| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Tiyatro Merdiven'in Ne Oldu Bize Oyunundan İzlenimler Savaş Aykılıç GELENEKSEL TİYATROMUZA NE OLDU Oyunun daha afişinden başlıyor bizi şaşırtmaya Alpay Ekler : “2 Perde , Çağdışı Komedi” diye başlık atarak…”Çağdışı” burada iki anlamlı kullanılmış olmalı : 1.) “Biz çağdaş komedi yapıyoruz kalıpları dışında bir komedi hazırladık…” denilmek isteniyor gibi algılıyorum. 2.) “Biz bu oyunla bizzad genelde eğitimli sanat ve tiyatro dünyamızın ‘Gelenek(sel) Tiyatromuz (Karagöz,Ortaoyunu,Köy Seyirlik vb.) günümüzde çağdışı bir tiyatrodur’ , önyargısını sorgulamak amacındayız…” , denilmek isteniyor diye yorumluyorum… BATILILAŞMA VE BATI TİYATROSU GELENEKSEL TİYATRO KARŞILAŞMASI Doğu ve Batı Tiyatrosu’nun çatışması , karışması , harmanlanması , sentezi deneyleri kısaca “Cumhuriyet Dönemi Türk(iye) Tiyatrosu” demektir bir bakıma…Osmanlı’nın Batılılaşma istekleri ve çalışmaları ilk önce denebilir ki askeri ve sanatsal alanlarda oldu ; Yeniçeri Ocağı ve Hacıbektaş_ı Veli geleneği ortadan kaldırıldı ve yerine duruma göre “Nizam_ı Cedid” kıyafeti giydi askerlerimiz duruma göre artık Allah ne verdiyse o dönemde en çok borç alarak tavizi pardon kapitilasyonları kime verdiysek (sırası ile Fransız , İngiliz , Alman vb. ki şimdilerde moda Amerikan (!)…) o ülkenin askeri kıyafetlerini örnek aldık kendimize… BATILILAŞMA İLE İLK ÖNCE SARAY BATI TİYATROSUNA YÖNELDİ Tabiii ki sathi , şekilden…Asla özden değil…Müziğimiz de aynı travmalara uğradı denebilir…Saraydaki Bizans kökenli Türk Müziği yerini Batı Müziği’ne bıraktı…Saraydaki Karagözcülerin ortaoyunu ustalarının ve ünlü meddahların yerini Batıdan turneye gelen operalar ve azınlıkların (en çok da Ermenilerin yaptıkları) Batı Tarzı tiyatrolar ve oyuncular aldı… HALK TİYATROSUNDAN BATI TİYATROSUNA GEÇİŞTE KIRILMA NOKTASI : GÜLLÜ AGOP’A VERİLEN TİYATRO YAPMA TEKELİ “Osmanlı Dram Kumpanyası” kurucusu ”Kırk yılın Güllü Agop’u bir gecede Müslüman oldu ve saraya alındı… Batılılaşma önünde en büyük engel olarak görülen Geleneksel Tiyatromuz ortadan kalkması için saray , Güllü Agop’a on yıl süre ile İstanbul’da tiyatro yapma tekeli verdi…Bu da bizim Karagözü , Ortaoyununu , Meddahı bitirdi… EN DOĞRU TARİH HENÜZ YAZILMAYANDIR Türkiye Tiyatrosu ne yazık ki henüz bu travma ile yüzleşememiş , hesaplaşamamış ve bu yüzden de hastalanarak sağlığını hiçbir zaman tam anlamıyla kazanamamıştır…Bu konunun kıyısından köşesinden geçen oyunlar arasında örneğin Haldun Taner’in “Sersem Kocanın Kurnaz Karısı” ise sonuç olarak Ermeni kökenli oyuncularımızın ülkemizde Batı tarzı bir tiyatronun kurulmasına verdikleri desteğin kutlanmasından ibarettir , denilebilir… TANER’İN SERSEM KOCANIN KURNAZ KARISI OYUNU VE BU OYUNDAKİ ÇAĞDAŞ TÜRK (İYE)TİYATROSUNUN GELİŞİM EVRELERİ (Anımsanacağı üzere bu oyunda bir Fransız piyesi birinci perdede Thomas Fasulyacıyan “çeviri”si ile , ikinci perdede Ahmed Vefik Paşa “adaptasyonu” ile ve üçüncü ve son perdede ise Küçük İsmail tarafından “Tuluat Oyunu” olarak oynanıyordu…) BATI TARZI TÜRK TİYATROSUNDA ÇEVİRİ-ADAPTASYON VE SENTEZ DÖNEMLERİ Şifreler çok