| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
Harcanmış Gelecek
Arif KOÇİNALI



Not: Özellikle zararlı alışkanlıklardan uzak durmayı konu edinme amacını güden bir oyundur. Faydalı olmasını ümit ederim. Oynayacak arkadaşların tarafıma maille bildirmeleri halinde sevinirim.

Arif KOÇİNALI

arkocin@hotmail.com

 

HARCANMIŞ GELECEK

 

  1. SAHNE

Ev ortamı, sağlı sollu koltuklar ev eşyaları arka ortada cam, sağ arkada dış kapı, sol arkada iç kapı. Abla şarkı söyleyerek ütü yapıyor. Bazen ütüyü mikrofon yaparak, bazen de sahnenin ortasına gelerek dans edip şarkı söylerken kapı çalıyor. Abla kapıyı açıyor.

 

Abla: Oooo banka hortumcuları hoş geldiniz hoş geldiniz.

Baba : Ne hortumu kızım. Emekli maaşları kuş gibi oldu zaten.

Abla: Haklısın baba evde bir de akbaba olunca kuş gibi maaş iki günde hiç olup gidiyor.

Baba: Sahi nerde o hayırsız?

Abla : Yeni kalktı uykudan banyoda her yanı ağrıyormuş gene.

Baba : Ayılamamış mı hala. Akşam içki fıçısına düşmüş gibi kokuyordu.

Anne: Aman bey yine günahını alıyorsunuz oğlumun.Dedi ya arkadaşları zorlamış da içmek zorunda kalmış biraz

Abla : Aman günahı onun olsun. Bizim günahlarımız bize kadar. Zaten günahından başka neyi var ki.

Naci: (Elindeki havlu ile yüzünü kurulayarak gelir) Söyleyeyim mi günahımdan başka neyim var, başıma bela evde kalmış kız kurusu bir ablam bir de dünyalar tatlısı babam ve annem var. Ver elini öpeyim baba. (öpmek için eline yönelir)

Abla: Ay ay ay ne kadar da sevimli şeysin sen öyle . Nedense ay başlarında hep böyle şeker olursun.Yemezler Naci Efendi. Babamın maaşından sana zırnık koklatmam haberin olsun. Aldın di mi paranın kokusunu.

Baba: Yok kızım delikanlı adam, tamam işsiz güçsüz ama yine de harçlık vermek lazım biraz.

Naci : Aslan babam benim. (Baba cebinden paranın tamamını çıkarıp Naci’ye az bir para verir ve Naci’nin birden yüzü değişir) Şoför beye mi uzatayım bunu.

Baba: Anlamadım evladım.

Naci: Bak baba minibüste arka taraftaki yolcu sana parayı uzatır, sen de onu öne şoföre verirsin ya işte bu para o kadar az bir para.

Baba : Ne bileyim evladım ben maaşımı çekmeye bile yürüyerek gidiyorum. Minibüse bindiğim mi var.

Naci: Bana ne ya minibüse binmişsin binmemişsin. Bu para delikanlı bir adama yeter mi. Bana para ver sadaka değil.

Baba : Ne yapayım oğlum emekli maaşım belli. Buna da şükretmelisin bence.

Naci: Bana daha fazla para lazım anlamıyor musun

Baba : Anlamıyorum Naci anlamıyorum .Eşek kadar adam oldun ama hala baba parası yiyorsun . Adam gibi bir işe girip çalışmazsın kendin gibi hayta üç beş arkadaşınla akşama kadar ne halt ettiğin belli değil.

Anne: Yahu bağırmasanıza. Oğlum olsa vermez miyiz neden böyle yapıyorsun.

Abla: Tabi canım onun işine gelirdi senin vermen. Gözün görmüyor diye geçen gün 10 lira alıyorum deyip yüz lirayı götürdün. Annemin gözlerinin görmemesini bile kullanıyorsun yazıklar olsun sana.

Naci: Eeeh ne haliniz varsa görün. (Boynundaki havluyu fırlatıp atarak evden çıkar)

Baba: El alemin evladı gider çalışır ailesine katkıda bulunur bizimki de maaş günü geldi mi gelir gırtlağımıza yapışır. Bıktım her ay ben bu olayları yaşamaktan.

Abla: Boş ver baba alamayacağını anlayınca çekti gitti. Sen fatura paralarını ver de ben çarşıya çıkınca ödeyeyim.

Baba : Evet kızım şu parayı al da günü geçmeden öde hepsini. Hanım hadi gidelim biz de ev için bir iki erzak alalım canımız yeterince sıkıldı zaten kafamızı dağıtırız. (Baba annenin koluna girer ve çıkarlar)

 

Naci: (hızla içeri girer) Paralar nerde

Abla: Ne parası

Naci : Kızım keriz numarası yapma konuştuklarınızın hepsini dinledim kapının dışından, fatura için aldığın paralar nerde.

Abla : Yok para mara onlarla faturaları ödeyeceğim

Naci: (Ablanın boğazına yapışıp eline kızgın ütüyü alır yüzüne tutarak ) Parayı vermezsen yakarım suratını.

Abla: Hadi be ölmüş eşek kurttan korkar mı ne yapabilirsin ha ne yapabilirsin

Naci: Ne yapabilirim öyle mi ne yapabilirim, işte bunu. (ütüyü ütü masasının üzerindeki ablasının eline basar) şimdi parayı vermezsen gerçekten yüzünü de yakarım anlamıyor musun kızım krizlerdeyim. Elim ayağım titriyor şu an para için yapamayacağım şey yok.

