| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
12 Öfkeli Adam Üzerine Bir İnceleme
Zeynet Öztunca




ON İKİ ÖFKELİ ADAM

“Suçlu... Suçlu... Suçlu... Suçsuz.”


Bir salon dolusu beklentisi yüksek seyirci. Karşılarında bir masa ve etrafında on iki kararlı adam. Hızlı adımlarla yerlerini alıyorlar ve on sekiz yaşındaki zanlı için hükümlerini söyleyip bir an önce o odadan çıkmak istiyorlar. Hepsi çocuğun suçlu olduğuna dair hemfikir. Öylesine hemfikir ki içlerinden biri odaya girdiği andan itibaren cebindeki maç biletlerinin yanması riskini hesaplamaya başladı bile. Sahneye hem bir telaş hem de bir sıradanlık hakim. Seyirciler bile şaşkın: bunca hazırlık bir adamın suçlu olduğuna dair ağız birliği yapmak için miydi? Suçlu, suçlu, suçlu.. Peki ya tek bir adam geri kalan on bir kararlı adama kafa tutar ve tüm oyunun ruhunu bir anda değiştirirse:

“Suçsuz.”

Reginald Rose'un 1954'te kaleme aldığı ve 1957'deki sinema uyarlaması ile tanınan oyun Şehir Tiyatrolarının yeni sezonunda İstanbul seyircisi ile buluşuyor. Arif Akkaya yönetmenliğinde sahnelenen oyun, sezonun en güçlü oyunları içinde yerini alıyor. Gerek oyuncu seçimi gerekse sahne tasarımıyla zengin programın içinde İstanbullu tiyatro severlerin dikkatini çekabilecek bir yapıt. Oyun, bir cinayet davasında juri olan on iki adamın sahnedeki uzun masada yerlerini alması ile başlıyor. Masadaki herkesin kendinden emin ve rahat tavırları dikkat çekiyor, karar vermek için toplandıkları odaya zaten kararlarını çoktan vermiş gibi giriyorlar. Bu sakinlik seyirciyi hem güvende hissettiriyor, hem de oyundaki yerini sorgulatıyor. Herşeyin baştan çözüldüğü bir oyun olması riskiyle dağılan dikkatler sekizinci jurinin itirazıyla birden yeniden toplanıyor. Adını bile bilmediğimiz bu adam sahnede kararlılıkları ile göze çarpan on bir adamı yok sayıyor ve seyircilerin kafasının içine minik bir tohum ekiyor:

“Evet, belki öyledir. Ama belki de değildir!”

Bu minicik tohum oyun boyunca beyinlerin içinde büyümeye devam ediyor. Gücünü sadece “insani” olmaktan olan bu argüman sadece seyircileri değil sahnede şaşkınlık içinde sekizinci juriye bakan diğer on bir adamın da ruhuna giriveriyor, orada sessizce büyümeye başlıyor. Öyle bir hızla ve sinsilikle büyüyor ki bu cümle, seyircilere kelimenin gücünü sorgulatıyor. Tek bir cümlenin, tıpkı bir fikir gibi, insanın varlığına nüfus etmesi ve orda saniyede bilmem kaç bin hücre gibi bir hızla çoğalarak “gerçek” olmasını şaşkınlıkla izlemeye başlıyor seyirci. Oyunun başındaki konforunu tek bir cümlenin zalimliğine teslim ediyor. Oyun, minik bir şüphenin beynin içine atıldıktan sonra nasıl da hızla ve sinsice büyüyebileceğini bu on iki adamın ateşli tartışmalarının ışığında sorgulatıyor.

Sahne dekoru oyunun en güçlü bileşenlerinden biri. Sahneyi, bir kısmı da seyircilerin olduğu yere doğru uzanan, bir kafes kaplıyor. Kafesin demir ayaklarının bir kısmı ise antik Yunan sütunları ile kaplanmış; kafesin şeklini almak için içe doğru bükülmüş dört antik Yunan sütunu. Masayı ve bu on iki adamı güzelce kapsayan bu kafes bir yanıyla içine hapsedilmiş oldukları hissini yaratırken bir yanıyla da yarım küre görüntüsü ile adeta bir dünya figürünü anımsatıyor. Antik Yunan sütunları Olympos göndermesi ile bu on iki adamı tanrısallaştırırken kafes görünümü sebebiyle sütunların maruz kaldığı eğiklik, tanrısal kibirlerinin içinde hayatın devamlılığını iki dudaklarının arasında gören bu adamların, aslında birer aciz insan olduklarını bize bir defa daha hatırlatıyor. Bu on iki adamın on sekiz yaşında bir gencin elektrikli sandalyeye gidip gitmemesine karar vermek için bu odada toplandıklarını göz önünde bulundurduğumuzda, aslında sahne bize insan denilen küçük tanrıcıkların kendi kibir ve önyargıları içinde nasıl da sıkışıp kaldıklarına dair birçok gizil ipucu sunuyor.