açık : Taner , Çağdaş Türk(iye) Tiyatrosu’nun bu çeviri-adaptasyon ve sentez üçlemeden geçerek geldiğini ve evrimleştiğini savlıyordu…Şimdi bakalım gerçekten öyle mi idi ?...Batı tarzında yazılmış ilk tiyatro yazarımız kimdir ve eseri hangisidir ? TÜRKÇEDE BATI TİYATROSU FORMATINDA YAZILAN İLK ESER OLAN ŞİNASİ’NİN “ŞAİR EVLENMESİ” ÖZDE BİR KARAGÖZ OYUNUDUR Cevap : “Şinasi” ve “Şair Evlemesi”dir. Buraya kadar herkez bilir de Şair Evlenmesi’nin sahnelenmesini ve Batı tiyatro dili ile yazılması dışında (yani biçimi) her şeyiyle bu oyun bir ortaoyunu ve bir Karagöz metninden farksız olduğunu konunun uzmanları dışındakiler pek bilmez… FORMÜL BATIDAN BİÇİMİ BİZDEN DE ÖZÜ ALARAK SENTEZLEMEK Formül bulunmuş , maya tutmuştur : Batı Tiyatrosu’ndan biçimi ile Geleneksel Tiyatromuzun özünü harmanlayarak bir senteze gitmek…Bu formül , iyi kötü , Ahmed Vefik Paşa’dan Müsahipzade Celal’e , ondan Haldun Taner’e , Oktay Arayıcı’ya , Turgut Özakman’a , Ferhan Şensoy’a ve Yılmaz Erdoğan’a kadar pek çok oyun yazarımızca bir “gelenek” olarak kullanılmıştır , denilebilir… (Dikkat edilirse mütevazi davranarak kendimi katmadım , onu da bir zahmet ben öldükten sonra izimden gelen öğrencilerim yapsınlar… :) …) HANGİ BATILILAŞMA Niye bir türlü Batılılaşamıyoruz ?!...Neden onlar gibi kapitalist , emperyalist olamıyoruz ?!…Neden kalın kafalarımız almıyor Batı Müziğini , sanatını , tiyatrosunu ?!... Neden kendi geleneklerimizde , ilkelliklerimizde , gericiliklerimizde bunca ısrar ediyoruz ?!... TİYATRO VE SİNEMA SEYİRCİMİZ TERS ORANTILI MI ARTIYOR Amerikan Sineması ve Türkiye kotası yüzünden altmışlı yılların patlama yapan sineması yetmişli yılların sonunda iflas etmiş , seks filmleri ile dejenere bir şekilde can çekişiyordu… Günümüzde ise yerli film sayısında da seyircide de tarihinde görülmemiş bir patlama ve sıçrama yaşıyor sinemamız…Dayatma sanata karşı koyuyor , çanakkaledeki gibi inatla hırsla , bir vatan meselesi gibi direniyor milletimiz… GÜLLÜ AGOP’UN SUÇU NE Biz dönelim yine Güllü Agop’a tiyatro yapma ayrıcalığı (tekel) verilerek geleneksel tiyatromuzun nasıl katledildiği meselesine…(Ermeni asıllı vatandaşlarımızın bu meselede elbette ki masumdular , zira Batı sanatını , modasını ilk onlar alıp uyguluyor ve takip ediyorlardı tüccar ve burjuva sınıfı olarak ve doğal olarak…) BATI TARZI TİYATRO TEKEL İLE DAYATILIRKEN HALK TİYATROSU DA DİRENİŞ KARARI ALDI Halkımız da saray ve padişahlarımız kadar hızlı Batılaşamamış olmasından olacak (bir çeşit radyoda Türk Müziğinin yasaklanıp Batı müziğinine izin verilmesine benzeyen bu “tekel” e karşı) hiç beklenmeyen bir şey oldu : Gelenekselciler ilk kez birlik oldu/kurdu ve direnmeye , yaşamaya , karşı koymaya karar verdiler !... TİYATRO TEKELİ YAN ÜRÜNÜ OLARAK ORTAYA ÇIKAN OPERET VE TULUAT TİYATROLARI VE OYUNLARI Diğer azınlık (ermeni) ve türk kumpanyaları ve oyuncuları birleşerek “tiyatro tekelinin müzikli piyesleri kapsamadığı” yorumu ile Operet Tiyatroları kurarak Türkçe operetler sahnelemeye başladılar…Bir kısım halk tiyatrosu geleneğinden gelen tiyatrocular da , operetçilerinkine benzer bir gerekçe ile : “tiyatro