| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
Çıkmaz Sokak Çocukları - Tiyatro İstanbul
Üstün Akmen



Refah, bolluk vaat eden kapitalizmin ‘Çıkmaz Sokak Çocukları’
 
Amerikalı yazar Lyle Kessler’ın, Türkçe’deki karşılığı “Yetimler” anlamına gelen “Orphans” başlıklı oyununu, ışıklar içinde yatsın Ali Neyzi, metnin içindeki “müstehcen” sözcükleri olanca kibarlığı içinde sarıp sarmalayarak titizlikle dilimize çevirmiş. Tiyatro İstanbul, Gencay Gürün’ün yönetiminde “Çıkmaz Sokak Çocukları” başlığı altında 2007-2008 sezonu oyunu olarak seyircisiyle buluşturmakta. Kimler oynamıştı, nasıl oynanmıştı pek anımsayamıyorum, ama Gencay Gürün’ün aynı oyunu İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni olduğu yıllarda kurumunda da sahnelediği aklımda…

Amerikalının zeka düzeyi
Amerikan düşünü, Amerikalıların zeka düzeyi içinde “ti”ye alan bir oyun bu. Kapitalist sistem içinde ayakta kalmaya çalışan iki yetim kardeşin öyküsü kurgulanmış. Korumak amacıyla kardeşi Phillip’i evde hapis tutan ve küçük soygunlarla evi geçindiren ağabey Treat’le; evin kapısından öteye adım atmamış, televizyon, markalar ve başkasının dayattığı değerlerle yaşayan kardeşin basit öyküsü; çıkagelen ve bir anlamda düzeni yıkan bir yabancıyla önce ivme kazanır gibi oluyor, sonra…

Ohhh! Ne ala memleket
Hepimiz, artık adımız gibi biliyoruz ki, bugün tüm dünyada sermayenin dayattığı büyük bir yıkım yaşanmakta. Refah ve bolluk vaat eden kapitalizm, milyonlara sefaletten başka bir şey sunmuyor. Dünyada bir buçuk milyar insan açlık, iki milyar insan sefalet koşullarında yaşıyor ve bu insanlar, bırakınız kapitalizmin nimetlerinden yararlanmayı, içlerinden bir milyarı içecek temiz su dahi bulamıyor. Gemi azıya alan burjuvazi, işçi ve emekçilerin mücadele ederek kazandığı eğitim, sağlık, emeklilik, iş güvencesi, örgütlenme hakkı, sigorta gibi temel hakları sırasıyla gasp etmeye çalışmakta. Köleliği dayatan iş yasalarıyla çalışma koşulları ağırlaştırılıyor, çalışma saatleri sürekli artırılıyor. Göstermelik demokratik hak ve özgürlükler rafa kaldırılıp, katı polis devleti uygulamalarına geçilmekte. Barış ve demokrasi havariliği yapan emperyalist barbarlar, savaş ve saldırganlığı tırmandırıyor, kendilerine boyun eğmeyen halkların tepesine bombalar yağdırıyor. Tüm bunlar olurken, bir avuç asalak kârlarına kâr katıyor. Sefalet arttıkça, işgal ve saldırılar tırmandıkça tekellerin kasası doluyor. Onlar; “Ohhh! Ne güzel dünya” diyor.

Para... Nereye kadar?
Oyundaki üç karakter de, kapitalizmin kendileri için tek kurtuluş yolu, yegâne yaşama biçimi olduğunu düşünengiller fasilesinden. Oysa, bu düşünce biçiminin vaat ettiği büyülü dünya (Amerikan Düşü) insana rağmen işleyen, kırıcı sistemler bütününden başka bir şey değil. Günümüzde özgüvenin başarı, “tevazu” göstermenin ise başarısızlık anlamına geldiği bu sistemde akıllı olmak artık birincil koşul. Peki bu sistemde var olmanın, ayakta kalabilmenin yolu ne? Yani: “Para kazanmak için nereye kadar gitmeli insan?”

İleti seyirciye geçemiyor
Oyun, esasında “Nereye Kadar Gitmeli”yi sorguluyor. Derken, “Güven Vermek” olgusu ve “Güven Duyma” gücü de devreye girince, (sen misin giren) oyun salkım saçak sarkmaya başlıyor. Kendisi de yetim olan yabancı kimdir; barda içkisini içip sarhoş olduktan sonra, çantasında milyon dolarlık hisse senedi, cebinde on binlerce dolarla ne diye iki yetimin evine gelir; kapitalizmin hangi “kutsal” amacına hizmet etmek aşkına iki yetime elini uzatır, anlaşılmıyor. Oyun da inandırıcılığını yitiriyor.

