| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
Ben Artist Olmak İstiyorum - Bursa Devlet Tiyatrosu
İhsan Ata



 
Nutku tutulmuş bir oyun; ben artist olmak istiyorum!

 

Neil Simon’un muhteşem eseri, Bursa devlet tiyatrosu tarafından sahnelendi. Verilmek istenen mesajın zorluk derecesi, duygu oyunculuğunun on planda tutulması gerektiğini  unutan, put kesilmiş oyunculuklarla sahneden esen soğuk rüzgar yaklaşık 2 saat boyunca  hiç dinmedi. Oyun; üç yaşından beri babasını görmeyen Libby adlı genç bir kızın artist olma sevdası ile Hollywood’a gelerek senarist olan babasını bulması ve onunla yüzleşmesi anlatılıyor.Çalışma azmini, varoluş nedenlerini ve ruhunu yitirmiş bir baba olan Herb ile henüz hayatın başlangıcında olan, içi umut dolu bir genç kızın hayallerinin içinde gerçeklerle yüzleşmesi. Neil Simon’un toplumsal yaraları komedinin kıvrak diliyle aktarımı oyun süresince gülümsemekten çok düşünmemizi sağlıyor. Her ne kadar eser yazılırken, seyircinin gülümsemesi ve aynı zamanda düşünmesi amaçlansa da sahnelenişi yüzünden sadece düşünmek zorunda bırakılıyor. Kısacası Baba - kız ilişkisi ve bunun yanı sıra kadın - erkek ilişkisinin sorgulanmasını anlatıyor.

 

                   

Heyhat! yüzyıllardır süre gelen dost hayatı, aile ilişkisi nedense bir anda değişime uğruyor. Yerden yere vurulması gereken oyunculuk ve seyirciyi salak yerine koymanın getirdiği dayanılmaz hafifliğiyle, neler yapılmış bir bakalım.

 

Yazılarımı takip edenler çok iyi bilir ki,bir oyun kötüyse, en ağır eleştiriyle notunu veririm. Diğer taraftan  çok iyiyse, göğe çıkarır, methiyeler düzerim.Son bir yıldır eleştirilerimde oyun çok kötüde olsa, yerden yere vurmak yerine, kırıcı olmadan yapıcı olmayı amaçladım. Ama bu oyunu izledikten sonra şalterlerden birinin kapanması sonucu verdiğim sözden vazgeçtim.Bir oyunun sahnede nasıl rezil ve perişan edildiğine tanık oldum. Seyirci koltuğumda otururken, bir anda sahneye fırlamak geldi içimden.  Bu oyun için söylenebilecek hiçbir şey yok aslında. Eleştirilecek hiçbir tarafı da! Bu nasıl bir sahneleniş? Oyunun yönetmeni, görevi dışında ek iş mi yapıyor? Bu oyuna neden zaman harcanmadı? Bu oyuncuların jest ve mimiklerini kim çaldı?  Yazar Neil simon’a yapılan bu haksızlık neden?

 

Bursa devlet tiyatrosunun genelde oyunculukların zayıf olduğu önyargısıyla yaklaşmıyorum. Ama genelde seçilen oyunlar çok iyi olmasına rağmen, bir karabulut dolaştığı gerçeği var. Yaklaşık on oyununu izlediysem bir yada iki oyundan fazlası için güzel şeyler yazamadım.

 

Oyunculuklar

 

Gerçekliği bertaraf eden, seyirciyi kabul etmeyen, benzetmeci oyun türünden biri olan bu eserde rol alan oyuncu arkadaşlarımın hepsi geçersiz not aldı. Herhangi bir küstahlığa girmek istemiyorum ama, tekniği saymazsak ilkokul müsameresinden öte gidemeyen oyunculukla karşılaştım. Oyuncuları tek tek ele almak gerekirse;

 

 

Libby ( Arzu Tan Bayraktutan)

 

Sinema sanatçılığıyla tanınan Bayraktutan,abartılı ve duygusuz oyunculuğu beni şaşırttı. Diyaloglar başarısız. Düzeni değiştiren bir karakteri oynaması gerekirken, verdiği izlenimle evin bir bireyi gibi davranması yazılan karakteriyle çelişkili. Çatışmalar ve vücut ifadeleri yapmacık. Bir gurbet kızından çok sahnede oyuncuyu oynuyor. Bu bir hata. Seyirci sahnede oyuncuyu değil, oyuncunun büründüğü karakteri izliyor ve öyle kabul ediyor. Zira başlangıç için kulak tırmalayan tınılarının , oyun sonunda bir hanımefendiye dönüşmesi gerçeklikle bağdaşmamakta. Diğer taraftan seyircinin hüzünlenmesi ve duygulu anlar yaşanması için geçen bolümde, komedi unsuruna ihtiyaç hissetmiş. Sonuç olarak çizdiği profil, karakteri tam oturtamayışı ve diyaloglarda yaşanan sıkıntı oyunu izlenilmez kılıyor.

