| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
Klasik bir vodvil türü. Tipik bir evlilik öncesi oyunu. '' Şahane Düğün ''
İhsan Ata



Robin Hawdon’a ait eser geçtiğimiz günlerde Ankara Devlet Tiyatrosu tarafından sahnelendi. Eserin konusu ; Bill balaylarını geçirecekleri otel odasında hiç tanımadığı bir kızla uyanır. Bekarlığa veda partisinde içki fazla kaçırdığından geceye dair hiçbir şey  hatırlamamaktadır. Ve gelinliğini  giymek için nişanlısı Rachel odaya gelmek üzeredir.Tom ve Bill bu karmaşık durumu düzeltmeye çalışırken, oda hizmetçisi Julie ve gelinin annesi ile dayısının da dahil olmasıyla olaylar işin içinden çıkılmaz hale gelir. İkilinin yatak odasında başlayan macerası, oyun boyunca yanlış anlamalar, içinden çıkılmaz yalanlar, harekete dayalı komedi öğeleriyle işleniyor. Klasik bir metin olması nedeniyle oyunun gidişatını az çok tahmin edebiliyorsunuz. Küçük yaştaki çocukları güldürmekten öte gidemeyen oyun ''doğru kişiyi bulma '' sahneleriyle adeta işkenceye dönüşüyor.

 

Şahane Düğün.

 

Yıllardır bu türde yüzlerce eser verilmiştir. Eserin içeriği az çok bilinse de kurgusu iyi yapıldığı taktirde başarıya ulaşır.  Bu türlerin en bilindik yazarı Ray Cooney’dir. Onu diğer yazarlardan ayırtan en önemli özellik hiç şüphesiz kelime hazinesi, hiç beklenmedik bir son ve  kurgudaki ustalığı.

 

Oyun oldukça sıradan, özü açısından izleyiciye fazla aktarımı olmayan yüzeysel bir güldürü. Metnin zayıflığı bir yana, kopukluklarda almış başını gitmiş.

 

Şimdi düşünelim ertesi gün düğününüz var ve akşamında bekarlığa veda partisinde içkiyi fazla kaçırmışsınız. Oracıkta tanıştığınız biri sizi odanıza çıkarıyor ve devamında bir ilişki yaşıyorsunuz. Tabi işin içine güldürü öğesi amacıyla hareket ve yanlış anlamalarda katılmış. Ama metnin özü bu. Daha önce hiç görmediği, hiç tanımadığı birine nasıl olurda bir gecelik ilişki sonrası aşık olup yıllardır tanıdığı gelin adayından vazgeçer?

 

O zaman şunları soralım.  

 

Sırf ilişkiyi yaşadığınız için hiç tanımadığınız birine aşık olur musunuz? Üstelik ertesi gün düğününüz var!(Sarhoş olduğunu katmıyorum bile) Olunabilir diyenlere şu notu da ekleyelim. Oyun boyunca birbirilerini tanıma fırsatları olmuyor.

 

Yada şöyle soralım, uzun zamandır tanıdığı Rachel’le evlenmekten vazgeçiren tek neden bir gecelik ilişkimi?

 

 Aşk ve sevgi olguları sadece cinsellikten mi ibarettir?

 

Hayır mı? Peki sormaya devam edelim.

 

Değilse hiç tanımadığı biri için yıllardır tanıdığı nişanlısından, az sonra karısı olacak kişiden nasıl vazgeçer?

 

Yoksa Rachel yatakta başarılı değil midir?

Zira metin Rachel’den ayrılmasını başka bir nedenle vermiyor. Verilmek istenen ''doğru insanı bulma'' hadisesi yataktaki başarıyla mı sınırlı?   

 

E o zaman doğru insanı bulmak için yatak sınavından başarıyla geçmesi yeterlimi?

 

Tüm bunlar yetmiyormuş gibi, gelinin kocasız kalmaması için Bill’in en yakın arkadaşı , sağdıcı Tom’la birlikte olması da neyin nesi?

 

Yazarın aşk anlayışı  bundan ibaretse Allah yardımcısı olsun. Her ilişkiye girdiği kişiye aşık olursa işi zor.  

 

Üzülüyorum kızıyorum onca başarılı oyuncuların heba edildiğine yanıyorum. Bu kadar sığ bir metne bir reji yorumu yapılmadığından oyunun nasıl heba edildiğine yanıyorum. Bu kadar başarısız, bu kadar dar bir metnin Devlet Tiyatrolarının bel kemiği sayılan Ankara Devlet Tiyatrosu tarafından oynanmasına akıl sır erdiremiyorum.

 

Elbette bu senaryonun daha önce sinemaya ''Perfect Wedding'' adıyla uyarlandığını ve başrolde Hugh Grant’ın oynadığını biliyorum. Filmde vasat ama en azından görüntü zenginliği ve yakışıklı aktör Hugh Grant’ı izleme şansınız var.

 

Hoş bugünlerde bir çok özel tiyatronun da bu oyunu repertuarına aldıklarını duydum. Nasıl bir oyun çıkaracaklar merakla bekliyorum. 

