| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
Sefalet içerisinde geçen 36 yıl : Bir Garip Orhan Veli
İhsan Ata



 
Orhan Veli KANIK' ın şiirlerinden, Murathan MUNGAN' nın uyarladığı "Bir Garip Orhan Veli", bizleri bir şiir yolculuğuna çıkarıyor. Orhan Veli' nin aynı zamanda bir döneme tanıklık eden şiirleri, hüznün ve sevincin harmanlandığı, şiirinin aynasında kendimizi bulacağımız bir evren sunuyor bize. '' Bir Garip Orhan Veli '' adlı tek kişilik oyun 1980 yılında oynanmaya başlandı. Oyunun 28 yıl boyunca seyirciyle buluşma sayısı 10.000’i aşmış ve bir rekora ulaşmış. Büyük bir ustayı anmak için bundan daha güzeli ne olabilir? Diğer taraftan Müşfik Kenter’le özdeşleşmiş bir oyunu farklı birinden uzun yıllar sonra izlemek tehlikeli. Seyirci on yargıyla yaklaşıyor. Sahnede farklı bir oyuncu tarafından izlenince gözler Müşfik Kenter’i aramıyor değil. Yıllarca Müşfik Kenter'in yorumundan büyük tat alarak izlediğimizden, Tayfun Eraslan’ın yorumu biraz yadırganıyor gibi. Ama birbirinden bağımsız  olarak düşündüğümüzde Tayfun Eraslan'ın da son derece özgün  ama bir o kadarda karakteri üzerine oturtamayışını görüyorum.

Orhan Veli Kanık

(13 Nisan 1914 – 14 Kasım 1950), Melih Cevdet ve Rıfat’la birlikte Garip Akımı'nın kurucularındandır. Şiirde ölçü, uyak ve sanatlı söyleyişlere karşıydı. Orhan Veli, her şeyin şiire konu olabileceğini savunmuştur.

ilk şiirlerini 1936 yılı Aralık ayında Varlık Dergisi'nde Mehmet Ali Sel adı ile yayımladı. 1941’de lise arkadaşları Oktay Rıfat ve Melih Cevdet Anday ile birlikte Garip adlı şiir kitabını çıkartarak Garip Şiir Akımının öncülerinden oldu. Şiirlerinde yalın bir halk dili kullandı, yergi ve gülmeceden yararlanarak, sıradan yaşantıların şiirinin de yazılabileceğini gösterdi.

İkinci Dünya Savaşı nedeniyle askerlik uzatıldığı için 4 yıl askerlik yaptı. Askerlikten döndükten sonra 2 yıl kadar Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı Tercüme Bürosu’nda çalıştı. Azra Erhat, Oktay Rıfat, Erol Güney ile ortak çeviriler yaptı. Ancak 1947’de bakanlıktaki “antidemokratik hava” nedeniyle Tercüme Bürosu’ndaki görevinden istifa etti.

Mehmet Ali Aybar’ın yayımladığı Hür ve Zincirli Hürriyet gazetelerinde eleştiriler, kültür ve sanat üzerine yazılar yazdı. La Fontaine’in masallarını şiirsel bir dille Türkçeleştirdi. Nasrettin Hoca öykülerini de şiire dönüştürdü.

1 Ocak 1949 tarihinden itibaren on beş günde bir yayımlanan Yaprak dergisini çıkarmaya başladı. 28 sayıyı tamamen kendi çabası ile çıkardı. 15 Haziran 1950'ye kadar yayımlanan bu dergiyi parasal güçlükler nedeniyle yayımlayamaz olunca Ankara'dan ayrılıp, İstanbul'a döndü.