Abla: (İşin ciddi olduğunu anlamıştır bir yandan yanmış elini tutar diğer yandan paraları çıkarıp yüzüne atar)  Adi bir esrarkeşsin. Senin de o iğrenç arkadaşının da canı cehenneme. İyi ki zavallı annemin gözü görmüyor da senin pis bir uyuşturucu bağımlısı olduğunu bilmiyor.

Naci: Eğer annemin bağımlı olduğumdan haberi olursa seni gebertirim. Ayrıca o canı cehenneme dediğin arkadaşım da yani sevgilim karım olacak haberin olsun.

Abla: Pislik herif! O kız seni zehirleyip uyuşturucu bağımlısı  yaptığı yetmiyormuş gibi şimdi de ailemizin içine girip bizi mi mahvedecek. Ölürüm de buna izin vermem.Elim çok canım yanıyor. (diğer odaya elini sarmak için geçer Naci sahnede yalnız kalır kapı çalar Naci kapıyı açtığında mafya Hasan ve adamları içeriye girer adamlar Naciyi kollarından tutup koltuğa oturturlar)

Hasan: Vay be biz adamı köprü altlarında, viranelerde arayalım sen gel burnumuzun dibindeki konakta çık. Nerden bilirdik ki Naci namussuzu böylesine büyük bir konakta yaşıyor. Biz de sana gariban diye kredi açıyoruz. Herif konakta yaşıyor bize borcunu ödemiyor.

Naci: (Yerinden kalkmak için yeltenir ancak Hasanın adamları omzundan tutup oturtur) Abi bu konak dedemin dedesinden kalmış babam emekli maaşıyla bize bu konakta sefalet çektiriyor. Sattıramadım bir türlü. İnan ki bu konağı satınca öderim borcumu.

Hasan :  Sus lan adi hırsız. Hadi paran yok benden yürüttüğün mallar nerde.

Naci: Hepsini kullandım abi

Hasan : (Sinirlenerek üzerine yürür) Ulan namussuz hem hırsız hem uyuşturucu bağımlısı . Abla : (İçeriye girer Hasan’ın Nacinin üzerine yürüdüğünü görünce Hasana saldırır eline geçirdiği bir yastıkla Hasana vurmaya başlar) Ay ay pis adam bir de ayakkabılarla içeriye girmiş hem de kardeşime saldırıyor defolun.

Hasan : (Ne olduğunu anlayamamış şok vaziyette pusarak adamlarına emir verir, adamlar bu kez ablayı tutarak diğer koltuğa zorla oturturlar abla kalkmak istedikçe omzundan bastırırlar) Ulan amma yelloz karıymış be. Bütün mafyalık karizmamızı yerle bir edecektin.

Abla: Siz kimsiniz ne istiyorsunuz kardeşimden.

Hasan: Kardeşiniz mi oluyor  bu saygıdeğer beyefendi. Kendileri bize biraz namus borcu var da. Malum kumar borcu namus borcu derler hani.Ödeme günü geçeli epey bir zaman oldu. Biz de dedik ki, o kadar çok parayla sokağa çıkıp tehlikeli olmasın, gidelim kardeşimizden kendimiz tahsil edelim. Bir nevi adrese hizmet olayı yani.

Abla: Ne borcu, Naci bunlar kim ?

Naci : Abla arkadaşlar kahvehaneden tanıdıklar. Geçen gün biraz borç aldım da Hasan abiden unutmuşum küçük bir miktar olunca unutuluyor işte.

Hasan : Hadi be oradan. Üç kağıtçı. Belli ki evde de fırıldaklığa devam edip ev halkını kandırıyorsun . Alemi dolandırdın bari ev halkını aldatma. (Ablaya dönerek ) Bacım neyin olur bu fırıldak senin?

Abla :Fırıldaklığını bilemem ama biyolojik olarak kardeşim olur. Yani aynı anne ve babadanız .

Hasan : Çok yazık böyle bir kardeş düşman başına. Bak bu var ya  bu, geçen haftaya kadar gelir bizim mekanda kumar oynardı. En son bir kredi açtık kendisine .baktık ödeyemiyor yanımızda işe aldık kendisini

Abla : İş mi ? Naci hayatı boyunca bir iş yapmadı ki ne işiymiş bu.

Hasan: Mal taşıyacaktı. Malı bilir misin uyuşturucu yani. Ama bu ne yaptı satmak için aldığı malları kendisi kullandı.  Ama ben onu bunu bilmem. (Naciye dönerek)Sana son kez şans tanıyoruz oğlum. Bir hafta içinde borcunu tamamladın tamamladın . Tamamlayamadın o zaman sen yarım kalırsın ona göre. Artık eksiltmeye kolundan mı bacağından mı başlarız bilemem. Benden söylemesi. Artık adresin de belli. Senin gibi bir farenin başka girebileceği bir delik varsa oradan da bulur çıkarırız. Bizden kaçamazsın. (Çıkmak için kapıya yönelirler)

Abla : Fare zehiri kullansanız.

Hasan :Anlamadım

Abla: Hani farenin kolu bacağı eksilirken ortalık kirlenmesin diye . Direk zehirleseniz diyorum daha güzel olmaz mı?