Gencay Hanım birleşik tepkiyi boşlamış
Türk tiyatrosuna fevkalade eserler kazandırmış olan Gencay Gürün, bu kere sahne üzerindeki olaya izleyicinin yakınlığını sağlayamamış. Yanılsama (illüzyon) doğrudan bilinçaltına yönelemiyor. Oysa tiyatro, izleyici topluluğunun birleşik tepkisini ister, Gencay Gürün bu gerçeği elbette benden iyi biliyor. Düşünceden doğan heyecan zaten oyunda yok, heyecan da düşünce doğurmayınca, oyun tempo yitiriyor. Gencay Gürün’ün “heyecan tepkisi”ne böylesine boş vermesi beni şaşırtıyor.

Değişime uğramak
Gencay Gürün, seyirciye düşünme olanağı vermeden, bütün olup biteni zorunluymuşçasına göstermek istemiş. Hiçbir olguyu zorlamamış. Jesti, devinimi, vurguyu birbirine karıştırtmamış. İyi etmiş de, perde açılır açılmaz öyküye yoğunlaşan ilgi giderek nasıl dağılıyor dikkat kesilmemiş. İzleyici dikkat dağıtıcı nedenlerle olup biteni gerektiği gibi duyumsamıyor, hatta duyumsamak istemiyor. O zaman da, yönetmenin planı iyiden iyiye bozuluyor, oyun dağılıyor. Altı black-out da, dağılmanın tuzu biberi oluyor.

Sözcelenmeden olur mu?
Dahası, metin üzerinde sözceleme yapılmamış gibi. Sanki, plastik ya da jest olarak işleme uğramamış. Ses ve jest açısından (Cüneyt Türel hariç) metin ince elenip sık dokunmamış. Oyuncu, karakterini fizikselleştiremiyor. Yaklaşımlar psikolojik ve soyut kalmakta. Metin, kendi kuruluşu içinde işliyor mu bilemiyorum, ama oyuncular (Ömer Akgüllü-Serhan Arslan) sadece zıplıyor, sıçrıyor. Devinmiyorlar. Bedenlerine anlam kazandıramıyorlar. Metnin biçemini oluşturan anlam yönlerini kavrayamıyor, kavrayamadıkları için olsa gerek, anlam yönlerinin akışkanlığını sürdürdüğü bağıntı içerisinde değişime uğrayamıyorlar.
Diğer taraftan, sahne trafiği iyi çalışmakta. Soracağım tek “husus”, Phiilip’in yediği yemek, Yabancı’nın yaptığı çay, Treat’ın içtiği bira gerçek de; Phillip’in, Treat’ın dizine (güya) sürdüğü Hidrojen Peroksit’in şişesi neden boş? Neden sadece o tablo “mış” gibi?..

Yaratıcı kadro
Giysileri kim tasarlamış belli değil, ama sözüm yok. Nilgün Gürkan’ın dekoru çizgi, renk, malzeme, ışık, eşya öbeklenmeleriyle sahneye hiçbir devinim katmıyor. Sahnedeki öğeler dekorun fiziksel yönüyle hiç mi hiç uyumlu değil. Gürkan’ın tasarladığı fiziksel görsellik ne devinime yardımcı, ne iletinin izleyiciye gitmesine katkı sağlayıcı, ne de ıkına sıkına ileti üreten metnin izleyiciye geçmesine koltuk çıkıcı.
Aytekin Saday bildiği yoldan dönmüyor, aynen ilerliyor. Gene cascavlak bir ışık tasarımı… Duygu, düşünce, imaj, zaman mekân-kavramı, atmosfer, derinlik, perspektif, üç boyutluluk… Hiçbiri yok!

Oyunculuk
Genç oyuncular Ömer Akgüllü ile Serhan Arslan’ı eleştirmeyeceğim. Her ikisinin de, tiyatro yolunda hızlı adımlarla yürüyebileceklerine inanıyorum. Ama henüz dışsal fiziksel aksiyonları içsel özlerle besleyecek, bir rolü ruhsal yaşamlarıyla dolduracak elverişli malzemeye tam olarak sahip değiller, diyeceğim ve doğal olarak kendilerini sinirlendireceğim.
Sinirlendireceğim, ama diğer taraftan da “yolun başı”nı göstereceğim. Hemen şimdi, şu anda Treat’in, Phillip’in içsel içeriklerini incelesinler, sonra beri gelsinler… Cüneyt Türel’den de, inanç olmaksızın karakteri asla gerçek anlamda duyumsayamayacaklarını öğrensinler…
Sonra hakkımda ne derlerse desinler… İçtenlikle içime sindireceğim.
 
Üstün Akmen
Evrensel Gazetesi


Yazarın Tüm Yazıları


Paylaş      
Yorumlar

gizem tüzün - ( 11/22/2007 )
phillip i Yıldıray ŞAHİNLER , treat ı Hazım KÖRMÜKÇÜ, harold ı Kamran USLUER oynamıştı.. sene 92 idi sanırım.. hayran kalmıştım bütün oyunculara ve oyuna...

