| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
KÜÇÜK HIRSIZLAR VE ÇIKAR İLİŞKİLERİ İÇİNDEKİ SOSYETE: “LÜKÜS HAYAT”
Üstün Akmen



“Şişli'de bir apartıman/yoksa eğer halin yaman/nikel-kübik mobilyalar,/duvarda yağlı boyalar//İki tane otomobil/biri açık, biri değil/aşçı, uşak, hizmetçiler/dolu mutfak, dolu kiler//Hanım gider, sen gidersin/gündüzleri çaydan çaya/gece olur, davetlisin/ya dineye ya baloya//Hey/lüküs hayat, lüküs hayat/bak keyfine yan gel de yat/ne güzel şey/oh ne rahat/yoktur eşin lüküs hayat//Yaz gelince adadasın/mayo giymiş kumlardasın/etrafında güzel kızlar/canın çeker, burnun sızlar//Hanım motorla dolaşır/hanım serbest, kim karışır/takarsın şeyleri bazı/dünya böyle sen de ol razı//Sen de kendi hesabına/topla akşam etrafına/sarıları, esmerleri/kır şampanya kadehleri//Hey/lüküs hayat, lüküs hayat/bak keyfine yan gel de yat/ne güzel şey,/oh ne rahat/yoktur eşin lüküs hayat.”

 

1947 yılından beri, yani dört yaşımdan bu yana anımsıyorum bu sözleri… Hem de müziğiyle birlikte… Hem de söylendiğinde içimden ya da dışımdan eşlik ederek… O günlerden bu günlere, yıllar yılların peşinden tazı gibi koştu, gene de unutmadım ne sözlerini, ne de bu sözlere can veren melodiyi…

 

KÖR BAKKAL SOKAĞI’NDAN BİR ANI

Bu sözler, “Lüküs Hayat” müzikalinin, rivayet olunur ki Nazım Hikmet tarafından yazılmış şarkı sözlerinden biri. Günümüzde de, benim kuşağım tarafından unutulmayan sözler bu sözler. “Lüküs Hayat”, 1933'te Ekrem Reşit Rey tarafından yazılmış, Cemal Reşit Rey tarafından müzikleri yapılmış, Avni Dilligil tarafından sahneye konulmuş, oynanmış, dört yıl boyunca sahnede kalmış bir müzikal. Benim çocukluğumun geçtiği cumbaları olan Kör Bakkal Sokağı’ndaki yirmi sekiz numaralı köşkün; yani çocukluğumun o koskocaman köşkündeki kokulu bahçenin, zengin çiçekli bir çelenk gibi köşkün üç yanını çevirdiği; bahçesindeki  kuyudan ebemkuşağı ışıltısında parıltılı suların çekildiği o köşkün yüksek mi yüksek, geniş mi geniş salonunda sıkça yapılan eş, dost, akraba toplantılarında yeri gelir eller çırpılır, annem Halide Pişkin’i taklit ederek “Kalamış’tan bir vapur kalkıyor,/kalkıyor/beresini yan giymiş geliyor, geliyor/gelen yarim, hey, beni arıyor, arıyor/iç rakıyı, iç, yarim geliyor, geliyor” sözlerini söyleyerek dans eder, dayım Vasfi Rıza’ya öykünür “Fıstık” olurdu. Aradan diyelim en yakını on bir yıl geçmişti ve Hazım Körmükçü’nün Rıza tiplemesi gene ballandıra ballandıra anlatılırdı.   

 

GEÇMİŞ “LÜKÜS HAYAT”LAR

Ö. Lütfü Akat’ın yönettiği; Adile Naşit, Hulusi Kentmen, Renan Fosforoğlu, Sezer Sezin, Settar Körmükçü, Halide Pişkin, Muzaffer Hepgüler’in rol aldıkları 1950 yapımı sinema filmini pek anımsamıyorum, ama içime iyiden iyiye yer etmiş olacak ki, 1963'te Muammer Karaca tarafından yeniden sahneye konulunca koşa koşa gittim, ama ne yalan söyleyeyim, içime yer etmiş oyunu pek içime sindiremedim. Aynı yıl, dönemin TRT Genel Müdürü Turgut Özakman’ın isteği ile radyoya uygulanmak istendiğini, ancak bu isteğin “düşleme” mertebesinde kaldığını da gazetelerde okumuşluğum var.

