| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Şems Unutma... Ayşe Burcu Eren Önen Evet, Şems’in ölümünü unutmadık ve Özen’in oyununa büyük bir heyecanla gittik. Oyun, Kenter Tiyatrosu’nda ve hınca hınç dolu.Kadroda yer alan ünlü simalardan olsa gerek , “sanat camiası”ndan fazlasıyla ünlüleri görüyoruz. Keşke bu simaları başka oyunlada da görsek diyor ve beklemeye koyuluyoruz.Yanımda eşim ve oyun yazarı bir arkadaşım daha var. Onları bilmem ama, ben oldukça farklı bir beklenti içindeyim.Tasavvuf ilmine olan ilgim uzun yıllar öncesine dayanıyor, bu sebepten Mevlana, Mevlevilik, Şems ve Mesnevi burda olma sebeplerimden başlıcaları.Tabii Özen’in; Şems’in ölümüne yorumu, oyunun nasıl sahnelendiği gibi konularsa oyuncu ve rejisör kimliğimle örtüşüyor. Ve Sahne… Oyun, Şems’in Konya’dan çekip giderek kayıplara karışmasından sonra, Mevlana Celalettin Rumi’nin müthiş bir kedere düştüğü günleri anlatıyor. Ortada ne Rumi var, ne de Şems… Onların yerine, Mevlana ve Şems iki dansçı tarafından vücut buluyor.Sahne arkasında iki yanda iki erkek dansçı, oyun boyunca ya oturuyor ya da faklı figürlerde dans ediyor.Yarı çıplak (sema)yapan iki delikanlıyla, Özen; Rumi-Şems ilişkisini “bir erkeğe aşık olan bir diğer erkek” durumuna getiren görüşü sergiliyor gibi. Tabii bu durum yalnizca GİBİ… Koreografi için denilecek çok şey var. Fakat, Yönetmenin seçimi olduğu belli olan bu durum, iki karakterle seyirci arasına bayağı bir mesafe koyuyor. Oyuncular sahne üstünde sırası gelince oynamayı bekleyerek, farklı bir epik anlatım sergiliyorlar.Oyun Mevlanın evinin önünde yani avluda gerçekleşiyor. Bazı Shakespare repliklerini de göz önünde bulundurarak, bir ara mekan, benim için Macbeth’in ölüm sahnesindeki avlu oluyor.Tabi iki oyunda da bir cinayet atmosferi olması bunu çağrıştırmış olabilir. Ebru sanatının oyun boyunca sahneyi sürekli farklılaştırması, bir anlamda ışıklarla da beraber sahneyi boyaması, oyun boyunca bizi uyanık tutan öğelerden.Uyanık tutan diyorum, çünkü oyunun ritmi oldukça ağır.Seyircide bir hipnoz etkisi uyandıran ritm, tüm konuşmaların müzikli (ama müzikal değil)olması sebebiyle de, bu etkiyi kuvvetlendiriyor. Bazı anlarda Jehan Barbur’un şarkıları bizi hipnozdan çıkartsa da, genel ritm oldukça ağır. Yaratılmaya çalışılan mistik ortam ve bu sahneleme yöntemi, daha farklı nasıl oluşturulurdu? Zaten üstesinden gelinmiş masalsı oyunculuklar, beden kullanımları, konuşmadaki müzikten arındırılsa daha mı farklı olurdu? Seyirci biraz daha mı rahatlardı? Tahminimce evet. Oyunculuklar gayet iyi kotarılmıştı derim. Böylesi farklı bir rejinin içinde farklı tarzlardaki oyuncuları bir araya getirmek zaten oldukça risklidir.Bu risk de oyun esnasında görünüyor zaten. Yetkin Dikinciler, Hikayeci karakteriyle, tam da kendisinin sevdiği, onu hiç de zorlamayacak, onda seyretmeye alışık olduğumuz bedensel performansıyla göz boyadı.Ses tonu, diksiyonu ve şiirsel anlatımıyla, sahnelerde gömeye oldukça alışkın olduğumuz Yetkin için, aklımdan sürekli,”Ne zaman farklı bir şeyler yapacak?” diye geçirmiyor değilim.(TV hariç) Sinan Tuzcu ise, Yetkin’in aksine beni şaşırtanlardandı.(Bir diğer şaşırtan ise, Teoman Kumbaracıbaşı’ydı.)Sinan’ın oyunculuk becerilerinin bu kadar yüksek olduğunu bu oyunda görmüş olmak çok etkileyiciydi. Kendine ait iç aksiyonlar, oyunun içinde her daim var olan enerjiyi ayakta tutma. bedenini tüm kaslarına kadar sahnede var etme. Beğendiklerimden yalnızca bir kaçı… Teoman ise, oyuncu olarak sahnede, ekranda, perdede çok sevdiğim bir oyuncudur. benliğini bir yana bırakır. Veee öyle oynar.Burda kendisini biraz kafası karışık ve ağır bulmama rağmen performansını gayet iyi buldum. Kimya Hatun’daki Beste Bereket, oldukça profesyonel oyunculuğuyla, hem göz doldurdu, hem de gözlerimizi. Kerra Hatun’a gelince, tek kelimeyle mükemmel bir oyunculuk seyrettiğimi söylemeliyim.Sema Keçik, son zamanlarda seyrettiğim çok başarılı oyunculardan, hiç bir şekilde profesyonelliğine yaslanmayan, mesleğine aşık olduğu her hallinden belli olan bir oyuncu. Oyuncular, dansçılar, şarkılar, ebru sanatı, tüm diğer ekip… Mevlana’yı ve Mesnevi felsefeyi ya da tasavvuf ilmini çok yansıtamasa da, oyunun bizi o döneme götürdüğünü ve oldukça cesur kotarılmış bir çalışma olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.. Ellerine ve yüreğine sağlık Özen ve Tüm Ekip… Ayşe Burcu Eren Önen Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 3 Ekim'den itibaren her PERŞEMBE Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|