| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
Çocuk Tiyatrosuna Bakışımız
Rasim Aşın, Nurdan Özgür



“Her yaşa bir oyun” konseptimiz esasında çocukların yaş grubuna göre Ankara Devlet Tiyatrosunda sahnelenen “Boğaç Han” çocuk oyunumuza bakışımız, günümüzde Türkiye’de geçerli olan çocuk tiyatrosu anlayışına kısaca göz atarak, yaklaşımımızla bugün kabul görmüş anlayış arasındaki farklılıkları ortaya çıkardığımızda anlaşılacaktır.
Yetişkinlerin dünyasına seslenen bir oyun yine yetişkinlerin gözüyle sahneye konacaktır. Doğru kurulmuş ve estetiğiyle mükemmel bir oyunu izleyen yetişkinler sahip olduğu deneyimler ve yaşamsal farklılıklarla oyuna karşı olumsuz bir tavır da sergileyebilir. Yetişkinliğin beraberinde getirdiği bilgi kirliliği seyirci kriterlerini de oluşturur. O zaman sahnelenen oyunda reji, oyunculuk, teknik, vb. gibi tüm tiyatral dilin kuruluşu kuramların rehberliğine ihtiyaç duyacaktır. Yetişkinlerin tiyatrosunda kuramlar, akımlar rol oynarken, çocuk tiyatrosunda rehberimiz kim olacaktır?

Yetişkin tiyatrosundan gelen bir alışkanlıkla, çocuk oyununun değerlendirilmesinde, tiyatro estetiğini var eden şablonlaşmış kurallar öne çıkarılmaktadır. Zaten ülkemizde ve bazı ülkelerde çocuk oyunları, ne yazık ki yetişkinlerin gözüyle ve yetişkinlere ait tiyatro bilgisiyle sahneye taşınıyor. Bizi “doğru ve güzel çocuk tiyatrosu”na götüren de, bu anlayıştaki eksikliği giderme girişimimizdir... Diyebilirsiniz ki, çocuk tiyatrosu oyunculuğuyla, rejisiyle, tekniğiyle farklıdır. Peki, bu farkı oluştururken ölçütümüz nedir? Genel yapılan yanlış ise;

“Tiyatroyu yetişkinlerden alıp çocuklara aktarmada oluşturduğumuz dünyayı kurarken tiyatro estetiğini bir elbiseyi kesip biçip daraltır gibi çocuğa giydirmeye çalışıyoruz. Oyunculuk abartılı hale geliyor, reji renkliliğin ve gümbür gümbür bir müziğin arkasına sığınıyor. Yetişkinlerin tiyatrosundan çocukların tiyatrosuna geçişteki eksikliğin tek nedeni büyüklerin gözünden çocukları anlamaya çalışmaktır...” Bu düşüncenin değiştirilerek çocuk tiyatrosuna yeni felsefi bir bakışın kazandırılması gerektiğine inanıyoruz. Çocukların gözünden tiyatroya bakabilmemiz ve onların gözünden tiyatronun ne olduğunu anlamamız gerekiyor. Böyle olunca tiyatronun doğum anına, yani ilk insanın tiyatrosuna kadar büyük bir geri dönüşle, en baştan yeniden tiyatroyu çocuklar için inşa etmek ve geleceğin yetişkin tiyatrosuna yolculuğu başlatma sürecine girdik... Böyle bir geri dönüş, bir anda imkansız görünebilir. Özellikle ödenekli tiyatro kurumlarında oluşmuş bürokratik hiyerarşi düzeninde daha da zor olduğunu gördük... O zaman adım adım giderek “Boğaç Han” çocuk oyunumuz üzerinden yapılmak istenenleri ve hedeflenenleri kısaca açmaya çalışalım...