1950 sonbaharında, bir haftalığına geldiği Ankara'da, 10 Kasım 1950 gecesinde, yolda, onarım için kazılmış bir çukura kafa üstü düşerek yaralandı. İstanbul'a döndükten sonra, bir arkadaşının evindeyken, durumu birdenbire kötüleştiği için kaldırıldığı Cerrahpaşa Hastanesi'nde, 14 Kasım 1950 tarihinde beyin kanamasından öldü. Ölümü, Türkiye'de o güne kadar hiçbir şairin ölümünde görülmemiş bir yankı buldu. Orhan Veli Kanık geniş katılımlı bir cenaze töreninin ardından Rumelihisarı Mezarlığı'nda toprağa verildi.

Oyun değil şiir dinletisi.

Öncelikle metinden uzak bir oyun izlediğimi söyleyebilirim. Yazarın  metninde yer alan bir çok şey çıkartılmış, oyun oyun olmaktan çıkarak şiir dinletisine dönüşüvermiş. Herhangi bir olay örgüsü yada kurgu yok. Çok tanıdık bir şairin hayatı tam olarak kavranamamış, o yılların hissiyatı verilmemiş. Sefalet içerisinde yaşamış usta şair nedense sahnede bir  '' Şarlo '' ya dönüşüyor.

Zamanla ilgili ciddi sıkıntılar var. Usta şairin 36 yıllık hayatı anlatılıyor. O donemle ilgili toplum ve  iktidarla ilgili bilgi verilmemiş. Orhan velinin bu şiirleri yazmasındaki en büyük etken göz ardı ediliyor. Diğer taraftan sefalet içerisinde ölen bir şaire saygısızlık olmasın diye oynanış bakımından üst tabakada verilmek istenmiş. Sayın Eraslan belki canlandırdığı karakteri o gözle görmüş olabilir. Ama içimizden biri olan Orhan Veli’nin hayatı sefalet içerisinde geçmişse, bu yaşadığı toplumdan kaynaklanıyor. Yani bir ustaya tam anlamıyla saygıda kusur etmemek ve gerçek anlamda hayatını seyirciye sunmak istiyorsa, sefil bir karakter canlandırmalıydı. Ben bir seyirci olarak bu sefalete tanık olmak isterdim. Zira o zaman bunca sefalete rağmen edebiyattan hiç kopmamış olması, bunca olumsuzluklara rağmen hala tutunması bendeki coşkuyu daha da arttıracaktı. Oynadığı karakter Aristo mantığından öte gidemedi.   

Diğer taraftan oyunun kronolojisi tam anlamıyla tahlil edilememiş. Gerek kıyafetler, gerek dekor niyetine kullanılan objeler , gerek oyuncunun seyirciyle olan komünikasyonu yetersiz. Birde sayın Eraslan’ın neden hem yönetip hem de oynadığını anlayamadım. Özellikle tek kişilik oyunlarda bu çok büyük risktir. Sahnede oynarken kendinizi izleme şansı elde edemezsiniz. Keşke bıraksaydı da başkası yönetseydi, hatalarını görüp en aza indirgeme şansı elde edebilirdi.

Şiirler hızla  geçildiğinden son cümleler anlaşılmıyor. Oyun bir kurgu içerisinde ele alınmadığından seyircinin hafızasında yer edemiyor.  Diğer taraftan Eraslan’ın sahnede devamlı poz verir gibi oynaması anlamsız kaçanlardan. Nedense bir türlü karakteri benimsemediğinden bu ruha giremiyor. Elbette spesifik bir sahneleniş, yalnız oyunun tekrar kesinlikle revize edilmesi  gerekiyor.

Son olarak; oyunun başında gösterilen usta şairin resmi oyun sonunda koyulsaydı daha bir güzel dururdu. Seyirciyi asıl tetikleyen, merak duygusu oluşturan şairin resmi değil, sahnedeki oyuncunun canlandırdığı karakter olduğu  kabullendirmeli. Sahnede Orhan veliyi hissetmeliyim. Ama ne yazık ki oyun başından sonuna kadar ismin altında ezilmiş bir oyunculuk hissettim.

Kostüm rezaleti.. 

