| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
Eda Bingöl Söyleşisi - Opera söylerken hiçbir şeyden almadığım zevki alıyorum!
Onur Şimşek






Sahneye yakın oturunca oyuncunun enerjisini daha iyi alabileceğimi düşünenlerdenim ben… Sahnedeki kişi tüm elektriğini öndekilere gönderiyor hatta onlara arada sırada göz kırpıyor falan zannediyorum. En azından önde otururken üstüme alınıyorum bazen oyuncunun mimiklerini… Ama bazı oyuncular var ki en köşedekinden en arkadakine kadar tüm salona aynı samimiyeti ve içtenliği gönderebiliyor. Onlardan biri Eda Bingöl… Önlerde olmamama rağmen sahnedeki duruşu, tavrı, dansı ve sesiyle öyle etkiliyor ki çıkışta tanıdığım ve sevdiğim bir arkadaşımın performansını tebrik ediyormuş gibi büyük bir sevinçle kutluyorum kendisini… Her ne kadar tanıdık gelse de hakkında pek bir şey bilmediğim sanatçıyla röportaj için anlaşıp AKM’nin balkonunda denize nazır, hafif esintili, çok keyifli bir sohbet geçirdik. Röportaj esnasında anlattıklarından yola çıkarak anlıyorum samimiyetinin nedenini. Doğu ve Batı kültürünü kendi içinde bu kadar oranlı sentezleyip hem kişisel yaşamında çevresindekilere hem de sahne hayatında seyircilere bu kadar başarılı yansıtabilen bir sanatçıyla tanışmanın mutluluğunu taşıyorum şu aralar…

-Kısaca kendinizden bahseder misiniz ne zaman, nerede doğdunuz?
Adım Eda Bingöl Gürkan. 1981 Malatya doğumluyum. Ankara’da büyüdüm, Ankaralıyım diyorum bunun için soranlara.

-Müziğe olan ilginiz ne zaman ortaya çıktı, ailede var mı müzikle ilgilenen?
Evet, ailemde çok müzisyen var. Dayılarım, amcalarım, teyzelerim hepsinin sesi çok güzeldir, genetik bir durum aslında bendeki. Bizde akşamları oturulur, bağlama çalınır - özellikle babam evde bağlama çalardı her zaman- türküler söylenir. Küçüklükten beri böyle bir ortamda büyüdüm. Yani operayı hiç bilmiyordum, hep türkülerle… Babamın en büyük isteği Türk Halk Müziği korosuna girmemdi, TRT korosuna. Fakat bir şekilde annem bilinçlendi herhalde, beni şan dersi almam için Hacettepe Üniversitesi’nin kurslarına götürdü. O andan itibaren ben operayı tanıdım ve çok sevdim.

-Ama kopmadınız sanırım Türk müziğinden?
Hayır, aileyle toplandığımız zaman biz yine türkü söyleriz, çok seviyorum. O benim kültürüm çünkü, biraz da Doğulu olmanın verdiği bir şey. Onun için Türk bestecilerini çok severim, Türk eserlerini söylemeyi çok seviyorum. Arşın Mal Alan operetinde söyledim, Gülçehre rolünde. Çok büyük keyif aldım. Tabii operanın yeri çok başka, sonradan öğrendim ama çok sevdim.

-Daha sonra hangi okula devam ettiniz, hangi bölüm okudunuz?
Ankara Üniversitesi Devlet Konservatuarı Opera bölümünden mezun oldum.

-Peki neden operayı seçtiniz?
Dayım beni çok yönlendirdi bu konuda, çok bilgilendirdi, dinletti. Kendi şan hocasıyla tanıştırdı. Ankara Operası sanatçısı Hülya Kazan, hala kendisi de solist sanatçı. Ve Hülya hanımın çok büyük etkisi vardır, çok sevdirdi bana operayı. Türkü söylerken de çok mutluydum ama opera söylerken hiçbir şeyden almadığım zevki alıyorum, onu hissetim.

- Aile tarafından desteklendiniz mi, karşı mı çıkıldı?
Çok desteklendim bütün aile tarafından fakat babamın hep bir Türk Halk Müziği olsun isteği vardı. Ama şanslıyım ki kırdı bunu, kendisi de sevdi konserlere geldikçe. Ben onu özellikle operaya götürdüm. Devamlı izliyor ve büyük zevk alıyor. Hatta “İzledim seni” diye arıyor bazen, çok mutlu oluyorum. Artık çok büyük destek oluyorlar bana.