Öncelikle tabii ki çocuk tiyatrosuyla ilgilenenlerin “pedagoji ve yaş psikoloji” bilgisine sahip olunmalı ve özümsenmelidir... Bu noktada S. Freud’un şu karşılaştırmasına yer verelim: “Çocuğun ilk dört yaşa kadar olan süreçteki gelişimi ve davranışları ilk insanın evrimiyle eş süreçler taşır. İnsan kendini var ederken tiyatroyu yaratmıştır. Çocukta üç yaşından itibaren oyun oynayarak oyun içinde büyümeye ve öğrenmeye başlar…” İlk insanla olan benzerlik, çocuğun oyun izlerken gösterdiği tepkilerde ki aynılıkla sürer. Çocuk tiyatrosu bu anlamda, çocuğu, çocuğa özgü olan dünyayla buluşturabilmelidir. Son yıllarda çocuk tiyatrosu adına yapılan araştırmalar ve çalışmalarla “Doğru ve Güzel Çocuk Tiyatrosu” oyunculuğunun, rejisinin, tekniğinin nasıl olması gerektiği ortaya konulma girişimleri başlatılması bizi de harekete geçirmiştir...

Yukarıda bahsettiğimiz geri dönüşün Türkiye tiyatrosu için, kolaylaştıran yakınen tanık olabildiğimiz bir tiyatro geleneğimiz var; “Orta oyunu”. Orta oyununun rolden role geçişte ve mekanın çok rahat dönüştürülmesinde sunduğu imkanı “çocuk psikolojisi”yle birleştirdiğimizde, “Doğru ve Güzel Çocuk Tiyatrosu”na çok kolay ulaşabilmemizi sağlayacak yolu inşa etmiş oluruz...

Neden pedagoji ve yaş psikoloji bilgisi? Anne, baba ve eğitmenler çocuğa tiyatro izletmiş olmayı yeterli buluyorlar. Çocuğa tiyatro aracılığıyla kazandırma düşüncesi içinde, çocuğa katılabilecek çok şey nasıl göz ardı ediliyor? Tiyatro estetiğini çocuklara doğru ve uygun biçimde sunmanın imkanı var mıdır?

3 yaştan 14 yaşın içinde yer alanlara “çocuk” diyorlar. Ama biz çocuk tiyatrosu ile meşgul olanlar, pedagoji ve psikoloji değişimler süreci olarak 4-12 yaş grubunu çocuk tiyatrosu yaş aralığı olarak uygun görüyoruz. 3 yaşındaki çocukla 5 yaşındaki çocuk görünüm da olarak farklı. Sadece dış görünüşte değil zihinsel anlamda da çocuk büyürken sürekli bir değişim geçiriyor. Bugün çocuk dediğimizde bir genelleme yapmakla yetiniyoruz. Biz bu genelleme yerine 4-6, 7-9 ve 10-12 yaş gruplarına ayırmanın “her yaşa bir çocuk oyunu” sistemine geçiş için daha uygun olacağını düşündük.

Çocuğu bir genelleme yaparak yaklaştığımızda gelişim dönemleri bir anda siliniyor. “Genelleme yapamayız, herkes birbirinden farklıdır. Benim çıkış noktam bu dünyanın yansımalarını içeren yeni, başka bir dünya kurmaktır. Oyunlarda her çocuk kendi yaşının getirdiği gelişimsel çizgi içinde o yaşa kadar edindiği deneyimleriyle oyunu algılar ve oyunun içindeki boşlukları kendi bireysel deneyimiyle doldurur. Her çocuk kendine hastır, her birey başkadır, kendine özgüdür ve bu bireyselliğe saygı duymalıyız." ¹