 

Senarist Herb ( Taner Turan)

 

Bilinçaltımıza yerleşmiş yazardan uzak karakter, oyun başında afallaşmamı sağlıyor. Ha bir otobüs şoförü, ha bir çiftçi. Hiç fark edilmiyor. Oyun başından beri verdiği başarısız ve özgüvenini yitirmiş bir yazar profilini oyunculuğuna da yansıtmış. Gerek sevgilisi stefaniyle olan durumu, gerek kızıyla olan çatışması net değil. Tereddüt içerisinde. Devamlı değişen ruh hali, kızı giderken her babanın yaptığı gibi, acı hüzün ve kederli halleri yapmacık. Tv ve sinema oyunculukta başarılı bir yaşamı var. Yalnız bu oyunda gördüğüm oyunculuğuyla, sanıyorum ekran yüzünden sahneye pek vakit ayıramamış. Kısacası olmamış.

 

Nutku tutulan makyoz karakteriyle (Elif Nutku)

 

Oyunun kilit noktasında görünen, senaristin kızın gelmesiyle, kendi iç dünyasına dönmesini sağlaması ve eski karısıyla ilgili yaşanan tedirginliği yansıtamayan , vurdumduymaz hatta kızının eski karısıyla görüşmesi için iş birliği yapan, yüz ifadesi olmadığını düşündüğüm, mimik ve jestini hiç kullanmayarak bir ilki gerçekleştiren Elif Nutku’ya bu başarısız performansı için teşekkür ediyorum. Hakikaten ilk defa bir oyunda, jest ve mimiklerini kullanmayan bir oyuncu tanıdım. Bir karakter ancak bu kadar kotu yansıtılabilir, bu kadar kotu oynanabilir. Yardımseverliği, pollyanna’yi bile kıskandıracak biçimde. Yok öyle bir oyunculuk! Bir metresi oynuyorsa oyuncu, sevgilisinin eski karısıyla görüşmesinde vurdumduymaz olamaz. İnandırıcılığı kaybeder. Sanıyorum flash tv'de yayımlanan "dördüncü boyut" adlı yapımın "yalan yemin" adlı bölümündeki "psikopat hizmetçi kedi" rolünden vazgeçememiş. Kotu kadın imajı üzerine yapışmış olsa gerek. Tam anlamıyla Vamplığını kullanmış, arka planda kalmayı yeğlemiş. İyide yapmış. Ayrıca dış kapıyı anahtarla açmadan girmemeli.

 

Yazarı anla(ya)mamış yönetmen (Abdullah Ceran)

 

Öncelikle oyun kopukluklarından bahsetmem gerekirse, yazarın sevgilisi stefani hakkında bilgi verilmemiş.Sadece çocuklarından bahsediliyor. Bu bir yasak aşk mı? Yoksa boşanmış beraber mi yaşıyorlar? Bu konu eksik. İkincisi libby’e o kadar abartılı mizansen ihtiyacı neden hissedilmiş? Çok itici. Bir senarist tasarlarken, neden karakterin önemi benimsenmemiş? Kaldı ki koskoca senaristten bir iki cümle şuh cümleler duysak kotumu olurdu? Ayrıca neden senaristi kıro bir tiplemeye sokma ihtiyacı hissetmiş? Senaristin karısından ayrılma nedeni uzun tutulmuş, ayrıca hiçbir anlamı olmayan o müzik sıkıcı. İlk perdenin hüzünle bitip, ikinci perdenin farklı algıyla başlaması, hem konu, hem sahneleniş, hem de bütünlükle bağdaşmıyor. Libby’nin evi boyaması söyleminden sonra sadece mutfağın rengi değişmesi ne oluyor? Ya hepsini boyayın yada o cümleyi kaldırıp atın!

