| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
Kayıp Cennet ve Dün Meydana Gelen Bir Olayda...
Üstün Akmen




Mark Ravenhill, 1966 doğumlu bir İngiliz oyun yazarı. 18 oyundan oluşan epik tiyatro oyunu (oyun zinciri de denilebilir) “Vur / Yağmala / Yeniden”i (Shoot / Get Treasure / Repeat) 2007 yılında “Edinburgh Festivali” kapsamında yer alan “Ravenhill for Breakfast’” projesi için yazılmış ve her gün bir oyun oyuncular tarafından okunmuş. Nisan 2008’de Londra’da farklı tiyatrolar, tüm oyunları üç hafta boyunca bu kere sahnelemiş.

“Vur / Yağmala / Yeniden”, Dot Tiyatro tarafından projelendirilerek yeni tiyatro sezonunda sahnelenmeye başladı. Mark Ravenhill’in bugünün “kaos”unu anlattığı oyunlarından her ay yeni 2-3 kısa oyununun prömiyerini yapılacağını öğrenmiştim. Demek ki, sekiz aylık sezon sonunda 18’i bulacağız. “Sıkı bir maraton olacak, ama nasıl olacak?” diye kendi kendime söylenerek Dotbilsarda projesinin ilkini izlemek üzere Beyoğlu’nun Şişhane’sindeki Bilsar binasına gittim. Duvarda Ravenhill’in “Vur / Yağmala / Yeniden”i anlattığı tümceler… “… kısa oyunlardan oluşan bir epik döngü bu” diyor Ravenhill. Çağdaş tiyatro izleyicisinde birbiriyle çelişkili iki gereksinim gözlemlediğini söylüyor. “…bizi hâlâ Orestes, Kayıp Cennet ya da Shakespeare’in tarihi oyunlarındaki epik anlatıma çeken bir şeyler var. Bununla birlikte, manşetler çağı çocukları olarak, etrafımızdaki birçok ekrandan, birkaç saniyede, hikâye ve bilgileri hemen algılayabiliyoruz” diyor. Ravenhill, her parçaya var olan epik bir eserin adını vermiş… Öyle diyor.

Yaklaşık yirmi dakika süren ilk oyun “Kayıp Cennet”, ortadaki kare platformun üç yanına ayakta dinelerek izleniyor. Birkaç gecedir alt katında oturan komşusu Liz’in (Gonca Vuslateri) çığlıklarından uyuyamayan hostes Ruth (Ezgi Mola), attığı çığlıkları sona erdirmesi için ricada bulunmak üzere alt kata iniyooor ve iniş o iniş! Ruth’un artık çığlık atmayacağına dair Liz’den söz alıp yukarıya kendi dairesine geçişinden hemen sonra, iyi giyimli iki adam (Hakan Meriçliler ve Cemil Büyükdöğerli) geliyor Liz’in dairesine. Birinin (Hakan Meriçliler) elinde bir işkence çantası var. In-yer-face akımının iletileri en sert haliyle aniden su yüzüne çıkıyor. Sorunları içinde boğulan, boğuşan, ancak bunun ayırtında olamayan ya da farkında olup da kurtulamayan karakterler bunlar. Çözüme ulaşamama gibi özellikleri nedeniyle absürt dramanın bazı yönlerini de sezinliyorum “Kayıp Cennet”te. Kullanılan dil ve imgeler gene şaşırtıyor. İzlediklerim bir biçimde harekete geçme dürtümü kışkırtıyor. Liz’e reva görülen muameleye kayıtsız kalamıyorum, içim içimi yiyor.

Gonca Vuslaeri ve Ezgi Mola, etkin bir oyunculuk dili kullanarak istekleri, korkuları, ifadeleri, baskıları, yaklaşmaları, karşı çıkmaları ifade ediyor. Daltaban’ın yorumu ve yönetimi sistematik olarak ne kadar empati gerektiriyorsa o kadarını kullanıyorlar. Hakan Meriçliler ve Cemil Büyükdöğerli ise hiç kuşkum yok ki eseri çok iyi incelemiş, esere dair farklı kaynaklardan malzeme toplamış ve topladıkları malzemeleri “coşku belleklerindeki” benzer duygularla, beş duyularıyla ilgili canlı, kişisel anılarından yararlanmışlar. Sonuç olarak “çok iyi”ye ulaşmışlar.

İkinci oyun “Dün Meydana Gelen Bir Olayda…” başlığını taşımakta. Oyun bu kere ortadaki kare platformun üç yanına ayakta dinelerek değil, platformun üstündeki iskemlelere oturularak izleniyor. Tiyatronun birinde, akşamki gösteri sırasında oyunculardan biri saldırıya uğramış ve yaralanmış. Diğer oyuncular (Şebnem Bozoklu, Melike Güner, Pınar Töre, Gonca Vuslateri, Hakan Meriçliler, Mert Öner, Cemil Büyükdöğerli ve Tuğrul Tülek) böyle anlatıyorlar olayı. Arkadaşlarını yaralayan bu kişinin cezalandırılması için aramızda bulunduğuna inandıkları bir görgü tanığı arıyorlar, oyun zaman zaman interaktif mecraya da yayılarak gelişiyor.

