| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Bozuk Düzen Cüneyt İngiz Felaketler nedeniyle yerini yurdunu bırakıp, hiç bilmediğin büyük bir şehre göç etmek. Bu şehirde ayakta kalma mücadelesi vermek. Aileni ve kendini büyük şehrin bütün olumsuzluklarından korumaya çalışmak. Ekonomik ve sosyal şartlara ayak uydururken, değişen ve gelişen sosyal çevrenin gerisinde kalmamak. Kaderinden ne kadar kaçmaya çalışsan da aslında sorunların hep peşinden gelmesi. Hele de bir ailen varsa genç yaşta çocuklarını arada kalmaktan kurtarmaya çalışmak. Bütün bunları yaparken, kontrolün hergün biraz daha elinden gitmesi. Aslında sadece bir kısırdöngü içinde olduğun yerde dönüp durmak. Ve bu kısırdöngü içinde dünya hayatının sonlanması. Şehir Tiyatroları’nda bu sezon sahnelenen Güner Sümer’in Bozuk Düzen adlı oyununda anlatılanlardan bir kısmı sadece. Burteçin Zoga’nın sahneye koyduğu oyun sezona güzel bir başlangıç yapmış görünüyor. Sahnelendiği her salonu dolduran oyun bu sezon oldukça ilgi görecek gibi. Her ne kadar bir dönem oyunu olsa da, temeline insanı alan her oyunda olduğu gibi Bozuk Düzen oyununda da kendinizden oldukça fazla duygular ve düşünceler bulabiliyorsunuz. Oyunun her bir kahramanıyla bütün duygusal hezeyanları yaşıyorsunuz. Öncelikle sahneye konuluş biçimi bakımından bir televizyon dizisinin ya da sinema filminin setindeymişçesine bir duyguya kapılabilirsiniz. Oyunun sahneye konuluşunda uygulanan teknikler sanki sette canlı canlı diziyi seyrediyormuş duygusu uyandırıyor. Sahne geçişlerinde, zaman farklılıklarında bu enstantaneler başarıyla uygulanmış. Özellikle evin büyük ağabeyiyle kız arkadaşının sahnesinde kullanılan geçiş insana sinema tadını daha çok hissettiriyor. Dramatik yapısı bakımında uzun sürüyor gibi gelse de, oyunun akıcılığı, bir sonraki sahnede gelecek olanlara duyulan merak bu düşünceleri geride bırakıyor. Ev ahalisinin her birini çabucak benimsiyoruz. Özellikle de evin en küçüğünü. Gün Koper belli ki büyüklerinin sözlerini de dikkatle dinleyerek ele aldığı rolünü sade ve abartısız sergiliyor. Böyle olunca da seyircinin ilgisini bir anda üzerine çekmeyi başarıyor. Yine de zaman zaman yalnız kaldığı sahnelerde zorlandığı gözleniyor. Bu anlamda biraz daha sahne tecrübesine ihtiyacı olduğu gözlemleniyor. Evin ağabeyi Aziz Sarvan her role yaklaşımı değişken; bir baba havasını yansıtırken zorlanmıyor. Evin tek kızkardeşi ve ablası Berrin Koper, melankolik ve hüzünlü abla portresini çizerken günümüzün ezilen kadınına hoş göndermelerde bulunuyor. Evin asi ve hırçın delikanlısı Gürol Güngör her ailede bulunan serseri ruhlu delikanlısını iyi çözümlemiş gibi görünüyor. Güzel bir ekip çalışması ile sahneye konulan oyun, oyuncuların güzel bir bütünlük göstermesine ve akıcı bir oyun sergilemelerine yardımcı oluyor. Olumsuz anlamda dikkati çeken rollerden birtanesi sarhoş eniştenin oldukça dramatik ve hüzünlü geçmesi gereken sahnesinde, sarhoş tiplemesine seyircinin gülmesi, sahneden aşağı komedi ögelerine yakın bir sarhoş gibi geçmesine sebep olması. Sahnenin aslında duygusal bakımdan zirve yapması gereken bu noktasında hafiflemeye sebep oluyor. Zaman zaman oyunun genelinde hissedilen tempo eksikliği, bir sonraki adımın gelmesini beklemenin heyecanıyla duraksamaya sebep oluyor. Duygusal oyunların en büyük açmazlarından biri olan temponun iyi ayarlanması ince bir çizgi aslında. Zaman zaman bu oyunda da temponun yavaşlaması seyirciyi yorabiliyor. Oyunun dekorunu hazırlayan Barış Dinçel’in elinden adeta tuvale yapılmış resim gibi dolu dolu bir sahneyle başlıyor oyun. Her ne kadar yeni tarz oyunlarda dekorun önemi azalsa da böyle duygusal anlatımlarda dekorun zenginliği insanın o hayali dünyaya uyumlanmasına daha çok yardımcı oluyor. Dekorun her evin her mahallenin bir köşesini simgeliyor olmasıysa seyirciyi oyuna yaklaştırıyor. Her ne kadar sıkıntılar içinde, zorluklarla mücadele ediyor olsak da, belki de sıkıntılarımızı hafifletebileceğimizi düşündüğüm bu oyunu seyretmenizi tavsiye ediyorum. Başkalarının sıkıntılarıyla özdeşleşerek ve bir o kadar da uzaklaşarak, sorunların sadece sizin peşinizde olmadığını fark edecek ve birkaç saat bile olsa rahatlayacaksınız. İyi seyirler… Cüneyt İngiz Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet selma - ( 1/4/2010 ) çok begendim tekrar gireceğim |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 3 Ekim'den itibaren her PERŞEMBE Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|