tekelinin sadece yazılı metinleri içerip doğaçlama –tuluat oyunlarını kapsamadığı” yorumu ile Tuluat Tiyatroları kurarak tuluat oyunları sergilemeye başladılar… GÜLLÜ AGOP’UN KURDUĞU GEDİKPAŞA TİYATROSU BATILI ANLAMDAKİ O TÜRK(İYE) TİYATROSU İDİ VE ŞEHİR VE DEVLET TİYATROLARININ İLK PROTOTİPİ İDİ İyi ama bu nasıl olacaktı ?... Tekel engeli nasıl aşılabilir , ortadan kaldırılabilir ya da uygulanamaz kılınabilirdi ?...Tekel yasası açıktı : “1870 yılından itibaren on yıl içinde Türkçe komedya , dram , tragedya ve vodvil oynama tekeli Güllü Agop’a verilmişti”…Güllü Agop’un kurduğu ilk özel tiyatro aynı zamanda Şehir ve Devlet Tiyatrolarının öncüsü , bir prototipi idi…Yerli ve çeviri oyunların dramarurgiinin yapılması edebi heyeti , profesyonel yüz civarı oyuncusu olan ve bir sezonda pek çok oyun çıkaran bir çeşit tiyatro fabrikasıydı Gedikpaşa Tiyatrosu… BATI TİYATROSU İLE GELENEKSEL TİYATRO SENTEZİ DENEYLERİNİN İLKİ OLARAK OPERETLER VE TULUAT TİYATROLARI DÖNEMİ İşte geleneksel tiyatromuzu Batı tiyatrosu formu ve görüntüsü altında yaşatmaya devam eden ve tekelin kırılmasını sağlayan “Operetler ve Tuluat Tiyatroları Dönemi” böyle başladı…İstanbul’da ne kadar ortaoyunu kolu , kumpanyası , Karagözcü , kuklacı, hokkabaz vb. varsa hepsi operet ve tuluat tiyatrosuna dönüştüler… SİSTEM DIŞI DENETİMSİZ VERGİSİZ HALK TİYATROSU SİSTEME DAHİL OLUYOR Artık ortaoyunu ortadan kalkmış , İtalyan Tiyatrosu denilen kapalı mekanlarda kılık değiştirmiş olarak yaşamını sürdürmeye başlamıştı…Bir bakıma bu sanatçılar böylelikle açıkta değil de kapalı mekanlarda icrayı sanat eyleyerek tiyatro kirası ödemek zorunda kalıyor ve vergi denetimine tabi olarak devletçe kontrol altına alınmış oluyorlardı… HALDUN TANER’İN “SERSEM KOCANIN …” OYUNUNDAKİ ÜÇ DÖNEM Dolayısıyla Haldun Taner ustanın çeviri-adaptasyon-tuluat üçlemesi ve evrim kuramı (“Sersem Kocanın Kurnaz Karısı” oyunu özelinin dışında) Osmanlı Dönemi Türk(iye) Tiyatrosu’nun bütünü için pek de geçerli görünmüyor… OYSA BİZZAD “KEŞANLI ALİ” OYUNU BİLE OPERET FORMUNDADIR “Keşanlı Ali Destanı” her ne kadar “Müzikli Oyun” olarak anılsa da temelde gevşek dokulu ve bağımsız sahnelerin şarkılarla birbirine bağlandığı (yerli ve Karagöz ve ortaoyunu orjinli tiplerin yeraldığı) Operetler Dönemi ve “Geleneği”nden başka bir şey olmadığını söylemek mümkündür… ÇAĞDAŞ TÜRK(İYE) TİYATROSU , BATI TİYATROSU İLE GELENEKSEL HALK TİYATROSU’NUN SENTEZİDİR VE BU SENTEZ DENEMELERİ ADAPTASYONLARLA BAŞLAMIŞ OPERETLER VE TULUAT TİYATROLARI VE OYUNLARI İLE GELİŞTİRİLMİŞTİR Sonuç olarak Türk(iye) Tiyatrosu dıştan Batı , içten Halk Tiyatrosu’nun bir sentezi olduğu ileri sürülebilir…Tekel ve yasak başarılı olamamış Halk Tiyatrosu ve Geleneği form değiştirerek Operet ve Tuluat Tiyatrolarında ve oyunlarında yaşamaya devam etmiştir. “NE OLDU BİZE” OYUNU İŞTE BU BATI TİYATROSU İLE GELENEKSEL HALK TİYATROSUNUN İLK KARŞILAŞMALARI VE ÇATIŞMALARINI KONU ALIYOR Bu kısa girizgahtan (!) sonra şimdi artık “Ne oldu bize” oyununun izlenimlerine geçebiliriz…Oyunun yazarı ve yönetmeni Alpay Ekler yine yapmış yapacağını !...Oyun komedi ile başlayıp çarpıcı