 

Benim kuşağım “Lüküs Hayat”a, ilk kez 1973 yılında kavuştu diyebilirim. Müzikallerin ülkemizdeki “prensi” Haldun Dormen ne etti, nasıl ettiyse işi kotardı ve Münir Özkul, Altan Karındaş, Pekcan Koşar, Güzin Özipek, Ali Poyrazoğlu, İsmet Ay, Füsun Önal, Hadi Çaman, Suna Selen’li kadrosuyla bizim kuşağı “Lüküs Hayat”la buluşturdu. Bunu duyan annemin heyecanı daha dün gibi hatırımda. Ama olmadı, tutmadı… Film fiyaskoyla sonuçlandı, annem başta Haldun Dormen olmak üzere herkesi, ama herkesi suçladı, manav dahil gittiği her yerde kınadı. 

 

ORHAN ALKAYA’NIN KADİRŞİNASLIĞI

Geçtiğimiz ayın 12’sinde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda tam 23 yıldır, kadrosu zaman içinde çeşitli nedenlerle değişse de seyircisiyle aynı heyecanla buluşan tek oyun olan “Lüküs Hayat”ın 24. yaşına basışını kutladık. Gecede, başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda 1984-1994 yılları arasında Genel Sanat Yönetmeni olarak görev yapan ve “cengâverce” bir cesaretle  “Lüküs Hayat”ı  repertuvarına alan Gencay Gürün’e, oyunun yönetmeni Haldun Dormen’e, dekor tasarımını yapan Nilgün Gürkan’a, kostüm tasarımcısı Canan Göknil’e, koreograf Selçuk Borak’a, müzikalde rol almış ve almakta olan tüm sanatçılara plaketler verildi. Güzel ve alışılmamış bir “kadirşinaslık” örneğiydi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Orhan Alkaya’yı kutladık, alkışladık.

 

BENİ DE ALIN KOYNUNUZA ANILAR…

Gecenin sonunda, Haldun Dormen, galanın düzenleyicisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın Genel Sanat Yönetmeni Orhan Alkaya ve de efsanegillerden Gencay Gürün ile müzikal ya da müzikli komedya türünün gelmişini geçmişini konuştuk. Burlesk ile hafif opera türlerinin birleşiminden türemiş, oyun örgüsüne müzik ve dansın da karıştığı, revü, varyete, bale, vodvil, müzikhol özellikleri kadar caz müziği, pantomim, hafif müzik ve pop-müzik özelliklerini de içinde barındıran bu türün ülkemizde neden bir türlü istenildiği doğrultuda yaygınlaşamadığını ayaküstü tartıştık. Haldun Dormen, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nı, görevde kaldığı on yıl içinde oradan oraya havalandıran Gencay Gürün’ün, Şehir Tiyatroları’nın 70. yıldönümü nedeniyle “Lüküs Hayat”ı nasıl karşısına çıkardığını; sahneye koyma çalışmaları sırasında Cemal Reşit Rey ile yaptığı telefon “muhavere”lerini, Cemal Reşit Rey’e: “Efendim, o şarkıyı ikinci perdeye mi koysak,” gibi sorular sorduğunda Rey’in coşku içinde nasıl “Harika” diye çığlıklar atığını anlattı.

 

CEMAL REŞİT REY GALADA

İlk sahnelenişinden 51 yıl sonra İstanbul Şehir Tiyatrosu'nda sahnelenen oyunun galasında, Cemal Reşit Rey’in özel olarak hastaneden çıkarıldığını, Harbiye Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu'na getirildiğini, yıllar sonra yine büyük bir başarı kazanan eser karşısında Cemal Reşit Bey’in “memnuniyetini” nasıl ifade ettiğini, Haldun Dormen ve Gencay Gürün’ün onu alkışlar arasında sahneye nasıl çıkardıklarını, seyircinin onu nasıl dakikalarca ayakta alkışladığını ise, eserin ilk ve efsanevi “Fıstık”ı Sezai Altekin’den öğrendim. Ölümsüz müzikalin yeniden yaşama geçiriliş öyküsünü, eserin “her şeyi” Zihni Göktay’dan da dinledim. Göktay, “Lüküs Hayat”ın sadece müziklerini bilen bir kuşağın, İBŞT prodüksiyonunu izledikten sonra, en değerli anıları arasında yer ayırmaları anekdotlarına da beni ortak etti.

