| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda -Saatleri Ayarlama Enstitüsü- : Bir YANLIŞ Var !
Melih Anık




İstanbul Devlet Tiyatrosu, Saatleri Ayarlama Enstitüsü isimli bir oyun sahneliyor.

Oyun, yönetmeni ve uyarlayıcısı Özgür Yalım'a göre Ahmet Hamdi Tanpınar'ın ayni isimli romanından yapılmış bir oyundur.

YAZAR

Prof.Dr.Mehmet Kaplan Ahmet Hamdi Tanpınar'ı şöyle anlatır:

"Ahmet Hamdi Tanpınar (1901-1962) Türk edebiyatının en büyük yazarlarından biridir.
O hayatı, derinliğine ele alan, onu bir masal kadar esrarlı ve -ilave edelim- güzel hale getiren bir yazardır. Onun eserleri ancak yazarın sahip olduğu dikkat ve kültür ile okundukları zaman anlaşılabilir ve zevkine varılabilir.
Diyebilirim ki, son çağ Türk edebiyatında beşeri kültür ile güzel sanatlara Tanpınar kadar ihtiras ile sarılan, onlarla ruhunu besleyen başka bir Türk yazarı yoktur. Hayatı bir sanat eseri kadar güzel bulan Tanpınar'ın içinde onun sırlarını araştıran bir filozof, psikolog ve sosyolog tecessüsü(merakı) de vardı. "

Ahmet Hamdi Tanpınar hakkında ortak görüş şudur : Doğu ile Batı, eski ile yeni, geçmişin değerleriyle var olan değerler, aşk ile toplumsal sorumluluk arasındaki çatışmayı ve bu çatışmanın doğurduğu bireysel bunalımları irdeler.

Bu nedenle Tanpınar çağdaşımızdır.

Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nde de birbirine geçişte devamlılık sağlanamamış iki değer sistemi arasında sıkışmış gibi kalan Türk toplumunun ironik tablosu çizilir.

Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Bakış Açısı

Tanpınar şunları demiş:

"Tanzimat'tan 1923 e kadar olan devreyi bu kılıç artığı eski ile yeninin mücadelesi doldurur. Bu iki alemin hayatımızda bu tarzda karşılaşması sade yeninin zaferini güçleştirmekle kalmıyordu;ayni zamanda yeninin karşısında eskinin muhakkak beğenilmemesi lazım gelen bir şey olduğunu yavaş yavaş bize kabul ettiriyordu.Aramızda can çekişir halde yaşayan artıklara bakarak maziyi kötülemek onu küçümsemek itiyadı(alışkanlığı) içimizde yol aldı.

1923 de başlayan tasfiye eski ile yeni arasındaki bu denksiz mücadeleye son verir. İçimizde yaşayan bu yarı ölü hayat şekillerini yeni terkipte(karışımda) fonksiyonu kalmamış bazı müessese artıklarını hayatımızdan çıkarınca birdenbire onu büyük hakikatında görmeye başladık.Bugün her tarafta haklı bir mazi saygısı başladı."

"Tanzimat Batı'yı almadı,Batı'nın kabili nakil(taşınabilir) taraflarını Doğu'ya getirdi ve onları birer birer temsil etti….Gündelik ihtiyaçlara acil karşılıklar aramaktan daha ileriye gidemeyen Tanzimat bunu görmedi."

"Buhranın sebebi bir medeniyetten öbürüne geçmemizin getirdiği ikiliktir.Bu ikilik evvela umumi hayatta başlamış,sonra cemiyetimizi zihniyet itibariyle ikiye ayırmış,nihayet ameliyesini(yaptıklarını) derinleştirerek ve değiştirerek fert olarak içimize yerleşmiştir."

Saatleri Ayarlama Enstitüsü

Ahmet Hamdi Tanpınar eseri hakkında şunları söyler:

"Ben tezli roman yazmam,hiçbir zaman da yazmadım.Saatleri Ayarlama Enstitüsü,daha ziyade kahramanı olan Hayri İrdal'ın hayatıdır. Bu hayatın kendi ağzından hikayesidir."

"Şehir saatlerinin birbirini tutmaması yüzünden vapuru kaçırdığım bir günde Kadıköy iskelesinin saatinin altında birdenbire onunla karşılaştım ve bir daha beni terk etmedi."

