| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Bu Oyunu İzlememiş Olan, Tiyatroyu Seviyorum Demesin: Savaş Üstün Akmen BU OYUNU İZLEMEMİŞ OLAN, TİYATROYU SEVİYORUM DEMESİN: “SAVAŞ” İspanyol şair, deneme yazarı ve romancı Juan Goytisolo (1931): “Bosna Savaşı, insanın yapabilecekleri hakkında en iyiyi ve en kötüyü gösteren eşsiz bir bilgi kaynağıdır…” demiş. Anımsanacaktır, Bosna Hersek’in referandum sonucunda bağımsızlığını ilan etmesinin ardından, 6 Nisan 1992’de Sırp güçleri başkent Saraybosna’yı ablukaya almış ve saldırılara başlamıştı. Üç buçuk yıl süren ve yüz binlerce masum insanın hayatını kaybetmesine, milyonlarcasının evlerini terk etmesine yol açan o savaş, insanlıkta derin izler bırakarak bitti. Bosna Savaşı, insanın insanlığa inancını yitirdiği bir zulümdü. BOSNA TRAJEDİSİ Kadir Has Üniversitesi öğretim görevlilerinden Serdar Biliş'in ve tiyatromuzun çok ödüllü yıldızı Tilbe Saran’ın öncülüğünde kurulan Pürtelâş Tiyatro (uzun ömürler diliyorum), 2014 yılının ikinci ayında ilk oyunu "Savaş" ile izleyicilerinin karşısına çıktı. Çalışmalarını Londra ve İstanbul'da sürdüren Biliş'in yönetimindeki oyun, İsveçli şair, roman ve oyun yazarı Lars Norén (1944)'in ülkemizde gösterilen ilk oyunu olma özelliğini de taşımakta ve savaşın yarattığı yıkımın bir aile üzerindeki etkilerinin izini sürmekte. Bosna trajedisinden hemen sonra yazılan oyun, savaşın uğradığı her yerde ve her zamanda geçerliliğini korumaya devam etmekte. GÖZÜMÜN NURU GAMZE KUŞ Oyun, şiddete uğrayan insanların nasıl şiddet uygulamaya başladığını, mağdurun nasıl zalime dönüştüğünü anlatıyor. Savaş, yaşamına tanık olduğumuz ailenin evine uğramış, içine sızmış. Aile bireyleri birbirlerine pençelerini geçiriyorlar. Bu ailenin mutlu bir yaşam sürmesi, ‘savaş bitti, barışa kavuştuk” söylemine karşı artık olası değil. Savaşta olmaz denilen o kadar çok şey yapılmış, o kadar facia yaşanmış ki, intikam duygusu doğal olarak yolun başını tutmuş bir kere. Serdar Biliş, fevkalade bir oyun yazma tekniği kullanılarak yazılmış yazılı metni, dilimize incelikli ve titiz bir sahne diliyle kazandırmış ve yönetmiş. Benim gözümün nuru Gamze Kuş, hem Serdar Biliş’in sahneleyiş mantığına, hem oyunun hızına, dinamiğine hizmet veren, hem de tarih düşme görevini üstlenen giysiler tasarlamış. DEKOR Oyun İstanbul Kadir Has Üniversitesi Cibali Kampusu içinde yer alan Sahne Kadir Has sahnesinde oynanıyor. Çoook “mütevazı” bir sahne burası. Boşluğa sığıştırılmış. İşte bu “sığıştırılmış” salonun olanakları sınırlı sahnesinde panolar, dekorlar, yapılar, kapılar tıkıştırmaya çalışmak yerine, Gamze Kuş gene maharetini kullanmış, sahne tasarımını yaparken “sahneyi çıplak kullanmayı” yeğlemiş. Bir yatak, üç kırık iskemle, bir otomobil lastiği, içinde ısınmak için ateş yakılan bir gaz tenekesi, zorunlu üç-beş aksesuar. İşte dekor bu… Bana sorarsanız, bu dekor anlayışıyla oyuncunun kolektiflik anlayışını ateşlemiş, toplu oynamayı daha bir belirginleştirmiş. REJİ VE IŞIK Serdar Biliş, rejisör olarak “açık biçim”i alabildiğine özgür kullanmış, öyküyü kendi dinamiği ve estetiği içinde yoğurmuş; oyunculuk, dekor, kostüm, ışık anlayışlarıyla estetik bir bütünlük oluşturmuş. Arka planda uyguladığı Ali İhsan Elmas/Mehmet Sami imzalı video gösterimleriyle duraklamaları yok etmiş, anlatımını güçlendirmiş, sahne diline lezzet katmış. Cem Yılmazer’in ışık tasarımı kimi tablolarda oyuncuların bazılarını karanlıkta bıraksa da; oyundaki duyguyu, düşünceyi, imajı, zamanı, mekânı, atmosferi, perspektifi bir arada tutar nitelikte. Candan Baş da Serdar Biliş’in öykülemesine, devinim içinde ritmi sezen/sezdiren bir hareket düzeniyle katkıda bulunmuş. OYUNCULUKLAR Sıra oyuncuları değerlendirmeye geldiğinde, Ivan’a can veren Erkan Avcı’nın yönetmen ne verdiyse aldığını ve başarıyla uyguladığını söyleyeceğim. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın “iyi” oyuncularından Sermet Yeşil’in kör olmuş Baba karakterini işaret ve dayanak noktaları üzerinde eklemlediği ve bedenini de katarak elde ettiği yönlendirici devinduyumsal ve duygulanımsal şemayı kutlayacağım. Genç oyuncu Damla Sönmez (1987)’i Benina karakterini sadece ışıl ışıl pırıldayan gözleriyle, güzel gülümsemesiyle, billur sesiyle değil, gövdesini de kontrol altında tutarak mükemmelleştirdiğini yerim olsa ballandıra ballandıra anlatacağım. Aile bireylerini bir arada tutmaya çalışan, diğer yandan kendini de aile ile bir arada tutmak için uğraşan, aksi takdirde ailecek parçalanıp gideceklerinin bilincini taşıyan Anne’de Tilbe Saran’ın, gövdesi ile ruhu ve iç aksiyonu ile dışa dönük hareketleri arasındaki uyumla gene oyunu parlattığını kulağınıza fısıldayacağım. Tilbe Saran, Anne ile içsel bağı mükemmel kuruyor. Bu bağı doğrudan, sezgisel ve doğal bir biçimde oluşturmasıysa övgüyü gerçekten hak ediyor. ECEM UZUN Küçük Kız Semira olarak izlediğim Ecem Uzun (1992) ise, bilebildiğim kadarıyla Kadir Has Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümü ikinci sınıfında % 100 burslu olarak okumaktaymış. Dekan Zuhal Ulusoy ve Bölüm Başkanı Çetin Sarıkartal hocalarıma: “Ayol bu kızı mezun ediverin gitsin, olmuş olacağı kadar” diyeceğim, diyeceğim demesine de, vallahi utanıyorum. “Savaş”ı izlememiş olanlara bundan böyle “tiyatroyu severim, tutkunuyum, izlerim” falan dememelerini öneriyorum. Üstün Akmen Evrensel Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 3 Ekim'den itibaren her PERŞEMBE Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|