Hasan : Ulan ailece manyak bunlar (Kafasını sallayarak adamları ile çıkar)

Naci : Vay be ablaya bak. Bizim için ne planları varmış da sıkıştığımız vakit ortaya çıkıyor.

Abla: Yok canım o şimdi aklıma geldi ben seni ortadan kaldırmak için daha güzel planlar da yapardım ama bakıyorum ki pek gerek kalmamış. Nasılsa Hasan ve temizlik çetesi yakında seni tedavülden kaldıracaklar.

Naci : Anlamadın galiba adamlar mafya.

Abla: Tamam işte oğlum yakında deterjan reklamlarında başrol olursun. ‘Cart deterjanları Hasanın Naciyi temizlediğinden daha güzel temizler’. Yok yok sen deterjan reklamlarına da çıkamazsın ki. Böyle adi bir uyuşturucu bağımlısını kim ne yapsın.

Naci : Uf yaa kes kes. (Ablanın üzerine yürüyerek) Bak krizlerdeyim anlıyor musun . Kanım çekiliyor. Ellerim titremeye başladı. Boğazım kuruyor. Seninle uğraşamayacağım.Şimdi benim uyuşturucu bulmam lazım, olanlardan babamın haberi olursa biliyorsun şakam yok yakarım seni. (Çıkar)

Abla: (arkasından)İğreniyorum senden pislik. O kolundaki iğne delikleri gibi bir gün kafanda da delik açarlar da kurtuluruz hepimiz senden.

SAHNE KARARIR

İKİNCİ SAHNE

Ev ortamı aile tv seyrediyor, Naci annenin dizlerine yatmış anne sacını okşuyor. Baba ve abla dikkatle tv izliyor Naci de yattığı yerden izliyor. Baba gazete okuyor.

Anne : Ee ne oldu kavuştu mu şimdi kızla oğlan birbirine.

Abla : Hayır anne Lamiya Kenan Gül ‘ün evlilik teklifini kabul etmedi.

Anne: Aaa neden kabul etmedi ki sevmiyor muydu oğlanı.

Abla : Anne seviyordu ama aa bak bak karısı olan biten her şeyi gördü.

Anne : Nasıl göreyim kızım anlatsana neler oluyor off ya bu sahneleri de sessiz çekmiyorlar mı deli oluyorum.Anlatsana kızım neler oluyor.

Abla: Aaaa görüntü gitti yine

Naci: (Yerinden kalkarak tv ye gider orasına burasına vurur kurcalar çalıştıramaz) Of baba ya 15 yıllık külüstür tv ile uğraştırıyorsun bizi yenilemedin şunu.

Baba: (Gazeteyi indirerek konuşur) Hangi para ile yenileyeceğiz oğlum durumumuz ortada.

Naci: Evet ortada bir fakirlik durumu ve bir de konak var. Gel hadi inat etme satalım şu konağı kendimize göre bir apartman dairesi alır üstünü de bankaya atar paşalar gibi geçiniriz.

Anne: Aslında çocuk doğru söylüyor bey son yıllarda bu sıkıntılar bizi epey üzdü. Konağı satarsak bayağı rahatlayacağız. Bak kızı yarın bir gün baş göz edeceğiz çeyiz adına hiçbir şeyi yok.

Naci: O bu evden gitsin çeyizi benden merak etme anne.

Abla: Aman sevsinler sen git önce borçlarını öde. Fare kardeş.

Baba : Ne borcu

Naci : (Atılarak ablaya laf düşürmez)Ne borcu olacak baba, boşboğaz kızın işte geçen gün lades tutuştuk da onu söylüyor.

Baba: Neyse konak için çok güzel planlarım var yakında bir haber bekliyorum gelince hepinize sürpriz olacak.

Naci: Ohooo  biz o haberi üç yıldır bekliyoruz da gelemiyor bir türlü.

Baba : Sabır. Sabredeceksiniz dedim ya hepinize sürpriz olacak, haber çok yakın. Hadi hanım yatalım artık epey geç oldu. Hadi kızım siz de çekin tv nin fişini de yatın artık.

 

Sahne kararır

 

(Aynı sahne Naci uyuyor. Arka camdan bir hırsız eve girer. Dolapları karıştırmaya başlar. Dolaptan bulduğu bir çorabı yüzüne geçirir.Seslere Naci uyanır. Arkadan dolanır elini silah gibi yapıp arkadan dayar)

Naci: Kaldır ellerini

Hırsız: Kurban olayım ağabey vurma beni 5 tane çocuğum var benden ekmek bekler

Naci: (Hırsızın üzerini aramaya başlar) Kes lan bana mı güvendin de o kadar çocuk yaptın, hırsızlıktan kazandığınla mı besleyeceksin onları

Hırsız : Yok ağabey ya ben hırsız değilim aslında, ne yapayım yettiremeyince hırsızlığa başladım

Naci : (Hırsızın cebinden bir cüzden çıkarır karıştırmaya başlar elini hırsızın arkasından çekmiştir) Zaten belli hırsız olmadığı üzerinden bir nane çıkmadı. Bunda da para yok.

Hırsız : Benim aslında böyle hırsızlık gibi adi suçlarla işim olmaz.

Naci : İşin ne peki? Aslında temiz bir adama da benziyorsun

Hırsız : Yankesiciyim.

