| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
Murat Prosciler Röportajı
Ulya Altıntaş



Murat Prosciler’i dizilerin heyecanlı adamı diye tanımlarsak yanlış olmaz. Sinirlendiği zaman televizyonun sesini biraz kısmanız gerekse de seyircileri ona bu dolu dolu ve heyecanlı rolleri çok yakıştırıyor. Biz de çocukluğundan başlayarak dizilere giriş sürecini, tiyatroyla ilgili düşüncelerini ve hayatında önemli bir yer edinen seslendirme sanatçılığını konuştuk.

Murat Proscilerin kendine bakışı nasıl, kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Kendini anlamaya çalışan bir insanım.

Seyirci genel itibariyle sizi “Koçum Benim” dizisiyle tanıdı, diziye Ozan Güvenden sonra girmiştiniz, ilk deneyimlerinizden birinde diziden çıkan birinin yerine oynadınız, o sıralar neler hissettiniz?
Çekincelerim oldu tabii. Ozan Güven güçlü bir oyuncu ve aynı rolü devralmak kolay değildi. Samimi bir şeyler yapmaya çalıştım, kendi samimiyetimi ortaya koydum, buna da cevap aldım.



Sandımay Sokağı tiyatrosunda da geçmişiniz var, bir sokak tiyatrosuydu, orda mı başladı tiyatro süreci?
Sandımay, Türk Sokak Tiyatrosu grubuydu. Almanya da menajerlik yapan bir şirketin tasarladığı bir projeydi. Oyuncular ve teknik ekip kurulduktan sonra 7 aylık bir çalışma yapıldı, ve tamamen türk motiflerinden oluşan bir oyun tasarlandı. Türk müzikleri ve canlı müzik kullanılıyordu. Bodrumda çalışıldı ve orda oynandı. İstanbulda da Sultanahmet meydanında gösteri yapıldı. Almanya, Hollanda, Belçika, Fransa, Danimarka gibi ülkelere giderek Avrupa turnesi yaptı ve 20 festivalde 60 oyun oynandı. Olumlu reaksiyonlar bıraktı. Bizim için de sokak tiyatrosunu keşfetmek ve anlamak yönünden çok iyi oldu. Karşılaştırmalar yapabildik ve keyifli bir süreçti. Sandımay’ın 2. Oyunu Tohum ve Toprakta ekip elemanlarımız tarafından tasarlandı. O da Almanya ve Çanakkale de oynandı. Ben de 4 yıl içerisinde görev aldım.

Şu sıralar sizin zevklerinize hitap eden oyunlar var mı? Devlet, şehir veya özel tiyatroları takip edebiliyor musunuz?
Açıkçası ben Devlet Tiyatrosu oyunlarından çok sıkılıyorum. Bu benim fikrim tabii, ama benim gibi düşünen çok oyuncu arkadaşım var. Çünkü klasik metotlarla tiyatro yapar gibi oynuyorlar. Hepsini kast etmiyorum tabii, nadiren bazı arkadaşlarımızın önerileriyle gidip izlediğimiz oyunlar da oluyor. Değişik bir şeylerin denendiği oyunları tercih ediyoruz ama çoğu zaman da sükut-u hayal oluyor. Daha çok Beyoğlu’nda ve Taksim de İkinci Kat, Kumbaracı50 gibi küçük sahneler var. Oralar da yapılan oyunları takip ediyoruz ve değişik şeylerin denendiğini görmek bizi sevindiriyor.

Sizin bu tarz bir tiyatro projeniz var mı?
Biz de bir oyun tasarlamayı düşünüyoruz Milay Ezenginle beraber. Onun yazdığı iki kişilik bir oyun, gelecek sezon için olabilir. Seyirciyle yakın temasta olabilecek bir sahnede oynamayı düşünüyoruz. Tabii benim de aklımdan çıkmayan oyunlar var, yıllar önce Devlet Tiyatrosunda izlemiştim. Ali Sürmeli oynuyordu Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz. İnanılmaz bir oyundu ve müthiş bir performanstı. Yine aynı şekilde Leenane’in Güzellik Kraliçesi harika bir oyundu, ama ben geneli için konuştuğumda vizyon ve yaratıcı düşünce olarak beslenecek bir şey bulamıyorum.