4 yaşındaki çocukla 8 yaşındaki çocuk arasında bir fark yokmuş gibi davranarak 3-14 yaş grubun tek algılama kapasitesine sahip olduğu düşünülüyor. Bunun en büyük etkeni televizyon ve bilgisayar. Bu sayede çocuk gelişim dönemine uygun hazır olmadığı bilgilere ulaşabiliyor. Aynı yanlış tiyatro da farklı yaşlar arasındaki tüm çocukların bir arada, bir salonda, aynı zaman mekanda oyun seyretmeleriyle sürdürülüyor... Bizim çocuk tiyatrosu felsefemizde çocuk tiyatrosunun izleyicisi bu anlamda farklı olmalıdır. Bu fark çocuğun dünyasından bakabilmekle ve çocuğun gelişim dönemlerine göre metin hazırlamakla ortaya çıkacaktır. İşte bu noktada “pedagoji ve yaş psikoloji bilgisi” çocuğa genel bakma yanlışını düzeltme imkanı tanımaktadır. Tiyatro estetiği bu bilgiler ışığında çocuğa göre yeniden düzenlenebilmektedir.

7-9 yaş aralığında çocuk değerlerle tanışma dönemindedir. Değerleri karşılaştırmaya ve nedenlerini anlamaya hazır değildir. 10-12 yaş aralığında çocuk değerleri karşılaştırarak bir yargıya ulaşabilir. “Her yaşa bir oyun” projemizi bu farklılıklar üzerinden kurduk. 7-9 yaş metninde sadece iyi ve kötünün fotoğrafını çocuklara gösteriyoruz. 10-12 yaş metninde kötülüğün nasıl doğduğu ve sonuçları çocuğa gösterilmektedir. 7 yaşındaki çocuk 10 yaş metnini izlediğinde anlayabilecektir. Sorun anlaması değil onun olayı algılayabilmesi ve bu bilgiyi zihinsel bir dönüşümle kullanabilmesi amaçlanmaktadır. Böylelikle kendini anlama ve ifade etmede özgün davranışlar geliştirebilmesine tiyatro aracılık edebilecektir.

Hasan Erkek’in yazdığı “Boğaç Han” metninin göstermeci biçimiyle kendi tiyatro kültürümüzü bir çocuk oyunuyla sahneye taşıma şansı elde etmiş oluyoruz. Hasan Erkek hikayeyi oyunlaştırırken kullandığı dille yalnız çocuklara değil yetişkinlere de seslenen bir metin oluşturmuş. “Her yaşa bir oyun” anlayışımız doğrultusunda “Boğaç Han” oyununu yaşa göre yeniden yazdık. 7-9 yaş için anlatısal-oyun tekniğiyle oyunda iyiyi simgeleyen Dirse Han ve Boğaç Han ile kötüyü simgeleyen Otsu Han ve Tilkiç Han arasında geçen olaylar anlatı bütünlüğü içinde sadeleştirilerek olayın genel çizgisi korunmuştur. Yapılan sadeleştirme hem hikayenin hem oyunun özünü bozmadan çocuğa yaklaşımdaki pedagojik doğruluğu kurmak mümkün olmuştur. 10-12 yaş da vurgulanması gereken neden iyi neden kötü açılımı yine öze sadık kalarak metnimize taşınmıştır. Küçük bir örnek olarak “oyunda çocukların oynadığı ip çekme oyunu”nda yapılan farkı gösterebiliriz. 10-12 yaş sahne oyununda, çocukların oynadığı ip çekme oyununda çocukların arasındaki çekişme olduğu gibi yansıtılırken, 7-9 yaşta bu sahne Tilkiç Han çok öne çıkarmadan oynanmıştır. Aynı şekilde güreş sahnesi de, “Zeybek” oyunuyla güreş bir dansa dönüştürülmüştür.

7-9 yaştaki sadeleştirmelerin dışında oyunda ipli kuklaya yer verilerek, rol kavramının değişebilirliği vurgulanmıştır. Sosyal hayatın kurallarıyla tanıştığı bu dönemde çocuk kendi bireyselliğinin oluşumunda rol kavramını öğrenmesinde tiyatro oyunu bir araç olacaktır. Bunun olabilmesinde çocuğun kendini oyunun içinde hissedebilmesi için daire mekan kullanılmıştır. Bu daire mekan hem orta oyununu özgü bir mekandır ve aynı zamanda ilk insanın daire içinde ritüellerini gerçekleştirdiği alandır.