Naci : OOO haaa çok da masummuş işin. Sanki yankesicilik iyi bir işmiş gibi. (Gözü elindeki hırsızın nüfus kağıdına ilişir) Vay adi herif beş çocuğu da gayri meşru mu yaptın. Bekar yazıyor kafa kağıdında.

Hırsız: Ne bileyim elinde silah var diye yalan söyledim bekarım tabi ne çocuğu.

Naci: Yahu bendeki de ne şans. Hırsızın bile çulsuzu denk geliyor.

Hırsız : Ne yani hırsız olan biziz sen de bizi soyacaksın öyle mi

Naci : Eee dostum buna ava giderken avlanmak derler.

Hırsız: Tamamdır ağabeyciğim sen şurada biraz istirahat buyur ben iki dakikada tırtıklıyıyım. Buradan çaldıklarımdan sana da veririm.

Naci : Hem yankesici hem hırsız hem de beni keriz yerine koyuyorsun. Evde bir şey kalmadı satacak ben ne var ne yoksa sattım.

Hırsız: Desene biz senin yanında çırak kalırız.

Naci : Boş ver çıraklığı falan da sen bana bir akıl ver.

Hırsız: Yuh herif üzerimizden çalacak bir şey bulamayınca aklımıza göz dikti. Sen akılsız mısın. Benim aklım bana kadar kusura bakma.

Naci: Kes de bir dinle. Bak bizim ihtiyara bu konağı bir türlü sattıramıyoruz bir o kaldı satamadığım ama onu da sattık mı kurtulduk demektir.

Hırsız: Hımm bir düşünelim. Ne de olsa akıl bende di mi. (parmaklarını şıklatarak) Buldum. Ben seni kaçıracağım.

Naci: Ay olmaz.Yuh sapık, ne sandın ulan sen beni .

Hırsız: Yok be o anlamda değil. Bak şimdi ben seni kaçıracağım, sonra da babandan fidye isteyeceğiz tamam mı. O da sevgili oğluna dayanamayacak karşılığında para vermek isteyecek. Para bulamayınca ne yapacak?

Naci : Ne yapacak

Hırsız : Konağı satacak

Naci : Yok konağı satmayacak

Hırsız : Ya ne yapacak sence

Naci: Vur Naci’yi üste sana para vereyim diyecek bence

Hırsız: Hadi ya bir baba oğlu için bunu der mi

Naci : Benim gibi oğlan için denir tabii. Eeee ben kızı kadar kıymetli değilim tabii.

Hırsız: Buldum ablanı kaçıracağım

Naci: Bana bak. Keçileri kaçır, altına kaçır, aklını kaçır ama ablamı kaçırma bence. Başına bela olur iki gün sonra getirip bırakırsın.

Hırsız: Yok be oğlum fidye için ablanı kaçıracağım. Sonra da aldığım parayı kırşırız.

Naci: Haaaaaa

Hırsız: Aferin lan Naci çabuk anlıyorsun ha. Ablan nerde şimdi

Naci: Odasında yatıyor

Hırsız : Tamam ben  onu alıp gideyim. De bir sorun var. Ablanı nasıl kaçıracağım

Naci: Evde kocaman bir çuval var koyarız içine alıp kaçırırsın. Biraz da eter koklattım mı hayatta uyanmaz.

Hırsız: İki kilo patates bir kilo da soğan alayım canım.

Naci : Ne alaka.

Hırsız : Ulan manavdan domates aldık da sanki fileye koyup sallana sallana götüreceğiz. Kaç kilo senin bu ablan. O da sen gibiyse bel fıtığı olduk bile.

Naci : Elli beş falan.

Hırsız : Yuh ben nasıl götüreceğim onu. Olmaz bu iş unut. Ben gidiyorum.

Naci: (Yakasına yapışır) Gidemezsin ablamı da götüreceksin.

Hırsız: Haydaaa çattık yahu nasıl götüreyim senin ablanı. Günde on kilodan fazla çalmam kusura bakma prensibim değil.

Naci: Başlarım senin prensibinden götüreceksin.

Hırsız : Bırak yakamı kardeşim nasıl taşıyacağım senin ablanı.

Naci: Tamam taşımak sorunsa ben halledeceğim. Araban da benden.

Hırsız: Ne araba mı. (Birden üslup değiştirir). Baştan söylesene kardeşim araban olduğunu. Tamam istediğin yere götürüm ablanı beş yıldız otellerde ağırlarım onu.

Naci : Araba çok da iyi bir şey değil ama idare edeceksin artık tamam mı.

Hırsız : Olsun tekeri ve kaportası varsa problem yok. Bir de motoru olması  lazım .

Naci : Sen hiç merak etme kardeşim hepsi var. Dur ben garajdan alayım da geleyim. (Naci koşarak çıkar)

Hırsız: (Sahneye dönerek) Vay be . Biz altın para falan çalmak için geldik nasibimize araba çıktı iyi mi. Ne yapayım ben senin ablanı be. Atarım kızı arabadan. Sonra da götürüp arabayı satarım gelsin paralar.

Naci : (Sahneye el arabası ile girer) Hırsız şaşkına dönerek bakar.

Hırsız: Bu ne

Naci : Araba

Hırsız : (Dalga geçerek) Arabaymış kaç beygir gücünde bu.

