| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
Tiyatro Kedi, tiyatrokare ve Talimhane Tiyatrosu Artık Rüştü Uzel'de
Efe Deprem






Bu benim ilk röportajımdı. Çok şanslıydım çünkü üç büyük tiyatro duayeniyle vakit geçirebilme ve onlarla tiyatro üzerine konuşabilme olanağı bulmuştum: Hakan Altıner, Nedim Saban, Mehmet Ergen...
Onlar provaya giderken ben bu güzel sohbetin zihnimde bıraktığı tat ile dönüş yoluna koyuldum.

İçimden kendi kendime sordum ,bu ülkede mutlu olmak için sanırım bilmemek öğrenmemek gerekiyor :)

Çünkü aydın insanlar, bilen insanlar, ülkemize hizmet eden insanlar, sanat için, tiyatro yapabilmek için ,bu ülke insanlarına faydalı olabilmek için uğraşırlarken, istedikleri boş alanı ve kolaylıkları bulamıyorlar. Kendi işlerinden başka türlü türlü sorunla uğraşıyorlar. Gönül isterdi ki Türkiye'de tiyatro bir futbol maçı kadar izlensin.
Her şampiyonluk maçı gibi her premier’i bir başbakan ve cumhurbaşkanı izlesin.
Umudumuzu yitirmeyelim, bir gün belki hayatta diyelim…

Efe Deprem…

Buyrun yaptığımız keyifli sohbetin okuyun...



Efe Deprem (ED): Neden birleşti bu üç tiyatro ?

Hakan Altıner (HA) : Başlangıçta tiyatrokare ve Tiyatro Kedi olarak Hadi Çaman’ın son yıllarında burada işin içinde bulunup, salonun giderek çökmekte olan son haline tanık olmuştuk. Bu sezonun başında Haldun Dormen, Nedim Saban ve ben, Milli Eğitim Bakanı Nimet Hanım’la görüştük. Çok ilgiyle karşıladı. “Burası tekrar bir tiyatro olarak yaşasın” dedik. “Çok memnun olurum” dedi. “Ama siz orada nasıl barınacaksıntız ve işin yasal statüsü ne olacak” dedi.

Buradan 17 kamyon hurda çıktı. Bütün tesisatı elden geçti. Sadece elektrik tesisatı kaldı, var o da bu hafta tamamlanacak.
Buranın bir tiyatro olabilmesi için makyajdan öte kalıcı olarak ne gerekiyorsa güç birliği yapmaya karar verdik .


Binanın tadilat öncesi hali...

İsmail Can Törtop (İCT) : Ne zamandan beri el değmiyordu buraya ?

H.A. : Hadi Çaman’ın son döneminde de çok ihmal edilmiş .

Nedim Saban (NS) : Hadi Çaman’ın hastalığında da kapalıydı

H.A. : Sonra Nedim’le tekrar oturup konuştuğumuzda buranın daha canlı daha alternatif oyunlar sunan bir kültür merkezi esprisinde olmasının yenilenmesine bambaşka bir boyut getireceğine karar verdik. Bu anlamda da her birimizin bir tiyatro çizgisi var, çeşitli oyunlar oynuyoruz ,tek düze tiyatrolar değiliz ama daha avangard ve daha farklı soluk getirecek bir tiyatroya ihtiyaç duyduk. Nedim’in de benimde çok iyi tanıdığımız ve çalışmalarını da çok sevgi ve hayranlıkla izlediğimiz Mehmet Ergen’le konuştuk, Talimhane Tiyatrosu’nun da sürmekte olan bir salon problemi vardı. Yani ortak enerjilerin bir araya gelmesiyle bu üç tiyatro bir araya geldi.


Binanın tadilat öncesi hali...

E.D. : Peki proje bazında bir birliktelik var mı ? Birlikte oyun çıkarma gibi fikirleriniz var mı ?

Mehmet Ergen (ME) : Organik bağlantılarımız var tabi. Ben tiyatrokare’nin oyununu yönetiyorum, ileride de turneleri oyunları paylaşırız.

N.S. : Tiyatrocuların güç birliği yapmalarını ben severim. 18 mayıstan beri bizim güç birliğimiz var. Tiyatrocuların birbirlerine karşı hırsları bitti .



M.E. : Genç ve yeni yapılanan tiyatrolara burada destek olmuş oluyoruz. Biz buraya boş bir bina olarak girdik ve burayı kullanılır hale getirdik. Yeni yapılanan tiyatroların da gösterilerini yapacakları bir salonları olmuş oldu burası, bu nedenle yeni tiyatroların tekliflerini her zaman değerlendiriyoruz. Mesela genç bir tiyatro, Tiyatro Yüzleşme geldi burada iki gösteri yaptılar .