- Daha önce nerelerde çalıştınız? Samsun’a geliş aşamanız nasıl oldu?
Okuldan sonra Ankara Devlet Tiyatrosu’nda 2 sene çalıştım. Kurtuluştan Kuruluş’a diye Atatürk’ün Cumhuriyet’i kurmasıyla ilgili müzikli bir oyundu. Ufak bir rolüm vardı orada, daha çok şarkı söylüyorduk. Ama tiyatronun içinde olmak, gerçek oyuncularla beraber çalışmak ayrı bir zevk ve deneyim oldu benim için. Daha sonra İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin açtığı sınavla sözleşmeli sanatçı olarak çalışmaya başladım. 4,5 sene kadar çalıştım ve her şeyi burada öğrendim. Çocuk oyunlarıyla başladım. Bir opera sanatçısı için çok önemli bir şey bu. Çünkü çocuklara-gerçek izleyiciye oynuyorsunuz. Yanlış bir şey yaptığınızda direk tepki veriyorlar. Normalde seyirci ayağınız kaydığınızda ya da diliniz sürçtüğünde gülmez ama çocuklar gülüyor. Bu tarz şeyler bana çok şey öğretti. Müzikallerde oynadım, operalarda oynadım orada. Daha sonra operayı çok sevmeme rağmen kazanamadığım kadro sınavları nedeniyle operadan biraz soğudum ve hatta bırakma noktasına kadar geldim. Çünkü Türkiye’de opera yapabilmeniz için devlet kadrosuna girmeniz gerekiyor, maalesef. Bende bezginlik ve yılgınlık oldu. Fakat ailemin ve eşimin de desteğiyle Samsun Devlet Opera’sının sınavına girdim, umutsuz bir şekilde. Kazandım ve şuanda buradayım.

-Bu sezon oynayacağınız gösteriler neler?
Bu sene yine Kontes Mariza devam edecek. Carmen devam edecek, Fraskita söylüyorum orada. Arşın Mal Alan turne olarak devam edecek, Canik’e gideceğiz Kasım ayında ve yazın da galiba Doğu turnesi yapacağız.

-Turnenin ayrı bir keyfi oluyor değil mi?
Kesinlikle. Geçen yaz da yaklaşık 24 günlük Doğu Karadeniz turnesi yaptık. Van’a kadar gittik. Çok güzel bir turneydi. İnanılmaz keyifliydi, hem oraları görmek, hem o insanlara oynamak. Ve ekip çok güzel, önemli olan o. Güzel ve anlaştığınız bir ekiple giderseniz çok keyifli oluyor.

-Memnun musunuz Samsun’dan, seyircisinden, sahnesinden?
Açıkçası Samsun’a gelirken çok tereddütle gelmiştim. Samsun’a giden insanlarla konuşmuştum, Samsun’un çok modern bir şehir olduğunu söylüyorlardı. Yaşanılabilir bir şehir bence. Sevmek zorundayım çünkü ben burada yaşayacağım, buradaki insanlara sanatımı sevdirmek durumundayım. Şu açıdan memnunum, ilk 2-3 oyun çok dolu geçiyor. Daha sonra tabii ki azalıyor çünkü nüfus az. İnsanların tekrar tekrar aynı oyuna gelmesini beklemiyorum. Benim için önemli olan 3 seyirci de olsa onlara mutlaka güzel bir oyun sergilemek. Ve güzel bir bina yapılmış, biz okurken yapılmıştı bu bina. Sahnesi ve çalışma odalarından memnunum. Tabii ki yetersizlikler var. Birçok operaya göre iyi durumdayız ama. Mersin, Antalya bizden daha kötü şartlarda çalışıyorlarmış. Yöneticilerimiz mutlaka daha iyi bir duruma getirmek için uğraşacaklardır diye düşünüyorum.

- Harici zamanlarınızda neler yapıyorsunuz Samsun’da?
Bu seneye kadar pek boş vaktim olmamıştı ama şimdi biraz daha rahatım. Deniz kenarında dolaşmak bile bana mutluluk veriyor. Bisiklete biniyoruz eşimle beraber. Bunun dışında yazı yazmayı, kitap okumayı çok severim.

-“Opera sanatçısı kilolu olursa çok iyi, çok güçlü sesi çıkar” klişesi var. Katılıyor musunuz bu teze?
Katılmıyorum, ama opera sanatçısının sağlıklı olması gerekiyor. Evet eskiden çok kiloluymuşlar. Sürekli yemek yemek vitaminmiş gibi. Vücudun güçlü olması önemli çünkü komple bütün bedenimizle şarkı söylüyoruz. Her gün vitamin alıyoruz biz. Yurtdışında yeni operaları izlerseniz ve sanatçıları görürseniz hepsi gayet zayıf, formuna dikkat ediyor.

-Siz de gayet formunuzdasınız ve izlediğim en iyi performanslardan biriydi laf arasında. Dikkat ediyor musunuz beslenmenize ve etkili oluyor mu sahne performansınıza beslenmeniz?
Kesinlikle dikkat ediyorum. Diğer insanlar gibi yemek yiyemeyiz. Gece yemek yiyemezsiniz, her gün vitamininizi, her şeyinizi sağlıklı almanız gerekir. Hastalanmamamız gerekiyor çünkü direk sesimiz kısılıyor.