bir dramla nihayete eriyor… EPİZODİK ANLATIMLA BAŞLAYAN OYUN KONULU BİR OYUNA DÖNÜŞÜYOR İsmail Dümbüllü’nün kavuğu ile gömülme vasiyeti , Kel Hasan Efendi’nin yoksul ve hasta geçen günleri , Cin Baba’nın Darülaceze macerası vb. öykülerden oluşuyor oyun… SAHNELERİN ÇOKLUĞU VE REJİ Oyundaki zaman çemberi (skalası) fazla geniş ve yer –zaman birliği ya da bağlantısı kurmakta zorlanıyor seyirci…Olay birliğine gelince… gerçekten tek bir olay olsa daha mı iyi olurdu ne ?....Oyunun başındaki arka arkaya çalıp söylenen şarkılar birinci perdenin finaline , ikinci perdenin başına ve oyunun finaline dengeli bir şekilde dağıtılması rejiyi daha bir toparlayabilir gibi geldi bana… TİYATRO MERDİVEN GELENEKSEL HALK TİYATROSU BİRİKİMİ ÜZERİNE DENEYSEL BİR ÇALIŞMA YAPMIŞ Oyunda kullanılan meddah ve karagöz eklektik kalmış gibi,eritilirse hazmı gözlere iyi gelebilir…Oyun bu hali ile daha çok bir Deneme Tiyatrosu niteliğinde izlenimi edindim ben…(Ayla Algan hocamız hep “Picasso’nun aramadığını/denemediğini ; ilk yapışta bulduğunu” söylerdi…Beklan Algan hocamız ise gülerek Aziz Nesin ile Çetin Altan arasında “Adsız Oyun”un galası sırasında şöyle bir diyaloğun geçtiğini anlatmıştı : “-Bu çocuklar neyi deniyorlarmış Aziz ?”…”-Neyi deneyecekler , Çetin , sabrımızı !”… BİÇİM DEĞİŞEBİLİR,DÖNÜŞEBİLİR,ÖLEBİLİR AMA ÖZ BİÇİM DE DEĞİŞTİRSE KILIK DA DEĞİŞTİRSE YAŞAMAYA DEVAM EDEBİLİR TIPKI GELENEKSEL HALK TİYATROSUNUN ÇAĞDAŞ TİYATROMUZUN ÖZÜNDE SENTEZLENEREK YAŞAMASI GİBİ Bu oyun bu konuda yapılacaklar için iyi bir başlangıç olarak kabul edilebilir…Hoş bir derleme olmuş…Bu konunun üstüne gidilecek ise bu oyunda olduğu gibi Geleneksel Tiyatromuzun biçimine fazla takılmamak gerektiğine inanıyorum…Geleneksel Tiyatroyu öz değil de biçim olarak görür ve gösterir , bu biçimi vurgularsak şimdiye kadar yapılagelen denemelerden ve çalışmalardan farklı bir özgün yaklaşım göremeyebiliriz… GELENEĞİN BİÇİMİNDEN Mİ YOKSA ÖZÜNDEN Mİ DAHA FAZLA YARARLANMALIYIZ Biçim değil biçem önemli olmalı ; tarz ; uslup…Ki o da özümsenip yapısı ortaya çıkarılarak günümüze aşılanabilir…(Mevlananın da yedi yüz yıl önce dediği gibi : “Dünle ilgili ne vardıysa dünde kaldı , bugün yeni şeyler söylemek zamanıdır cancağızım…”) OYUNCULAR Gürkan Sinan özellikle Kavuklu rolünde döktürüyor…Ahmet Özturan da Pişekar’da aynı şekilde…Oyunun sürpriz çıkışını yapansa Kavuklu Arkası rolüyle Ufuk Uçar…Bacı rolünde izlediğim Sibel Tomaç bugüne kadar izlediğim tüm bacı rollerinin en iyisi… Anjel’de Deniz Gül , Eliza’da Lerzan Helvacı , Kerem’de Barış Baş , Bayram’da Deniz Karalar , Aret ve Garabet’te Ruşen Gülen , Hayrettin-Mustafa-Baba’da Osman Alınca iyi… Karagöz oynatıcısı Deniz Karalar , Yardakta Fatih Tezol başarılı… Kostümler harika (Sibel Tomaç),müzikler dört dörtlük (Alpay Ekler ; gitarda Bülent Aksu) … Hem eğlenmek hem atalarımızın tiyatrosu ile bir nostalji yaşamak hem de tiyatro tarihimizin bilinmeyen bir dönemine daha yakından bakmak isterseniz…kaçırmayın… Savaş Aykılıç Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 3 Ekim'den itibaren her PERŞEMBE Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|