7-9 yaş ve 10-12 yaş için yapılan iki farklı sunumdaki oyunun yazım aşamasında, çocuğun gelişim dönemlerine dikkat edilmesiyle bir çocuk oyununda neden pedagoji ve yaş psikolojisine ihtiyaç olduğuna cevaptır. Aynı özen çocuk gelişim uzmanı, psikolojik danışman ve pedagog dramaturgun işbirliği esasında pedagog rejisör tarafından sahneye taşınarak devam edilmiştir. Dört uzmanın bir arada olması bir titizlik değil bir gerekliliktir. Devlet Tiyatroları, “Türkiye Çocuk Tiyatrosu”’nda böylesi bir gerekliliğin alışkanlığa dönüşmesi için bir başlangıç yapılmasına imkan tanımasıyla üzerine düşen sorumluluk görevini yerine getirmiştir.

“Pedagoji ve yaş bilgisi” elbirliğiyle oluşturulan metnimizi, Azerbaycan YUĞ Devlet Tiyatrosu Baş rejisörü, Prof. Dr. Vagif İbrahimoğlu’nun oluşturduğu, göstermeci oyun biçimimize de yakın olan “Psikosof Tiyatro Poetikası’nın imkanlarıyla sahneye taşıdık. İlk insanın tiyatrosuyla buluşmamıza olanak tanıyan göstermeci biçim oyuncunun doğallığını bozmadan “ben ve rol” kavramını çocuğa yaşatabilecektir. Çocuk tiyatrosu’nda oluşturmaya çalıştığımız “doğru ve güzel çocuk tiyatrosu” poetikasının (kuramını) yaşama geçmesi oyuncu ve teknik ekibin elindedir. Kuram aşamasında çocuk gelişim uzmanı, psikolojik danışman, pedagog rejisör, pedagog dramaturgun düşünce birlikteliğini sahne üzerinde uygulayacak olan oyuncudur. Çocuğun rol kavramı ile tanışmasında, oyuncunun doğallığıyla oluşturulan rolden role geçişin sergilenmesi etkendir.

“Fırsatları yaratmak tiyatroların, ama onları tanıma ve kabul etme işi de oyuncularındır.” ² “Doğru ve güzel çocuk tiyatrosu adına, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin’in sunduğu fırsatı, elimizden geldiğince değerlendirme gayretimize oyuncuların yaklaşımı gölge düşürmektedir. Çocuk tiyatrosunda oyunculuğun çok aktif ve yaratıcı olabilmesi gerekmektedir. Yapılan işin önemini ve gerekliliğini anlamadığında oyuncunun performansını bir yetişkin izlediğinde yapılan işin amatörce olduğunu söyleyebilecek ve olayı çocuğun gözüyle değerlendirebilme şansını kaybedecektir. Oyuncunun hedeflediğimiz doğrultuda bir düşünce birlikteliğini varabilmesi için gönüllü olması gereklidir. Bu oyunda, oyuncuların var olan yeteneklerini sahneye taşıma isteksizliği ile ilgili örnekleri size sunmak istiyoruz. Oyunumuzda, oyuncuların bazılarının köy seyirlik oyununa inanmayışlarıyla rollerini bir zorunluluk içinde gerçekleştirmeleri, bu tarzın oyuncuya sunduğu imkanlardan yeterince yararlanamamalarına neden olmuştur. Hem de rejinin getirmek istediğini anlamamakta direnmektedirler... Alışılmış çocuk oyunundaki yüksek sesle konuşma kalıbını kıramadıklarından, doğal oyunculuğa özgü beden ve ses-konuşma ritmini yakalayamamaktadırlar. Yavaş konuşma ile bağırarak konuşma arasındaki farkı gözetmeksizin, yüksek ses arasındaki ilintiyi kuramamaktadırlar.. Yönetmenin isteği, oyuncunun yakın mesafe içersinde olduğu çocuk izleyiciye sesini anlaşılır ton ve volumde kullanabilmesidir. Ki bu köy seyirlik oyunlarının yapısında var olan ses değişimleri, tip-karakter değişimlerindeki farklılığı vermede ve keskin anları göstermede etkilidir. Ne yazık ki oyuncuların bazıları deneyimlerine ve yeteneklerine rağmen bu ses değişimleri ile köy seyirlik oyunculuğunu gerçekleştirememektedir. Ayrıca “oyunu elbirliğiyle oynayacağımızı” söylüyoruz, bunun yaratacağı doğal atmosfer içinde oyuncuların birbirine yardımcı olma şansı vardır. Oyuncular bundan yararlandıklarında oyunculuklarını daha da geliştirme şansı elde edeceklerdir…

