| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Oyunculuk Üzerine Yapılan Muhabbetin Işığı Söndü, Gölgeler Kaçıştı Füsun Balkaya “Kelimelerin küçüklüğü gibi sonucu etkileyecek kelimelerin büyüklüğü tıpkı insanlar arasındaki ilişkinin tutarlılığı gibi onları "Sanat adına, Oyunculuk adına" da kelimenin gücüne inanmak yerine kavga edenlerin gücüne inanmaya asla zorlayamaz” Bir televizyon programında konuklara ilişkin ortaya çıkan ve yaşanılmaması gerekli olan alışılmamış konukseversizlik örneği davranışlar ve anlamsız ısrarlar, bu televizyon programına maalesef hiç yakışmamıştır. Ankara’dan gelen öğrencilerin büyük tepkisine neden olan canlı yayında, programa davet edilen öğretim üyesi için önemi pek çok şeyden daha az ve geçici olan bu durum, genç sanatçı adayı öğrenciler için ‘Sanat ve Sanatçı’ kavramları adına hem şaşırtıcı hem de gençler için moral bozucu olmuştur. Programın sahibi sanatçıyı iki yıldır Ankara’da Konservatuarda söyleşi, atölye çalışma yapısı içinde ağırlayan, turne oyunlarında sanatçıyı yalnız bırakmayan oyunculuk sanat dalının genç sanatçı adayı öğrencileri ve değerli yöneticileri için bu tecrübe yaşanılası olmaması gereken bir tecrübe olarak bu yazıdan sonra biliniz ki çoktan konservatuarın unutulanlar kutusuna hatırlanmamak üzere tıkıştırılmıştır. Sanatçı ve Usta kavramları üzerinde yeniden düşünüp çeşitli kayıtlarda değişiklik yapılarak kalıcılığı hak etmiş ile sanat adına yapay kostümler ardına kendini gizlemiş hak etmemişleri daha açık seçik bir biçimde sanatın orta yerine taşıyarak adlandırmasını iyi yapmanın gereği üzerinde durmamızı bizlere bu program yeterince göstermiştir. Programda ilginç şekilde oyunculuk öğretiminde ısrar edilen hatta davet edilen konuk öğretim üyesi tarafından anlaşılamayan bir husus da Ankara Devlet Konservatuarı’ndaki oyunculuk öğretiminin fark ve farklılık üzerinde bilmiyormuş gibi programcı tarafından ısrar edilmişliğidir. Önce iyi niyetli olarak programda öğretim üyesi konuk tarafından anlatılmaya çalışılan oyunculuk öğretimi, anlamsız bir şekilde politik olmakla da itham edilmiştir. Ankara’dan uzunca sayılabilecek bir yolculukla günü birliğine giden oyunculuk dalı yöneticileri ile öğrencileri, canlı yayın ve televizyon şartlarını kendi lehine kullanan bu zat’a yayının özelliklerine uygun nazik ve tükenmez sabırlarını program sonuna kadar hep birlikte göstermişlerdir. Programda politiklikten çok uzak ama akademik bir dille anlatılmaya çalışılan Konservatuar oyunculuk öğretimine ilişkin uygulanan sistemin anlatımı kısa ve öz olmuştur. Anlatılmaya çalışılan genel olarak oyunculuğun öğretim süresinde Stanislavski Yöntemi’ nden yola çıkan oyuncular, Brecht oyunculuğunu benimseyenler ile üçüncü yapıda Performans temelli oyunculuğu tercih ederek kendi kişiliklerini sahne üstüne taşıyanların oluşturduğu oyunculuğun üç temel yapısı öncelikle oyunculuk öğretimi için tarihi süreçte zaten tespit edilmiştir. Bu tanımların ortak noktası ise seyirci ile iletişimin sağlanması, oyuncunun belli bir birikime sahip olarak sahnede kendisine eşlik edecek şekilde bu birikimin de oyuncu tarafından kullanılmışlığıdır. Tüm bu tanımlara Biomekanik ya da Artaud'un hesaplaşmalarından da söz edebileceğimiz oyunculuk tanımlarını ilave edebileceğimiz de unutulmamıştır. Üstte anlatmaya çalışılan tanımların oyunculuk tarihinde biçimlerinin ayrıştırılması hususunda ise çekinceler ve kararsızlıklar daima olmuştur. Ayrıca; “Oyunculuk bir yaratım sürecidir.” ”Oyunculukta önemli olan iletişimdir.” “Oyunculuk bir inşa etme sanatıdır”.”Oyunculuk bir senfonidir.” “Oyunculuk buluşma alanıdır.” “Oyuncu, tiyatronun yaratıcı elemanı, özüdür.” gibi çeşitli oyunculuk üzerine kişilere