-Eşiniz Şahan Gürkan’la birlikte çalışıyor olmanızın avantajları/dezavantajları var mı?
24 saat birlikteyiz, o anlamda bir dezavantaj olabilir. Evde beraber, işte beraber… Ayrılıyoruz biraz sen dolaş, ben dolaşayım falan. Ama sahnede beraber oynamak çok keyifli. Çünkü Şahan benim gördüğüm en iyi oyunculardan biri, sahne elektriği çok iyidir. Bana çok yardımcı oluyor diksiyon anlamında, tiyatral anlamda. Onunla çalışırım ben genelde oyunculuğu.

-Sizin çok beğendiğiniz ve örnek aldığınız sopranolar var mı?
Angela Gheorghiu’yu çok beğeniyorum. Leyla Gencer’i beğenirim Türklerden. Joan Sutherland’i çok severim. Açıkçası beğenmediğim, aman dinlemem dediğim pek kimse yoktur.

-Hayatınızın gösterisini yaptınız mı, yapacak mısınız ya da var mı böyle bir hedefiniz?
Böyle bir amacım yok açıkçası. Her yaptığım işi hayatımın gösterisi diye düşünüyorum. Mariza’da, Arşın Mal Alan’da sahnede olmak ya da küçük bir rol olsa bile benim için çok önemli. Hep derler zaten “rolün küçüğü büyüğü olmaz” diye. Sadece şimdi bir bebek beklediğim için, o biraz büyümeye ve algılamaya başladığında onun için bir çocuk oyununda oynamak istiyorum, sırf onun için. O benim için çok önemli olabilir.

-Türkiye’de toplumun operaya yaklaşımına baktığımızda, nüfusun %70’i opera ve diğer sahne sanatlarıyla tanışmamış. Sizce Türkiye’de opera mı geride yoksa seyirci mi operanın gerisinde?
Açıkçası her ikisi de galiba. Özellikle turnede ben bunu anladım. Kars’a, Van’a gittik. İnsanlar operanın ne olduğunu bilmiyorlar ki… İzlediklerinde çok iyi tepkiler aldık Artvin’de, ayakta alkışlandık. Bu da gösteriyor ki halka öğretebilirsek, gösterebilirsek sevecekler bir şekilde. Özellikle Türk operalarını seviyorlar.

-Operayı daha çok sevdirebilmek ve yaygınlaştırabilmek için neler yapılabilir?
Birazcık onların kültürüyle başlamak lazım işe. Türk operaları ve Türk bestecilerin eserleri ile. Hiç bilmeyen bir insana hop diye Carmen operasını gösterirsen algılamakta biraz zorluk çekebilir. Gelmeden önce konuyu okuması gerektiğini, dinlemesi-izlemesi gerektiğini bilmesi lazım. Hem devlet politikası olarak bunun üzerine gidilmeli hem de insanların birazcık kültürlenmesi gerekir diye düşünüyorum, tek taraflı olmaz.
Ama ülke öyle bir durumda ki ekonomik sıkıntılar vs. insanlar operaya zaman ayıramıyor. Bir şey diyemiyorum bu yüzden, onlar da haklılar bu konuda. Bazen kötü tepkiler de alıyoruz çünkü. Gereksiz olduğunu söyleyen insanlarla da karşılaşıyoruz, üzülüyoruz. Ama geçeceğini ve insanların bunu öğreneceğini düşünüyorum, umut ediyorum daha doğrusu.
Bir de şöyle bir şey var. İnsanlar operayı ya seviyor ya nefret ediyor, arası yok. Zorla kimseye bir şeyi sevdiremeyiz ama herkesin bir kere denemesini isterim. Eğlenceli oyunlardan başlasınlar. Ağır operalardan başlamasınlar. Daha müzikli, daha operet tarzı şeylerle başlarlarsa daha iyi olur. Saraydan Kız Kaçırma’yı, Carmen’i izleyen ve çok sıkılan insanlarla karşılaştım.

-Teşekkür ediyorum bu keyifli sohbetten ötürü.
Ben teşekkür ederim.