Uzun yıllardır seslendirme de yapıyorsunuz, seslendirmenin hayatınıza girişi nasıl oldu?
Seslendirme teknik olarak yoğun bir çalışma gerektiriyor. Ben alaylıyım. Trt İstanbul televizyonunda yetiştim. 10 yaşımdan beri seslendirme yapıyorum 28 sene oldu, usta çırak ilişkisiyle ilerledim. Dayım Kemal Bilici seslendirme yönetmeniydi, onun aracılığıyla oldu. Yönetmenlerden ve tiyatroculardan öğrendim aşama aşama ilerledim.

SESLENDİRMENİN AYAKLAR ALTINA ALINMASINA TANIK OLUYORUZ

Yıllardır Sünger Bob seslendirmeni olarak görev yaptınız, şimdi ne düşünüyorsunuz?

Sünger Bob’un sesi değişti kötü de oldu. Tüm kadro değişti. 6-7 yıl konuşmuştuk. NTV seslendirme müdürü Aziz Acar bu işin öncülüğünü yapıp kadroyu iyi bir şekilde kurmuştu. Performansta güzeldi, biz de sevdik ama bir süre sonra Aton Şirketin yapımına geçti. Şirket bizleri aradı ve daha önce aldığımız ücretlerin de altında ücretlere konuşmamızı istedi. Bu da seslendirmenin ayaklar altına alınmasına tanık olmaktı. Tabii işin performansı da düştü. Bölüm başına 40-50 lira gibi ücretlere seslendirme yapmaya çalışıyorlar, biz de bu paraları veren şirketlerle çalışmadığımız için ekip tamamen değişti ve Sünger Bob’un Amerika’dan onay alan sesleri şu an konuşmuyor.

Merak ediyorum sizin konuşmayı istediğiniz bir karakter oldu mu, belki bir çizgi film kahramanı da olabilir…
İzleyince zaman zaman oluyor. Keşke bunu konuşsam dediklerim var. Mesela Rangodaki başrolü konuşmayı çok isterdim çünkü çok zevkli olurdu ama Yekta Kopan harika konuşmuş, bayıldım.

Beğendiğiniz oyuncular kimler?
Vahide Gördüm, Bülent Emin Yarar, Fikret Kuşkan, Ezgi Mola ve Philip Hoffman’ı çok beğeniyorum.

Murat Prosciler’in çocukluğu nerde geçti yaramaz mıydınız?
Gayrettepe de geçti. Genellikle de futbol oynayarak. Günde 10 saat futbol oynardım. Ağaçlara tırmanmayı da çok severdim. Uçurtma uçururduk, misket, zımba, toplu ebelemecilik, kızlar erkekler ve yakan top oynardık. Yani çocukluğum sokaklarda geçti gitti diyebilirim.

Seyircilerinizin yorumlarına baktığımızda size çok heyecanlı ve çok gergin rolleri yakıştırıyorlar, bunlardaki performansınızı da çok beğeniyorlar, sizin oyunculuğunuzda hazırlanma var mı, yoksa içinden geldiği gibi oynayanlardan mısınız?
Her türlü duyguyu ifade etme konusunda zaten oyuncular çalışırlar. Bu bir yelpazedir, ve bunu genişletmek lazım. Ben farklı halleri de oyunlarımda, kendi hayatımda, ve sohbetlerimde yansıtmayı seviyorum, tabii seyirci beğendikçe de böyle teklifler geliyor.