Naci : (hırsızı eline arabayı tutuşturur) Beygir değil canım bir eşek gücünde, hadi hadi millet uyanmadan al götür şunu

Arabayla kızın odasına yönelirler ve sahne kararır

  1. SAHNE

Naci sarhoştur. Kız arkadaşı  onu omuzlayarak eve getirir. Naci şarkı söyleyerek ilanı aşk etmeye çalışır. Sarhoş bir şekilde bir yandan da konuşmaya çalışır.

Naci: Evlen benimle Naciye

Yazgı: Ne Naciyesi yoksa hayatında başka biri mi var Naci? Naciye kim. Benim ben Yazgı.

Naci: Tamam işte Naciye, sen benim yazgımsın bana yazılmışsın evlen benimle.

Yazgı: Öf be Naci. Hep böylesin, sarhoşken evlenme teklif ediyorsun, sabah da ayılınca unutuyorsun. Hem ben senin gibi sarhoşla evlenmem.

Naci: Şşş. Akıllı ol. Ben senin yüzünden içiyorum. Aşkım için. Hem bu illete beni sen alıştırmadın mı

Yazgı: Seni ben alıştırmadım .Sadece içkiyi ilk kez benimle içtin.

Naci: Evet o lanet olası içkiyi hiç tanımasaydım hiç tatmasaydım keşke. Ama uyuşturucuya beni sen alıştırdın.

Yazgı: Yok onu da sedece benimle ilk kez içtin.

Naci : Biliyor musun Yazgı

Yazgı : Neyi

Naci : Sen bana hayatımın ilklerini yaşatan kadınsın.

Yazgı : Tamam benimle ilk kez tanıştın bunlarla belki ama sen de azıttın artık ayık gezemez oldun. Cebin para göreli daha da sapıttın

Abla : (Yan odadan sahneye girer) Oooo beyimiz akşam olunca evin yolunu bulabilmiş yine. Nedense bu konak satıldığı günden beri kardeşimiz birden zenginledi. Her akşam çilingir sofraları, gezmeler tozmalar , arabalar.

Naci: Bu konağı senin için sattık. Ben kurtarmadım mı seni o fidyecilerin elinden.

Abla : Sus Naci daha fazla konuşma o adi hırsızla birlikte ne işler çevirdiğinizi de senin para kaynağının nerden olduğunu da iyi biliyorum (Naci koltukta sızıp kalmıştır)

Yazgı: (Naciyi uyandırmak ister bir türlü kalkmaz)Naci hadi kalk kalk da benimle evlenmek istediğini söyle. Uff bu yine sızdı.Ben de gideyim artık

Abla : Bana bak kardeşimi uyuşturucu belasına da içkiye de sen alıştırdın bunların hepsini başımıza bela ettin. Bir de kendin bela olacaksın kardeşime. Tabi gördün ya bol parayı.

Yazgı: Kusura bakmayın ama bela olan biri varsa o da sizin kardeşinizdir hanımefendi. Sülük gibi yapıştı bırakmıyor peşimi. Bu akşam içip içip yine kapıma dayandı ben de aldım getirdim buraya.

Abla: Tabi canım. Beyimizin cebi zengin olunca evine kadar bırakılıyor. Züğürtken sokak köşelerinden biz topluyorduk uyuşturucudan tinerden sızıp kalınca.

Yazgı : Aman canım çok meraklıydım ben de zaten kardeşinize. Ayıldığında söyleyin kendisine peşimi bıraksın. (Kapıya yönelir)

(Abla Naciyi kanepeye yatırıp üstünü örter bu arada Naci hafifçe gözlerini açar)

Naci : Şşşş bana bak şu arka pencereyi sıkı kapat ne gelirse oradan geliyor.

Abla : Tamam yat da zıbar ne kaldı ki evde oradan gelip alsınlar.

(Kapı çalar abla kapıyı açar baba ve anne içeri girer)

Abla : Ne yaptınız baba anlaşabildiniz mi ev sahibi ile

Baba: Evet kızım evi tuttuk depozito ve ilk kirayı da verdik artık eşyaları yavaş yavaş toparlamaya başlayalım

Anne : (Ağlamaya başlar) gün yüzü görelim diye bu evin satılmasını çok istemiştim ama bu şekilde ayrılmak çok gücüme gidiyor.

Baba : Ne yapalım hanım kızımızın canı için bunu yapmalıydık. Konağı satmasak o namussuzun istediği fidyeyi, nasıl öderdik.

Abla: Sağ olun baba benim için yaptığınız fedakarlığı asla unutmam.

Baba : Kızım sen ne diyorsun, hangi, baba olsa yerimde aynı şeyi yapardı. Uyuşturucu kumar içki batağına batmış gitmiş kardeşini kaybettik bari sana sahip çıkalım.

Anne : İftira atıyorsunuz benim oğluma, gözünüzle bir kere olsun gördünüz mü bunları kullandığını.

Baba : Hanım düşünüyorum da bazen acaba ben de senin gibi kör olup da görmeseydim bunları daha mı mutlu olurdum acaba.

Anne: Ben gören bir tek gözüm için nelerimi feda ederdim biliyor musun sen. Ben Naci’mi o hallerde gözüm görecek olsa bile yine severdim. Sevgi gözle değil gönülle oluyor bey.