"Romandaki ehemmiyet verdiğim unsur : İnsan..Her şeyden evvel insan,bütün etrafıyla insan ve onun havası…"

"Esasında Batı ile ölçüşebilecek bir medeniyetten, bir insan ve hayat üstünlüğünden gelen" bir toplumun fertleri olarak "Daima içimizden ikiye bölünmüş yaşadık."

Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nde anlatılan "abes"in(saçma) hikayesidir. Saatlerin ayarsızlığı nedeniyle kaybedilen zamanı kazanmak için kurulmuş Saatleri Ayarlama Enstitüsü, etrafında Saatleme Bankası,Saat Sevenler Cemiyeti gibi luzumsuz kuruluş yaratan abes bir müessesedir. Tıpkı geçmişte Abdüsselam Bey'in tükenen servetini yeniden elde etmek için eski yazmalardan bulup çıkardığı simya formüllerini Aristidi Efendi'ye denetmesi gibi bir şey.

Saatleri Ayarlama Enstitüsü, luzumsuz olduğu anlaşılınca kapatılmış ama daimi tasfiye komisyonu kurularak çarkın aynen devam etmesi sağlanmıştır.

Kurumların ismi değişir ama insan ve zihniyet yaşar.

Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nde Ahmet Hamdi Tanpınar, zamana ve döneme özel bir vurgu yapmamıştır.. Amacı, dönemler üzerinden vurgu yapmak ve onları karşılaştırmak değildir. Dikkat çekmek istenen, düzen değişirken insanın durumudur.

Romanın Söyleyiş Biçimi

Saatleri Ayarlama Enstitüsü, bir "abes"in romanıdır. Yazar mizahı, ironiyi kullanarak abesi abartmıştır. Mizah, olayların abesliğinden, süreç içinde değişen kurumlardan ; tiplerin zamana göre kıyafet değiştirdiklerinde değiştik sanmalarından ortaya çıkar. Bu salt güldüren değil düşündüren hatta zaman zaman acıtan bir mizahtır.

Uyarlama

Uyarlama romanın "ruhunu" vermelidir.

Uyarlama romanın ne demek istediğini doğru anlatmalıdır.

Uyarlama yapan kendi mesajını vermek için yazarı ve eserini "kullanmamalıdır".

Uyarlama yazarı tanıtmaya , yeniden hatırlanmasını ve okunmasına yol açmalıdır.

Uyarlayan yalnız "eseri" değil "yazarı" anlamak zorundadır.

Uyarlama romanın söyleyiş biçimine uygun olmalıdır.

Uyarlama, aktarılacak ortam (Tiyatro,radyo tiyatrosu vb) düşünülerek yapılmalıdır.

(Uyarlama oyun oynayacaksa , Devlet Tiyatrosu dramaturg kullanmalıdır.!)

"Özgür Yalım'ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü'sü"

Özgür Yalım'ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü'sü, radyo tiyatrosunun zorlama mizansenlerle sahnelenmiş halidir.

Romanda karakterler,olaylar semboliktir ve bir yerlere göndermeler yapar.

Örneğin,ayaklı saat Mübarek önemli bir "karakter"dir.Hayatımızın hurafelerle karışık felsefesini temsil eder. Ama sonradan Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nün sembolü olur.Oysa eski diye yapışılan bu eski saat Zarife Hala tarafından eski diye değiştirilmiştir. Ona benzeyen başka bir saat konulmuştur. Hiç kimse, bu değişikliği farketse bile ortaya çıkarmaz.

Mübarek'in aileden bir fert gibi algılanması, asıl çelişkiyi yaratmaktadır. Yani bir dönem karşılığı olan bir şeyin şahsında saygı gösteriliyor ama yeni dönem onu soyut kavramlar üzerinden algılıyor. Bu somut soyut fark bile işin özünü oluşturuyor.

Mübarek'in sahnede görünmeyişi büyük bir eksikliktir.

İrdal batılı olmaya çalışan ama değişen zamanla içinde yaşadığı toplum tarafından yozlaştırılmış bir aydındır. Bu tek başına çelişkili bir durumdur. Ahmet Hamdi Tanpınar, aydının sorumluluğuna inanır. Oysa o aydın, tarihe karşı sorumluluğunu yerine getirememiştir. Sahip olduğu değerlerin içi zamanla boşalmış, bağsız kalmıştır.