Oyunculukta da alaylısınız?
Evet. 14 yaşımda tiyatro yaparak başladım, sonra Trt dramalarında rol aldım. Daha sonra yine tiyatro da Müziksiz Evin Konukları diye bir oyunda ağırlıklı bir rol aldım. Usta çırak ilişkisiyle keşfederek, oyun atölyelerine giderek yenilendim.

ÇOĞU KONSERVATUVAR MEZUNU OYUNCULUĞU BECEREMİYOR

20 Dakika isimli dizide oynuyorsunuz, şu an ki dizi sektörüne bakışınız nasıl?

Diziler gelişiyor ve sinemanın alt yapısını oluşturuyor. Sektör para kazandıkça yeni oyuncular yetişiyor, daha iyi işlere imza atmaya çalışıyorlar. Dizilerde yakaladığımız seviye dünya standartlarının altında, çok oyuncu var ama nitelikli oyuncu az. Bir sürü konservatuvar var ama oyuncu yetiştiremiyorlar. Çoğu konservatuvar mezunları bu işi beceremiyor çünkü yetişme alanları yok ayrıca tiyatro tekniğiyle sinemanın ki çok farklı ve bunun eğitimini de konservatuvar da verilmiyor. Sinema er meydanıdır ve orda performansını ortaya koyarsın, bence bunun içinde okul gerekmiyor.

Kliplerde de görüyoruz sizi, müzikle aranız nasıl?
Müziğe bayılırım, müziğe aşığım. Kliplerde de severek oynuyorum. Yönetmen arkadaşlarım vardı onların ricasıyla ama işleri de çok severek oynadım.

Türkiye de İstanbul dışında sizi mutlu eden yerler var mı?
Antalya da Sundance var, orda tatil yaparken mutlu oluyorum. Yurt dışında da zaten bu kadar güzel bir ülke görmedim, çok seviyorum ülkemi.

Boş vakitlerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz, nelerle ilgileniyorsunuz?
Arkadaşlarımla muhabbet etmeyi, onlarla zaman geçirmeyi çok seviyorum. Modern dansı çok seviyorum, dans derslerine gidiyorum. Zaten uzun zamandır dans ediyorum. Şu an bulunduğum yerden mutluyum; çünkü halinden memnun olan zengindir.

Ulya Altıntaş

Yazarın Tüm Yazıları


Paylaş      
Yorumlar

Leyla Berkan Erbaş - ( 4/17/2013 )
Murat bey çok sağduylu bir insan, merak ettiklerimizi sormuşsunuz teşekkürler...