Oyuncunun rolünü yönetmenin diktesiyle değil kendi arayışlarıyla oluşturması, rolünü bir kalıp içinde değil esneklikle gerçekleştirmesi için gereklidir. Oyuncuya kazandırmaya çalıştığımız bu esneklik, oyunun sahnelenmesinde kendisine spontan davranabilme rahatlığını profesyonelce (estetik kirlilik olmadan) kullanabilmesine imkan tanıyacaktır. Çocuklarla sahnelenen bir oyunda her an sürpriz anlara oyuncu hazır olmalıdır. Bunun içinde rol yapmış olmak için rol yapmak değil, role bürünmeden rolün içselleştirilmesi oyuncuya esneklik kazandıracaktır. Oyunda yer almayan aniden gelişen bir durum karşısında rolüne uygun davranmayı sürdürebilecektir. Bu durum Ankara Devlet Tiyatrosu Müdürünün de izlediği prova esnasında yaşanmıştır. Oyuncu bir önceki sahnedeki sözünü önce söylediğini fark etmiş, az sonra gelecek sözün ne olmasını düşünerek, hızla karar vererek hem kendini hem de oyunun akışını bozmamıştır. Oyuncu yetkili bir gözün önünde gelişmiş olan bu yanlışlık karşısında hızla kendini kurtarmak adına ataklığı nasıl yapabilmiş olmasına şaşırdığını dile getirmiştir. Kendisine de zaten bu ataklığın ve esnekliğin kazandırılmaya çalışıldığı vurgulanmıştır. Oyunculuğuna olan güvenin getirdiği rahatlık içinde oluşuyla oyunculukta var olması gereken kapasitenin alanını daraltmaktadır. Bu yüzden esnek davranamamaktadır. Çocuk karşısında da yetkili göz önündeki gerginliği yaşayabilmelidir ki, çocuktan gelebilecek enerji katılımını daha verimli kullanmak adına bu gerginlik onun hazır olmasını ve arttırmaya çalıştığımız kapasitesini kullanmaya götürecektir.

Oyunun başlangıcında hareketli bir müzik, çocukları oyuna hazırlamak yerine, onları oyundan uzaklaştırır. Bilinen anlamda çocuk oyunlarında bunun tam tersi yapılmaktadır. Psikosof Tiyatro Poetikası uygulamasından yola çıkarak 10-12 yaş grubuna uygun psikolojik etkiyi oluşturmak açısından oyunumuzun başlangıcında oyunun atmosferine çocukları hazırlamak adına yavaş ritm kullanılmıştır. (7-9 yaş grubunda ise, diğer oyuna göre nispeten daha ritmi yüksek bir müzik tercih edilmiştir.) Alışık olmadıkları bu yavaş tempo ritm, çocukların ilgisini çekecek, az sonra ne olacağı merakı uyanacaktır.. Oyunun başlangıcı özellikle çocukları ve oyuncuyu oyuna hazırlamak için yapılmıştır. Burada amaçlanan, çocukların sessizleşip oyuna hazır olmaları değil, müziğin tempo-ritmiyle birlikte oyuna dahil olabilmeleri hedeflenmiştir.. Ön oyun ise, onlara bugün oynamadan büyüyen çocuklara kendi dönemlerinin en güzel özelliği olan, eskiden kendi aralarında oynadıkları çocuk oyunlarını hatırlatmak için yapılmıştır. Ön oyunun amacını oyuncular tam olarak kabullenemedikleri (ya da onlara aktaramadığımızdan) ve genel kabul görmüş stereotipleri yıkamadıklarından bu bölüm durağan geçmektedir.