Peki neden on iki adam? On iki sayısındaki “on iki havari” göndermesi tartışmaların sürdüğü uzun masa ve bu masanın hatırlattığı “Son Akşam Yemeği” tablosu ile pekiştiriliyor. Oyun sırasında oyunculardan birkaçı seyircilere neredeyse arkasını dönerek oturuyor ancak birçok sahnede tüm oyuncuların masanın tek bir tarafına toplandıklarını görmek mümkün ve bu toplu sahneler son yemek göndermesini daha da güçlendiriyor. Tüm oyunun seyrini “suçsuzdur” itirazı ile değiştiren jurinin sekizinci juri olmasının altında da sekiz sayısının mükemmelliği ve sonsuzluğu yatıyor. Oyunun sonuna kadar “suçludur” hükmünün arkasında duran ve diğer tüm juri üyeleri ile uzun tartışmalar yaşayan jurinin de üç sayısı ile eşleşmesinde de üç sayısının tekilliği, yarımsallığı ve mükemmellikten uzaklığı gizli. Oyunun sonunda sekiz üçü kapsıyor ve tıpkı İsa'nın havarilerini bir bir ikna edişi gibi en zor itirazları bile kendi yoluna döndürmeyi başarıyor.

Oyun her ne kadar suçlu/suçsuz ikilemi üzerine kurgulanmış gibi görünse de iki perde boyunca tartışılan ve sorgulanan en önemli kavram önyargı. İnsan olmak ve insan olmak kadar güçsüz ve sınırları belli bir varlığın içine bile sığdırabildiğimiz kibir kavramı tüm oyun boyunca salonun içinde dolaşıp duruyor. Tüm yargıların ama en çok da önyargıların sorgulanabilirliği, her hükmün kişisel olduğu ve insanların kendi yaşanmışlıklarından bağımsız bir hükmün imkansızlığı, sahneye hiçkimse olarak girip, oyun boyunca sürdürdükleri karar sürecinde kendi hayatlarını bir bir açık eden karakterlerin ışığında kanıtlanıyor. Oyun bize soru sormanın, inanmamanın, şüphe etmenin gücünü hatırlatıyor; gözlerimizi bağlayan önyargının bir adım gerisinde daha mutlu ve kardeşçe bir dünyanın olduğunu ruhumuza sessizce fısıldıyor.

Oyun, en başından beri büyük bir öfke ve tutkuyla çocuğun suçluluğunu savunan üçüncü jurinin “suçlu değil” değişiyle noktalanıyor. Işıklar kapandığında bir süre alkış duyulmuyor, seyirciler yerlerinden ayrlmıyorlar. Bir sahne daha olmalı çünkü, çocuğun gerçekten suçlu mu yoksa suçsuz mu olduğunu seyircilere açıklayacak son bir sahne. Olmuyor. Sorular, tıpkı sekizinci jurinin oyunun başında diğer jurilerinin beynine sessizce bıraktığı şüphe tohumları gibi seyircilerin ruhuna, salonun dışındaki dünyada demlenmek üzere bırakılıyor.

