Niye Faruk, Fırtına
POLİS MEMURU ADEM – (Deli Bilal’ in yanına gider ellerini tutar) Bilal, kardeşim… Sana o kadar Titanik yaptım burada, ne olur ölme Bilal (Arkasını döner ve ağlamaya başlar)
DELİ BİLAL – (Deli Bilal ölmemiştir. Önceki sahnede demir eksikliğini gidermek amacıyla Polis Memuru Muhammet’ ten aldığı çay tablasına mermi isabet etmiştir. Yattığı yerden, göğsündeki mermi isabet eden çay tablasını çıkararak seyirciye gösterir, kalkar ve yüksek sesle) Adem abi!
POLİS MEMURU ADEM – (Çöktüğü yerden fırlar, şok olmuştur) Söyle Bilalim!
DELİ BİLAL – Abi burnumun direni kırdın, bu matrix kurufasülyenin kokusu nasıl öyle!
(Sahnede ağlamaların yerini kahkahalar almış, herkes şok yaşamaktadır, Müzik eşliğinde herkes oynamakta, Mehmet Bey’le Deli Bilal birbirleriyle yılların özlemini giderircesine sarılmaktadır. Birden müzik kesilir sahneye Gizemli Ozan elinde sepetle girer)
GİZEMLİ OZAN - Başkomiserim, Başkomiserim
POLİS MEMURU MUHAMMET - Buyurun
GİZEMLİ OZAN - İyi günler. 122. sokakta terk edilmiş bir bebek buldum
POLİS MEMURU MUHAMMET – (Sepeti eline alır) Ah canım ne kadar tatlı…
BAŞKOMİSER FARUK – Muhammet…
POLİS MEMURU MUHAMMET – Buyurun Başkomiserim
BAŞKOMİSER FARUK – Başkomiserim dedi, Polis Memuru demedi! (Bebeği Polis Memuru Muhammet’ in kucağından alır) Adem bunun benim koltuğumda gözü var heralde!
POLİS MEMURU ADEM – (Rahatlamıştır) Olmaz olur mu Başkomiserim hem de onbeş yıldır sizin koltuğun peşinde
BAŞKOMİSER FARUK – Muhammet…
POLİS MEMURU MUHAMMET – Buyurun Başkomiserim
BAŞKOMİSER FARUK – (Elindeki bebeğe bakar) Bu bebeğin adını; Fırtına Cuma koyuyorum (Herkes gülmeye başlar)
POLİS MEMURU MUHAMMET – Çok farklı oldu! (Herkes sevinç içinde dans etmektedir)
POLİS MEMURU ADEM – (Sahnenin önüne çıkar, şiirini okumaya başlayınca diğer oyuncularda yavaş yavaş sahnede yerlerini alırlar)
Gece olup evlerin ışıkları bir bir sönünce
Karanlığa atlar tepe lambalarını yakar geceyi ben aydınlatırım
Karakolun telefonu imdat isteyenlerce acı acı çalarken
Geceye dalar soluğu vatandaşımın yanında alırım
Polis olmak her ne kadar zor olursa olsun
Her daim vatandaşıma güler yüzlü olurum
1845 yılından beri Türk Polis Teşkilatı
KORO HALİNDE DİĞER OYUNCULAR -
Yedi Gün Yirmidört Saat Hizmetinizdedir.
(Perde Kapanır)


Yazan: Mustafa Firuz BOZKURT

İletişim: mfiruz@ttmail.com






















Paylaş      
Yorumlar

Mehmet GÜRBÜZ - ( 11/25/2010 )
BU OYUNU İZLEME FIRSATIM OLMUŞTU GERÇEKTEN MÜKEMMEL Bİ OYUN EMEĞİ GEÇEN TÜM ARKADAŞLARA BİZE BÖYLE Bİ OYUN SUNDUKLARI İÇİN TEŞEKKÜR EDİYORUM...

