| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
Melih Anık’ın -Ben Patronum- ile ilgii yazısına Mehmet Ergen’den cevap
Mehmet Ergen




Melih Bey,
Boş konuşuyorsunuz.
Bu tür sayfalarda polemik yaratmak derdim olmaz ama sıkmaya başladınız.
Bir kaç düşünce de benden o zaman:

İlk olarak, “düşünceler” adını verdiğiniz blog sayfalarınızda sanki bir tiyatro oyunun eleştirisi yapılıyor. Ama yapılmıyor. Oyunu hiç anlatmıyorsunuz. Oyunculukları, rejiyi, ışığı hiç anlatmıyorsunuz; yalnızca oyunun metnine karşı duyduğunuz nefret o kadar öne çıkıyor ki bu yazıyı neden yazdığınız bile belli olmuyor. Elimizde yalnızca Aksanat Yeni Kuşak Tiyatro’ya ve bana kızgınlığınız ve Ben Patronum’u “yakıştıtamadığınız” kalıyor. Bu da çok güzel bir şey benim için. Siz yakıştırın diye düşünülmüyor zaten genç yerli oyun yazarlarının projeleri. Sizin sığlığınızda tiyatro eleştirileri yazanlar ne kadar mutsuz olursa o kadar başarılı sayıyorum kendimi. Kendi kurduğum tiyatroya ne yakışacağını sizden mi öğreneceğim?
Sığlığınız özellikle Nükhet Duru’nun programında bilinçli olarak yaptığım “kültür bakanı olmak, koltuk sayısını çarpmak” gibi geyikleri ciddiye almanızdan kaynaklanıyor. Kadın programlarına duyduğunuz ilgi de sizi çok çekici kılıyor ancak kendinizi bu kadar kaptırmayın, yoksa yazınızdaki gibi Tilbe Saran ile Yıldız Tilbe’yi karıştırmaya başlarsınız.

Oyun yazarının sesiyle oyun karakterlerinin sesi birbirine karıştırılmamalı. Yazar duyduğunu, gördüğünü, hissettiğini yazar. Geyik muhabbeti yapan sığ düşünceli gençler var oyunda. Bu gençler oldukları gibi sahneye getirildiğinde karşımıza sığ bir toplum çıkıyorsa, bu toplumun bir kesiminin – büyük bir kesiminin – yansımasıdır sahneye. Bunu sahneye getirmeyip yalnızca Batı edebiyatının LaBute, Shepard, Kroetz’lerini sahnelemeye devam eden bir Yeni Kuşak Tiyatro, oyun çıkışı İstiklal’de gezinen Ali’leri görmezden gelmek istiyor demektir.

Kendi kendisiyle çelişen cümleleriniz ne komik:

(Ergen)‘Ben Patronum’u seçerken de hedef seyirci kitlesinden gelecek hasılatı da hesap etmiş olmalı .Ama geçmişte saygın bir yeri olan bir sponsor tiyatrosu için seçtiği bu oyunda hasılat endişesi taşıması bir yana....

diyorsunuz. Madem sponsor var hasılatı neden endişe edeyim. Gişe vakıfa gidiyor. Tiyatro zaten ödenekli. Hem oyunun gişe yapacağını nereden çıkartıyorsunuz. Bütün ödülleri toplayan ve 3. sezonuna giren Şeylerin Şekli oyununu sizce neden durdurdum, çok gişe yapıyor diye mi? Mantığınızı kullanin. Ayrıca hasılat beklesem neden oyunu 140 kişilik bir salonda yapayım? Neden 10 oyunculu bir oyun seçeyim? Neden Yastık Adam ya da Medya Maymunları’nı sahnelediğim 400 kişilik Rüştü Uzel’de yapmayayım?

Bir cehalet ve mantıksızlık örneği daha, yine sizin ağzınızdan;

Bunu bir tiyatrocunun yaşadığı toplumun düzelebileceğine inancını yitirmiş diye anlarım . Kendisinin tiyatro bilgisine olan inancım nedeniyle de seyirciyi küçümsemiş diye okur ve kendimi hakarete uğramış sayarım.

Sevgili Melih Bey. Yukarda bahsettiğiniz inancımı o kadar yitirimişim ki kendimi kaybedip sırf bu sezon 9 oyunumun oynamasına yol açmışım.