Nalan Alaylı, oyundan hiçbir şey anlamamış. Donemin kostümlerini bulamamış, yaptığı tasarımlar o kadar göze batıyor ki, oyunculuğun bile önüne geçmiş. Oyunu mahvetmekle kalmamış, oyun sonunda seçtiği  spor kıyafetle katliam yaratmış. 

Diyelim ki  Orhan veliyi tanımıyor,olur ya ! Keşke  metni alıp okusaydı da , şairin hangi yıllar arasında yaşadığını öğrenip, ''Kiğılı'' markasını seyircinin gözüne sokarak dalga geçmeseydi. Elbette oyuncuya yakışmış olabilir. Ama ne canlandırdığı karakterle alakası var, nede kronolojiden bihaber. Sanıyorum Orhan veli hayatta olsaydı kendisi bile inanamazdı. '' Bir garip Orhan veli ''  için biraz şık duruyor.

Işıkta İbrahim Karakan müthiş! İşine büyük özen gösterdiği açık. Ustaya saygıda kusur etmiyor.  Oyunun kilit noktasındaki rolüyle  vurucu hamleleri, ayakta alkışlatan bir performansla sunuyor. Zihninde oluşturduğu tasarımla günümüz teknolojisine göz dağı veriyor. Aynı özenle dekor tasarımında Behlül Tor’un çalışmaları başarılı.

Umarım; Neyzen Tevfik, Orhan veli, Nazım gibi usta edebiyatçıların hayatları ve şiirleri sahneye uyarlandığı gibi diğer üstatlarda uyarlanır.En azından öldükten sonra canlı tutalım.  Bu bir vefa örneğidir.  Okumayı sevmeyen bir toplum yapısına sahibiz. Merak edip izlemediğimiz sürece tanıyacağımızı da sanmıyorum.  

İhsan Ata



Yazarın Tüm Yazıları


Paylaş      
Yorumlar

sema soylu - ( 1/17/2008 )
ben ce orhan velinin slayt yapılmış hayatını ve tiyatrolarını da yaza bilirdin ama yinede güzel olmuş

gamze - ( 3/3/2011 )
Her şey muhteşemdi.Sondaki spor kıyafeti ben de pek anlamadım.Acaba o kıyafetle Orhan Veli karakterinden sıyrılıyor muydu oyuncu? Işık ve dekor inanılmazdı.Tayfun Eraslan-a da hayran oldum bu oyunuyla.

Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 996
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • Yolumuzu Bulalım (Ali Erdoğan) - 1/13/2008
  • Bana Bir Picasso Gerek (Üstün Akmen) - 1/13/2008
  • Uyku kaçıran –İştah Kabartan “EĞİTİM- ÖĞRETİM” ve HESAP PEŞİNDE ... (Dündar İncesu) - 1/13/2008
  • Hiçliğe Tirat (Erdinç Yapan) - 1/13/2008
  • Şehir Tiyatroları Yeni Genel Sanat Yönetmeni Orhan Alkaya ile Projelerini Konuştuk (İsmail Can Törtop) - 1/10/2008
  • Geleneksel Bağın Üzümü (Ali Erdoğan) - 1/8/2008
  • SAYIN İHSAN ATA’NIN “Sefalet içerisinde geçen 36 yıl: Bir Garip Orhan Veli” ADLI ELEŞTİRİSİNİN ELEŞTİRİSİ (Yusuf Köksal) - 1/8/2008
  • Kara Kaplı – Tiyatro Yüzleşme (İsmail Can Törtop) - 1/7/2008
  • Ödüle Değer Bir Oyun: Ödül (Ahmet Kara) - 1/7/2008
  • YATAK ODASINDA KESİŞEN YOLLAR: “GÖZÜ KARA ALATURKA” (Üstün Akmen) - 1/5/2008
  • Sefalet içerisinde geçen 36 yıl : Bir Garip Orhan Veli (İhsan Ata) - 1/4/2008
  • KENAN IŞIK'ın MERAKI ÖLÜMSÜZ BİR ÖYKÜ (Ömer Kavrut) - 1/4/2008
  • BEHİÇ AK’TAN YALNIZLAŞAN DÜNYA: TEK KİŞİLİK ŞEHİR (Ahmet Kara) - 1/4/2008
  • Muharrem Ergül’ün eseri ve: ‘Leenane’in Güzellik Kraliçesi’ (Üstün Akmen) - 1/3/2008
  • GARAJİSTANBUL’da OYUN BOZULUYOR (Ahmet Kara) - 1/2/2008
  • Yetenekli ve Ünlü Tiyatro Yönetmeni Avra Sidiropoulou ile Söyleşi (Zeynep Kehaya) - 1/1/2008
  • TÜRK TİYATROSUNUN DÜNÜ, BUGÜNÜ VE GELECEĞİ ÜZERİNE (Mesut Vural) - 1/1/2008
  • TİYATRONUN YALNIZ ÇIRPINIŞLARI (Ahmet Şefoğlu) - 1/1/2008
  • Ayıptır Şaşırması (Ali Erdoğan) - 12/29/2007
  • Kadıncıklar 2007 – Sadri Alışık Tiyatrosu (İsmail Can Törtop) - 12/29/2007
  • HARCANAN BİR ÇEHOV OYUNU: ÜÇ KIZ KARDEŞ (Ahmet Kara) - 12/28/2007
  • Oyunun Oyunu - Yasemin Yalçın Tiyatrosu (Üstün Akmen) - 12/28/2007
  • Kim O? – Tiyatrokare (İsmail Can Törtop) - 12/27/2007
  • Tiyatrotem'den Modern Tartuffe (Ahmet Kara) - 12/27/2007
  • Ödül - Liman Tiyatro (Üstün Akmen) - 12/27/2007
  • Çocuk Şimdi Yenilik Yaptığını Sanıyor (Ali Çakır) - 12/27/2007
  • TUNCER CÜCENOĞLU`NUN AZERBAYCANDA OYNANAN OYUNU ÇIĞ-UÇQUN HAKKINDA AZERBAYCAN GAZETELERİNDE DE YAYINLANMIŞ BİR MAKALE (Rasim Aşın) - 12/24/2007
  • DALGA - DONKİŞOT TİYATRO (Yasemin Aktaş) - 12/24/2007
  • Gizli Hayatlar Sahnesi (Tiyatro Başka Bir Yer) - 12/23/2007
  • İHALEYLE TİYATRO OYUNCUSU ALMAK SİYASİ SOYTARILIKTIR (Üstün Akmen) - 12/23/2007
  • FA ve SOL (Dündar İncesu) - 12/23/2007
  • Dalga - Donkişot Tiyatro (Ahmet Kara) - 12/23/2007
  • Azerbaycan’daki Tuncer Cücenoğlu fırtınasından izlenimler (2) (Üstün Akmen) - 12/23/2007
  • Titanik Orkestrası - İstanbul Şehir Tiyatroları (Ezgi Toz) - 12/21/2007
  • Savaş Dinçel Vefat Etti - Üstün Akmen'in Mesajı (Üstün Akmen) - 12/20/2007
  • Tuncer Cücenoğlu’nun ‘Çığ’ı Azerbaycan’da alkışlanırken… (Üstün Akmen) - 12/18/2007
  • Kapıların Dışında - Altıdan Sonra Tiyatro (İsmail Can Törtop) - 12/17/2007
  • Savaş İkinci Perdede Çıkacak - İstanbul Devlet Tiyatrosu (Üstün Akmen) - 12/17/2007
  • Bernarda Alba'nın Evi - İstanbul Şehir Tiyatroları (Ömer Kavrut) - 12/15/2007


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    12 Şubat'tan itibaren her PAZARTESİ Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..