 

Gelelim sahnelenişine.

 

Meltem Baytok, Okan Şenozan, Tolga Çiftçi, Aslı Kılan, Hülya Gülşen Irmak, Pervin Ünalp’tan oluşan kadro, genel anlamda oyunculuk düzeyleri ortalamanın altında kalmış. Ses ve vücut kullanımları yetersiz , sürekli aksayan ve alabildiğine uyumsuz.

 

Ne yazık ki başarı çizgilerine gölge düşürerek rolün hakkını veremiyorlar.  Yapay oyunculuklarla tekdüze ve monoton bir oyunda ses ve mimik yeteneklerini yeterince kullanamadıklarından kendilerini kanıtlayamıyorlar.

 

Oyunun büyük yükünü bu role hiç de elverişli olmayan Okan Şenozan üstlenmiş. Üstlenmiş üstlenmesine ama, sahne yeteneğini hiç kullanamamış. Ayrıntılardan yoksun rolün olanaklarını değerlendiremiyor.

 

Sahnedeki oyuncuların bir çoğunu farklı yapımlarda izledim.Hepsi başlı başına müthiş oyuncular. Özellikle yakın zamanda sahnelenen ''Köşebaşı'' adlı yapımda Okan Şenozan ve Tolga Çiftçi oyunculuklarıyla parmak ısırtmışlardı. Ama bu oyun için metnin zayıflığı maalesef oyunculuğa da yansımış. Reji ve Metnin kurbanı olmaktan kurtulamamışlar.  

 

Kısacası tüm oyuncular canlandırdıkları kahramanlarla içli dışlı olamadıklarından inandırıcı bir çizgi tutturamıyorlar.

 

 

Metnin zayıflığı rejinin yaratıcılığını engellemiş.

 

Elbette metnin zayıflığı yönetmeni bağlamaz. Yada tam tersi metni sevip spesifik bir çalışmayla  birtakım şeyler katabileceğine inanıp güzel bir oyun çıkaracağına da inanabilir. Kim bilir dayatılan mecburiyetle bu oyunu sahnelemişte olabilir. Hangi nedenle olursa olsun üzülerek söylüyorum başarılı olamamış. Kast seçiminin yanlışlığı da işin tuzu biberi olmuş. 

 

Işın Mumcu’nun dekoru.

 

Daha önce Behiç Ak’ın ''tek kişilik şehir '' adlı oyununda dekor ve kostüm çalışmasını izlemiştim. Türkiye’nin önde gelen tasarımcılarından. Çok başarılı bir işe imza atmış, sırf bu oyundaki çalışmasıyla alacağı ödüller için şimdiden garaj kiralaması gerektiğini vurgulamıştım.

 

Bu oyunda simültane dekor anlayışıyla bir otel odası tasarlamış. Ayrıntılar gözden kaçmayacak derecede başarılı, zevkli bir dekor tasarlamış.

 

Yalnız, eğer bir vodvil oynanıyorsa oyuncuya gereken genişlik sağlanmalı. Sahne küçükse ya o sahnede oynanmamalı yada daha az bir dekorla oyuncuya hareket alanı bırakılmalı. Aksi taktirde hareket alanı bulamayan oyuncu oyunculuğunu sergileyecek bir alan bulamıyor. Hoş oyuncular dar alanı dahi kullanmayan isteksiz bir tavır sergiliyor ya  neyse!

 

Daha önce başarılı çalışmalarını izlediğimden haksızlık etmek istemiyorum. Kötü demek gelmiyor içimden. Metnin azizliğine uğramış bir dekor çalışması diyerek noktalıyorum.

 

Gülümser Erigür’ün kostümleri.

 

Sahnedeki bir çok oyuncunun birden fazla kostüm kullanması işini zorlaştırmış. Tüm oyuncuların yaşına ve karakterine uygun seçimleri başarılı. Damat ve gelinlik seçimleriyle de zevkli bir yapıya sahip olduğunu gösteriyor.

 

Şükrü Kırımoğlu’nun ışıkları. 

 

Sade bir ışık tasarımıyla pek zorlanmamış. Yalnız yer yer gereksiz karartmalardan kaçınmalı. Ayrıca  monologların olduğu kısımlarda da nokta ışıkları zamanında yetiştirmeli.

 

Nerden geldiği belli olmayan müziğin oyunu hareketlendirmesi için yersiz ve zamansız girmesini çok yadırgadım. Vodvili  desteklemek  ve  seyirciyi dingin tutmak için yapılmış bu çalışma, tamamen ucuz ve basit bir yaklaşım.

 

Oyunu izlenir kılmak için ekler yapılarak metin zayıflığı kapatılabilir. Kapatmaktan kastım pervasız öpüşmeleri , yerli yersiz yüksek müzikleri ve yapay koşuşturmaları artırarak değil, sağlam bir kurguyla sağlanabilir.
 
İhsan Ata


Yazarın Tüm Yazıları


Paylaş      
Yorumlar

melek - ( 3/26/2008 )
bence fena değil

begüm - ( 12/1/2009 )
bence de,gayet başarılı.

Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 749
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • Bağlanmış Basiretleri Çözme Servisi (Ali Erdoğan) - 3/24/2008
  • Dalga geçerek başlayan soykırım çılgınlığı: ‘Dalga’ (Üstün Akmen) - 3/22/2008
  • Sansür (İbrahim Tül) - 3/22/2008
  • Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım (İsmail Can Törtop) - 3/21/2008
  • Sevgiyi Ararken (Arif KOÇİNALI) - 3/21/2008
  • Kazmaları Beklerken (Metin Boran) - 3/19/2008
  • 27 Mart Yerel Yönetimler Bayramınız Kutlu Olsun (Nedim Saban) - 3/18/2008
  • Bernarda Alba’nın Evi (Üstün Akmen) - 3/18/2008
  • Tiyatrom.com'un kapatılmasına dair (İhsan Ata) - 3/18/2008
  • Seyirci Olmak (İbrahim Tül) - 3/17/2008
  • Klasik bir vodvil türü. Tipik bir evlilik öncesi oyunu. '' Şahane Düğün '' (İhsan Ata) - 3/17/2008
  • Ismarlama Oyun ya da (Melih Anık) - 3/16/2008
  • Tiyatronun katı kurallarına gençlerin indirdiği şamar: Martı (Üstün Akmen) - 3/14/2008
  • Size hatırlatmamı istediğiniz başka bir şey var mı?: ‘444’ (Üstün Akmen) - 3/11/2008
  • Oyun içinde oyun kurgusuyla klasik tiyatro anlayışına başarısız bir güncelleme : ''Tartuffe'' (İhsan Ata) - 3/10/2008
  • Muhsin Ertuğrul Sahnesi Yıkılıyor ! (Hülya Karakaş) - 3/9/2008
  • Harcanmış Gelecek (Arif KOÇİNALI) - 3/9/2008
  • 8 Mart Dünya Kadınlar Günü Kutlu Olsun (Kenan Yoleri) - 3/7/2008
  • Bartu ve Esra’nın yükselişi; Deniz’in gelişi: ‘Şeylerin şekli’ (Üstün Akmen) - 3/7/2008
  • Tekrar Çal Sam – İstanbul Şehir Tiyatroları (İsmail Can Törtop) - 3/4/2008
  • Kent Oyuncuları’ndan korku, gerilim ve kahkaha: ‘39. Basamak’ (Üstün Akmen) - 3/4/2008
  • Bir al, üç seyret, tiyatroya şükret: ‘Kent Oyuncuları 45 yaşında’ (Üstün Akmen) - 3/1/2008
  • Bir özgürlük oyunu… Bu can benim kime ne (İhsan Ata) - 3/1/2008
  • Inishmaan’ın Sakatı – İstanbul Devlet Tiyatrosu (İsmail Can Törtop) - 2/26/2008
  • ŞEHİR TİYATROLARINDAN YENİ OYUN : YA DEVLET BAŞA YA KUZGUN LEŞE (Yasemin Aktaş) - 2/26/2008
  • Düşüncesiz Düşünce Adamları, Köşeli Köşe Yazarları ve Garıgötürüstlere Dair... (Ali Erdoğan) - 2/16/2008
  • RENKAHENK (Erdinç Yapan) - 2/16/2008
  • Röprezant Oyun Yazarları Derneği (Boran Doğan) - 2/11/2008
  • Asuman Dabak’tan: Bu Oyun Baska Oyun (Ahmet Kara) - 2/11/2008
  • Kahkaha ve hüznün buluştuğu çarpıcı bir oyun; ''Misafir'' (İhsan Ata) - 2/10/2008
  • Taşlama yağmuru: Zamazingo (Fatma Babuşçu) - 2/9/2008
  • NE BİÇİM OYUNSA, NASIL BİR OYUNSA BU OYUN: “BU OYUN BAŞKA OYUN” (Üstün Akmen) - 2/9/2008
  • Çok Tesettür Ederim... Pardon Çok Teşekkür Ederim (Ali Erdoğan) - 2/7/2008
  • İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda Metin Belgin resitali: ‘Kontrabas’ (Üstün Akmen) - 2/6/2008
  • Tiyatro Patlamış… Duyan var mı? (Serkan Fırtına ) - 2/6/2008
  • Fırıldak Eleştirmenliği Kolay Değil (Can Doğan) - 2/5/2008
  • Venedik Taciri ya da "Güncel"(?) Shakespeare (Melih Anık) - 2/4/2008
  • Ölümsüz Öykü - İstanbul Şehir Tiyatroları (Ayşe Müge Gerdan) - 2/4/2008
  • Kaybolan Değerlerinizden Müessesemiz Sorumlu Değildir (Ali Erdoğan) - 2/3/2008
  • SARAN İLE YÖNTEM, AYAKTA ALKIŞLANMALI: “KOCA BİR AŞK ÇIĞLIĞI” (Üstün Akmen) - 2/1/2008


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    12 Şubat'tan itibaren her PAZARTESİ Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..