Oyuncular bir sonraki sahnenin sözlerini de düşünerek sahne geçişlerinde herkesin gözü önündeki değişimlerini daha düzenli ve ritmik, net hareketlerle, hem kendine hem partnerine yardımcı olabilecek paylaşımlarla gerçekleştirebilecekken, sözü düşündüğünden eylemler karmaşıklaşıyor ve estetik görünümü zora sokuyor. Rejinin söylemi kadar oyuncunun kendi sorumluluğu içersinde düzene koyabileceği hareket bütünlüğü, oyunun anlamı ve anlatımı sıralamasını içselleştirdiği oranda izleyiciye daha rahat izleme ortamı sunacaktır... Provalar aşamasında dekor, köstüm ve aksesuar sıralamasında oyuncu kendi yapacağı hareketi sözlerinin içine paylaştırabilse estetik görünüm daha temiz olacaktır. Metni takip etmede zorlandıkları için sadece kendi sözlerine sahip çıkarak partnerini de rahatlatacak ve bir sonraki sahneye hazırlanabileceği doğallığı bozacak sıradanlaşma içersinde olmalarına sebep oluyor… Çocukluktan yetişkinliğe doğru giden sıralamayı takip etmekte zorlanıyorlar. Aslında metin içersinde de sahne geçiş adları başlıklar ile verilmiştir.. Sadece bu sıralamayı takip etse, partneri konuşurken yada hareket halinde iken onu izleyip, sırasının geleceğine yakın rolünün gerektirdiği harekete geçişi, diğer oyuncunun etkisini azaltmadan yapabilir..

Oyuncular, bir çocuk oyununda yer almanın getirdiği bir olumsuzlukla oyunculuklarını geliştirebilecekleri bir şansı görmezden geliyorlar. Bunun yanında rejinin aktardığı yapıya olan inançsızlık, oyunculardan bazılarının isteksiz hareket etmesine neden oluyor. 7-9 yaş grubu oyunun provaları nedeni ile 10-12 yaş ekibinden 3 oyuncunun 2 gün olmadığı aradan sonra, yarım dekor-kostüm, ışık düzeni ile yapılan izleyici çocuklarsız provayı, Ankara Devlet Tiyatrosu Müdürü Serhat Nalbantoğlu dikkatle izlemiştir. Oyundan sonra deneyiminden yola çıkarak objektif olmaya özen göstererek dile getirdiği rejinin doğruluğu ile ilgili sözleri oyuncuların motivasyonunu artıracağına inanıyoruz. Serhat Nalbantoğlu’nun : “Bizden olan bir oyun, geleneğimize ait birçok motifi taşıyor. Bugüne kadar böyle bir oyun yapılmadı. Bize ait olan göstermeci oyunun, bir çocuk oyununda kullanılması doğru bir rejiyi gösteriyor.. Oyuncuların bunu destekleyecek ve tamamlayacak oyunculukları ile daha da izlenmesi keyifli bir oyuna dönüşeceğine inanıyorum..” sözleri doğru yolda olduğumuzu göstermesi açsından sevindiricidir. Prömiyer tarihine kadar olacak teknik ve genel provalarımızda (izleyici çocuklarımızın karşısında yapılacak) ayıklama ve netleştirme çalışmaları elbirliği içersinde yapılmaya devam edilecektir.

Çocuklarla yaptığımız seyircili provalarda, çocuklardan aldığımız enerjiyle “doğru çocuk tiyatrosu” modeli oluşturma aşamasında hedeflediğimiz yolda ilerlediğimizi gördük.

