| CİHANYANDI KANLI NİGAR'IN TRAJİKOMİK HİKAYESİ Özge Öztürk
 
 
 
 
   **'Herdem dillerde gezermiş, Çalar söyler raks edermiş, Her erkeğe göz süzermiş, Cihan yandı Kanlı Nigar.'
 
 
    Karagöz ve ortaoyununun en sevilen oyuınlarından olan Kanlı Nigar'ı, günümüz ortaoyununa dramatik yapıyı kazandıran Türk sinemasının efsanevi
 senaristi Sadık Şendil yazmış. Osmanlı döneminin yönetim bozukluğu ve
 bozulmaya başlayan değerlerin anlatıldığı Kanlı Nigar Ankara'da 23 yıl sonra
 yeniden sahnede.
 
 
    Kanlı Nigar ilk olarak Arena Tiyatrosu'nda sahnelenir.Burada yapılan promiyerde o kadar başarılı olur ki, İsmail Dümbüllü Münir Özkul'a 40 yıllık
 İbiş Kavuğunu verir. Oyun daha sonra başkaları tarafından da defalarca
 sahnelenir. Münir Özkul'un da oynadığı Ülkü Erakalın'ın yönettiği bir
 filmde(1968) ve Kemal Sunal'ın rol aldığı Memduh Ün'ün yönettiği başka bir
 yapımda da(1981) beyaz perdeye yansır. Kanlı Nigar. Benim çocukluğuma bile
 denk düşmeseler de defalarca izlediğim sinema tarihimize kazınmış
 yapımlardır her ikisi de. Şimdi ise Kazım Akşar yönetiminde Ankara Devlet
 Tiyatrosunda sahneleniyor.
 
 
 Gelenekselden Günümüze.. 16.yy da Mısırdan ülkemize giren ve 17.yy da tam şeklini alan Geleneksel
 Türk Tiyatrosunun Karagözü... Tam olarak yaşayıp yaşamadıkları bilinmese de,
 o kadar çok sevilmişlerdir ki, onları yaşamışlar gibi düşünmeyi tercih
 etmişiz. Hatta tarihi kaynaklara baktığımızda bunun üzerine bir çok
 rivayetle karşılaşırız. Bunlardan en bilineni padişahlarımızdan Sultan Orhan
 döneminde Karagöz demirci, Hacivat da duvarcıdır. Bursa'da bir cami
 yapılırken onlarında orada çalıştığı, ancak devamlı söyleştikleri için,
 diğer işçileri de oyalayarak işlerin gecikmesine sebep olmalarından dolayı
 Sultan Orhan tarafından ölümle cezalandırılmışlardır. Karagöz 17. yy da
 artık tamamen oturmuş bir tür olarak Türklerin her yönüyle çok sevdiği bir
 gösteri olmuştur. Fakat eleştiri ve taşlamaları en açık şekliyle yansıtması
 sorunlar yaratmaya başlamıştır. Batı tiyatrosunun da ülkemize girmesiyle
 Karagöz ortadan kalkmaya başlamıştır. Karagöz'ün o dönemde bu kadar
 sevilmesinin en belirgin sebebi süphesiz ki baskıdan kurtulmaya çalışan
 halka ufacık da olsa ışık olmasıdır. O baskı döneminde olduğu gibi -Karagöz
 ve Hacivat'ın yaşadıklarını varsayarsak- bu dönemde de düşündüğünü açıkça
 ortaya sürmek her zaman rahatsız edecek birilerini bulmuştur!!!
 
 
    İşte Kanlı Nigar ilk olarak Karagöz oyunlarından birinde çıkıyor karşımıza. Sadık Şendil öyle sunuyor ki onu bize, hayran olmamak elde değil.
 Osmanlı'da kadın olmanın zorluğunu anlatırken, gölge oyunundaki bir yosmayı
 öyle bir karakterizasyonla aktarıyor ki sonunda ortaya Cihan Yandı Kanlı
 Nigar çıkıyor..
 