Koray Degirmenci - ( 3/9/2010 )
1992 idi evet. istanbul’da öğrenciliğimin ilk yılıydı. müthiş bir oyundu. özellikle hazım körmükçü’nün oyunculuğunu unutamıyorum. oyunu da öyle.

- ( 12/21/2010 )
ilk -çıkmaz sokak çocukları- nı Muhsin ertuğrul tiyatrosunda KAmuran Usluer, Hazım Körmükçü ve Yıldıray Şahinler oynamıştı. mükemmeldiiii. keşke kamuran usluer yaşasaydı ve aynı zevki alabilsydim

Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 570
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • HİŞT... HİŞT - Oyuncular Tiyatro (Üstün Akmen) - 12/1/2007
  • Bayazıt - İstanbul Şehir Tiyatroları (Cüneyt İngiz) - 11/27/2007
  • Evlilikte Ufak Tefek Cinayetler - Oyun Atölyesi (Üstün Akmen) - 11/27/2007
  • Tek Kişilik Şehir - Ankara Devlet Tiyatrosu (İhsan Ata) - 11/27/2007
  • Engin Alkan Söyleşisi (Yasemin Aktaş) - 11/24/2007
  • Mikado'nun Çöpleri - Yıldız Teknik Üniversitesi Oyuncuları (İsmail Can Törtop) - 11/23/2007
  • Kuva-i Milliye Kadınları - Konya Devlet Tiyatrosu (İhsan Ata) - 11/22/2007
  • An Interview with a Famed Stage Director Avra Sidiropoulou (Zeynep Kehaya) - 11/22/2007
  • Çıkmaz Sokak Çocukları - Tiyatro İstanbul (Üstün Akmen) - 11/20/2007
  • 9 AY sON GÜN - Tiyatro Oyunbozan (Yasemin Aktaş) - 11/19/2007
  • Yazar ve Çocuk (Erdinç Yapan) - 11/19/2007
  • Tiyatro Bambaşka (İstanbul) - 11/16/2007
  • Aşkın Yaşı Yoktur - Hadi Çaman Tiyatrosu (Üstün Akmen) - 11/16/2007
  • Düşler Bankı (Erdinç Yapan) - 11/16/2007
  • Can Tarlası - İstanbul Halk Tiyatrosu (Yasemin Aktaş) - 11/15/2007
  • Kürklü Merkür - DOT (Üstün Akmen) - 11/13/2007
  • 9 AY sON GÜN (Oyunbozan Tiyatro) - 11/12/2007
  • UYUŞMA (Değişim Atölyesi Oyuncuları) - 11/12/2007
  • Divane Ağaç "Yunus Emre" (İstanbul Şehir Tiyatrosu) - 11/9/2007
  • Tozlu Çizmeler (İstanbul Şehir Tiyatrosu) - 11/9/2007
  • GÖZÜ KARA ALATURKA (Bakırköy Belediye Tiyatroları) - 11/9/2007
  • Sığıntılar - Pervasız Tiyatro (Adalet Çavdar) - 11/9/2007
  • Erdem Akakçe ile Söyleşi (Yasemin Aktaş) - 11/9/2007
  • Bir Mahalle Ki - Ankara Devlet Tiyatrosu (İhsan Ata) - 11/7/2007
  • KADIKÖY'ÜN HALDUN TANER'İNE BİR DAMLA GÖZYAŞI (Cüneyt İngiz) - 11/7/2007
  • Profesör ve Hulahop (Üstün Akmen) - 11/6/2007
  • Evlilikte Ufak Tefek Cinayetler (Ezgi Toz) - 11/4/2007
  • KANTOCU - İBB Şehir Tiyatroları (Ebru Güman) - 10/31/2007
  • KANTOCU (Cüneyt İngiz) - 10/31/2007
  • Kemal Başar’ın yönettiği Târgovişte’deki ‘Romeo Juliet’ (Üstün Akmen) - 10/27/2007
  • İYİ BAKIN AYNAYA! (Gül Arda) - 10/24/2007
  • Papucumun Kralı (Çocuk Oyunu) (Fevzi Günenç) - 10/24/2007
  • Akıllı Eşek (Çocuk Oyunu) (Fevzi Günenç) - 10/24/2007
  • Kurtla Kuzu Masalı (Çocuk Oyunu) (Fevzi Günenç) - 10/24/2007
  • Ormanlar Kraliçesi Kim Olsun (Çocuk Oyunu) (Fevzi Günenç) - 10/24/2007
  • Gülüş Düşler Ülkesinde (Çocuk Oyunu) (Fevzi Günenç) - 10/24/2007
  • Küçük Kaplumbağanın Evi (Çocuk Oyunu) (Fevzi Günenç) - 10/24/2007


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    12 Şubat'tan itibaren her PAZARTESİ Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..