ait tanımlarla da karşılaşılmıştır. Oyunculuk üzerine bir anlamlı tanım da Marthaler'de “Bilinçli ve sesizliği içinde bile karşısındaki ile iletişim kuran oyuncu varlığını kanıtlayan oyuncu'dur.” açıklamasında görülmüştür. Disiplin, Teknik, Cesaret ve Güç gibi etmenlerde oyunculuk öğretisinde ayrı önem taşır. Oyuncu yeniden yaratır. Oyuncu farklı biçimlerde yeniden yoğurur. Oyuncu yaratısını özenle sunar. Kısacası tüm bu özellikler oyuncu olmak için bir ayrıcalık oluşturmuştur. Oyunculuk adına bu ayrıcalığı kuruluş yapısından gelen ilkliği ve örnek olma misyonu ile başta gelen Ankara Devlet Konservatuarı eğitim ve öğretim de yakaladığı haklı başarısında bulmuştur. Ankara Devlet Konservatuarının Tiyatro – Oyunculuk, dört yıllık, lisans programını kazanan ve okula kayıt hakkını elde eden sanatçı adayı öğrenciler, Sanatçı, Usta, Akademisyen gibi çeşitli katmanlarda aldıkları oyunculuk üzerine eğitim ve öğretim lisans programlarındaki farkı anlayıp, sahnede seyirci ile buluştukları aşamada özellikle bu farklılığın başarısını daima yaşamışlardır. Stanislavski Yöntemini benimseyen ve uygulayan bu ilk sanat okulunun ustaları, öğretim elemanları; Carl Ebert, Muhsin Ertuğrul, Mahir Canova, Cüneyt Gökçer, Bozkurt Kuruç’tur. Üstte isimleri yazılı ustalar diğer oyunculuk yöntemlerine karşı çıkmadıkları gibi Stanislavski Yönteminin sahip olduğu özelliklerin diğer yöntemlere de temel teşkil etmesi nedeniyle daima bu yönteme öncelik vermişlerdir. Konservatuarda bugün de bu yönteme verilen öncelik devam ederken, çağdaş oyunculuk yöntemleri de denenmekte, çalışılmakta olup donanımlı oyuncunun estetik kadar etik kavramlarda da bilinçli olarak hazırlanması bu rekabet ortamında sanatçı adaylarının sahip olacağı temel oyunculuk ilkeleri için de önemli görülmüştür. Tiyatro Sanatını Sosyo-Kültürel yapının bir parçası olarak ele aldığımızda, oyuncu ile seyirci arasındaki etkileşimde temel unsurlardan biri de yaşamda yer alan ve bir anlamda onu biçimlendiren tiyatro dışı duruşları ve tiyatro performansları olmuştur. Bu performanslar arasındaki ilişkileri bütün olarak değerlendirebileceğimiz kolay beğenmek, seçici olmamak, tatsız düzeyler, normal dışı davranışların toplumsal koşullardan kopukluğuna karşı bunlara koşut güç kullanarak değerlendirmelere olumsuz katkı yaparak zorlama ile karşımıza bu programda da çıkmıştır. Ayrıca bilinçsiz şahsi sataşma salvolarının yapıldığı, kör öfke dilin geçici sahip olduğu programda kendilerini baskılayan tanımlanamayan aslında programcının taşıdığı özelliklerin yansıması ile toplumsal ilişkiye başka bir ikame etme şeklinde duruş da sergilenmiştir. Televizyon kanalına taşınan ve sözde oyuncuların gerçekten sanat adına utanası gösterilerine sunulma imkanı verilmesi bu ortamda tiyatro sanatının çaresizliğinin ve çözümsüzlüğünün taşınılamaz görüntüsü ve ürkütücü farkını gerçekten gözler önüne sermekten de program çekinmemiştir Bu yazıya noktayı koymadan önemli bir not da program öncesi programa armağan edilen kalem üzerine olması öğrenciler tarafından istenmiştir. Sözcüklerin yazım alanında “sanat” adına yapılacak çabaların kalıcılığını sağlamak için düşünülmüş olarak verilen kalemin, sanat adına sanatçı adayı öğrencilerin düşüncelerinde yaşanılan canlı yayın meşakkatinden sonra bu kalemin verildiği yerde uzun süre istenilen işlevi yerine getiremeyeceği doğrultusunda “farkı fark edemeyen” adresin yanlışlığını da vurgulamışlardır. Muhabbet Bitti, Gölgesi Bile Kalmadı Doç. Dr. Füsun Balkaya H.Ü. Ankara Devlet Konservatuar Tiyatro Anasanat Dalı Başkanı Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 3 Ekim'den itibaren her PERŞEMBE Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|