Gül’e Ağıt – Bakırköy Belediye Tiyatrosu, Gagarin Sokağı – İstanbul Halk Tiyatrosu, Şeylerin Şekli – Aksanat, Yeni Kuşak Tiyatro, Ben Patronum - Aksanat, Yeni Kuşak Tiyatro, Medya Maymunları – Talimhane Tiyatrosu, Yastık Adam – Talimhane Tiyatrosu, Çelik Manolyalar – Tiyatrokare
Piyano – Talimhane Tiyatrosu, Salvador Dali Göndermeleri - Aksanat, Yeni Kuşak Tiyatro

Cehaletlerinizin ardı arkası kesilmiyor.

Herhalde Aksanat’a ve British Council’ e ayıp olmasın diye ortaya bir şey koymak zorunda hissetti kendini.

Diyorsunuz. Hayır, Ben Patronum “ayıp olmasın” diye sahnelenmedi. Oyun Yaz’da üretilen ve şu anda sahnelenen 4 oyun var; aşağıda. Bir o kadarı da ödenekli tiyatroların repertuarına alındı. Biraz takip edin işinizi. Kendimiz yapıp sonra da kendimiz anlatmayalım yaptıklarımızı:

Gül’e Ağıt – Bakırköy Belediye Tiyatrosu, Ben Patronum - Aksanat, Yeni Kuşak Tiyatro,
Alevli Günler – İstanbul Halk Tiyatrosu, Fesleğen Çıkmazı – İstanbul Devlet Tiyatrosu

Bu arada da yukarıdaki oyunlara verdiğim emekle kazandığım paralarla bir de tiyatro açtım. Bu tiyatroda çalışan Talimhane Gençlik Tiyatrosu’da Dolapdere ve Tarlabaşı’nda yaşayan gençler. yani sizin geceleri girmeye korktuğunuz mahallelerin insanları.

Oyunun 1979 doğumlu yazarı için “ülkenin gerçeklerini es geçiyor” diyorsunuz.
Sizin eleştiri taklidi yapan mastürbatif blog’unuz oyunu anlatmadığı için şimdi ben yazarın neleri es geçmediğini anlatmak zorunda kalıyorum. Tiyatro beni hiç sıkmıyor ama sizin gibilere anlatmak zorunda kalmak gerçekten çile.

Oyunda, “keşke memur olsaydın maaş alsaydın, takside girseydin, yazlık alsaydın, ev alsaydın” diyen bir baba var, büyük ihtimal sizin gibi inşaatçı olmasını istediği de bir oğlu. Oğlan, bu aile baskısından ve içinde yaşadığı mahallenin tüm gençlerine musallat olan bu tür baskılardan kaçıp kendisini daha “saygın” hissetmek adına “patron” olacağı bir iş kurmak istiyor. Bu iş hakkında da fazla bilgisi yok, bir çok dükkan sahibi gibi.
Babasıyla kendisi arasında duran bir kuşakta da Talip var. Memur, ama bir şekilde bir yerlere biraz para zulalamayı başarmış. Tıpkı hergün kaçırılan ve yenen paralar gibi; rüşvetler, vergiler, vs.
İşin maddi boyutu dışında manevi bir çöküş de yaşanıyor. Mahalleli – büyük küçük herkese asılıyor. Ama kendi kızkardeşine laf gelirse cinayet bile işleyebiliyor (Samet, Mehmet) Ya da evine gelin olarak layık görmüyor. (Saffet)
Bu insanlar tatil yapamıyor, bankadan kredi alamıyor, açık öğretim diplomalarıyla iş bulamıyor, evlenmeden önce rahatça cinsel ilişkiye giremiyor, istediği şeyleri giyemiyor, askerliği dondurmak için okula gidiyor, okuduğu şeyi de severek okumuyor. Kör bir milliyetçilik duygusuyla ülke içindeki ve dışındaki savaşları analiz edemiyor. Metal Fırtına kitabı ve Nefes filmi onu heyecanlandırmaya yetiyor. Facebookta takılıyor, İsmail YK dinliyor, Kral TV kliplerine özeniyor, dizi seyrediyor.

