| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Metin Boran Yazdı: Sırada Devlet Tiyatroları Var Metin Boran Birinci Asır Biterken… Nihayet facianın son perdesine gelindi elbirliği ile. Son perde de artık İstanbul Şehir Tiyatroları “Hamidiye Suları Şube Müdürlüğü” modelinde işletilecek ve bizde tiyatronun üstüne bir bardak su içeceğiz. Merkezi hükümet, yerleşemediği cumhuriyet kurumlarına sinsi bir şekilde “ele geçiremiyorsan çamur at, tu kaka olduğunu söyle, zarar ettiğini söyle, hantal diye yaygara kopar, aşağıla ve itibarsızlaştırarak gözden düşür” politikası ile kuşatıyor sonrada kadro ve zihniyet olarak yerleşince yaygarayı kesiyor. Aynı politika Şehir Tiyatroları üzerinde sinsice uygulamaya konuldu. En başta bir takım kerameti kendine menkul muhafazakar yazar ve fikir adamları başta İskender Pala olmak üzere Şehir Tiyatrosunun repertuarına, oyunların niteliğine ve sahneleme biçimlerine sataşarak topa girdiler ve mevcut sanat-tiyatro pratiğine çalım atarak kaleye yaklaştılar. Sonrasında devletin en tepesindeki genel sekreter makamındaki prof tıtri bulunan memur “ muhafazakar estetik ve sanatı oluşturma yükümlülüğü içindeyiz” gibi spastik bir sözle sahaya girdi. Bu taraftan ama özellikle tiyatro camiasından kimse "genel sekreter İsen, ne diyorsun, açık konuş" demedi- diyemedi. Fakat İsen bu sözle tarihe geçti. Sonrasında saldırı ölçüsüz bir akına dönüştü ve Engin Ardıç, Hadi Uluengin, Emre Aköz gibi yardakçılar alanı boş bularak hücumlarına devam ettiler. Kaleyi fethetmeye ramak kalmıştı ama karşı tarafta ne bir toplu karşı çıkış, ne bir dayanışma ne de bir pratik direniş görülemedi. Artık kaleyi kuşatmak için sıra son hamleye kalmıştı. İçerden işbirlikçilerle belediyenin ideolojik hegemonyasına pratik olarak olanak tanıyan bir tüzük hazırlandı fetih şimdilik yönetsel olarak tamamlandı. Ardından da içinde sanatçıların görüşü olmayan yeni tüzüğün, başkan Topbaş tarafından “daha demokratik olduğu” ileri sürülerek kuşatma ve ele geçirme atanan parçalanmış bir kukla ile savunulmaya çalışıldı. Tam bu sırada kırk yılın sosyal demokratı Kültür bakanı Ertuğrul Günay sanatın bağımsız olduğuna inandığını söyledi ve sonra da ekledi ama onlarda başbakana, bakanlara hükümete söz ediyorlar dedi. Günay interaktif oyunlarda tülüat yapan oyuncuları kastediyordu belli ki. Ama Günay sanatın bağımsızlığından ne anlıyordu acaba. Bu durumda sanatın içinden mizah, ironi, tenkit, yergi atılmalı ve sadece hükümet üyelerine övgü olmalıydı. Bir toplumun aklını karıştırıp, dilini bozmak bu olsa gerek. Oysa kültür bakanı “bağımsız sanat, hareket alanı ister” sözünü ya duymamıştı ya da bilmiyordu. Topbaş’ın, Günay’ın ve ez cümle muhafazakar cenahın bütün bu sinsi yaklaşım, cahil söylem ve kaytarmacı savunmaları bana “ebced okuyup yasin süsü vermek” deyimini anımsattı. Cümlenin Türkçe mealini İskender Pala biliyor olmalı. Bu arada unutmadan; ilk başlarda kamuoyundan kaçırılan yeni tüzüğün gazetelerde tartışıldığı günlerde yeni kuşatma ile ilgili görüşü sorulan eski sanat yönetmeni, dekoratör Nurullah Tuncer, “uygulamayı görelim” demişti. Tuncer’e, Adorno şöyle yanıt veriyor; “yanlış hayat doğru yaşanmaz.” Sonuç olarak tek kale oynanan bir maç kaybedildi. Önümüzdeki maça bakacağız. Sırada Devlet Tiyatroları var. Metin Boran Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet seza ilkan - ( 4/29/2012 ) Bu yapilanlari sirasiyla dusunursek fotografin butununu gormeye calistigimizda her sey Turkiye-nin kurtulus ve kurulusunu yok etmeye yonelik BOP esbaskanligi ile birlikte buyuk patronun dusunun gerceklesmesinin kalan bolumlerinin tamamlanmasi asamasidir.. Ama sorun olaylari tek gormekte, bugune kadar hic bir sekilde kimse cani yanmadan gelisen olaylara sahip cikmadi,yan yana gelmedi, kendinden gormedi ve siranin toplumun,ulkenin tumune yonelik oldugunu ya goremedi ya da gormek istemedi ya da korkup sustu ve belki de siranin kendine gelmeden bir noktada durulacagini sandi. Sari okuzu kaptirsakta aklimizi koruyabildigimiz surece her seye ragmen bir cikis yolu vardir diye dusunup umut ediyorum..Saglicakla kalin.. courageous - ( 5/5/2012 ) Devlet tiyatroları olsun, Şehir tiyatroları olsun, birçok oyuna gittiğimde oyuncuların ellerinde fener ve ampuller gördüm. Bence tiyatroda eleştiri daha farklı olmalı. Öyle oynanmalı ki eleştirilen ne ise herhangi bir aksesuara gerek kalmadan seyirci anlamalı. Ne dersin azizim oyununda çok fazla hakaret gördüm. tiyatronun, yapılan hatalardan dolayı geneli suçlama yeri olmadığını düşünüyorum. İstanbul-da adam öldürmüşler, tüm istanbul katil gibi. Bir de gerek Gösteri Sanatları Merkezi yazarlarının, gerekse diğer oyun yazarlarının oyunlarının oynatılması gerektiğini düşünüyorum. Devlet ve Şehir tiyatrolarında sürekli aynı oyunlar oynanıyor. Eski oyunlar için klasik sahneler belirlenmeli ve gelecek oyun yazarlarının önünün açılması için yeni oyunların oynatılmasına ağırlık verilmelidir. Özel tiyatrolar çoğaldıkça kalitenin de düşeceği kanısındayım. Son olarak, haklı olan herkesin sonuna kadar hakkını savunması lazımdır. Yerinden olacak diye susması ikiyüzlülüktür. |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 3 Ekim'den itibaren her PERŞEMBE Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|