 
 Ekranın ve sahnenin sevilen yüzü.. Kanlı Nigar'ın rejisörlüğünü ekrandan ve sahneden çok yakın çerçevede
 tanıdığımız Kazım Akşar yapıyor. Sadık Şendil'in yazdığı en önemli
 oyunlardan birisi olan bu oyun, Dostoyevski eserlerinin en iyi rejisörü
 Kazım Akşar'ın rejisiyle birleşince ortaya resmen bir görsel şölen çıkıyor.
 Kadın İsterse adlı dizide Hülya avşar, Cihan Ünal ve Derya Baykal'la başrolü
 paylaşmış ve bu dizide pervasız çapkın 'Cavitçim' olarak çok büyük bir
 başarı elde etmiştir. Bir çok insan onun bu diziyle ünlendiğini sansa da
 gerçek şu ki, Kazım Akşar 30 yıllık tiyatro sanatçısı. Suç ve Ceza, Demir,
 Tartuffe gibi bir çok oyunun rejisörlüğünü yapmış, TRT radyolarının
 vazgeçilmezi 'Arkası Yarın' başlıklı radyo programında Orhan Pamuk'un 'Benim
 Adım Kırmızı'adlı eserinin uyarlandığı radyo tiyatrosunu yönetmiş, ve
 bunların yanında dialog, diksiyon ve etkili konuşma alanında özel eğitimler
 düzenlemiştir. Şu anda da Türker İnanoğlunun TİM'de gösterilen hikayesi
 kendine ait olan büyük projesi 'Romantika'adlı müzikal komedi de oynuyor
 Kazım Akşar.
 
 
    Efsanevi Bir Yazardan İçimizden Birilerini Yaşatan Fotoğraf Kareleri Gibi Bir Oyun..
 Tarihimize kazınmış bir oyun yazarı, Sadık Şendil...Aynı zamanda şair ve söz
 yazarı olan geçmişimizi yansıtan 'onlar'diye hatırladığımız bir kaç
 efsaneden birisi..'Senede Bir Gün'gibi hala dillerden düşmeyen şarkıların
 söz yazarı..200'e yakın senaryoyla Türk sinemasının unutulmazlarından bir
 isim. Türk sinemasında hangi taşı kaldırsak onun adı çıkıyor sanki. Annemin
 babamın gençliğinden kalma her şey gibi tertemiz aşkların yazarı o benim
 için. Her şeyin, herkesin bozulmaya başladığı, aşkın kelime anlamını
 yitirmeye başladığı şu zamanlarda her seferinde biraz daha keyifle
 izlediğimiz o filmlerin altında yatan kahraman.
 
 
 Ve Cihan Yandı Kanlı Nigar.. Küçücük bir kızken devamlı ezilen, büyüyüp serpilmeye başlayınca da her
 türlü tacize uğrayan Nigar, erkeklerden intikam alarak hayatını kazanıyor
 bir bakıma. Oyun Nigar'ın evinin yanması ve kendine yeni bir ev aramasıyla
 başlıyor.
 
 
    Kanlı Nigar'ın maceralarının yanında aslında Osmanlı Dönemindeki çarpıklıklar konu alınmış oyunda. Aslında her gün bir çok Kanlı Nigar gün
 içinde bir çok yerde çıkıyor karşımıza ya da dinliyoruz bir yerlerden
 nigarların hikayelerini. Fakir bir ailenin kızı olan Nigar, zengin, şımarık
 bir ailenin yanına hizmetçi olarak verilir. Evin beyinden kedisine kadar
 herkesin tacizine maruz kalan Nigar neden Kanlı Nigar olmuştur? İşin özü bu
 aslında. Her ne kadar her şeyi yaşamıssa da bir şekilde buna bir dur demenin
 yolunu hep arıyor ve sonunda da kendi sistemini yazıyor Nigar. Hayatın her
 yükünü en ağır şekliyle taşımış bir kadın.Ama sonunda taşıtmayı da öğretmiş
 hayat ona. Ayakları yere sımsıkı basan, asla kendisini ezdirmeyen, aslında
 tam bir feminist Nigar.
 
 
    Cihan yandı Kanlı Nigar rolüyle, Adviye Öztürk...İlk başta dış görünüş olarak Adviye Öztürk'e Nigar karakteri çok yakışmış. Sahne de Nigar'ı
 yaşadığını gösterdi herkese. Adviye Öztürk, mimiklerini, hareketlerini o
 kadar iyi kullanıyor ki, bazen kendisinden gözümü alamadığım oldu. Danslar
 da bile Nigar'ın o ağırlığını vermeyi başardı bize. Sadece bir sorum olacak?
 çingene karakteri çok abartılı olmamış mı? Daha doğrusu bir çingene ne kadar
 konuşmasıyla kendini fark ettirse de, o kadarına ben hiç rast gelmedim.
 Nigar'ın tüm fettanlığının yanında içinde hiç yaşayamadığı çocukluğunu
 yansıttığı anları o kadar güzel yaşadı ki, gülerken ağlamak denen şey her
 neyse bu işte. Bizim ülkemizde kadın erkek eşitlğinin taa ne zamandan beri
 var olmadığını, nasıl ezilmek istendiğini kadınlarımızın, nasıl toplumdan
 uzaklaştırıldığını hatta alınmadığını, en acı şekliyle hissettirdi bize.
 Aslında bunun yanında kızını her şeyden korumaya çalışan bir anneyi de
 gösterdi. Nigar'ın bir zamanlar gerçekten aşık olduğunu ve o aşık olduğu
 gençten bir kızı olduğunu ama işte yine lanet olası kaderin kavuşmalarına
 vesile olmadığını, acı dolu bir anneden, hala içinde büyümeye çalışan bir
 çocuktan dinleme fırsatını yakaladık.
 