Baba: (İç çeker başını çaresiz sağa sola sallar ) Hadi artık yatalım, sabah olduğunda yeni tuttuğumuz evin temizliğine gideceğiz.

Herkes odalarına çekilir sahnede sadece Naci uyur vaziyette kalır. Sahne kararır. Karanlık birkaç dakika sürer. Telefon sesi ile sahne tekrar aydınlanır. Çalan telefona baba bakmak için sahneye girer.

Baba : Hayırdır inşallah. (saatine bakar ve telefonun yanındaki sandalyeye oturur) oo nerdeyse sabah olmuş. Alo……………Oooo Mehmet kardeşim yok önemli değil ne rahatsızlığı…………….tabi tabi Amerika ile arada saat farkı olunca normaldir ………………………….yok canım önemli değil dedim ya zaten sabah namazı için kalkacaktım ……   …………………… buyur dinliyorum seni…………………………….( bu arada Naci uyanmış olan biteni izlemektedir, abla da uyanmış odanın bir köşesinden olan biteni anlamaya çalışmaktadır, baba bir müddet dinledikten sonra ayağa sevinçle kalkar ancak sevinç birden hüzne dönüşür tekrar yerine oturur) Mehmetçiğim çok sağ ol inan bizim için çok mutlu bir haber ama biz o işi biraz ertelemek zorunda kaldık. Ben en kısa zamanda inşallah sana dönerim, çok teşekkür ederim ilgin için.

Abla : Baba kimmiş bu saatte

Baba: Önemli değil kızım korkulacak bir şey yok Mehmet bizim

Naci : Mehmet kim baba yaa

Baba: Hani şu eski komşumuz Feride ablanın Amerika’da doktorluk yapan oğlu. (anne de uyanmış olan biteni dinlemektedir ancak kimse farkında değildir)Geçenlerde Türkiye’ye geldiğinde anneni muayene etmiş ve beni yalnız bir köşeye çekip çok az da olsa görme umudu var demişti. Ben anneni de sizi de boşa umutlandırmamak için bir şey söylememiştim. Şimdi onun için arıyor.

Abla: Yani?

Baba : (üzgün bir şekilde)Üzerinde çalıştıkları bir yöntem varmış denedikleri hastaların hep gözü açılmış ve annenin de görme ihtimali varmış.

Anne : ( heyecanla dinlediği yerden atılarak ortaya gelir) Görebileceğim öyle mi. Ne diyorsunuz? Bahçemizde açan mis kokulu leylakları görebilecek miyim yani. O tarif edemediğiniz gök yüzünün maviliğini doya doya seyredebilecek miyim. Mehtabı sizin anlattıklarınızdan değil bizzat görerek yaşayacağım öyle mi. Kurtuluyorsunuz çocuklar, dizi filmleri hiç konuşmadan izleyeceğim söz. Allah’ım ne büyük mutluluk bu. Bu ne büyük bir nimet.

Baba: Hanım boşa seviniyorsun. Sizden uzun süredir sakladığım sürpriz buydu. Çok pahalı bir tedavi süreci varmış ve ben konağı bu iş için satmayı planlıyordum.

Abla: Borç alırız baba kredi falan çeksek.

Baba: Kızım alacağımız borcu 30 yıllık emekli maaşım bile karşılamaz. Neyimiz var ki bize kredi versinler.

Anne: (Teselli etmeye çalışır)Olsun üzülmeyin bu kadar. Hayat bugüne kadar görmeden nasıl geçtiyse bugünden sonra da öyle geçer. Zaten leylakların kokusu bile beni mutlu etmeye yetiyor. Hem mehtap benim neyime, sabah olunca hepsi bitmiyor mu. Dizi filmleri de kızım bana anlatır. Nasılsa tv miz de bozuldu.

Naci : (Hızla yerinden kalkarak üzerindeki çarşafı atar) Hayır bu kadar çabuk teslim olamayız. Bu Naci hıyarı alkole teslim olarak, uyuşturucuya bağımlı olarak, kumar batağına girerek geleceğini harcamış olabilir ama annemin gözlerini harcayamam. Annemin ömür boyunca kavuşmak istediği masumca istekleri benim elimin altında ve ne kadar basit şeyler. Bir çift gören göze duyulan,  ömür boyu hasret. Bense elimin altındaki bu varlıkların kıymetini bilmeden, mutluluğu alkolde uyuşturucuda arıyorum. Görmek bu kadar mı mutlu edermiş bir insanı. Güneşi kuşu ağacı sevgiliyi görebilmek bile mutluluk için yeter mi? (koşarak diğer odaya girer bir çanta ile gelir) Sizden özür diliyorum bunlar konağın parasının bir kısmı. Yarın da polisle birlikte gider yakalatırım o hırsızı. Olanların hepsinde benim de parmağım vardı. (Babasının eline kapanarak ) Ne olur beni affedin.

Baba: Sen harcadığın geleceği geri kazanmayı bildin annenin de gözlerini tabii. Seni neden affetmeyelim ki doğru yolu bulmuşken.

Naci : (yerinden kalkar gözlerini siler daha sonra muzipçe) Baba biraz para versene

Baba : Tam adam olacağına inanmaya başlamıştım.

Naci : Tedavi olacak hasta sayısı ikiye çıktı. Malum uyuşturucu tedavisi biraz uzun sürüyor da.