H.A. : Okul aile birliğinden buranın sorumlusu olarak aldığımız bilgi, 2010 üniversite Tiyatroları Festivali için burası salon olarak konulmuş. Nasıl olacaktı bilmiyorum.

N.S. : Bu festival geçen sene buranın lağımlı zamanında bile yapılmış. Buraya girilemeyecek bir durum vardı. ona rağmen burada üniversiteler arası şenlik yapılmış.

H.A. : Burası öyle bir haldeydi ki hurdası atıldıktan sonra ilaçlanması üç gün sürdü.

N.S. : Şunu da söyleyeyim ki İstanbul’da merkezi yerde tiyatro çok az. Güzel tiyatrolar var; Büyükçekmece, Kartal, Pendik, Zeytinburnu’nda. Olağanüstü salonlar var ama merkezde yok, olanları yaşatmak gerekiyor.

E.D. : Bu kadar iyi bir lokasyonu olan bir yerin neden kapatıldığını merak ediyordum uzun zamandır.

M.E. : Başlar başlamaz, açıldığımız günden beri bütün oyunlara seyirci geliyor .

H.A. : Her sene istatistik tutuyoruz genç seyirci %73 lerde. Bu genç seyirci Talimhanenin potansiyel seyircisi. kalan durmuş oturmuş tiyatro seyircisi kitlesi de Tiyatro Kedi ve tiyatrokare’nin potansiyel seyircisi. O nedenle doğru adres olacak farklılıklar adına.

N.S. : Seyirci yine de oyunu seçiyor

E.D. : Talimhane’nin de bir kapatılma yaşadığını hatırlıyorum. Kumbaracı 50 nin kapatılmasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?

M.E. : Bir süreç içerisindeyiz anıtlar birliği ile görüşmelerimiz sürüyor. Bizim de biraz acemiliğimize geldi. Bizim tiyatro, çalışmalarına devam ediyor sadece şu anda seyirci kabul edemiyor, mekanı kullanabiliyoruz. Kumbaracı 50 de bu gece açılış partisi yapıyor ..

E.D. : Sizin isminizi Google’a yazdığımız zaman 40 kilo verdiğiniz çıkıyor. Bu 40 kiloyu vermenizde Türkiye de tiyatro yapmanın payı nedir acaba? :)

N.S. : Türkiye de tiyatro yapmak çok zor bir şey. Bütün yaz bu tiyatronun açılması için uğraştık ancak bütün yük Hakan Altıner’deydi. Bizim işçiliğimiz çok ağır.
Teknik işlerle çok uğraşıyoruz. Hadi Çaman da o konuda çok emek verdi. Her sabah başka bir problemle uyanıyorsunuz. Bazen oyun bile okuyamadığımız gün oluyor. Amerika’da iki direktör vardır; managing direktor, artistic direktor. Biz tiyatrolarımızda onu oluşturamadık henüz.

M.E. : Onun yanında sektör olması gereken bir konu tiyatro, bizim dışımızda bazı öğelerin, bazı şehirlerin bazı salonların genel sanat yönetmenlerinin bizi çağırması burada oynayın demesi festivalleri önceden haber vermesi ,burada ortak produksiyon yapabiliyoruz diyebilmesi ,bir teknisyenler sendikası olması gerek. Işıkçıların, sahne amirlerinin bir yere bağlı olması gerekir. Onları arayabiliceğimiz bir yer olmalı, biz sürekli kendi insanlarımızı yetiştirmek zorunda kalıyoruz, hem dışarıdaki insanlara nasıl turne yapılacağını öğretip ondan sonra turneye gidip ondan sonra gişeci kaçtı mı diyip gözümüz arkada oyunu seyretmek zorunda kalıyoruz. İçine girebileceğimiz bir sektör olmadığı gibi özel tiyatro denen birimin dışındaki bütün sektörleri de kendisi yaratması dışındaki bütün elemanları kendisi yetiştirip onları göndermesi gerekiyor .talimhane bu gece Bursa’da oynuyor, organizasyonu yapanlarda bizim yetiştirdiğimiz insanlar. “Bak parayı ondan al zarfa koy ,kamyoncuyla konuş” gibi tüm ilişkileri biz ayarlıyoruz buradan. Yoksa o turne olmaz. Biz bir şehre gidince orada ne salon var, il kültür müdür müsait mi gibi ilişkilere girmeye çalışıyoruz.

