| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Londra Güncesi 3 Arda Aydın Son yazdığım yazının ertesinde yurda döndük nihayet. Nihayet diyorum, çünkü kirlilik ve yağmur bizi biraz yordu. Bir de üstüne hergün dışarda yemek ve olmayan İngiliz mutfağından dolayı İtalyan, Türk lokantalarında hamur ağırlıklı karın doyurma işleri biraz kilo aldırdı, o kadar yürümeye rağmen. Zaten karımın da benim de hiç kilo almaya müsait bünyelerimiz yoktu, iyi oldu... Şimdi bu Londra’yla ilgili son yazım olacağı için biraz daha sıkıştırılmış bilgiler vermek istiyorum. Müzikallerden başlarsak, bu sene yine pek değişen birşey yok demiştim önceki yazımda. Sefiller, Operadaki Hayalet, Chicago, Billy Elliot uzun süredir ve kapalı gişe oynayan müzikaller. Bunlardan yalnızca Chicago’yu izlemek istedik çünkü İrem daha önce O’nu görmemişti. Oyunda uzun yıllardır oynayan kastın çoğu değişmiş. Bu yılın satış taktiği de NBC televizyonunda yanılmıyorsam, yıllardır program yapan Jerry Springer’ın kadroya dahil edilmesi olmuş. Çünkü bütün müzikallerde ve oyunlarda, özellikle yaz döneminde bu tür “hilelere” başvuruluyor. Ya meşhur biri getirilip müzikale dahil ediliyor, ya da reklam üzerine reklam yapılmak suretiyle (ama istisnasız heryerde, otelde, taksilerde, otobüslerde, billboardlarda, metroda...) seyircinin ilgisi çekilmeye çalışılıyor. Jerry Springer ismi önemli bir isim. Ancak oyuna gişe dışında hiçbir katkısı olmadığını üzülerek söyleyebilirim. Chicago müzikalite açısından diğer tiyatrolarla kıyas kabul etmeyecek bir üstünlüğe sahip ve bu üstünlük oyunu izleyip sonuna kadar götürmenize olanak sağlıyor. Çünkü bazı anlarda “çıksak mı acaba?” diye içimden geçirip, “dur şu şarkıyı da dinleyeyim, öyle” diye kendimi durdurduğum çok oldu. Yani gitgide turistik gezi rotalarındaki yerini almış bir müzikal olmuş, Chicago. Shakespeare’in Globe Tiyatrosu, Stratford Upon- Avon’da orjinal haliyle duruyor biliyorsunuz. Bir de aynısından hemen Thames Nehri kıyısında kurulmuş yıllar önce. Orada Shakespeare ve başka yazarların, daha çok dönem tarzı oyunları oynanıyor. Yani klasik bakış açısıyla sahneye konmuş oyunlar ve gün ışığında oynanıyor. Romeo Juliet oyununa denk geldik ve bilet almak için satış ofisine gittiğimizde, tüm biletlerin tükendiği söylendi. Biz de saat 6 buçuktaki oyun için 5’te iade bilet kuyruğuna girdik. Uzun bir beklemeden sonra bilet bulduk ve içeri girdik. Daha önce orada oyun seyredenleriniz vardır mutlaka ve ne derece rahatsız bir yer olduğunu söylersem herhalde hak verirsiniz. Sahneyi yarım ay şeklinde çevreleyen oturma düzeni, Shakespeare dönemine ait olunca, yaşadığımız dönemin oyun izleme konforuna alışan bize biraz sıkıntı verdi. Bir de oyunun uzunluğu ve öyle bir ortamda oyun izleme keyfini yaratamaması, tuz biber oldu. Kendimizi dışarı attık ve Vişne Bahçesi’ni tercih etmediğimize biraz hayıflandık doğrusu. O kadar zaman bilet kuyruğunda beklemek de cabası. Tavsiyem bilet bulamazsanız ertesi gün erken gidip alın biletinizi, çünkü o kadar kuyrukta beklemek de insanın neşesini kaçırıyor. Wicked, yeni bir müzikal. İşte yukarda sözünü ettiğim reklam meselesine en iyi örnek. Hiç ünlü isim kullanılmamış ama muhteşem bir tanıtım yapılmış oyun için. Her yerde Wicked ismi göze çarpıyor, afişler, broşürler ve türlü reklamla sizi oyuna bir şekilde çekiveriyorlar. Zaten oyunun afişi o kadar ilgi uyandırıcı ki, gittiğimiz ilk günden itibaren, Wicked’ı da görelim diye tutturdum. Karım hiç fikrimin olmadığı birşeyi neden bu kadar ısrarla istemiş olmamı anlamadı ama biletlerimize fahiş fiyatlar vermemize de ses çıkartmadı. Son günümüzde güzel olduğunu tahmin ettiğim bu işi izleyeceğim için heyecanlıydım ve Victoria Apollo Tiyatrosu’nun yolunu tuttuk. Kapıdaki 8-15 yaş kalabalığı görünce, tiyatroya toplu halde gelmiş okul olabileceği fikrine kapıldık ve öyleydi. Ama seyircilerin tamamı neredeyse bu yaş grubundan olunca bunun bir çocuk ve genç müzikali olduğunu anladık. Sahnede muazzam bir dekor duruyor ve oyun başlar başlamaz hareket ediyor herşey hiç durmadan. Işıklar yanıp sönüyor, orkestra gayet yüksek perdeden salondakileri coşturmak için çok günümüze ait ritmler çalıyor, derken şarkı başlıyor, koro yükseliyor yükseliyor... Bu kadar. Herşey işte burada bitiyor. Wicked başındaki muhteşem teknik şovla başlıyor ve sonra yeşil yüzlü iyi bir cadıyla, güzellik meraklısı kız arkadaşı ve sahnede hiç eğilip bükülemeyen tayt giydirilmiş erkek arkadaşının konserine dönüveriyor. Koreografi hemen hemen hiç yok, şarkılar çok sıradan ve sahne kullanımı sıfır. Maalesef bu izlediğimiz son oyun bize bayağı bir hayal kırıklığı yaşattı. Yani İrem haklı çıkmıştı. Ama yapılacak bir şey yoktu ve toparlanmak üzere gürültüden yorulmuş şekilde otele döndük. Aklınızda bulunsun bu ara Londra’da (rahmetli MJ dışında) bir çok şarkıcı konser veriyor. Fırsatınız olursa web’den bir arama yapın ve yine fırsatınız olursa gidin. Bilet bulmak her zaman mümkün ve çok da keyifli oluyor. Yalnız Hyde Park’ta herhangi bir konsere gidecekseniz, konser sahibi grup, başlangıç saati olarak biletlerde yazan saatten epey geç çıkıyor heberiniz olsun. Bizdeki Rock’n Coke tarzı festivaller, burada günlük ve konser için yapılan etkinlikler şeklinde. Yani günün ortasında başlıyor ve gece yarısı bitiyor. Evet, Londra’dan bu kadar. İstanbul’a geldik. Görüşmek üzere... Arda Aydın Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 3 Ekim'den itibaren her PERŞEMBE Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|