 

“LÜKÜS HAYAT” NE ANLATIR

Lüküs Hayat, 1930'lu yıllarda bir akım olarak yayılan Batı özentisini anlatıyordu. Boğaz kıyısındaki yalılardan Beyoğlu'ndaki apartmanlara ve hızlı yaşama geçildiği bir dönemde, maddi sıkıntı çektiği halde eğlence hayatına devam eden bir aile ve yakın çevresindeki insanların birbirlerini kandırmaya çalışmaları ile küçük hırsızlıklar peşinde koşan “küçük” insanların menfaat çatışmaları vardı “Lüküs Hayat”ta. “Lüküs Hayat”, Türk toplumunun Batı ile yüzleşmesini ve bu çerçevede yaşanan gülünçlükleri sahneye taşıyan bir müzikaldi. Başka bir deyimle, Türkiye’nin dünden bugüne Batı ile kurduğu ilişkiye “kurmaca” diliyle bakan bir belgesel de diyebilirdik. Küçük hırsızlıklarla geçinen Rıza ile Fıstık bir zengin evine girince kendilerini kıyafet balosunda buluyordu. İkilinin içine düştüğü bu yeni ortam, batılılaşma özentisinin ortasına düşmüş halktan insanların durumunu açıklarken, Cumhuriyet sonrası yanlış anlaşılan batılılaşma olgusunun sonradan görme insanlar arasında yarattığı komik durumları öykülüyor, hayatını küçük hırsızlıklarla sürdürenlerle, çıkar ilişkileri içindeki sosyetenin bir araya gelmesinin yarattığı gülünçlükler konu ediniliyordu.

 

ZİHNİ GÖKTAY’IN ESPRİLERİ

Türk tiyatro tarihinde görülmemiş bir rekora ulaşan oyunun geçen ay izlediğim performansında tüm kadro iyiydi, gerçekten iyiydi, iyiydi iyi olmasına da, aralarından (elbette ki Zihni Göktay’ın dışında)  Belkıs’ta Aslı Aybars ve (Zeynep karakteri için fazla genç kalmasına karşın) Şenay Saçbüker, birer adım öne çıkmaktaydı.

 

Oyunun tarihi her ne kadar 1930'lara dayanıyorsa da, Zihni Göktay'ın yaptığı esprilerde güncelliğe kavuşturma çabası vardı. Oyunun yönetmeni Haldun Dormen, varsın güncel esprilerin oyunun ruhuna aykırı olduğunu, bir dönem müzikali olmaktan çıktığını söylesin… “Dümbüllü Kavuğu”nun sahibi, Türk tiyatrosunda tulûat geleneğinin son temsilcisi Zihni Göktay Usta’nın güncel olaylara göndermeler yapması, bence de oyunu monotonluktan kurtarabilirdi. “… Selektör yap çarpışmayalım”, “… Nasıl İstanbul burası hiçbir yer kazılmamış”, “… Bir kilo baklava çalarsan otuz yıl yersin, dükkânı götüreceksin ki seninle ticaret yapsınlar”, “… Kooperatife girdik, ne verdiğimiz parayı alabildik ne arsayı”, “… İçeri girince yetim, emekli, işçi memur, malı çalmak yok, onları çalan çalana maşallah” türü espriler oyuna renk katıyordu. Taş fırından ninesine lahmacun götürürken Urfalı bir kurta rastlayan kırmızı başlıklı kız masalı, Starbucks'ların her tarafı kaplaması, 475 bin dolara satılan 1+1 "rezidans" esprileri iyiydi de “Kofi Annan”, “Faust”, “Goethe” “Nane Nane", "Vadaaaa", "Oha falan oldum" bayat kalıyordu. Zihni Göktay, çeyrek yüzyıla yaklaşan bir süredir bu oyunu oynadığından olsa gerek, artık ana metne sadık kalmadan doğaçlamalar yapıyor, günümüz sorunlarını eleştirmeyi amaçlıyordu, tamam da bu durum, oyunun zaman zaman durmasına neden oluyor, tempo da ciddi anlamda düşüyordu.  

 

Neyse ne!

Ben istediğim kadar “ürüyeyim”; seyirci gülüyor, yerinde tepiniyor, ayakta alkışlıyor ve “Lüküs Hayat” 24. yılına giriyordu. 

Oyundan sonra, sırf bu nedenle dahi olsa şapka çıkarmasını bilmek, bu yazıyı eleştiri yazısı olmaktan kurtarmak gerekiyordu.

Dergimizin editörü de allahtan böyle bir yazı istiyordu.