Zeynet Öztunca
01.12.2014
22:07

Yazarın Tüm Yazıları

Oyun tanıtım sayfası:  On İki Öfkeli Adam
 
Paylaş      
Yorumlar

Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 396
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • Muhsin Ertuğrul Torun'larından Sinema'ya Bir Dokunuş… (Füsun Balkaya) - 12/22/2014
  • Tanrı, Eskişehir'de Sahneye İniyor: Jeanne D'Arc'ın Öteki Ölümü (Üstün Akmen) - 12/17/2014
  • İzmit'te 'Alternatif Bir Tiyatro'nun 'Uyan-Ma'sı (Melisa Ayşegül Çal) - 12/16/2014
  • Komedi Dünyasında Yeni Soluk (Begüm Yılmaz) - 12/15/2014
  • İbrahim Zübükzade Başkent Ankara'ya Geldi (Füsun Balkaya) - 12/15/2014
  • Savaş Başar İçin Oğlundan Saygı Duruşu: Öykülerden Oyunlar (Üstün Akmen) - 12/14/2014
  • ...İki Dahi Yönetmen... Çürük Temel... Oya Palay Sahnedeki Bir 'Grande Dame'... Ekip Çalışması (Can Murat Yaşar Şengel) - 12/14/2014
  • Ankara Şinasi Sahnesi'nde, Tiyatro Kedi 'İlhan Şeşen’' Şarkılarını Dinletmek İçin Seyirciye Güzel Bir Fırsat Sundu... (Füsun Balkaya) - 12/12/2014
  • Bir Delinin Hatıra Defteri - Genco Erkal (Yurdagül Yurtseven) - 12/9/2014
  • İlk Kültür Bakanı, Kültür-Sanat ve Çevirinin Büyük Ustası Halman Hocamız Aramızdan Ayrıldı (Füsun Balkaya) - 12/8/2014
  • 12 Öfkeli Adam Üzerine Bir İnceleme (Zeynet Öztunca) - 12/3/2014
  • Giderilemeyen Susamışlığın Öyküsü: Her Yıl Kuşlar Geri Gelir (Üstün Akmen) - 12/3/2014
  • Seni Seviyorum Adamım (Füsun Balkaya) - 12/1/2014
  • Alpay Ulusoy Röportajı (Ulya Altıntaş) - 11/30/2014
  • Kadir Anıl Adıgüzel Röportajı (Ulya Altıntaş) - 11/30/2014
  • Ekim Ayı ve Düşündürdükleri... (Can Murat Yaşar Şengel) - 11/27/2014
  • Deli Deli Hallarda! 'Deliha' - Bir Kadın Komedi Oyuncusu'nun Beyaz Perde Başarısı (Füsun Balkaya) - 11/24/2014
  • Bakarsın Bulutlar Gider (Burak keleş) - 11/24/2014
  • Arlecchino'dan Kean'e: Aktör Kean (Cüneyt İngiz) - 11/24/2014
  • Başkent Büyük Tiyatro'da İbsen, Yalman, Kurt 'Hedda Gabler' Buluşması (Füsun Balkaya) - 11/22/2014
  • Genco Erkal'dan Virtuozite Örneği: Bir Delinin Hatıra Defteri (Üstün Akmen) - 11/21/2014
  • Bezirgan (Burak keleş) - 11/14/2014
  • Tiyatro Aşhk - Tatminkar Ödül (Cüneyt İngiz) - 11/13/2014
  • Hilafet, Sadece Hz. Ali Soyundan Gelenlerin Mi Hakkı: Kerbela (Üstün Akmen) - 11/12/2014
  • Tiyatro Üzerine Yazarken Yönetmen Çağan IRMAK Yolumu Çevirdi - 'Unutursam Fısılda' (Füsun Balkaya) - 11/12/2014
  • Ayışığı Sirki (Çocuk Oyunu) - Adana Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu (Kurtuluş Bilgilioğul) - 11/9/2014
  • Gerçekten 'Olacak Şey Değil' (Cüneyt İngiz) - 11/8/2014
  • Bir Son Değil Diriliştir Kerbela (Yurdagül Yurtseven) - 11/5/2014
  • Yalancı Aranıyor - Adana Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu (Kurtuluş Bilgilioğul) - 11/5/2014
  • Hedda Gabler - Ankara DT (Emre Saklıca) - 10/22/2014
  • Şekib Avdagiç'in Mutlaka Yargılanması Gerekiyor (Üstün Akmen) - 10/22/2014
  • Üstün Akmen, Hıncal Uluç'un 'AKM Ne Olacak' Yazısını Değerlendirdi (Üstün Akmen) - 10/8/2014
  • Gazeteci, Yazar Recep Bilginer Ölümünün 9. Yılında Anıldı (Füsun Balkaya) - 9/30/2014
  • Diyebilirim ki Yıllar Sonra İlk Kez Tahmin Edemeyeceğiniz Kadar Heyecanlıyım (Hüseyin Köroğlu) - 9/29/2014
  • Tiyatrocu'lardan Sinemacı'lara Bir Tad: ÇİLEK (Füsun Balkaya) - 9/23/2014
  • Çağdaş Ödül Anlayışını Kutluyorum: Direklerarası Tiyatro Seyircileri (Füsun Balkaya) - 9/20/2014
  • Hürrem Sultan (Füsun Balkaya) - 9/18/2014
  • Ali Paşa Hanı Olayı ve Erkal Kardeşler... (Üstün Akmen) - 9/17/2014
  • Asutay'ın istifaya zorlanması, Kenter'den istifasının istenmesi (Üstün Akmen) - 9/11/2014
  • Türkiye'de Güzel Şeyler de Oluyor: Artiz Mektebi (Üstün Akmen) - 8/21/2014


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    1 Mayıs'tan itibaren her ÇARŞAMBA Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..