Görgü tanığı aranırken “In-yer-face”in kavramsal altyapısı silkeleniyor. Toplumda birlikte yaşadığımız yaralayan kaçan, savaş açan, vuran-kıran/lara “Çürük Yumurta” adını takıyoruz. “Çürük Yumurta/lar” damgalanmalı. Özgürlük ve demokrasi… Peh!.. Suç ve ceza… Breh… Breh!.. Demokrasi ve özgürlük sözcüklerini sürekli yinelediğimizde nasıl da anlamlarını yitirdiğini anlıyorum oyun boyunca.

“Kayıp Cennet”i de, “Dün Meydana Gelen Bir Olayda…”yı da Özlem Karadağ Türkçemize çevirmiş. İki oyunda da kulaklarımı dört açtım; hatalı sözcük, hatalı tümceleştirme yakalayamadım. Karadağ’ı kutlamalıyım. Proje kapsamında dekor tasarımı Yeşim Bakırküre imzalı. Bakırküre, tiyatronun kendisine özgürce bir yön çizmesine olanak tanıyacak kadar esnek bir yapıda hazırlamış tasarımını. Her iki oyunda kullanılan tümel mekânı akıcı, geçirgen ve esnek düşünmüş. Dolayısıyla iki oyun da kendi geçici sınırlarını, kendi geçici izleyici-oyuncu iliş-kisini kurabiliyor. Bakırküre’yi de kutlamalıyım. Bu arada, tek bir yönden, açıdan yapılan genel ışıklandırma tek başına kullanıldığında bütün sahne aydınlatılabilir, ama sahnede bulunan oyuncu izleyiciye düz ve ilginç olmayan bir görüntü verir diye biliyordum; beni yanılttığı için Kemal Yiğitcan’a da bir teşekkür borçlanmalıyım.

Oyunları Murat Daltaban yönetmiş. Daltaban, bu sıradan gibi görünen olağanüstü olayları yaratan yazara destan anlatır gibi yaklaşmış. Fiilleri ön plana çekerken gıdım abartmamış. Oysa abartabilirdi! Gerek görmemiş, abartmamış. Bana göre iyi yapmış. Ravenhill’in anlattığına etkileyici bir özellik katmış. Mark Ravenhill’in yanıt bekleyen askıdaki sorularını, gösterim kuramı çerçevesinde bütün kilitleri kırmayı dene-yerek çözümlemiş. O halde?.. O halde, Murat Daltaban’ı, tiyatro sanatı adına sıkı sıkı sarılarak kutlamalıyım.

“Dün Meydana Gelen Bir Olayda…”nın oyuncuları, tiyatroda oyuncunun duygulanımlarının gerçek ya da yaşanmış olmak zorunda olmadığı savını doğrular nitelikte. Öncelikle görülebilir, okunabilir ve duyguların temsil edilme konvansiyonuna uygun kolektif bir oyunculuk sergiliyorlar. Pınar Töre’nin bedenindeki enerji-istek yönlendirmesini pek sevdim. Cemil Büyükdöğerli’nin itkilerinin yükselişi, duygusal yoğunluğu ve oyun ritmi mükemmeldi. Yönetmen Murat Daltaban’ın sahnelemenin göstergelerini yıktığı bir çalışmada Melike Güner’in her şeyden önce karşı-göstergebilimci oyun tarzına bayıldım. Mert Öner’in sahne üzerindeki oyuncu arkadaşlarına göre kendisini konumlandırmasına, oyunculuğunu böylece bireyselleştirmesine hayran kaldım. Hakan Meriçliler’in gerekli ya da gereksiz edimleri içerisinde (yüz hareketleri ve jestler) bedenine ve bunun sonucunda saptanan devinimler bütününe ilişkin görsel anlatımlılık olarak mimiklerini alkışlamaya doyamadım. Tuğrul Tülek’in kısa rolü içinde “Çürük Yumurta”yı izleyiciye geçişindeki beceriyi şu satırları yazarken hâlâ unutmadım. Gonca Vuslateri’nin yüzü salonun girişine göre soldaki duvara dönükken bile ruhsal durumunu böylesine çabuk yakalamasına şaşırdım. Şebnem Bozoklu’nun yaratıcı isteklerini sahne üzerinde uyandırışındaki başarıya kanca attım.
Oyundan çıkarken, bu “dotbilsarda projesi”nin tamamına doğrusu daha bir merak sardım.

Tüm oyuncularla, tüm emeği geçenlerle projenin sonunda kucaklaşmayı kararlaştırdım.
Sadece, ama sadece Ezgi Mola’nın pijama altı ayakkabısına taktım.

Üstün Akmen
Evrensel Gazetesi


Yazarın Tüm Yazıları


Paylaş      
Yorumlar

Gösterge Bilime - ( 10/29/2008 )
Her şey iyi güzel de, "karşı-göstergebilimci" ne demektir? "Göstergebilimcilik" gibi bir oyunculuk üslubu var mıdır? "Yapısalcı" üslupta oynayanlar, "fenomenolojik" üslupta oynayanlardan daha mı çok kazanırlar? "Göstermeci" , evet, evet, "göstermeci"... Ne güzel bir kelime!

Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 310
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • Milliyet Sanat'tan Nedim Saban'a Cevap Mektubu (Özlem Özdemir) - 10/31/2008
  • Bize danışmadan asla (Orhan Aydın) - 10/31/2008
  • Dolu Düşün Boş Konuş – Bakırköy Belediye Tiyatroları (İsmail Can Törtop) - 10/29/2008
  • Balıkesir Muhallebicisi (Nedim Saban) - 10/29/2008
  • Kendi Gök Kubbemiz - İstanbul Şehir Tiyatroları (Ayşe Müge Gerdan) - 10/29/2008
  • Müjdat Gezen'den: MUSTAFAM KEMALİM (Ahmet Kara) - 10/28/2008
  • Mahmud ile Yezida Üzerine İnceleme (Mitolojik Kaynak Açısından) (Dılşah Kamalı) - 10/28/2008
  • Genel Sanat Yöneticisi Orhan Alkaya'ya Sorularımdır (Hülya Karakaş) - 10/27/2008
  • Nedim Saban'dan Milliyet Sanat'a Mektup (Nedim Saban) - 10/26/2008
  • Tehlikeli Saplantı - Erzurum Devlet Tiyatrosu (Ahmet Olcay) - 10/26/2008
  • Kayıp Cennet ve Dün Meydana Gelen Bir Olayda... (Üstün Akmen) - 10/25/2008
  • Savaş ve Kadın - İstanbul Şehir Tiyatroları (Ayşe Müge Gerdan) - 10/25/2008
  • Çocuk Aklını Çalan Hırsızlar (Orhan Aydın) - 10/23/2008
  • Yedi Tepeli Aşk - İstanbul Şehir Tiyatroları (Ayşe Müge Gerdan) - 10/22/2008
  • Kırşehir Ahilik Haftası Kapsamında Tiyatro : Evran (Berkan Karasu) - 10/20/2008
  • İstanbul bir sahne, sahne İstanbul... (Üstün Akmen) - 10/20/2008
  • Çalıkuşu – Tiyatro Kedi (İsmail Can Törtop) - 10/14/2008
  • Tiyatro Z'nin yeni oyunu: Philoctetes Bir Medeniyet Entrikası (Üstün Akmen) - 10/14/2008
  • İşte Ekim... (İbrahim Kırkbulut) - 10/14/2008
  • Tiyatro (Mehmet Çetinkaya) - 10/10/2008
  • Ezilenlerin Tiyatrosu (Ulaş Tuzak) - 10/10/2008
  • Hadi Çaman'ı da Uğurladık (Tuncer Cücenoğlu) - 10/7/2008
  • Nerde Hani? (Nedim Saban) - 10/6/2008
  • Dünyayı Yöneten Hormon: TESTOSTERON (Ahmet Kara) - 10/4/2008
  • Yazdıkları da yaşamı da renkliydi (Doğan Hızlan) - 10/3/2008
  • Hava 1 Ekim Kokuyor! (Ersan Uysal) - 10/3/2008
  • Çelişkiye davetiye… Roma Hamamı - Ankara Sanat Tiyatrosu (İhsan Ata) - 10/3/2008
  • HEM ARAŞTIRMAYIP HEM DE ANLAMAYAN AKADEMİSYENE İKİNCİ CEVABIMDIR! (Kemal Oruç) - 10/3/2008
  • Boğuşan ve boğulan tiyatrocu Hadi Çaman’ın ardından... (Üstün Akmen) - 9/28/2008
  • Televizyon Dizisi Aşk-ı Memnu'da Selçuk Yöntem'in Oyunculuk Gösterisi (Üstün Akmen) - 9/25/2008
  • Kan, Ter ve Gözyaşı (Cüneyt İngiz) - 9/25/2008
  • Hayaller Tiyatrosu (Sinop) - 9/23/2008
  • Tiyatro Sekiz (İzmir) - 9/23/2008
  • Hadi Çaman'ın Ardından... (Hadi Çaman) - 9/22/2008
  • Beyoğlu ve tiyatro (Üstün Akmen) - 9/19/2008
  • SİLAH ARKADAŞLARI…PARDON SAHNE ARKADAŞLARIM İBO CAN GİBİ OLSUN… (Hülya Karakaş) - 9/18/2008
  • Zoraki Sanat (Berkan Karasu) - 9/18/2008
  • Tuncer Cücenoğlu’nun Birkaç Eserini İnceleme Esnasındaki Düşüncelerim... (Doç.Dr.Tudora Arnaut) - 9/17/2008
  • 6. Kıbrıs Tiyatro Festivali bitmedi ama benim dönme zamanım… (Üstün Akmen) - 9/17/2008
  • ARAŞTIRMADAN, BİLMEDEN YAZAN AKADEMİSYENE CEVABIMDIR! (Kemal Oruç) - 9/17/2008
  • Tiyatrolar Sonbaharda Antalya’da Buluşuyor (Alpdoğan Esenoğlu) - 9/15/2008


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    1 Mayıs'tan itibaren her ÇARŞAMBA Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..