Libby’nin evi önce brookly deniyor , sonra new jersey olarak değişiyor? Bu neden es geçildi? Oyunun tamamıyla ilgili tek tek notlar aldım ama, kilit noktasındaki bu hatalar düzeltilirse, sanırım daha mantıklı bir iş çıkar. Yönetmenin yorumuyla ilgili tek şey söylenebilir, hiç ama hiç üzerinde durulmamış, memur zihniyetiyle sadece işi gereği yapılarak tasarlanmış bir oyun. Ne duygular, ne yorum zenginliği, ne konu bütünlüğünden bihaber…

 

Dekor tasarımının başarısı (Behlüldane Tor)

 

 Oyunun tek elle tutulur gözle görülür başarısı teknik kısımda. Belki yönetmende teknikle bu işi kapatacağını düşünmüş olabilir. Bahçeli bir evde geçiyor olay. Epik bir oyun olması, dekor tasarımcısı için kolay görünse de, ayrıntıları gözden kaçırmayan güzel bir başarıya imza atmış.

 

Kostümün karakter üzerinde etkisi olabilir mi? ( Medine Yavuz)

 

Devamlı hatalı birilerini arıyorum. Bu oyun neden bu kadar kotu çıktı diye kendimi sorguluyorum. Koskoca bir makyoze ev kadını kıyafetlerini giydirir, 19 yaşındaki gencecik kızı hippi yapmak için saçma sapan bir tasarım seçilir, senarist için seçilen kıyafetlerin köyde çalışan bir çiftçiden farksız olursa oyunda kotu çıkar, karakterde kotu yansır, seyircide irkilir. Kendisinin de aynı düşündüğünü biliyorum. Yönetmenle beraber kolektif bir çalışmaya girerek, zaten kotu olan oyunculukları neden kapatayım düşüncesiyle yapılmış berbat bir çalışma örneği.

 

Işığın oyundaki faktörü (Önder Arık)

 

Oyunda en çok varlığını hissettiren çalışmalardan biride ışık tasarımıydı. Sezar’ın hakkını Arık’a vermek lazım. Oyunun çözümlenmesi açısından, saat faktörünü on planda tutuşu, gök gürültüleri, bahçe ve mutfağa gelen güneşle güzel ötesi bir çalışmaya imza atmış. Yalnız gök gürültülerini kullanırken, hem bahçeye hem de mutfağa yansıması gerekir. İkisinin de perdeleri açık. Bu gözden kaçmış. Diğer taraftan güneşte aynı biçimde doğunca sadece mutfağın perdesi açılırken hissediliyor. Bahçeye de yansımalı. Ama her şeye rağmen çok başarılı bir iş çıkarmış.

 

Son söz

 

 Bursa devlet tiyatrosu , seçtiği oyunlarla çıtasını gün geçtikçe yükseltiyor. Yalnız oyunculukta aynı doğrultuda aşağı iniyor. İkisini aynı doğrultuda tutarlarsa , müthiş çalışmalara imza atacağına inanıyorum. Benim hala umudum var.


İhsan Ata


Yazarın Tüm Yazıları


Paylaş      
Yorumlar

ÖZLEM KILIÇOĞLU - ( 1/2/2009 )
BEN OYUNU GAZİANTEPTE İZLEMİŞTİM KONUSU ÇOK GÜZEL ASLINDA. KIZIN PERFORMANSINIDA ÇOK BEGENDİM AMA ADAMIN SEVGİLİSİ ROLÜNÜ OYNAYAN KİŞİ İÇİN AYNI ŞEYİ SÖYLEYEMİYECEM.....

arzu - ( 8/7/2008 )
ben bu tiyatroyu uşakta izledim çok güzel özellikle libby çok güzel oynuyor dun ben uşak ta tiyatro festivalinde oynadım onları tek tek tebrik ettim çok mutluyum


AHMET FARUK ŞANLI - ( 11/19/2008 )
tek kelimeyle harika diyemeyeceğim çünkü ne tek kelimeyle ifadeye dökülebilir nede harika sözcüğüyle kısıtlanabilir bir oyun...ben ahmet faruk şanlı bursadan selamlarımı yolluyorum okuyan herkese.ve birgün bende artist olacağım.

furkan - ( 12/6/2007 )
biraz daha fazla yiyatro oyunu koyarmısınız bilinmedik olursa daha iyi olur


Nurdoğan Acar-Afyonkarahisar - ( 1/19/2008 )
Ben Artist Olmak İstiyorum Tiyatro Oyununu bir izleyici olarak ben beğendim.

meltem öner - ( 1/19/2010 )
ben 6. sınıftan beri tiyatroya gönül vermiş biriyim ne varki hayatta şimdi tiyatro camiyası sokaklarda aç geziyor ben iki kere altındağ devlet tiyatrosunda oynadım ve şunu anladım oyunumuz bittikten sonra ayakta alkışlanmanın nası bişey olduğunu sahne tozu yutmanın nedemek olduğunu ve bin kişinin sadece gözlerinin sende olması işte ben tiyatroyu böyle seviyorum

Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 548
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • Bernarda Alba'nın Evi - İstanbul Şehir Tiyatroları (Ömer Kavrut) - 12/15/2007
  • TEATRAL KAKAFONİ (Erdinç Yapan) - 12/15/2007
  • “YAŞAR NE YAŞAR NE YAŞAMAZ” OYUNU ÜZERİNE BİR ELEŞTİRİ DENEMESİ ! (Savaş Aykılıç) - 12/13/2007
  • Koca Bir Aşk Çığlığı - Aysa Prodüksiyon (Yasemin Aktaş) - 12/11/2007
  • Zamazingo (Trabzon Şehir Tiyatrosu) - 12/10/2007
  • Oyunu Bozuyorum - Sokak Tiyatrosu (Üstün Akmen) - 12/10/2007
  • Üç Kızkardeş - İstanbul Şehir Tiyatroları (İsmail Can Törtop) - 12/9/2007
  • Şerefe Hatıralar - Tiyatro Pera (Üstün Akmen) - 12/7/2007
  • Yolumuzu Bulalım (Kabare Dev Aynası) - 12/6/2007
  • Akıllı Bulut (Ali Erdoğan) - 12/6/2007
  • Ben Artist Olmak İstiyorum - Bursa Devlet Tiyatrosu (İhsan Ata) - 12/6/2007
  • 403. KİLOMETRE - (Özgür Sahne) - 12/5/2007
  • Haldun Dormen Söyleşisi (Yasemin Aktaş) - 12/5/2007
  • Kadıncıklar - Sadri Alışık Tiyatrosu (Üstün Akmen) - 12/5/2007
  • Kadinciklar (Sadri Alışık Tiyatrosu) - 12/3/2007
  • YAŞAR NE YAŞAR NE YAŞAMAZ (Çalgılı, Şarkılı Oyun) - İstanbul Şehir Tiyatroları (Ayşe Müge Gerdan) - 12/3/2007
  • Sahne Arkası Ekibi 9 Ay Son Gün Oyunundaydı (İsmail Can Törtop) - 12/1/2007
  • HİŞT... HİŞT - Oyuncular Tiyatro (Üstün Akmen) - 12/1/2007
  • Bayazıt - İstanbul Şehir Tiyatroları (Cüneyt İngiz) - 11/27/2007
  • Evlilikte Ufak Tefek Cinayetler - Oyun Atölyesi (Üstün Akmen) - 11/27/2007
  • Tek Kişilik Şehir - Ankara Devlet Tiyatrosu (İhsan Ata) - 11/27/2007
  • Engin Alkan Söyleşisi (Yasemin Aktaş) - 11/24/2007
  • Mikado'nun Çöpleri - Yıldız Teknik Üniversitesi Oyuncuları (İsmail Can Törtop) - 11/23/2007
  • Kuva-i Milliye Kadınları - Konya Devlet Tiyatrosu (İhsan Ata) - 11/22/2007
  • An Interview with a Famed Stage Director Avra Sidiropoulou (Zeynep Kehaya) - 11/22/2007
  • Çıkmaz Sokak Çocukları - Tiyatro İstanbul (Üstün Akmen) - 11/20/2007
  • 9 AY sON GÜN - Tiyatro Oyunbozan (Yasemin Aktaş) - 11/19/2007
  • Yazar ve Çocuk (Erdinç Yapan) - 11/19/2007
  • Tiyatro Bambaşka (İstanbul) - 11/16/2007
  • Aşkın Yaşı Yoktur - Hadi Çaman Tiyatrosu (Üstün Akmen) - 11/16/2007
  • Düşler Bankı (Erdinç Yapan) - 11/16/2007
  • Can Tarlası - İstanbul Halk Tiyatrosu (Yasemin Aktaş) - 11/15/2007
  • Kürklü Merkür - DOT (Üstün Akmen) - 11/13/2007
  • 9 AY sON GÜN (Oyunbozan Tiyatro) - 11/12/2007
  • UYUŞMA (Değişim Atölyesi Oyuncuları) - 11/12/2007
  • Divane Ağaç "Yunus Emre" (İstanbul Şehir Tiyatrosu) - 11/9/2007
  • Tozlu Çizmeler (İstanbul Şehir Tiyatrosu) - 11/9/2007
  • GÖZÜ KARA ALATURKA (Bakırköy Belediye Tiyatroları) - 11/9/2007
  • Sığıntılar - Pervasız Tiyatro (Adalet Çavdar) - 11/9/2007


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    1 Mayıs'tan itibaren her ÇARŞAMBA Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..