 
    Oyun çoğunlukla Abdi karakteri üzerine kurulu aslında. Abdi rolündeyse yılların oyuncusu Ünsal Coşar çıkıyor karşımıza. Gözlerimi Kaparım Vazifemi
 Yaparım adlı oyunda Vicdani karakteriyle beni çok etkilemişti Ünsal Coşar...
 Abdi rolünde de harika bir performans sergiliyor. Oyunun sonuna kadar bitmek
 tükenmek bilmeyen temposuyla bütün alkışları da hakediyor. Abdi geleneksel
 ortaoyunu ve meddah karışımı bir rol. Oyunun genelinde anlatıcılık,
 şarkıcılık, oyunculuk...Bunların hepsinin altından başarıyla kalkıyor.
 Seyirciyle etkileşimi de o kadar sağlam ki, seyircinin 2.5 saat oyuna
 kitlenmesi nasıl başarılıyorsa, bunda en büyük katkı Ünsal Coşar'a ait.
 Oyunda okuduğu maniler olsun, söylediği şarkılar olsun seyirciyle beraber
 yapıyor tüm bunları.
 
 
    Diğer oyuncular Mert Tanık ve Filiz Yiğitbaşı da gayet başarılıydı. Mert Tanık, Narçın rolünde babasının baskısından dolayı bir türlü erkekliğe adım
 atamamış, babasının sözünden çıkamayan, biraz korkak biraz da saf bir adam.
 Ama bu adam bile aşkın o her yanı saran ağlarından kurtulamıyor ve gidip
 Nigar'ın kızına aşık oluyor. Her zaman olduğu gibi yine çok başarılıydı Mert
 Tanık. Hareketleriyle karaktere kattığı her şey görsel açıdan da göz
 dolduruyordu. Filiz Yiğitbaşı da Nigar'ın her şeyden uzak tuttuğu öz kızı
 rolünde Nigar'ın en temiz yanı olarak sahne de güzel duruyordu.
 
 
    Agah efendi rolündeki Erkan Alpago... Nigar'ın Kanlı Nigar olmasının asıl sebebi olan adam. Fiziksel açıdan çok uymuştu bir kere rolüne. Sesini
 kullanışına da hayran kaldım ayrıca. Ve Yavuz Köken, Mehmet Ali Toklu, Ali
 Fuat Davutoğlu, Simgem Baykara, ve Mehtap Baygın da çok başarılıydı. Arap
 bacı rolündeki Mehtap Baygın'a bayıldım.Özgün dansları özellikle görülmeye
 değer.Ama oyundaki Yavuz Köken'in kabadayı karakterinde bir şeyi merak
 ediyorum. Bir kabadayı bile olsa bir insan o kadar bağırmaz bence. O kadar
 gereksiz yere ve etkisizce bağırıyordu ki o dakikalarda oyundan tamamen
 koptum diyebilirim.Ayrıca, Ali Fuat Davutoğlu ve Mehmet Ali Toklu'nun doğru
 şivelerle ve gayet başarılı oynamaları oyuna çok güzel bir renk katıyor.
 
