| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Anlatacak bir hikayen varsa… (Toplu Hikayeler - Kent Oyuncuları) Rengin Uz Anlatacak bir hikayen varsa… Kent Oyuncuları’nda sahnelenen, Donald Marguiles’in yazdığı, ‘Toplu Hikayeler’ muhteşem iki oyuncusu, Kadriye Kenter ve Defne Halman ile, sezonun öne çıkan yapımlarından. Çok severim, herhangi bir sanat dalında usta ve çırak öykülerinin anlatıldığı filmleri, oyunları, edebiyat eserlerini. Çünkü o hikayelerde, kişisel ve profesyonel ilişkinin her hali, en çıplak şekilde, bir sanatçı duyarlılığı ile çarpıcı bir biçimde sunulur. Sanatında- ressam, şair, edebiyatçı, aktör- kendinden emin, ünlü, deneyimli, mesleğinin doruğunda bilge olanla, bu işe yeni soyunmuş, ünlü olana hayran, genç, heyecanlı, bilgiye aç öğrencinin ilişkisi, aralarındaki tatlı-sert çekişme, hayranlıkla karışık rekabet duygusu her zaman ilgimi çekmiştir. Kent Oyuncuları’nın yeni oyunu ‘Toplu Hikayeler’ tam da böyle bir oyun. Türkiye’de, Pulitzer ödüllü ‘Dostlarla Akşam Yemeği’ oyunuyla tanınan Donald Marguiles’in ‘Toplu Hikayeler’i ülkemizde ilk kez sahneleniyor. Aslında iki perde olan oyunu kısaltmak için, çevirmenler Defne Halman, Balam Kenter ve yönetmen Kadriye Kenter, uzun bir masa başı çalışması yapmış. Sonuç; İzleyin, lütfen izleyin… Yazar ‘Yaşam öykümüz kime aittir? sorusundan çıkıyor yola. Oyun, ünlü ve saygın bir öykü yazarı ve öğretim üyesi olan Ruth Steiner ile önce öğrencisi, hayranı, sonra asistanı, giderek arkadaşı ve meslektaşı, sonunda da rakibi olan Lisa Morrison’ın hikayesi. Yazmayı, hikaye anlatmayı seven iki hırslı kadın…Biri çok yol kat etmiş, 31 yılda sayısız hikaye kitabı yayımlamış, birçok başarıya imza atmış, tek başına yaşıyan, orta yaşlarındaki Ruth. Diğeri ise daha yolun başında, Ruth’un bütün kitaplarını okumuş, ilk yazdığı öyküsünü okuyup düzeltmesi için kalbi çarparak onun evine gelmiş, her anlatılanı kapmaya hazır, kabına sığamayan gencecik Lisa… ‘Ben despot bir patronum’ diyen ve önceleri Lisa’ya mesafeli yaklaşan Ruth, gönüllü asistanının sevecen yaklaşımı ve saf heyecanı karşısında, yalnız yaşamanın getirdiği garip alışkanlıklarından sıyrılıp, genç kıza dostça davranmaya başlar. İki yabancı olarak başladıkları edebiyat sohbetleri, yıllara yayılarak, iki dost, iki meslektaş ve hatta iki rakip olmaya kadar götürecektir onları. Ruth, kendi aşk hikayesini bile anlatır Lisa’,ya, tüm yaşamında iz bırakan, henüz 22 yaşındayken kendisinden çok büyük bohem bir şairle yaşadığı büyük aşkı ve büyük düş kırıklığını. Ve birkaç yıl sonra, Lisa ilk romanı ile çıkar Ruth’un karşısına. Hocasının ilk gençlik aşkını, kendine göre kurgulamıştır. Ruth, artık ona ait olmayan, yabancı bir öykünün içine yamanmıştır sanki. İhanete uğramıştır. Dürüst davranmamıştır Lisa. Hırsızdır bu kız! Genç meslektaşı onun hayatını çalıp, ilk romanına malzeme yapmıştır. Oysa o söylemiştir öğrencisine ‘Anlatacak bir hikayen varsa sonuna kadar yaz’ diye… İki parlak oyuncu Marguiles’in,Toplu Hikayeler oyunu, iki hikayeci kadın üzerinden, günümüzde sıkça tartışılan bir eserin, bir kültürel üretimin etik sorgulamasına dönüşüyor. İnsan nereye kadar bir diğerinin hayatından veya sanat eserinden esinlenebilir? Buna hakkı var mıdır? Esinlenme nereden sonra ‘ çalma’ ya dönüşür? Kendi hikayesinin