4 yaşından itibaren çocuğun gelişim özelliklerine göre tiyatro estetiğini basitten karmaşığa doğru gelişen bir çizgi içinde buluşturabilmeliyiz. Böylelikle çocuğa sadece izleyip eğleneceği bir oyun sunmanın dışında, gelişimine, yaratıcılığına ve tiyatro kültürünü kazanmasına katkıda bulunabiliriz. Geleceğin izleyicisi olacak çocuk, bu modelde tiyatro izleme alışkanlığı edinebilirse, pasif izleyici olmak yerine aktif izleyiciye dönüşecektir.

Genel müdürümüz Sayın Lemi Bilgin’in Türkiye Devlet Tiyatroları “Çocuk Tiyatrosu Birimi” oluşturma düşüncesi içerisinde “her yaşa bir oyun” modelinin uygulanabilmesiyle, “Devlet Tiyatrolarına yakışır bir çocuk tiyatrosu modeli oluşturulması ve kurulması mümkün olacaktır” inancımızla bu oyun projemizi teklif ettiğimizde büyük destek alarak başlamıştık.. Bunun içinde kurulacak çocuk tiyatrosu birimi içindeki herkesin, çocuk psikolojisi ve pedagojisine sahip olması ve bu işe gönüllü olmalarıyla şu an yaşanmakta olan sıkıntıların da çözümlenme imkanı olacaktır.


Oyunun yönetmeni, pedagog dramaturg, psikolojik danışman, çocuk gelişim uzmanının çocukların yaş dönemlerine ait spesifik yönlendirmeleri pedagojik bilgiler ile buluştuğunda çocukların yaşlarına uygun “doğru metnin” sahnelenmesindeki birlik, uyum, teorik bilgiler, oyuncuların bazılarının gönüllü olmamaları nedeniyle oyuncuların arasına taşınmasına çalışılmaktadır.. Çalışmanın bir ayağı her ne kadar aksasa da, yönetmen, pedagog dramaturg, çocuk gelişimi uzmanı ve psikolojik danışmanın özverili yaklaşımıyla 10-12 yaş çocuklar için yazılan metin, provaları izleyen öğrenci, öğretmeni veli ve müdürümüz ile müdür yardımcılarımızın övgüsünü hak etmişdir.