 
 Hicivler ve Dansın Mükemmel Buluşması.. Oyunda öyle hicivler var ki...Bir dönem oyunun da öyle güzel ve özenle
 yerleştirilmiş ki bu eleştiriler. Kültür Bakanımız Atilla Koç'un 'Devletin
 operası ve balesi olur ama tiyatrosu olmaz' lafına karşılık olarak kendi
 alanını, yani sahneyi kullanmış Kazım Akşar. İlk gösterimde birçok
 protokolun geleceğini bile bile özenle kendisinin yerleştirdiğini de bir
 ropörtajında dile getirmiş. Adviye Öztürk'ün canlandırdığı Kanlı Nigar'ın
 kızlarına ağlarına düşüreceği kurban arayışı için verdiği öğütlerden
 birinde, "Katiplere, zabitlere bir de tiyatroculara yanaşma. Onlar sekiz
 ayda paralarını alamıyor" şeklinde bir öğütte bulunuyor. Abdi rolünü
 canlandıran Ünsal Coşar ise, ilk cinsel deneyimini anlatan Mert Tanık'ın
 canlandırdığı Narçın'a, "Sessiz ol, aramızda tiyatroyu kapatmak isteyenler
 olabilir. Daha sonra 'sahnemiz kapanmasın' diye bağırıp ağlamak zorunda
 kalmayalım. Burada anlatma" uyarısını yaptı! Ayrıca oyunda kara çarşaflılara
 karşı üzerinde durulması gereken eleştiriler var. Kendilerini bu şekilde
 ifade ederek aslında her dönemde nelere neden olduklarını çok net bir
 şekilde ortaya koymus Kazım Akşar. Kara çarşaflıllar namus adı altında
 Nigara karşılar. Ama aslında o çarşafların altında neler döndüğünü hiç bir
 zaman net görmesek de hep bildik aslında biz. Ve taşlama sahnesinde
 özellikle danslarla bunu çok hoş bir şekilde olayı trajikleştirmeden yine
 komedi unsurlarını kullanarak vermiş. Hiç bir zaman bilemedik, tanıyamadık,
 göremedik o kara çarşafların altında yatan Nigarları...!!!Ayrıca oyunda
 Papa'nın ziyareti de es geçilmemiş.
 
 
 Oyundaki işlevsellikler ve yetersizlikler.. Oyunun dekor tasarımını Sertel Çetiner yapmış. Hareket eden dekor
 kullanılması oyuncuların işini bayağı kolaylaştırıyor. Bunun yanında her ne
 kadar kullanımı kolay olsa da dekor tasarımını çok beğenmedim.Beni bir türlü
 atmosfere sokamadı. Oyunda gördüğüm en büyük eksiklik de buydu. Bazı
 sahnelerde gölge oyununun kullanılması için düşünülmüş olsa da Kanlı
 Nigar'ın evinde olanlar, o kargaşa gibi bir çok önemli noktada oyunculuklar
 sağlam olmasaydı bu kadar da giremezdik sanırım oyunun içine. Abdi'nin
 önünde bulunan bakırdan bardaklar ve sürahi de Abdi'nin bitmek tükenmek
 bilmeyen temposunu engelleyebilecek tek engel olan susama ihtiyacını
 gidermesi açısından çok kullanışlı olmuş.
 
 
    Oyunun kostüm tasarımı ise Sevgi Türkay'a ait. Kıyafetler, özellikle çarşafların kullanımı çok iyi tasarlanmış. Biraz renkler daha canlı
 olabilirdi sanki kızların kıyafetlerinde, bir de dansa daha yatkın
 kıyafetler olabilirdi. Kızlar o kadar çekingen dans ediyorlardı ki, ancak
 kıyafetlerle çözülebilir bir eksik sanırım bu.
 
 
    Oyunda ışık tasarımını yapan Mehmer Yaşayan çok iyi bir iş çıkarmış. Ancak daha önce de söylediğim gibi gölge oyunu için özellikle çalışılmış ve
 özen gösterilmiş sanırım ama sahnenin yapısı göz önüne alınmamış. Işık bazı
 bölgelerde dağıldığı için hiç de hoş olmayan görüntüler çıkıyor ortaya.
 
 
    Orkestra grubu çok kalabalıktı. Orkestra kendi başına çok başarılıydı ama o kadar çok ses vardı ki zaman zaman oyuncuların sesini bastırdığı bile
 oldu.
 Her şey bir kenara Ankara Devlet Tiyatrosu'na bir teşekkür etmemiz lazım.
 Usta Sadık Şendil'in bu güzel oyununu yıllar sonra bu güzel yorumla bize
 sunduğu için. Eğer tarihimize biraz da olsa yaklaşmak istiyorsanız ve
 temposu her daim aynı giden bu tiyatro tarihimizin en önemli eserlerinden
 birini izlemelisiniz.Tabii yer bulabilirseniz!!*
 
 
 Paylaş
   Yorumlar
 - ( 1/12/2008 )
 Selamlar arkadaşlar
 keşke oynu izleyebilseydim fakat ne yazık ki böyle bir şansım yok şimdilik
 bodrumdan hepinize sevgiler
 kurter kurt
 
 eliferdoğan - ( 8/11/2011 )
 harika bir oyun şiddetle tavsiye ederim
 
 selen - ( 1/17/2012 )
 cok guzel hepınıze tafsıye ederı m     ...:}
 
 
 |