Firat - ( 2/28/2014 )
merhaba ulya hanim sizin yazilariniz takim hep ediyom

Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 23
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • Muhsin Ertuğrul; Türk Tiyatrosunun Simurg'u.... (Murat Örem) - 4/26/2013
  • Suç ve Ceza Yabancı Sahnede… (İhsan Ata) - 4/26/2013
  • Orhan Asena Bu Yıl Da Konya'da: Ya Devlet Başa Ya Kuzgun Leşe (Üstün Akmen) - 4/24/2013
  • Jürilerin Koltuk İşgali (Nedim Saban) - 4/23/2013
  • MERYEM'İN VASİYETİ Walter Kerr Theatre'da perde açtı! (Ali Kemal Güven) - 4/22/2013
  • Kaan Erkam'ın Oda Tiyatrosu Sosyal Yasak Tanımlıyor: Tabusuz (Üstün Akmen) - 4/22/2013
  • Cengiz Sezici Röportajı (Ulya Altıntaş) - 4/21/2013
  • Kadına Şiddet Bu Kez Farklı Bir Konseptle Sahnede… Kurdele ya da Artı Sonsuz (İhsan Ata) - 4/21/2013
  • Neil Simon'ından Bir Nedim Saban Uyarlaması: Aşk'a 103 Adım (Üstün Akmen) - 4/17/2013
  • Murat Prosciler Röportajı (Ulya Altıntaş) - 4/17/2013
  • Değişmeyen Düzenin Oyunu: Nafile Dünya (Üstün Akmen) - 4/15/2013
  • Doğum Gününüz Kutlu Olsun Nisa Ablacığım, Hayat Tesadüflerle Dolu (Can Murat Yaşar Şengel) - 4/12/2013
  • Ailesi Olsa da Olmasa da Herkes Bir Çocuk Sonuçta... (Deniz Zengin) - 4/8/2013
  • İstanbul'un Kadıköy'ünde Kabare Zevki: Bize Bir Haller Oldu (Üstün Akmen) - 4/8/2013
  • Newton Bilgisayardan Ne Anlar (Cüneyt İngiz) - 4/8/2013
  • Baskının Psikolojik ve Fizyolojik Sonuçları: Uğrak Yeri (Üstün Akmen) - 4/4/2013
  • Sessiz Kalınamayacak Bir Oyun: Sessizlik (Arif Arı) - 4/4/2013
  • Gerçek Bir Umut Hikayesi: Kimsenin Ölmediği Bir Günün Ertesiydi (Seyhan Arman) - 4/4/2013
  • Seferi Ramazan Bey'in Nafile Dünyası (Cüneyt İngiz) - 4/1/2013
  • Tuncay Özinel'in Tiyatroda 55. Yılı: Padişahım Çok Yaşa (Üstün Akmen) - 4/1/2013
  • Ortaçağ Dekorlu, Kadın Eksenli Bir Kara Komedi: SESSİZLİK (Üstün Akmen) - 3/29/2013
  • Shakespeare Erzurum'da: On İkinci Gece (Üstün Akmen) - 3/25/2013
  • -Bireyin Ölümü- Yeni Kiracı (Doğu Polat) - 3/25/2013
  • Ve SEVİL AKI (Pınar Çekirge - Yavuz Pak) - 3/25/2013
  • Okul Tiyatrosu Manifestosu (Kemal Oruç) - 3/25/2013
  • Tutkulu İki Aşkın Birlikte Öyküsü: Ölüm Diyalogları (Üstün Akmen) - 3/25/2013
  • Cinsel bastırılmışlığın şiddete dönüştüğü oyun… Penetratör (İhsan Ata) - 3/23/2013
  • Sanat Uzun, Hayat Kısa (Nedim Saban) - 3/23/2013
  • Çürümüş Zamanlar; Evaristo (Metin Boran) - 3/18/2013
  • Canınıza Okunmak Üzere Çünkü Bu Hikâye -Gerçek Hayattan Alınmıştır- (Simge İçen) - 3/18/2013
  • Türkiye'de Bir Boşnak Operası: ÖLDÜREN AŞK (Üstün Akmen) - 3/18/2013
  • METİN ABİ'M (Nedim Saban) - 3/14/2013
  • Ölen Adamın Cep Telefonu Ve Düşündürdükleri... (İhsan Ata) - 3/14/2013
  • Dinçer Çekmez (de) Öldü... (Murat Örem) - 3/14/2013
  • Sürülen İnsan Mı, Yoksa İnsan Olmak Mı? (Deniz Zengin) - 3/13/2013
  • Human Profit: Bir Manipülasyon Hikayesi (Erdal Yıldırım) - 3/13/2013
  • Şenay Gürler'in Abby Karakteriyle Özdeşleştiği Oyun: Kayıp (Üstün Akmen) - 3/13/2013
  • Ayşe Lebriz Berkem'den Bir Teatral Arya: İnsan Sesi (Üstün Akmen) - 3/12/2013
  • İnsan kime hizmet ettiğini düşünmeli... ZENGİN MUTFAĞI (Yurdagül Yurtseven) - 3/12/2013
  • Metin Serezli Taziye Sayfası - Başsağlığı Mesajınızı Yazın (Taziye Sayfası) - 3/10/2013


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..