 

Üstün Akmen

Evrensel Gazetesi



Yazarın Tüm Yazıları


Paylaş      
Yorumlar

gözde - ( 4/11/2008 )
çoooooooooooooooook güzel

Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 410
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • Kadının fendi sosyalizmi de yenerken: ‘Mutlu yıllar’ (Üstün Akmen) - 4/21/2008
  • Dört embriyonun yaşam savaşı: "9 Ay Son Gün" (Üstün Akmen) - 4/16/2008
  • Terbiyeli İşkence Çorbası (Ali Erdoğan) - 4/15/2008
  • Önlerinde saygı ile eğilmesi gereken oyunculuklar ve bir yönetmenin doğuşu : "Pusuda- Öç" (İhsan Ata) - 4/15/2008
  • Tiyatroda 31 Mart Vakası (Nedim Saban) - 4/13/2008
  • 80 Olmaz - Bir Dönem İzlencesi (Erdinç Yapan) - 4/12/2008
  • Gözlerinizin kulaklarınızın pası için: "Müzikaldeki Hayalet" (Üstün Akmen) - 4/12/2008
  • Bekle ! (Ali Erdoğan) - 4/9/2008
  • Dilek Türker kırk üçüncü yılında ama pes etmiyor: "Var mı sın" (Üstün Akmen) - 4/8/2008
  • Alkışlar eşliğinde Molieré’i sahneye gömerken ; "Hastalık Hastası" (İhsan Ata) - 4/8/2008
  • KÜÇÜK HIRSIZLAR VE ÇIKAR İLİŞKİLERİ İÇİNDEKİ SOSYETE: “LÜKÜS HAYAT” (Üstün Akmen) - 4/7/2008
  • Bizi Bize Nasıl Yıktırdılar? (Nedim Saban) - 4/5/2008
  • Giden Sahnelere Veda (Gılman Kahyaoğlu Peremeci) - 4/4/2008
  • KAZANKAYA’DAN TAM ANLAMIYLA “BRAVO”LUK BİR YORUM: “VENEDİK TACİRİ” (Üstün Akmen) - 4/4/2008
  • Karatavuk - "Tecavüzcünüzle ne konuşursunuz?" (Melih Anık) - 4/2/2008
  • Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde Son Oyun Oynandı! (İsmail Can Törtop) - 4/1/2008
  • Aykırı İkili - Adana Devlet Tiyatrosu (İhsan Ata) - 4/1/2008
  • Hayvanı doğa, insanı kültür korur (Tiyatro Nereye? 3) (Üstün Akmen) - 4/1/2008
  • Çanakkale Masalı (Çocuk Oyunu) (Emel Aygören şen) - 3/31/2008
  • Keşanlı Ali'nin Düşündürdükleri (Engin Yağcılar) - 3/31/2008
  • Bursa’da tiyatro atılımı: ‘Nilüfer Belediyesi Tiyatro Festivali’ (Üstün Akmen) - 3/31/2008
  • ÇOK YAŞA TİYATRO (Seyir Tiyatrosu) (Hasan Ergün) - 3/29/2008
  • 444 - İyi Geceler Nasıl Yardımcı Olabilirim? (Melih Anık) - 3/29/2008
  • Ne Yapmalı? (Boran Doğan) - 3/29/2008
  • YENİ GÜN , 27 MART HEPİMİZE KUTLU OLSUN (AMATÖR TİYATROLAR BİRLİĞİ) - 3/26/2008
  • Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları'nın 27 MART DÜNYA TİYATRO GÜNÜ Bildirisi (Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları) - 3/26/2008
  • 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü (Mehmet Çelik) - 3/26/2008
  • 27 MART’A DAİR - (Tiyatro Oyunbaz adına Güray Dinçol) (Güray Dinçol) - 3/26/2008
  • 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü Bildirisi (Orhan Aydın) (Orhan Aydın) - 3/25/2008
  • Eskişehir’de fevkalade ‘güncel’ ve cesur bir oyun: ‘Caligula’ (Üstün Akmen) - 3/25/2008
  • Masalsı bir tarih yolculuğu; Gayri Resmi Hürrem (İhsan Ata) - 3/25/2008
  • Konuşmak mı, Susmak mı? (Semaver Kumpanya 27 Mart Bildirisi) (Semaver Kumpanya) - 3/24/2008
  • 27 Mart 2008 Ulusal Bildiri (Orhan Alkaya) (Orhan Alkaya) - 3/24/2008
  • Bağlanmış Basiretleri Çözme Servisi (Ali Erdoğan) - 3/24/2008
  • Dalga geçerek başlayan soykırım çılgınlığı: ‘Dalga’ (Üstün Akmen) - 3/22/2008
  • Sansür (İbrahim Tül) - 3/22/2008
  • Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım (İsmail Can Törtop) - 3/21/2008
  • Sevgiyi Ararken (Arif KOÇİNALI) - 3/21/2008
  • Kazmaları Beklerken (Metin Boran) - 3/19/2008
  • 27 Mart Yerel Yönetimler Bayramınız Kutlu Olsun (Nedim Saban) - 3/18/2008


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    1 Mayıs'tan itibaren her ÇARŞAMBA Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..