E.D. : Aile babası gibi tiyatro yapan kişi de içerideki en ince ayrıntıya kadar düşünmek zorunda gibi görünüyor.

N.S. : Tabi tabi. Bir salon yaşatmak ayrı bir şey. Sabun var mı ışıklar yanıyor mu her türlü ince ayrıntıya hakim olmalısınız .
Sonra bu yordu bir süre sonra gezici olmayı tercih ettik .

H.A. : Gezici olunca da bir süre sonra merkezi olma sıkıntısı yaşadık.

N.S. : Tiyatronun bir evi olmalı. İnsanların buluştuğu teknisyenlerin bir dekor çakabildiği bir yeri olmalı .

İ.C.T. : Burası inşallah kalıcı olacak.. Peki bundan sonra ortak repertuar düşünüyor musunuz ?

H.A. : Kombine bilet diye bir sistem geliştirdik . Kombine bilet alan seyirci tüm oyunlara %50 indirimli giriyor.

E.D. : Yurt dışında böyle işliyor sanırım sistemH.A. :.

H.A. : Bunun dışında tiyatrokare’nin bir çocuk oyunu var, bizim ve Talimhane’nin yok. Belki ortak bir çocuk oyunu yapabiliriz.

M.E. : Sezona yarısında girdik… Yeni sezona daha iyi gireceğiz .



İ.C.T. : Yaz döneminde de açık kalacak mı salon?

H.A. : Biz burada kurslar, work shoplar yapmak için açık tutmaktan yanayız. Yine okul yönetimi karar verecektir. Biz hep yaşasın istiyoruz.

M.E. : Belki tiyatro festivalinde kullanılır .

İ.C.T. : Sahnenin yönetimi tamamen sizin değil o zaman, okul yönetiminin de hakkı var sanırım…

H.A. : Biz tahsis yoluyla kullanıyoruz .

E.D. : Hakan Abi, siz başladığınız günden bu güne kadar Türk tiyatrosunun nereye geldiğini görüyorsunuz ?

H.A. : Bizim başladığımız dönem, Kenter Tiyatrosu’nda geçirdiğim dönem, Türkiye’de tiyatronun altın yılları diye anıldığı dönem. O yüzden çok şanslıyım. Bir rakam vereyim: İstanbul’un nüfusu bir milyondu o zaman. 60lı yılların sonunda Devlet Tiyatrosu sahnesi yoktu, 3 Şehir Tiyatrosu sahnesi vardı. Onun dışında haftada 6 gece 33 özel tiyatro sahne açıyordu. İstanbul da şimdi nüfus yirmi milyon, düzenli olarak oynayan düzenli repertuar ve programla oynayan 10 tiyatro vardır. Belirli bir sistemde ve düzenli repertuarla oynayan tiyatrolardan bahsediyorum. Kabahat sadece seyircide değil kabahat tiyatrolarda. Tiyatro adı altında devlet yardımına bu sene 320 tiyatro başvurdu. Alt alta listesini vereyim, internete girin herhangi bir kaydı yok en azından 200 tiyatronun. Bu ciddi bir örnek.

N.S. : Çocuk oyunları için bir şey söyleyeyim. Sırf İstanbul da okullarda oynayan 300 tiyatro var kayıtlı. Milli eğitimin standartlarına baksanız bizden istediği kağıtları ben zor hazırladım, 300 tiyatronun bu kağıtları hazırlayıp başvurması mümkün değil. Oyuncuların eğitim durumlarından textlerin teliflerine kadar inanılmaz kağıtlar istiyorlar.

H.A. : Devlet yardımı çok speküle edilen bir konu. Başvuru sayısı çok, yardım alanlar parasını beğenmiyor… Devlet yardımını şuna dönüştürsünler; tiyatrolar, belli belgeleri ibraz edebilen tiyatrolar vergi ve SSK muafiyetine tabi tutulsun, bak göreceksiniz çalışan kaç tiyatro kalacak.

N.S. : Daha radikal bir şey yapalım, biz bilet fiyatlarını aşağı çekelim. Devlet tiyatrosuyla aynı para olsun ama vergiden muaf olalım. Devlet Tiyatroları’nın devlete vergi ödeme gibi bir durumu yok.