Zarife Hala'nın ölmeden önceki hayatıyla dirildikten sonraki hayatı sembolik olarak iki dönemi anlatır.

Diğer karakterlerin taşıdıkları sembolleri anlatacak özelliklerin kullanılmamış olması nedeniyle sahnedeki oyun çok yüzeysel kalmıştır.

Tümü bir geri dönüş/hatırlama/anı olan romanı yönetmen tam ortasından tutmuş : ilk perdeyi Tanzimat'a,ikinci perdeyi Cumhuriyet'e ayırarak bizce çok önemli bir yanlış yapmış ve iki dönemi karşılaştırma düşüncesi içinde olmuştur ki bu herhalde yazarın istemediği bir durumdur.

Sahneleme, romanın özelliklerini vurgulayacak anlatım biçimini seçememiş, ona uyan ışık,kostüm, dekor, müzik vb ögeleri kullanmamıştır. (Oyunun girişindeki "fesli" açılışın bile romandaki tarihe uygunluğu tartışılır.)

Özgür Yalım romanın kapsamlı tezi içinden "Batılılaşma ve Akıl" diye bir eksen seçtiğini ve Osmanlı Kültürünün Tanzimat'a rağmen "Aydınlanma Aklı" ile bulaşamadığını belirtiyor. Cumhuriyet dönemine dek iz sürerek(?) kendine göre "Akılla buluşamamış modernleşme çabası"nı sorgulamaya kalkışıyor.

Özgür Yalım'ın "Saatleri Ayarlama Enstitüsü"nü, Doğu Batı sorununa onca kafa yormuş Ahmet Hamdi Tanpınar'ı yansıtmadığı, sav ve tezlerini sıradan sembollerle aşındırdığı ; okumayı,anlamayı merak ettirecek unsurlar taşımadığı ; Türk modern romanının,şiirinin temel taşlarından biri olan Tanpınar'ı "Ramazan eğlencesi" ruhu ile verdiği ; böylesine imkanlı bir roman için yeni anlatım biçimleri denemeyerek tiyatromuza çağdaş bir soluk getirme fırsatını kaçırdığı; Ahmet Hamdi Tanpınar'ı tek romanı ile "okuduğu"(?); romandan yola çıkarak sanki kendi "bildiklerini" aktarmayı seçtiği ve düşüncelerini sergilemek için eseri ve yazarı "kullandığı" için beğenmedik.

Oyuncular

Oyuncular bıkkın gibi…Neyin içinde olduklarının farkında. Onların durumu daha da içler acısı. Gece bekçisinin görev yapışı gibi tiyatro yapılmaz ki! Malum onlar belli zamanlarda belli yerde olmak ve saati kurmak durumundadırlar. Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nde sahnedeki oyuncular ,saatleri kurup orada var olduklarını kanıtlıyorlar … O kadar!

Biz de bir sanatçının sözünün bir yerine "Hamdolsun" sıkıştırdı diye kendimizi mi kandıracağız ?

Bu oyun iktidar eleştirisi de değil ki. Örneklenen her şey Tanzimat'tan bu yana her dönemde geçerli..Tartışıla tartışıla çözüm bulunamamış dev gibi bir sorun.

Ayakta alkışlanmak

Bir yerlerde "Oyun ayakta alkışlandı" diye yazılmış. Herhalde oyunun gala gecesi idi ve seyredenler de çok nazik kişilerdi. Biz, içimizde ayağa kalkacak kadar umudu hissetmedik, oyun sonunda yerimize çakıldık kaldık.

Son Söz

Ahmet Hamdi Tanpınar, oyunu görse ,herhalde şöyle derdi: "Bu ideolojinin zaaflarından biridir,hayatı takipten aciz kaldığı zaman kendine zardan daha ince bir alem yapar ve vehimleriyle içine kapanır.Münazara kudretini arttırmak veya sabun köpüğüyle oynadığı halde ,fikir yaptığını zannetmek isteyenler için hiç de fena olmayan bir spor!Biz bu sporu şair arkadaşlarla sık sık yaparız;fakat halledilmesi mümkün olmayan sanat meseleleri etrafında…"

Ahmet Hamdi Tanpınar "Gerçek memleket sevgisi onu olduğu gibi görmektir" ; "Hayat şüphesiz bütün cemiyetindir….Fakat tarih karşısında hesabını aydın verir." diyor.