Daha sayfalarca yazabilirim, ancak, değil bu sezon, son 5-10 yılda bu kadar sorunsalı bir oyuna sığdırmış bir başka genç oyun yazarı tanıyorsanız getirin onun oyununu da sahneleyeyim; çok samimiyim. Ama sizin çağınızın 2. Dünya Savaşı sonrası edebiyatıyla, Bochert’le, Barış Toraz’ı karşılaştırırsanız olmaz. Ben size dünyada tiyatro eleştirisi nasıl yazılıyor biraz okuyun diyor muyum?
Ben de sığ kelimesini sizin kadar sık kullanamıyacağım diye korkuyorum:
Oyuncular ve dekoratör için yazabildikleriniz bu kadarsa, çok....sığ olmuş.

Son olarak oyunu, yazarı, ekibi değil de kendimi ilgilendiren bir nokta. Madem kafanız karıştı, hemen cahilce kaleme sarılacağınıza, bunca ses getiren iş arasında neden bu oyunu seçtiğimi sorsanıza. Vardır bir bildiği desenize. Çünkü var.

Mehmet Ergen

--------------------
- Melih Anık'ın sözkonusu yazısı için tıklayın...
- M. Ergün Işıldar'ın konu ile ilgili gönderdiği yazı için tıklayın...


Paylaş      
Yorumlar

Melih Anık - ( 3/21/2010 )
Mehmet Ergen’in yazısına cevabım yakında www.melihanik.blogspot.com da olacak.

ben yaptım oldu ya da ben yazdım oldu - ( 3/23/2010 )
-Kendi kurduğum tiyatroya ne yakışacağını sizden mi öğreneceğim?- altmetni -ben yaptım oldu- yada -sen kim oluyorsun da benim sığlığımı deşifre etmeye cesaret ediyorsun, ki ben bilmem kaç metre, km., lt.,kilo, desibel, hani at yarışı oynarmışçasına dörtnala bir hırs bir kumar heyecanıyla şu kadar oyun bu kadar iş becermişim; öyle soyut şeylerden konuşmam, şeylerin şekline değil şeylerin skoruna bakarım; kaç gol attım ama hem de tam doksandan; kabul egom biraz uzun boylu, kendi boyumdan da uzun, aklım biraz kısa kalır egoma; kibirliliğim gizli bir özgüven eksikliğinden gelir, insanın en büyük çilesi kendini olduğu gibi kabul etmesi; evet anlayamıyorum ne yapayım; kendim anlayamadığım için elim mahkum sizi sığlıkla itham ediyorum, bağışlayın; çünkü ben kendimi bağışlayamıyorum...-

üretkenlik sadece skorla değil nitelikle de olmalıdır
neticede sanatın skoru olmaz, derinliği olur
ne kadar derin olursa o kadar makbul olur

-çok iş yapıyorum- maskesini niye takar insan? etrafınıza bir bakın, her yere deli gibi koşturan sözümona -üretken- insanlar aslında neden kaçmaktadır, kendi içindeki boşluktan mı yoksa sığlıktan mı?



mehmet ergen - ( 3/25/2010 )
yukardaki adini koymayan insan
skor olsun diye yazmadim oyun sayisini, tiyatroya ve seyircisine inancımı yitirmediğmi göstermek için yazdım...itham oydu ya...siz hepsinin seyredip nitelik olarak düşük ölçekli bulduysanız sorun etmem. ama çok iş yapmak diyorsunuz ya...inanın bir kaçışın falan sonucu değil....tiyatrocular bilir bir oyun 1-1,5 ayda çıkar...ben de sürekli prova yapıyorum, başka iş yapmıyorum, bir sürü oyun oluyor...bu kötü bir şey olmasa...bir yönetmen yılda 1-2 oyun yönetmeli diyenler var...ama bu heryerde ve herkes için geçerli değil, niye kızdınız ki böyle...?


Deniz Çetinkaya - ( 3/26/2010 )
Oyunu izleyen biri olarak ben de bir iki kelam etmek isterim. Melih Anık’ın yazısını okudum. Bir eleştirmenin beğenmediği bir oyunu eleştirmesi gayet tabi.. Ama bunu Melih Bey’in çok üstünkörü yaptığını, aslında oyunun nesini beğenmediği hakkında kafasının karışık olduğunu düşünüyorum. Kendi duygularını etüd etmek konusunda yardımcı olmak isterim. Çünki bu rahatsızlık oyunun sahneye konmasında tam da arzulanan bir şey diye düşünüyorum.