H.A. : Haluk Bilginer’in çok güzel bir röportajını okudum bu konuyla ilgili: Diyorlar ki siz 40 lirasınız Devlet Tiyatroları 10 lira... Haluk da cevap veriyor, Devlet Tiyatrosu’na peşin ödediğiniz para 10 lira, vergilerle ödediğiniz para koltuk başına 100 lira. Onun için biz ucuz tiyatroyuz.

Şehir Tiyatroları Müdürlüğü yaparken dönemin belediye başkanı Bedrettin Dalan ilk toplantıda şunu söyledi: Bütçeleri tetkik ettim Şehir Tiyatrosu’ % 89’unu ben karşılıyorum, o zaman bedava yapayım %100ünü karşılayayım şanım yürüsün…

İ.C.T. : Ben bu yapıya da karşıyım. Tiyatro seyircisini kaçıranın, özel tiyatroların can çekişmesinin bu 6 liralık biletler olduğunu düşünüyorum.

H.A. : Tiyatroya değerini vermek meselesinde sadece seyircinin değer vermesi değil, tiyatrocularında değer vermeyi kriterler halinde oturtması gerekiyor.


Binanın tadilat öncesi hali...

E.D. : Oyun yazarlarını nasıl buluyorsunuz Türkiye’de?

H.A. : Ben çok arıyorum ama bulamıyorum .

M.E. : Ben vaktimin yarısını yazar yetiştirmek ile harcıyorum. Yurt dışından yazar, yönetmenlerle geliştirdiğimiz bir proje var oyun yaz diye, oyunyaz.com da daha detaylı tanımları var. Bu yıl da özellikle ödeneği olan tiyatrolarda yerli oyun yapma ısrarım oldu, Bakırköy Belediye Tiyatrosu’nda Gül’e Ağıt diye bir oyun oynuyor. İlle de yerli yaparsam yaparım dedim, Aksanat’ın da bu yılki repertuarını tamamen değiştirip yerli oyun almak gibi bir ricada bulunduk. Ben patronum diye bir oyunla dün açıldı. Barış Toraz’ın. Onun dışında İstanbul Halk Tiyatrosu’na bir oyun verdik, o da bizim projeden Alevli Günler isimli oyun.

E.D. : Alevli Günleri izledim, son zamanlarda izlediğim en başarılı oyundu. Yazarını da çok taktir ettim.

N.S. : Kim yazarı ?

M.E. : Irmak Bahçeci isimli genç bir yazarımız.

N.S. : Ben de burada hemen bir parantez açacağım. Devlet Tiyatrosu’nun bu 60 yerli oyununun içerisinde bu kadar yerli oyun yetiştirmiş Mehmet’e haksızlık edildiğini düşünüyorum .

M.E. : Fesleğen Çıkmazı var bir tane. Benden sadece Meltem’in telefonunu istediler ben de verdim. Bu arada galata performun da projesi çok başarılı bir proje, 17 yaşında bir kızın yazdığı bir oyun Şehir Tiyatroları repertuarına girdi. Çok güzel bir oyun.
Benim Talimhane’yi açma sebebim yazılan yerli oyunların oynanacağı bir yer olsun diyeydi ancak kapanmasıyla sekteye uğradık biraz.

E.D. : Yazar sıkıntısını çözdüğümüz zaman tiyatroda başka bir yere gideceğimizi düşünüyorum . Yıllardır tiyatroda hep yabancı klasiklerin Türkiye’de oynandığını görüyorum kötü mü değil tabii ki olması gerekiyor ama neden biz kendi yazdığımız oyunları oynayamıyoruz bu bence ciddi bir sıkıntı .

M.E. : Tiyatro kadrolu olmalı Türkiye’de. Özellikle büyük kurumların, fonların %80 ini alan devlet, şehir ve belediye tiyatrolarının yazar konusunda çok duyarlı olması lazım. Çünkü diğer sanatlara baktığınız zaman en büyük Hollywood filmlerinden çok Türk filmleri gişeyi alıyor. En çok satanlar Türk romanları oluyor, CD satışlarında da en çok Türk müzik Cdleri satılıyor. Tiyatro çok geri kaldı o konuda. Geri kalmamızın en büyük sebebi yazar arayıp bulamıyoruz. Kalantor yönetmenler oyun yazmak için kırk fırın ekmek yemen lazım diyip korkutuyorlar yazarları .

E.D. : Rüştü uzele geri dönersek…

İ.C.T. : Salonu hazırlamak mı zor oldu ,bürokrasi mi?

H.A. : İkisi de

N.S. : Burada temizlik yaptık, Eylül’de açılacaktı, olmadı .