Oyun hakkında görseller :
http://www.devtiyatro.gov.tr/web/oyunlar/oyun1027.html

Yazanlar :
Pedagog rejisör Rasim AŞIN
Pedagog dramaturg Nurdan ÖZGÜR

10 OCAK 2011

Yazarın Tüm Yazıları


Paylaş      
Yorumlar

Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 831
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • Selahattin Duman’dan Dumanaltı Aşklar... (İsmail Can Törtop) - 1/26/2011
  • Eğitim ve Tiyatro (Rasim Aşın) - 1/21/2011
  • Yüksek VOLTtaj Hattındaki TİLT (Melih Anık) - 1/21/2011
  • Kent Oyuncuları'nda 50. Yıl Kutlaması: Zorla Güzellik (Üstün Akmen) - 1/20/2011
  • Su Mu Dökeyim Kafanıza? (M. Erkul Eğilmez) - 1/20/2011
  • Bakırköy Belediye Tiyatroları'nda Bir Başkaldırı Öyküsü: Aklı Havada (Üstün Akmen) - 1/18/2011
  • Hikaye-i Surname 2010 (Cüneyt İngiz) - 1/18/2011
  • Oyun Atölyesi'nin Macbeth Çevirisinden İki Dize ve Tiyatroda Saygı (Melih Anık) - 1/17/2011
  • Ahmet Levendoğlu ve Tiyatro Stüdyosu 20 Yaşında (Melih Anık) - 1/17/2011
  • Haldun Dormen: Keyif Adamıyım Ben (Röportaj) (Onur Şimşek) - 1/17/2011
  • Çocuk Tiyatrosuna Bakışımız (Rasim Aşın, Nurdan Özgür) - 1/12/2011
  • Geçmiş Yılı, Hıfzı Topuz ile Birlikte Paris'te -HAM- Eyledim... (Üstün Akmen) - 1/12/2011
  • Kavuklu'nun Muhtarlığı (Halil Aksoy) - 1/10/2011
  • Ahududu (Komedi Oyunu) (Saniye Demirel'in Çevirisi) - 1/10/2011
  • Salaklar Sofrası (H. Can Utku'nun çevirisi) - 1/10/2011
  • Postmodernist Kültür Üzerine Bir İnceleme (Serkan Fırtına) - 1/10/2011
  • Kenter Tiyatrosu'nda Zorla Güzellik (Metin Boran) - 1/10/2011
  • Tarlakuşu Muydu, Bülbül Müydü Jülyet? (Cüneyt İngiz) - 1/10/2011
  • Sözcükler Can Yücel'i Özler (Yurdagül Yurtseven) - 1/9/2011
  • Tiyatro Gerçek'in Yeni Oyunu: Annem Yokken Çok Güleriz (Arda Aydın) - 1/7/2011
  • Ahmet Cemal, Shakespeare ile Oyun Atölyesi Arasında ve Seyircinin Korunması (Melih Anık) - 1/7/2011
  • Tiyatro Sahnesi ya da Kuaför Lobisi (Gizem İbak) - 1/7/2011
  • Şaha kalkan Küheylan… Kocaeli Şehir Tiyatroları (İhsan Ata) - 1/7/2011
  • Üstün Akmen'den Vanya Dayı ve Marat/Sade Eleştirisi (Üstün Akmen) - 1/7/2011
  • Dışardakiler - Girne Amerikan Üniversitesi Tiyatro Kulübü (Hakan Yozcu) - 1/7/2011
  • 2. Ulusal Mardin Çocuk ve Gençlik Tiyatro Festivali Üstüne Bir Değerlendirme (Burhan Gün) - 1/7/2011
  • Engin'lere Yelken Açmış Bir Grande Dame Oya Palay (Can Murat Yaşar Şengel) - 12/31/2010
  • Öğretmenliğe Dair Bir Oyun: Ben Öğretmenken (Mustafa Acar) - 12/31/2010
  • Benim Bu Tiyatroya Borcum Var (Arda Aydın) - 12/31/2010
  • İşsizler Cennete Gider (Metin Boran) - 12/29/2010
  • 2010'un Son Gününde Vacip Olan Vicdan Muhasebesi (Üstün Akmen) - 12/29/2010
  • Cezmi Ersöz'ün Hesaplaşması: Kendi Kendine Konuşmaktır Aşk (Üstün Akmen) - 12/28/2010
  • Fenerbahçe'li Alex ve Tiyatro -Sıla-dır (Melih Anık) - 12/22/2010
  • Bana Aşkı Öğreten Şarkıcı İstanbul'dan Geçti: Peppino Di Capri (Üstün Akmen) - 12/22/2010
  • Metafor Denizinde Bir Oyun : Alemdar (Tohum ve Toprak) – İBB Şehir Tiyatroları (Melih Anık) - 12/21/2010
  • Ali H.Neyzi'nin Shakespeare Tercümelerinden Yola Çıkarak (Melih Anık) - 12/21/2010
  • Karışan insan hayatları: Bavul (İhsan Ata) - 12/21/2010
  • Nejdet Erdem'den 3 Skeç (Nejdet Erdem) - 12/19/2010
  • İstanbul Devlet Tiyatrosu – Üsküdar Tekel Sahnesi'nde Bir Ötekileşme Tragetyası; Baştan Çıkarma (Savaş Aykılıç) - 12/19/2010
  • -Kelimelerin Efendisi- LaBute'dan Zorla Güzellik - Kent Oyuncuları (Melih Anık) - 12/16/2010
  • Savaşlar Ölüler Gömülünce Kazanılırın Oyunu: Ölüleri Gömün (Üstün Akmen) - 12/16/2010


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    12 Şubat'tan itibaren her PAZARTESİ Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..