Sahne kapanır, anne elinde bir demet leylak ile gök yüzünü seyrederek sahneye selamlamaya girer. Daha sonra Naci girer sarılırlar ve seyirciyi el ele selamlarlar daha sonra baba ve kız , diğerleri devam eder selamlamaya

 

Arif KOÇİNALI




Paylaş      
Yorumlar

melis - ( 4/14/2008 )
idare eder. daha güzelleride var başka sitelerde. çok beğenmedim. tavsiye etmem şekerler.hepsi grubuna selam gönderiyorum buradan. özellikle cemre ve eren e. hadi eyvallah şekerler ayyy...

dilara - ( 4/3/2008 )
çok güzel bir tiyatro bu tiyatroyu yazarını tebrik etmek isterdim çok komik degil ama güzel gerçekten bu tiyatroyu yazanın ellerine saglık

esra - ( 4/27/2008 )
bencede cok güzel bır tıyatro eserı


DİDEM - ( 5/6/2008 )
KOMİK OLMASINI TAVSİYE EDERİM OYUNUN İÇRİĞİ WERDİĞİ MESAJLARA BİRŞEY DİYEMEM MESAJLARI SÜPERR SİZE ah şu büyükler TİYATROSUNUN İÇERİĞİNE BAKMANIZI TAVSİYE EDERİM SAĞLICAKLA KALINN

kadriye - ( 5/5/2008 )
komik olabilirdi

unal74 - ( 7/2/2008 )
Güzel bir oyun, yazarını tebrik ederim.Bir de "komik olmamış,komik olabilirdi " diyenleri eleştirmek istiyorum.Tiyatro denildiğinde hep komedi mi geliyor aklınıza,her oyun komik olmak zorunda değildir.Galiba sizler tiyatro denildiğinde komediyi anlıyorsunuz.

cihan - ( 10/22/2008 )
Gerçekten çok güzel.****Süper**** Diyecek başka söz bulamıyorum.


ÖZLEM - ( 10/20/2008 )
GERÇEKTEN ÇOK BEĞENDİM SÜPER BİR KONUSU VAR.ELLERİNİZE SAĞLIK

- ( 10/30/2008 )
güzelmiş

tiyatro kızı - ( 11/3/2008 )
süperrrrrrrrrrrrrr:d

cemre - ( 11/7/2008 )
cok guzelmis oynamak ısterdım

zehra - ( 8/1/2008 )
Tabiki de tiyatro sadece komediden ibaret değildir.Komedi yazmak zordur.Drama yazmak daha kolaydır ama,dramı oynamakta zordur.Arif arkadaşımız çok güzel yazmış.Ama keşke,’ameliyat için çıkardığı paralar’sahnesini biraz daha duygusal yapsaydı,çok daha iyi olabilirdi.Ama yinede kutlarım.Yolun açık olsun arkadaşım...

förstlady - ( 12/4/2008 )
bence çok güzel bizde okulda bu oyunu oynuyoruz bende yazgıyım haydi herkese selemlar


özlem - ( 4/15/2008 )
neden kaç kişi olduğu yamıyor

zehranur - ( 7/12/2008 )
harika bir oyun okulda oynamalıyız bu tiyatronun yazarını yani Arif koçinalıyı tebrik ediyorum harika bir oyun

duygu - ( 2/2/2009 )
süperrrrrr

ayşegül - ( 5/13/2009 )
komik değil gibi eleştiriler yapılmış olsada ben buna katılmıyorum.öğrencilerimden yetenekli olanlara bu oyunu oynattım.çocuklar hakkını vererek oynadı ve izleyenler çok beğendi arkadaşlar.

tiyatro aşığı - ( 2/17/2009 )
çok beğendim

suat - ( 4/6/2009 )
arkadaşlar beğenenler için teşekkür ederim
ben bu tiyatroda baba ve hırsız rolünde oynamıştım izleyenler varsa... oyunu kim yazdı diye merak edenler için ARİF KOÇİNALİ hocamız yazmıştır
bide 01-07/03/2009 tarihinde oynadığımız fehim paşa konağını okumanız ve izlemenizi dilerim.


birgül - ( 1/12/2010 )
bu tiyatroda anne rolünü oynuyorum ve bu tiyatroyu çok beğeniyorum kötü söyleyenler utansın

ayşegül - ( 1/12/2010 )
butiyatroda ben naciyim rolümü çok beğeniyorum . ayrıca ben çokkomik oynuyorum.komik değil diyenler utansın.


esra - ( 1/24/2010 )
bu oyunu çok beğendim

nghn.. - ( 10/15/2010 )
arkadaşlar biz de bu oyunu okulda gecen yıl oynamıştık gercekten güzel bir oyun ben kör anne olmuştum..d yine olsa yine oynardım arif beyin ellerine sağlık tebrik ederim..

meloş - ( 12/15/2010 )
biz okulda tiyatro kulübü olarak bu oyunu oynuyoruz!! hemde ben Yazgı rolündeyimm..!..!