M.E. : Öyle bir bütçeye de hazır değildik .

İ.C.T. : Sahnenin imkanları nasıl

H.A. : Klasik İtalyan salon ve makul bir salon. Biz samimi, tatlı alıştığımız tiyatro olsun fuayede vakit geçirebileceğimiz bir tiyatromuz olsun istedik.

N.S. : Tüm işleriyle genel olarak Hakan Bey ilgilendi buranın inşaatından bu güne kadar .

H.A. : Yazın yapacağımız çalışmalarla kulisler yenilenecek.

E.D. : Neden Rüştü Uzel de Hadi Çaman değil ?

H.A. : Hadi Çaman, Yeditepe Oyuncuları sahnesiydi buranın adı. Hadi’nin sağlığından başlayan okul yönetimiyle olan ciddi bir ihtilaf olmuş, Hadi’nin vefatından sonra mukavele fesih sebeplerinden bir tanesi o. Artı, Hadi’nin vefatından sonra Hadi’nin kurmuş olduğu şirket oğlu ve müdiresi Seray Hanım tarafından bir kuyumculuk şirketine satıldı. Yani şu anda Hadi Çaman Yeditepe Oyuncuları isminin sahibi Altınbaş Kuyumculuk. Dolayısıyla okul yönetimi bizi bu salonu yenilerken bizi uyardı (zaten kapıdaki ismi onlar yazmıştı Rüştü Uzel diye) “Yarın öbür gün buraya Hadi Çaman Tiyatrosu derseniz bu ismin telifi var ve başınıza problem çıkar.” Burayı da almak istemişler alamamışlar, ihtilaflı bir durum var. Bana sorarsanız bu soruyu bu ismi bir kuyumculuk şirketine satanlara hesap sorulması gerekli. Efe Çaman ve müdiresi Seray Hanım .

M.E. : Bu arada Altınbaş Kuyumculuk’un da bu ismi satın almışken Hadi Çaman Tiyatrosu’nu yaşatmasını istiyoruz. Gidip oynarız da orada .

H.A. : Onun dışında biz Hadi’nin buraya hayatını verdiği için, adını yaşatmak için gişenin üstündeki H.Ç harflerinin temiz tutulmasına özen gösterdik.
Hadi Türk Tiyatrosu’nda çok önemli yeri olan birisi. İsim verilmemesinde bizimle ilgili bir bağlantı yok.Bunu belirteyim.

N.S. : Biz buraya geldiğimizde burada bir tane fotoğrafını bulamadık. Gönül isterdi ki Hadi Çaman’la ilgili izlere rastlayalım burada ancak ben onun fotoğrafını Okan Bayülgen’den buldum. Bu acı bir durum.

E.D. : Bu güzel söyleşi için çok teşekkür ediyoruz…

Röportaj ve Fotoğraflar: Efe Deprem


Yazarın Tüm Yazıları


Paylaş      
Yorumlar

ilayda - ( 3/21/2010 )
çok güzel bir söyleşi olmuş.isim olayı dışında harcamışoldukları çaba insana umut veriyor.

nur - ( 3/21/2010 )
kombine bilet satışları gerçekten ilgimi çekti..güzel bir tutundurma çalışması olabilir bu yöntem. . .özel tiyatrolara olan talep sorununda yüksek bilet fiyatlarının etkili olduğunu düşünüyorum. türkiye’de ki ortalama gelir düzeyi dikkate alındığında bu biletlerin kolaylıkla alınması söz konusu değil. bir öğrenci 40 lira verip tiyatroya gitmektense 10 lira verip sinemaya giderim diye düşünüyor.

öykü er - ( 3/28/2010 )
çok güzel olmuşşş.. :)

mete - ( 11/3/2010 )
güzel bir röportaj olmuş.

Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 625
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • Pıtchfork Disney / Korku Tüneli (Pınar Çekirge) - 3/29/2010
  • -Ben Patronum- Diyen Mehmet Ergen'e Cevap: Köpürmeyin Sayın Ergen! (Melih Anık) - 3/29/2010
  • Dünya Tiyatro Günü'nde Hadi Çaman'a 2. Mektup (Rengin Uz) - 3/27/2010
  • Tiyatro Gününde Perdeler Kapansın (Nedim Saban) - 3/27/2010
  • Arkadaşlarıma Güzelleme (M. Ergün Işıldar) - 3/26/2010
  • Gaziosmanpaşa Ferih Egemen Sahnesi'nde Yetişkinlerle Çocukların Boks Maçı: Büyüyünce Ne Olacaksın? (Ceren Okur) - 3/25/2010
  • Gül'e Ağıt - Darülbedayi Çıkmazı - Özlem Türkad (Üstün Akmen) - 3/23/2010
  • Olmadı Sayın Anık (M. Ergün Işıldar) - 3/23/2010
  • Euripides, Bakhalar ve Baküs (Dündar İncesu) - 3/23/2010
  • Kafes'in İçindekiler ve Dışındakiler (Rengin Uz) - 3/21/2010
  • Tiyatro Kedi, tiyatrokare ve Talimhane Tiyatrosu Artık Rüştü Uzel'de (Efe Deprem) - 3/21/2010
  • Melih Anık’ın -Ben Patronum- ile ilgii yazısına Mehmet Ergen’den cevap (Mehmet Ergen) - 3/21/2010
  • Ben Patronum - Aksanat Yeni Kuşak Tiyatro'ya ve Mehmet Ergen'e Yakışmadı… (Melih Anık) - 3/21/2010
  • Keserken kendini bileyen bir bıçaktı (Pınar Çekirge) - 3/21/2010
  • Karagöz Geri Döndü (Ayşe Müge Gerdan) - 3/12/2010
  • Papaz Kaçtı - İskele Sanat ve Kültür Derneği Tiyatro Topluluğu (Hakan Yozcu) - 3/12/2010
  • Dişil ve Eril Dengede "BİZ" (Asmin N. Singez) - 3/12/2010
  • Gerçek Oyuncu Aslına En Uygun Biçimde -Gibi- Yapandır (Pınar Çekirge) - 3/12/2010
  • Tiyatroma Dokun (Nedim Saban) - 3/10/2010
  • ABT Üçlemesi (Savaş Aykılıç) - 3/10/2010
  • Konya Devlet Tiyatrosu'nda Tomris Çetinel Resitali: Gılgameş (Üstün Akmen) - 3/10/2010
  • Bu Sezonun Bir Başka Shakespeare Kolajı: Aşk Sözleri (Üstün Akmen) - 3/5/2010
  • Shakespeare'den Alıntılar ile -Bana William Deyin- (Dündar İncesu) - 3/5/2010
  • Karagöz Türkiye'ye Çin'den mi geldi? (Özcan Buze) - 3/5/2010
  • Tiyatroma Dokunma (Nedim Saban) - 2/24/2010
  • Bırakın Yıldızlar Avuçlarında Kalsın... (Rengin Uz) - 2/24/2010
  • 100 Yazıda Düşüncelerimi Paylaştım – Eleştiren, Eleştirmen (Melih Anık) - 2/17/2010
  • Sadri Alışık Tiyatrosu'ndan Bir Orhan Kemal Klasiği: 72. Koğuş (Üstün Akmen) - 2/17/2010
  • Seni Seviyorum Diyecek Kadar Sarhoş oldunuz mu hiç? (Pınar Çekirge) - 2/15/2010
  • Bu Oyuna Gelmeyin (Nedim Saban) - 2/15/2010
  • Para Uygarlıksa, Uygarlık da Paradır: -Alışveriş ve S***ş- (Üstün Akmen) - 2/10/2010
  • Ruhundan Tramvay Geçen Adam (Metin Boran) - 2/4/2010
  • Fuck Buddy Aranıyor, GAF'ta Oynuyor (Dündar İncesu) - 2/4/2010
  • İstanbul Devlet Tiyatrosu - Profesyonel - Parantez İçindeki Hayatlar (Melih Anık) - 2/1/2010
  • Sahi erkeklerin vicdanları neden temizdir? (Pınar Çekirge) - 2/1/2010
  • Ölmemiş Bir Sanatçının Cenazesinin Düşündürdükleri (Nedim Saban) - 2/1/2010
  • Devrimin Ayak İzlerini Küba'da Sürmek... (Üstün Akmen) - 1/29/2010
  • Ezilenlerin Kısık Sesi - Hizmetçiler (Cüneyt İngiz) - 1/29/2010
  • Vanilyalı İlişkiler ve Küba'nın Havanası'ndan Genco Erkal Resitali (Üstün Akmen) - 1/28/2010
  • Ümraniye Kültür ve Sanat Merkezi'nde Çocuk Tiyatrosu (Ceren Okur) - 1/28/2010
  • Doğum Günüm Bugün (Yurdagül Yurtseven) - 1/26/2010


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    1 Mayıs'tan itibaren her ÇARŞAMBA Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..