Onur Şimşek

Yazarın Tüm Yazıları


Paylaş      
Yorumlar

Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 314
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim (Metin Boran) - 11/22/2010
  • Kaygan Zemin (Suat Ünaldı) - 11/15/2010
  • BENİM (Kemal Başar'ın) Romeo ve Jüliet'im – İBB Şehir Tiyatroları (Melih Anık) - 11/11/2010
  • -Gömülmeye Razı Olmayı Reddeden- Ölüleri Gömün! (Dilek Öztürk) - 11/11/2010
  • Meraklısı İçin Öyle Bir Hikaye Adlı Oyun Üzerine (Zeynet Öztunca) - 11/10/2010
  • Allah Hayırlara Getirsin, Dün Gece Sabaha Karşı Bir Düş Gördüm (Üstün Akmen) - 11/10/2010
  • Arif Akkaya'nın Cevabına Cevap - Arzunun Onda Dokuzu (Melih Anık) - 11/9/2010
  • Arif Akkaya'dan Melih Anık'ın Arzunun Onda Dokuzu Oyun Eleştirisi'ne Cevap (Arif Akkaya) - 11/8/2010
  • Erkek, Kadın, Özlem, Kin, Sevgi Temalı Bir Mozaik: Dört Duvar (Üstün Akmen) - 11/3/2010
  • Alevli Günler - İstanbul Halk Tiyatrosu (Melih Anık) - 11/3/2010
  • Eda Bingöl Söyleşisi - Opera söylerken hiçbir şeyden almadığım zevki alıyorum! (Onur Şimşek) - 11/3/2010
  • Sûrname (-i Yiğit Sertdemir) 2010 – İstanbul BB Şehir Tiyatroları (Melih Anık) - 11/2/2010
  • ÜSTÜN AKMEN: Eleştirinin Evliya Çelebisi (Devrim Büyükacaroğlu) - 11/2/2010
  • Kan ve Ölümle Gelmişti Alemdar (Pınar Çekirge) - 11/2/2010
  • Peynir ve Yumurta; Kocaeli Şehir Tiyatroları (İhsan Ata) - 10/30/2010
  • İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda Ölüleri Gömün (Metin Boran) - 10/30/2010
  • Çocuksuz, Kocasız, Sevgilisiz, Kentsiz, Ülkesiz: Troyalı Kadınlar (Üstün Akmen) - 10/30/2010
  • Samsun Devlet Opera ve Balesi'nden Kontes Mariza (Onur Şimşek) - 10/30/2010
  • İBB Şehir Tiyatroları - Arzunun (Onda Dokuzu) Dokuz Parçası / Dokuz Kadın (Melih Anık) - 10/25/2010
  • Pitchfork Disney: Korku Tüneli (Zeynet Öztunca) - 10/25/2010
  • Engin Alkan ile Alemdar Üzerine (Sinem Özlek) - 10/25/2010
  • Sen Shakespeare'i Bilir misin Başkan? (Alaattin Emrah Özdilek) - 10/25/2010
  • Burçak Çöllü'yü Henüz Tanımıyorsunuz... (Recep Ali Aksoylu) - 10/24/2010
  • Tehlikeli İlişkiler - Dangerous Liaisons (Mustafa Göksal) - 10/22/2010
  • Tiyatro Stüdyosu 20 Yaşında (Tuncer Cücenoğlu) - 10/22/2010
  • Eyyy Sayın İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı! Sözüm Sizedir... (Üstün Akmen) - 10/22/2010
  • Tehlikeli İlişkiler - İstanbul BB Şehir Tiyatroları (Melih Anık) - 10/21/2010
  • Yüzleşme (Yurdagül Yurtseven) - 10/21/2010
  • İmparatorluk Kuranlar (Murat Örem) - 10/21/2010
  • 16 Yıl Sonra Yeniden Gazi Set (Hakan Yozcu) - 10/21/2010
  • Başbakan'ın Çılgın Projesi, 2010 Ajansını Kurtaramaz (Üstün Akmen) - 10/16/2010
  • Bir Elimde Ud Ordan Oraya Hicran Taşıyorum... (Pınar Çekirge) - 10/16/2010
  • Renkli Banklar Apartmanı (Çocuk Oyunu) (Mustafa Firuz BOZKURT) - 10/14/2010
  • Bir Delinin Hatıra Defteri (Murat Örem) - 10/12/2010
  • Gaziantep BB Şehir Tiyatrosu ve Keşanlı Ali Destanı (Melih Anık) - 10/9/2010
  • Ben Bir Oyun Yazarıyım (Tuncer Cücenoğlu) - 10/9/2010
  • Recep Tayyip Erdoğan, AKM ile ilgili Hıncal Uluç'a konuşmuş… (Üstün Akmen) - 10/6/2010
  • Vahşet Tanrısı Ankara Semalarında (Murat Örem) - 10/5/2010
  • Operada Yenilik Var Salon Yok! (Rengin Uz) - 10/5/2010
  • İstanbul Halk Tiyatrosu Düzeni Sorguluyor: Gagarin Sokağı (Üstün Akmen) - 10/5/2010
  • 5. Yılında DOT ve Malafa (Melih Anık) - 10/4/2010


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    1 Mayıs'tan itibaren her ÇARŞAMBA Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..