şeyma - ( 2/3/2011 )
ayevet güzel hoca okulda bunu bize oynatıyo ben ablayım

Gizemm:-) - ( 2/21/2011 )
Evet süper bi oyun rolüm abla kardesim naci ise kankam çok şanslıyım rolùm süper

betty - ( 4/21/2011 )
ben bunu oynuyorum abla rolünde müthiş tebrik ederim

Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 40
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • 27 Mart Yerel Yönetimler Bayramınız Kutlu Olsun (Nedim Saban) - 3/18/2008
  • Bernarda Alba’nın Evi (Üstün Akmen) - 3/18/2008
  • Tiyatrom.com'un kapatılmasına dair (İhsan Ata) - 3/18/2008
  • Seyirci Olmak (İbrahim Tül) - 3/17/2008
  • Klasik bir vodvil türü. Tipik bir evlilik öncesi oyunu. '' Şahane Düğün '' (İhsan Ata) - 3/17/2008
  • Ismarlama Oyun ya da (Melih Anık) - 3/16/2008
  • Tiyatronun katı kurallarına gençlerin indirdiği şamar: Martı (Üstün Akmen) - 3/14/2008
  • Size hatırlatmamı istediğiniz başka bir şey var mı?: ‘444’ (Üstün Akmen) - 3/11/2008
  • Oyun içinde oyun kurgusuyla klasik tiyatro anlayışına başarısız bir güncelleme : ''Tartuffe'' (İhsan Ata) - 3/10/2008
  • Muhsin Ertuğrul Sahnesi Yıkılıyor ! (Hülya Karakaş) - 3/9/2008
  • Harcanmış Gelecek (Arif KOÇİNALI) - 3/9/2008
  • 8 Mart Dünya Kadınlar Günü Kutlu Olsun (Kenan Yoleri) - 3/7/2008
  • Bartu ve Esra’nın yükselişi; Deniz’in gelişi: ‘Şeylerin şekli’ (Üstün Akmen) - 3/7/2008
  • Tekrar Çal Sam – İstanbul Şehir Tiyatroları (İsmail Can Törtop) - 3/4/2008
  • Kent Oyuncuları’ndan korku, gerilim ve kahkaha: ‘39. Basamak’ (Üstün Akmen) - 3/4/2008
  • Bir al, üç seyret, tiyatroya şükret: ‘Kent Oyuncuları 45 yaşında’ (Üstün Akmen) - 3/1/2008
  • Bir özgürlük oyunu… Bu can benim kime ne (İhsan Ata) - 3/1/2008
  • Inishmaan’ın Sakatı – İstanbul Devlet Tiyatrosu (İsmail Can Törtop) - 2/26/2008
  • ŞEHİR TİYATROLARINDAN YENİ OYUN : YA DEVLET BAŞA YA KUZGUN LEŞE (Yasemin Aktaş) - 2/26/2008
  • Düşüncesiz Düşünce Adamları, Köşeli Köşe Yazarları ve Garıgötürüstlere Dair... (Ali Erdoğan) - 2/16/2008
  • RENKAHENK (Erdinç Yapan) - 2/16/2008
  • Röprezant Oyun Yazarları Derneği (Boran Doğan) - 2/11/2008
  • Asuman Dabak’tan: Bu Oyun Baska Oyun (Ahmet Kara) - 2/11/2008
  • Kahkaha ve hüznün buluştuğu çarpıcı bir oyun; ''Misafir'' (İhsan Ata) - 2/10/2008
  • Taşlama yağmuru: Zamazingo (Fatma Babuşçu) - 2/9/2008
  • NE BİÇİM OYUNSA, NASIL BİR OYUNSA BU OYUN: “BU OYUN BAŞKA OYUN” (Üstün Akmen) - 2/9/2008
  • Çok Tesettür Ederim... Pardon Çok Teşekkür Ederim (Ali Erdoğan) - 2/7/2008
  • İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda Metin Belgin resitali: ‘Kontrabas’ (Üstün Akmen) - 2/6/2008
  • Tiyatro Patlamış… Duyan var mı? (Serkan Fırtına ) - 2/6/2008
  • Fırıldak Eleştirmenliği Kolay Değil (Can Doğan) - 2/5/2008
  • Venedik Taciri ya da "Güncel"(?) Shakespeare (Melih Anık) - 2/4/2008
  • Ölümsüz Öykü - İstanbul Şehir Tiyatroları (Ayşe Müge Gerdan) - 2/4/2008
  • Kaybolan Değerlerinizden Müessesemiz Sorumlu Değildir (Ali Erdoğan) - 2/3/2008
  • SARAN İLE YÖNTEM, AYAKTA ALKIŞLANMALI: “KOCA BİR AŞK ÇIĞLIĞI” (Üstün Akmen) - 2/1/2008
  • ONLAR BUNLARI YAPARKEN, SEN NE YAPTIN?: “MİKADONUN ÇÖPLERİ” (Üstün Akmen) - 2/1/2008
  • Sermiyan Midyat Söyleşisi (İsmail Can Törtop) - 1/31/2008
  • Oyunbaz Martı ile karşınızda… (Yasemin Aktaş) - 1/31/2008
  • 60 yıl sonra tekrar sahnelere dönen oyun ; ''KOŞEBAŞI'' (İhsan Ata) - 1/30/2008
  • Döktüğün tere bereket Suat Sungur: ‘Babamla Dans’ (Üstün Akmen) - 1/29/2008
  • Uzun Soluklu Oyunların Oyuncusu Yurdaer Okur ile Söyleşi (Yasemin Aktaş) - 1/27/2008


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    1 Mayıs'tan itibaren her ÇARŞAMBA Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..