Bunu şurdan anlıyorum ki.. Melih bey sahnelemeye oyunculuğa, ışığa kostüme dair hiç bir detay eleştiride bulunmuyor. Bana geçen isyan içindeki bu oyun bu sahne’de olmamalıydı feryadı... Benim evime bir kaç kilometre uzakta bana BAğcılar tadında bir kaç saat yaşatmayacaktı. Bin zahmet kurduğum bu dünyayı geçici olarak rahatsız etmeyecekti. Benim alanımda bana ait olmayan bi şey olamaz. O halde bu oyun buraya ait değil! diye düşündü belki... Ah ne yazık ki gelenin geçenin yolcu bizim hancı olduğumuz , sıkı sıkıya oyunun kurallarını belirleyip uymayanları kovduğumuz bir dönem geride kaldı. Çocuğunuzla aynı şarkıları dinleyebiliyo musunuz? mesela.. Kapat şunu dediğinizde o ne yapıyo? İzlemeye tahammül gösteremediğiniz bu insanlar ve böyle bi hayat var. Sen de içndeysen de seyret kendini dışındaysan da bil , yok sayma .. Bana rağmen bildik oyunlarını oynayıp durma diye yapıldı bu oyun belki bilemem..
Ama nedeni niçini sorgulamadan bu işe ömrünü gönlünü emeğini vermiş bir avuç insanın bir birini hırpalamasını doğru bulmuyorum. Tyatro eleştirisinin oyunun yönetmenine dönük kırıcı, kişisel boyutlarda değil, teknik yeterlikte ve tutarlıkta olması gerektiğini düşünüyorum. Melih Bey kabul edin oyunda anlatılan hayatların anlamsızlığı ve gelişigüzelliğine tanık olmak şoke etti sizi.. Bir buçuk saat oturmaya gelin deseler hiç bi kuvvet sizi öyle bi eve götüremezdi. Aksanat’ta oyun leştireceğim derken düşüverdiniz tuzağa..Ee ne yapalım bu da böyle bi tiyatro ..Olmadık misafirleri olmadık mekanlara götürüp bırakıveriyor işte..
.


Melih Anık - ( 3/27/2010 )
Sayın Deniz Çetinkaya,
İyi ki yazmışsınız. Zira sorduğunuz sorularla pek çok insanın aklındaki sorulara tercüman oldunuz.
Sizin okumak istediğiniz , size göre doğru olan bir “eleştiri” var oysa ben, “düşüncelerini paylaşanım” . Bu nedenle benim yazdıklarım ile sizin beklentiniz arasında fark olmasını doğal karşılıyorum.
Yazımdan oyunun nesini beğenmediğim anlaşılmıyorsa , bunda benim kusurum kadar sizin de kusurunuz olabileceğini kabul etmek, başkaları için yapmaya yeterli olduğunuzu sandığınız “duygusal etüde” kendinizden başlamakta size yardımcı olur.
Hakkımda bana yakıştırdığınız “Benim alanımda bana ait olmayan bir şey olamaz”,“şoke olmak”,”beni götürecek kuvvetin olmaması” ,”izleyemeye tahammülü olmamak” gibi “ezber” hükümlere varabilmek için benim hakkımda yeterli bilgiye sahip misiniz acaba ? Yoksa resmime bakıp birikimlerinizden(önyargı mı desek?) “hayali” bir tip yaratıp onunla vuruşmak mıdır sizin tedavi yönteminizin esası ?
Kızımla beraber dinleyemediğimiz şarkılar oluyor tabi . Ama ben onun , o da benim neden hoşlandığımızı biliyoruz. Ben ona “Kapat şunu “demiyorum. O da beni zorlamıyor. Birbirimizi anlamaya çalışıyoruz. Bu noktaya varabilmek için çok tartıştık,çok emek verdik.Önceden biliyorsam “hoşlanmadığım” şeyleri izlememeyi tercih ediyorum. Bu da “tahammül etme” gibi bir duruma yol açmıyor.Ama -sürprizler- hakkında düşüncelerimi belirtmek bir aydın namusudur diye düşünüyorum.
http://melihanik.blogspot.com/2010/03/ben-patronum-diyen-mehmet-ergene-cevap.html
http://melihanik.blogspot.com/2010/02/100-yazda-dusuncelerimi-paylastm.html
yazılarını okumanızı , sizin durumunuzdakiler için hararetle tavsiye ediyorum.
Sanıyorum yukarda yazdığım reçete, sizin dertlerinizi çözer.
Bu defalık , yorum yazma için harcadığınız emeği , vizite ücreti olarak kabul ediyorum .