Taner Timur "Aydın'ı kültürlü insan anlamında kullanmıyorum.Bireyin toplumsal analizle toplumsal grup, fikirle eylem arasında bağ kuran organik işlevinden söz ediyorum" diyor.

Önemli olan Ahmet Hamdi Tanpınar sözleri ile "Mesele halka tavizat vermeden ona şımarık bir çocuk muamelesi yaparak istediği şekilde ve alıştığı şeyleri önüne dökmeden onu yükseltmeye çalışmak ve tiyatro zevkini vermektir."

Acaba içinde bulunduğumuz durum Ahmet Hamdi Tanpınar'ın şu sözlerindeki gerçekten mi kaynaklanıyor: "İçimizde fıkaralığın nizamı kuruldu.Parasızlık tek başına mühim bir mesele değildir.Fakat fakrın(fakirliğin) nizamı bir yerde yerleşip de hayatı idare etmeye başladı mı işin ötesi yoktur"

Ya sanatçı "fakir"se ? İşte o zaman yandık!

Melih Anık

Kaynaklar:
"Tanpınar'ın mektupları"- Dr.Zeynep Kerman- Dergah yayınları
"Edebiyat üzerine makaleler"-Ahmet Hamdi Tanpınar-Dergah Yayınları
"Ahmet Hamdi Tanpınar"-Turan Alptekin-İletişim Yayınları
"Mücevherlerin sırrı"-Ahmet Hamdi Tanpınar-Yapı Kredi Yayınları
"Yaşadığım gibi"- Ahmet Hamdi Tanpınar-Prof.Dr.Birol Emil- Dergah Yayınları
"Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü" - Berna Moran
"Tanpınar'ın Yalan Dünyası"- Mustafa Kutlu
"Saatleri Ayarlama Enstitüsü yahut bir İnkıraz Felsefesi"- Beşir Ayvazoğlu
"Osmanlı Kimliği" – Taner Timur-İmge Kitapevi


Yazarın Tüm Yazıları


Paylaş      
Yorumlar

Habibe Merih Atalay - ( 11/24/2008 )
Eleştirinin iyisi kötüsü olmaz. Her eleştiri önemlidir. Hele tiyatronun geleceği söz konusuyken kalemimizden ve ağzımızdan çıkan her kelimenin çok büyük önemi var. Arkadaşlarım, özellikle bu oyunda oynayan benim arkadaşlarım, mutlaka yapılan iyi ya da kötü her eleştiriye kulak verecekler ve saygı duyacaklardır. Ancak Sayın Melih Anık, arkasında sanki büyük bir kitle varmış ve onlardan kuvvet alırmış gibi yazmaktan lütfen vazgeçsin artık. Ya da ’biz’ dediklerinin de yazının altına imzalarını tek tek eklesin. Gerçekten kim onlar, en azından ben iyice merak etmeye başladım.
Elbette oyunu tek başına seyretmemiş olabilir. Hatta yanındakilerden, sağında solunda oturanlardan düşünce alışverişi yapmış olabilir. Öyle dahi olsa kanımca bir eleştirmen yazılarını hep tek başına yazar. Bir sekreteri olsa ve ona dikte ettirse bile, eminim ki sekreteri kendi düşüncesini değil Sayın Melih Anık’ınkileri dikte edecektir. Nacizane.


Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 767
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • Vasıf 70 Yaşında Zengin Mutfağı Hala İşliyor (Mehmet Esatoğlu) - 11/28/2008
  • Ankara DT Tek Kişilik Şehir ile Beykoz Sahnesi'nde (Savaş Aykılıç) - 11/28/2008
  • Pembe’nin Hikayesi (Mustafa Acar) - 11/27/2008
  • Ben Öğrenciyken veya Cindi (Mustafa Acar) - 11/27/2008
  • Demokrasi ve Aşk (Mustafa Acar) - 11/27/2008
  • Çılgın ve tehlikeli bir serüven: 39 Basamak (Rengin Uz) - 11/26/2008
  • Suçlu Yürekler - Ankara Devlet Tiyatrosu (Ahmet Olcay) - 11/26/2008
  • Third Space Uluslararası Sanat ve Barış Konferansı - 15- 19 Eylül - Viyana (İlkay Sevgi) - 11/26/2008
  • Sofrada Canavar Var - Canavar Sofrası (Cüneyt İngiz) - 11/25/2008
  • Vişne Bahçesi - İstanbul Şehir Tiyatroları (Ayşe Müge Gerdan) - 11/25/2008
  • İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda -Saatleri Ayarlama Enstitüsü- : Bir YANLIŞ Var ! (Melih Anık) - 11/24/2008
  • İstanbul'da Tanpınar Uyarlaması: Saatleri Ayarlama Enstitüsü (Üstün Akmen) - 11/23/2008
  • İletişim Çağında İletişimsizlik! - Var Mı Sın (Rengin Uz) - 11/22/2008
  • Tiyatroya Devlet Yardımı - Türk Tiyatrosu'nun Politikası (Melih Anık) - 11/21/2008
  • Albay Kuş – Tiyatro Adam (İsmail Can Törtop) - 11/20/2008
  • Burası Dot. Bir Tiyatro Mekanı (Arda Aydın) - 11/20/2008
  • Pambık Prenses (Ali Erdoğan) - 11/19/2008
  • Asiye Nasıl Kurtulur - Bursa Devlet Tiyatrosu (Ahmet Olcay) - 11/19/2008
  • Ah Be Babam, Ne Zormuş Erkek Olmak!: TESTOSTERON (Üstün Akmen) - 11/18/2008
  • Devlet Tiyatroları ölüleri gömdü mü? (Feridun Çetinkaya) - 11/18/2008
  • Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz (Rengin Uz) - 11/17/2008
  • İşte Hayat Bu; İşte Tiyatro Bu - Çılgın Dünya - Van DT (Savaş Aykılıç) - 11/16/2008
  • O Güzelim Kaymaklı Dondurma Rengi Elbise (Meral Arslan) - 11/16/2008
  • Yeni Kuşak Tiyatro'da "Salvador Dali Göndermeleri İçimi Isıtıyor" (Melih Anık) - 11/14/2008
  • Sokak Kedileri (Çocuk Oyunu) (Arda Aydın) - 11/13/2008
  • Dionysos ve "Göz" Teması Işığında Kadın-Erkek-Doğa Hiyerarşisi (Tuğçe Kanbur) - 11/13/2008
  • Gardiyan Oyunu Üzerine (Kürşat Ural) - 11/13/2008
  • Nazlı Sevda (Kürşat Ural) - 11/13/2008
  • Selçuk Uluergüven'den Mektup 2 (Selçuk Uluergüven) - 11/13/2008
  • Sanatın gücü baştan çıkartabilir (Rengin Uz) - 11/12/2008
  • Dikmen Gürün, TEB'in 2008 Onur Ödülü'nü Gerçekten Hak Etti Mi? (Üstün Akmen) - 11/11/2008
  • Cesaret Ana ve Çocukları – Semaver Kumpanya (İsmail Can Törtop) - 11/11/2008
  • Proje : Histanbul (Melih Anık) - 11/10/2008
  • Kırmızı Pazartesi - İstanbul Şehir Tiyatroları (Ayşe Müge Gerdan) - 11/10/2008
  • Ben De Anlamıyorum (Gılman Kahyaoğlu Peremeci) - 11/9/2008
  • ALIN SİZE BAŞARILI BİR GARAJİSTANBUL PROJESİ DAHA: HİSTANBUL (Üstün Akmen) - 11/9/2008
  • Bir Boş Zaman Etkinliği: Yok Saymak (Ali Erdoğan) - 11/7/2008
  • Selçuk Uluergüven'den Kamuoyuna Açık Mektup (Selçuk Uluergüven) - 11/6/2008
  • Bu Ülkede Tiyatro Salonu Açmak Suç Mu? (Emre Uluergüven) - 11/6/2008
  • Dinmeyen Alkışlar - İstanbul Şehir Tiyatroları (Ayşe Müge Gerdan) - 11/6/2008


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    3 Ekim'den itibaren her PERŞEMBE Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..