çalındığına inanan insanın diğerine güveni kalır mı? Her sanatçının kendine ait bir sesi, hayal gücü var mıdır? Sanatçının yaratısı her zaman özgün müdür? Her birimizin hikayesi değerlidir ve hikayelerimiz olmadan biz ne oluruz? Ruth’un Lisa’nın öyküsünü eleştirirken söylediği gibi ‘ Hayatta çok fazla gelişigüzel şey var. Bunun hikayelerimize sızmasına izin vermemeliyiz. Gelişigüzellik bizim hikayelerimize uymaz’. Yazar, bu anlamda oyunu güzel bir dengeye oturtmuş. Artık yaşlanmış ve hasta olan Ruth, ‘hikayemi çaldın, beni yok ettin, benim hayatımı değiştirdin. Bu kitabı yayımlamayacaksın’ diye öfkeyle öğrencisinin üzerine yürürken, Lisa kendini şöyle savunur ‘ Ben kurgu yaptım, bu romandaki sen değilsin, bu kitap sevgiyle yazıldı, seni onurlandırmak istedim. Basılmaması için de yasal bir dayanak yok’. Eve ama ahlakı bir dayanağı var’ diye yanıt verir Ruht… Kendimi iki kadının da yerine koydum ve Ruth’a daha yakın durmakla birlikte ikisini de haklı buldum! Ruth haklıydı, çünkü onun biricik sırrı, büyük aşkı sıradanlaşmış, onun hikayesi olmaktan çıkmış, şekil değiştirerek herkese mal olmuştu. Hem de bunu kim yapmıştı? Güvendiği, sırrını paylaştığı, olmayan kızının yerine koyduğu Lisa. Ama Lisa’ya da fazla kızamadım! Lisa haklıydı, çünkü oyunu kuralına göre oynamıştı, hem de hocasının ona öğrettiği gibi, ‘Biz hepimiz yağmacıyız’ dememiş miydi hikayeciler için! Üstelik de Ruth’un gurur duyacağını düşünmüştü ve her şeyden öte bu hikayenin anlatılması gerektiğine inanıyor ve kendine güveniyordu. İki oyuncu da son derece başarılı. Kadriye Kenter, canlandırdığı Ruth gibi oyunculuğunun da verimli çağında. İçine sindirerek, tadını çıkartarak oynuyor bu sivri dilli, geçinilmesi zor, yerine göre ukala, sözünü sakınmayan ama içinin derinliklerinde bir yerde ‘Saf Ruth’u’ kaybetmemiş yazarı. Metnin dengesi gibi onun seyirciye aktardığı, hüznü, öfkesi, sevinci, kıskançlığı da dengeli ve küçücük bir göz temasında gizli. Sırtını başarılı edebiyat geçmişine dayamış ama genç meslektaşı gibi önünde zamanı olmayan Ruth’da Kadriye Kenter, karakterin tüm gelgitlerini özenle işleyerek kariyerine parlak bir rol daha ekliyor. Ve Defne Halman, canlandırdığı her role ayrıcalık katmayı bilen Defne, Lisa’ya can verirken, sadeliğin ve yalınlığın da kendi içinde parıltısı olabileceğini gösteriyor. Lisa’nın hevesli bir yazar adayından yazara dönüşmesini, içinde kopan fırtınaları da hissederek seyrettim. Bunu hissettirebilen oyuncuya alkış! Kadriye Kenter’in yalın rejisi bu incelikli ve duyarlı oyunun içimize işlemesine yardımcı oluyor. Oyunun dekorunu, Opera’dan emekli olduktan sonra da ilk göz ağrısı özel tiyatrolardan kopmayan Osman Şengezer’in. O da, Ruth’un eserlerini ürettiği evini kurarken, sade olandan yana kullanmış tercihini. Şiir çevirileri Talat Halman’ın, ışık tasarımı Alev Topal. Ruth ve Lisa’nın giysileri, mevsimlerin değiştiğini de vurgulamak açısından iyi seçilmiş. Toplu Hikayeler, insanı mutlu eden bir oyun, izlerken, çıktıktan sonra, daha sonra üzerinde düşündüğünüz zaman. Gitmeli, izlemeli, düşünmeli… Rengin Uz Yazarın Tüm Yazıları Oyun tanıtım sayfası: Toplu Hikayeler Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 3 Ekim'den itibaren her PERŞEMBE Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|