Deniz Çetinkaya - ( 3/27/2010 )
Keşke siz de benzer bi emeği benim için değil profesyonel işinizi yapmak için harcamış olsaydınız. Mesela Yıldız Tilbe ile Tilbe Saran’ı ayıracak kadar bir kültür düzeyi ya da ne bileyim Mehmet Ergen’in sahneye koyduğu diğer oyunyaz oyunu , Dt’de, Halk Tiyatrosu’nda sahnelenen Oyunyaz yazarlarının oyunları raştırıp bilmek, terse düşmemek için. Adlarını özellikle yazmıyorum. Benim vizite ücretimi bırakıp da kendi aldığınız parayı hak edin, bi zahmet araştırıp da öğrenin diye.. Kamuya açık bir yerde eleştirmen olarak yazı yazacaksanız, orta öğretim performans ödevine 13 yaşındaki bir çocuğun harcadığı kadarcık da olsa emek harcamalısınız. Sizi mahcub edecek yanılgıları içermediğinden emin olduktan sonra yayınlanmasını sağlayacak kadar olsun bir aydın namusuna sahip olmalısınız sanırım doktorculuk oynamadan önce...



şeniz yaman - ( 4/6/2010 )
melih bey ;sizin birkaç yazınızı takip ettim;yok yok destur;okudum:)..çok sık olmasa oyunlara gitmeye çalısırım;pardon ;giderim:)..kullandığım dil sizi enterese etmeyebilir ama bir özeleştiri yapmak durumundasınız...kalemi ok gibi kullanayım derken;lütfen kağıda zarar vermeyin;size şimdi yemin mi edeyim;sadece bir izleyici olduğuma ve de haşa;vizite almadığıma...:)vizite ücreti ödemek için doktoru tercih ediyorum;gişe hasılatı kaygısı güdüyorsanız;siize bu konuda yardımcı olamam...:)itiraf edeyim ;beni etkiliyorsunuz;rahatsızlıkla karısıık bir haz uyanıyor sizin yazılarınızı okurken;teneşirlere de yazık ama:) ama reel yorumunuzu;pardon kızmayın:)eleştirinizi anlayamıyorum...ne olur şimdi bana da cevap yetiştirmeye kalkmayın;gerek yok;sadece biraz dans ve müzik...rastgele;kolay gelsin...

şeniz yaman - ( 4/8/2010 )
yaptıgım yorumda hiçbir hakaret yokken;ve de şahs-ı möhterem melih beyi’in yazılarından çok daha ışıklı iken neden yayınlanmaz ;anlamak da zorlanmıypr da değilim...bir tavsiyem olacak;görüyorum ki?melih bey yazıları yanında yorun sayfalarını da işgal etmiş durumda..tavsiyem şu;bari siz bir yazar daha bulun ona yazı yazdırım;melih bey’de yorum sayfalarını kendi doldursun::))sevgiler;güzel günler

Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 64
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • -Ben Patronum- Diyen Mehmet Ergen'e Cevap: Köpürmeyin Sayın Ergen! (Melih Anık) - 3/29/2010
  • Dünya Tiyatro Günü'nde Hadi Çaman'a 2. Mektup (Rengin Uz) - 3/27/2010
  • Tiyatro Gününde Perdeler Kapansın (Nedim Saban) - 3/27/2010
  • Arkadaşlarıma Güzelleme (M. Ergün Işıldar) - 3/26/2010
  • Gaziosmanpaşa Ferih Egemen Sahnesi'nde Yetişkinlerle Çocukların Boks Maçı: Büyüyünce Ne Olacaksın? (Ceren Okur) - 3/25/2010
  • Gül'e Ağıt - Darülbedayi Çıkmazı - Özlem Türkad (Üstün Akmen) - 3/23/2010
  • Olmadı Sayın Anık (M. Ergün Işıldar) - 3/23/2010
  • Euripides, Bakhalar ve Baküs (Dündar İncesu) - 3/23/2010
  • Kafes'in İçindekiler ve Dışındakiler (Rengin Uz) - 3/21/2010
  • Tiyatro Kedi, tiyatrokare ve Talimhane Tiyatrosu Artık Rüştü Uzel'de (Efe Deprem) - 3/21/2010
  • Melih Anık’ın -Ben Patronum- ile ilgii yazısına Mehmet Ergen’den cevap (Mehmet Ergen) - 3/21/2010
  • Ben Patronum - Aksanat Yeni Kuşak Tiyatro'ya ve Mehmet Ergen'e Yakışmadı… (Melih Anık) - 3/21/2010
  • Keserken kendini bileyen bir bıçaktı (Pınar Çekirge) - 3/21/2010
  • Karagöz Geri Döndü (Ayşe Müge Gerdan) - 3/12/2010
  • Papaz Kaçtı - İskele Sanat ve Kültür Derneği Tiyatro Topluluğu (Hakan Yozcu) - 3/12/2010
  • Dişil ve Eril Dengede "BİZ" (Asmin N. Singez) - 3/12/2010
  • Gerçek Oyuncu Aslına En Uygun Biçimde -Gibi- Yapandır (Pınar Çekirge) - 3/12/2010
  • Tiyatroma Dokun (Nedim Saban) - 3/10/2010
  • ABT Üçlemesi (Savaş Aykılıç) - 3/10/2010
  • Konya Devlet Tiyatrosu'nda Tomris Çetinel Resitali: Gılgameş (Üstün Akmen) - 3/10/2010
  • Bu Sezonun Bir Başka Shakespeare Kolajı: Aşk Sözleri (Üstün Akmen) - 3/5/2010
  • Shakespeare'den Alıntılar ile -Bana William Deyin- (Dündar İncesu) - 3/5/2010
  • Karagöz Türkiye'ye Çin'den mi geldi? (Özcan Buze) - 3/5/2010
  • Tiyatroma Dokunma (Nedim Saban) - 2/24/2010
  • Bırakın Yıldızlar Avuçlarında Kalsın... (Rengin Uz) - 2/24/2010
  • 100 Yazıda Düşüncelerimi Paylaştım – Eleştiren, Eleştirmen (Melih Anık) - 2/17/2010
  • Sadri Alışık Tiyatrosu'ndan Bir Orhan Kemal Klasiği: 72. Koğuş (Üstün Akmen) - 2/17/2010
  • Seni Seviyorum Diyecek Kadar Sarhoş oldunuz mu hiç? (Pınar Çekirge) - 2/15/2010
  • Bu Oyuna Gelmeyin (Nedim Saban) - 2/15/2010
  • Para Uygarlıksa, Uygarlık da Paradır: -Alışveriş ve S***ş- (Üstün Akmen) - 2/10/2010
  • Ruhundan Tramvay Geçen Adam (Metin Boran) - 2/4/2010
  • Fuck Buddy Aranıyor, GAF'ta Oynuyor (Dündar İncesu) - 2/4/2010
  • İstanbul Devlet Tiyatrosu - Profesyonel - Parantez İçindeki Hayatlar (Melih Anık) - 2/1/2010
  • Sahi erkeklerin vicdanları neden temizdir? (Pınar Çekirge) - 2/1/2010
  • Ölmemiş Bir Sanatçının Cenazesinin Düşündürdükleri (Nedim Saban) - 2/1/2010
  • Devrimin Ayak İzlerini Küba'da Sürmek... (Üstün Akmen) - 1/29/2010
  • Ezilenlerin Kısık Sesi - Hizmetçiler (Cüneyt İngiz) - 1/29/2010
  • Vanilyalı İlişkiler ve Küba'nın Havanası'ndan Genco Erkal Resitali (Üstün Akmen) - 1/28/2010
  • Ümraniye Kültür ve Sanat Merkezi'nde Çocuk Tiyatrosu (Ceren Okur) - 1/28/2010
  • Doğum Günüm Bugün (Yurdagül Yurtseven) - 1/26/2010
  • Öfke kusan bir -Şölen- (Rengin Uz) - 1/26/2010


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    1 Mayıs'tan itibaren her ÇARŞAMBA Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..