Ekrem Korkut - ( 11/27/2010 )
Yeni bir polisiye tiyatro oyunu. Nev-i şahsına münazır uslübüyle, güzelliklerle dolu, sonu aksiyon filmi ağırlığında bağlanan tiyatronun bütün tadlarının sunulduğu, gökkuşa renkleriyle süslenmiş, gerçek insanların hikayesi.
Polis konulu oyunlara yeni bir bakış açısı getirecektir.
Bravo hocam


Nilgün Genç - ( 11/30/2010 )
Oyun videoları facebook sayfasında var. Metnine de buradan ulaştık. Teşekkürler. oyun facebook sayfası http://www.facebook.com/pages/TIYATRO-GUVEN-POLIS-KARAKOLU/113810695330170
Manisa


Ahmet Cengiz Yıldız - ( 12/3/2010 )
Fotoğraflara bakacak olursak oyun keyifli bir tiyatro eseri. Kısa süre içerisinde izlemem(iz) dileğiyle

nilay ata - ( 12/8/2010 )
Sahne tozunu yuttuktan sonra asla vazgeçilemeyen tiyatro severlerin kalemlerine sağlık

muhammed ensari - ( 12/22/2010 )
bu oyunda emeği geçen herkese başta firuz komserimiz olmak üzere sonsuz teşekkürlerimi göderiyorum byle bi projede yer alıp oyuncu olarak ter döktüğmden dolayı çok mutluyum..

Kayahan Kocaman - ( 12/26/2010 )
Müzik - Dram - Komedi unsurları; bir yemekte olması gereken malzeme -baharat - pişirme unsurları kadar orantılı kullanılmış. Bir mengen’ li olarak beni kıskandıran bir ahçılık (!) Profosyenel ve amatör tiyatroların dikkatle takip etmesi gerektiğini düşünüyorum. Yazarın diğer oyunlarına da baktım. Oyun yazarları özellikle ’müzik’ unsurunu bu tiyatro oyununda olduğu gibi kullanmalılar.
Oyunun ilerisi için umut vadettiğini düşünüyorum.
İyi şanslar ve başarılar dilerim.
Kayahan Kocaman
Oyuncu


Yeliz Türkmen - ( 1/1/2011 )
oyun harika, bahar şenliklerine hazır edeceğiz

batuhan ateş - ( 1/6/2011 )
okulumuzda oyunda oynanacak.ben faruk baş komiser rolündeyim

nurhan ateş - ( 2/7/2011 )
güzel bir tiyatro teksti. bizde oynayacağiz
izmir


Yaşar Sönmez - ( 2/23/2011 )
güzel oyun. tşkr ederiz.

ümmühan gezer - ( 4/3/2011 )
güzel oyun

adil öz - ( 4/15/2011 )
Düzce belediyesinin düzenlediği tiyatro festivalinde 23.05.2011 günü saat19.00 da güven polis karakolu oyunumuz yarışacaktır

nuray sağlam - ( 5/16/2011 )
fotoğraflar keyifli bir oyun olduğunu işaret ediyor.

Nihal Mutlu - ( 7/10/2011 )
Eğlenceli ayrıca polis konulu olması avantajını arttırıyor
Adana


Ayla Çubuklu - ( 9/13/2011 )
2012 yılı gösterimimize inş. alacağız.


mustafa - ( 12/17/2011 )
Oyunuz sahneleyeceğiz.
Yozgat YIBO


Neşe Çalışkan - ( 2/19/2012 )
güven polis karakolu oyununun özelllikle son kısmı harikulade olmuş. iyi bir son hepimizin istediği bir bitiştir.
Neşe Çalışkan
Amatör Tiyatrocu
Grup istanbul
İstanbul


Nusret Çelik - ( 2/26/2012 )
Güven Polis Karakolu tiyatro oyunu, son zamanlarda okuduğum en iyi tekstlerden biri.

Murat Temel - ( 3/28/2013 )
Erzincan da sahnelendi. Çok güzel

süleyman aktaş - ( 6/13/2013 )
değerli hocam ellerinizden öpüyorum. başarınız sürekli olsun.

Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 992
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • Nazım'ın Şiiri Tiyatro Olur Mu? Demek Oluyormuş!: Kerem Gibi (Üstün Akmen) - 12/1/2010
  • Yeter Artık! Çarka Çomak Sokmak Gerek (Serkan Fırtına) - 11/29/2010
  • Leyla'nın Evi, Onur'suz Sergilenecek! (Recep Ali Aksoylu) - 11/29/2010
  • Bir Çöküşün Dramı: Vanya Dayı (Metin Boran) - 11/29/2010
  • Onur By (Arda Aydın) - 11/28/2010
  • Levent Üzümcü Söyleşisi (Onur Şimşek) - 11/25/2010
  • Aristophanes'in Eşekarıları Oyunu Üzerine Güncel Bir Yorum (Bilal Akar) - 11/25/2010
  • İstanbul Devlet Tiyatrosu - Beğendiğiniz Gibi, Beğenilecek Gibi Değil ! (Melih Anık) - 11/25/2010
  • Tiyatro Sıfır Nokta İki'den Oyunculuk Şöleni: Korku Tüneli (Üstün Akmen) - 11/25/2010
  • Üniversite Salonları Misafir Odası Değildir! (Bilal Akar) - 11/25/2010
  • Güven Polis Karakolu - Karakolda Bebek Var (2 Perdelik Komedi) (Mustafa Firuz Bozkurt) - 11/25/2010
  • Ormanda (Çocuk Oyunu) (Hakan Yozcu) - 11/22/2010
  • Folklorcunun Bir Günü (Hakan Yozcu) - 11/22/2010
  • Sevgili Amcam (Hakan Yozcu) - 11/22/2010
  • Tepsi İçinde Yanan Mumlarla Başlamıştı Herşey... - Dört Kişilik Bahçe (Can Murat Yaşar Şengel) - 11/22/2010
  • Vanya Dayı ve Fail-i Müşterek (Üstün Akmen) - 11/22/2010
  • Romeo ve Juliet: Tüketilemeyen Bir Aşk Hikâyesi (Mustafa Göksal) - 11/22/2010
  • Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim (Metin Boran) - 11/22/2010
  • Kaygan Zemin (Suat Ünaldı) - 11/15/2010
  • BENİM (Kemal Başar'ın) Romeo ve Jüliet'im – İBB Şehir Tiyatroları (Melih Anık) - 11/11/2010
  • -Gömülmeye Razı Olmayı Reddeden- Ölüleri Gömün! (Dilek Öztürk) - 11/11/2010
  • Meraklısı İçin Öyle Bir Hikaye Adlı Oyun Üzerine (Zeynet Öztunca) - 11/10/2010
  • Allah Hayırlara Getirsin, Dün Gece Sabaha Karşı Bir Düş Gördüm (Üstün Akmen) - 11/10/2010
  • Arif Akkaya'nın Cevabına Cevap - Arzunun Onda Dokuzu (Melih Anık) - 11/9/2010
  • Arif Akkaya'dan Melih Anık'ın Arzunun Onda Dokuzu Oyun Eleştirisi'ne Cevap (Arif Akkaya) - 11/8/2010
  • Erkek, Kadın, Özlem, Kin, Sevgi Temalı Bir Mozaik: Dört Duvar (Üstün Akmen) - 11/3/2010
  • Alevli Günler - İstanbul Halk Tiyatrosu (Melih Anık) - 11/3/2010
  • Eda Bingöl Söyleşisi - Opera söylerken hiçbir şeyden almadığım zevki alıyorum! (Onur Şimşek) - 11/3/2010
  • Sûrname (-i Yiğit Sertdemir) 2010 – İstanbul BB Şehir Tiyatroları (Melih Anık) - 11/2/2010
  • ÜSTÜN AKMEN: Eleştirinin Evliya Çelebisi (Devrim Büyükacaroğlu) - 11/2/2010
  • Kan ve Ölümle Gelmişti Alemdar (Pınar Çekirge) - 11/2/2010
  • Peynir ve Yumurta; Kocaeli Şehir Tiyatroları (İhsan Ata) - 10/30/2010
  • İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda Ölüleri Gömün (Metin Boran) - 10/30/2010
  • Çocuksuz, Kocasız, Sevgilisiz, Kentsiz, Ülkesiz: Troyalı Kadınlar (Üstün Akmen) - 10/30/2010
  • Samsun Devlet Opera ve Balesi'nden Kontes Mariza (Onur Şimşek) - 10/30/2010
  • İBB Şehir Tiyatroları - Arzunun (Onda Dokuzu) Dokuz Parçası / Dokuz Kadın (Melih Anık) - 10/25/2010
  • Pitchfork Disney: Korku Tüneli (Zeynet Öztunca) - 10/25/2010
  • Engin Alkan ile Alemdar Üzerine (Sinem Özlek) - 10/25/2010
  • Sen Shakespeare'i Bilir misin Başkan? (Alaattin Emrah Özdilek) - 10/25/2010
  • Burçak Çöllü'yü Henüz Tanımıyorsunuz... (Recep Ali Aksoylu) - 10/24/2010
  • Tehlikeli İlişkiler - Dangerous Liaisons (Mustafa Göksal) - 10/22/2010


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    3 Ekim'den itibaren her PERŞEMBE Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..