| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
Eyyy Yıldız Kenter! Çekirdeklerin hiç bitmesin e mi!
Üstün Akmen



O, “çok fark eden” bir oyuncu. Her izleyişimde daha da iyi kavrıyorum, onun ne kadar çok “şey” fark ederse, o kadar çok “şey”den etkilenmekte olduğunu. Ne kadar çok “şey”den etkilenirse, o kadar çok duygusal yaşamı bir arada yaşadığını. Ve de böylece, çeşitli insanların davranışlarını yaratarak, içinden cımbızla seçebileceği daha fazla yaşam düzeyi kurduğunu. Coştuğunu… Fark ediyorum.
Bu duygu ve düşünceleri geçen perşembe akşamı damıttım. Çeşme Açıkhava Tiyatrosu’ndaydım, Yıldız Kenter’den Güngör Dilmen’in “Ben Anadolu”sunu 1983-1984 sezonundan sonra ikinci kez izledim. Çoğul kadın kimliği aykırı serüveninin, yirmi küsur yıl öncesini aşan çok özel yorumla sunulduğu iki saatlik doyumsuz bir Yıldız Kenter resitaliydi. Gene kesim kesim kesildim.
Yıldız Kenter sahnede öylesine yüceliyordu ki, birinci bölümün sonuna doğru Hacı Memiş Ağa, Hacı Mehmet Ağa, Osman Ağa camilerinden en yüksek ses şiddetinde başlayan yatsı ezanı bile, onun “o kadın”la özdeşleşmesini engelleyemedi. Hüseyni makamının böylesine berbat okunması onun tonlamasını, vurgulamalarını bozamadı. Bereket tanrıçası Kibele giderek çeşitli kadınlarda cisimleşti. Hitit kraliçesi oldu. Troya başkomutanının karısına, bir erkeğe aşık olduğu için suçlanan Amazon’a, Bizans İmparatoriçesi Theadora’ya, ilk kadın tarihçi Anna’ya, Orhan Gazi’nin karısı Nilüfer Hatun’a, Nasreddin Hoca’nın karısına, Şair Nigar Hanım’a, Halide Edip’e, Anna Komnena’ya, Puduhepa’ya, Pölüksena’ya dönüştü. Kimi zaman ağırlaşan yükleri, kimi zaman gülümseten nahiflikleri içinde altı bin yıllık devasa öykünün bir bölümü içindeki “kadınları” anlattı. O anlatırken, ben izlerken, içimden onu her geçen gün daha fazla sevdiğimi, daha da fazla hayran olduğumu, saygı dozumun giderek gün be gün çoğaldığını duyumsadığımı açıklamamın tam zamanıdır diye geçirdim. Hem de mertçe… “Ben Anadolu”, Kent Oyuncuları’nın 2007-2008 sezonunun açılışını yapacağından, oyun ile ilgili değerlendirmemi doğal olarak o tarihe ertelemeli, şimdilik Yıldız Kenter hayranlığımı anlatmakla yetinmeliydim. Olabildiğince dürüstçe…
Hayran olmak deyince birden aklıma geldi: Çok eskilerde, handiyse kırk beş-elli yıl önce, sanırım Kent Oyuncuları Topluluğu’nun yeni kurulduğu yıllarda, günlerden bir gün Taksim’den Galatasaray’a dek onu peşi sıra izlemiştim. O günlerdeki Silvio mağazasının önünde, bilerek ve de isteyerek koluna dokunduğumu anımsadım. Bir keresinde de, İzmir uçağını beklerken, İstanbul Atatürk Havalimanı’nda “doğal olarak” gelip benim yanıma oturmuştu. Doğal olarak, çünkü koca salonda yanımdaki koltuktan başka boş yer yoktu! Elinde bir dosya, ezber yapıyordu. “Yanımda oturdu” diye, “koluna dokundum” diye günler günü anlatmadığım kimse kalmamıştı. Sonra, bir tarihte “Bir Günlük Dost” başlıklı kitabım çıktı. İçinde “Ramiz ile Jülide”ye değgin bir de değerlendirmem var. Adına imzalayıp tiyatroya bıraktım. Derhal bir kart gönderip teşekkür etti. O zamanlar “Cumhuriyet”teydim. Aradan zaman geçti, bu kere tiyatro eleştirilerimi “... Vee Perdeee...” adlı kitapta topladım. Cumhuriyet Kitap Kulübü’nde benim kitabımı bahane ederek Türk tiyatrosunun genel sorunlarını tartışacaklardı, Genco Erkal, Rutkay Aziz, Ayla Algan, Sumru Yavrucuk, Ali Poyrazoğlu, falan... Cesaretlenip, sarıldım telefona, davet ettim. Duraksamadan kabul etti. Ve o gün kendimi tanıtıp, ilk kez elini sıktım. “Aaa Caniko, ne kadar mutlu ettiniz beni,” dedi.
Tüyümün tüsümün dineldiğini dün gibi anımsıyorum. Tam anlamıyla ayaklarımın yerden kesildiğini de. Devrisi gün, derhal çerçevelettirdiğim bir kart daha yolladı bana.
“Ben Anadolu”nun sahnelenişinden sonra, hafif rüzgârlı o Çeşmeli perşembe gecesinde, Yıldız Kenter’e saygıyla, hayranlıkla sarıldım. Zor günler geçirdiğini söyledi, kızının rahatsızlığını biliyordum. O sırada, kulise Latife (Uşaklıgil) Hanım’ın kız kardeşi Vecihe İlmen’in torunu Muammer Erboy girdi, laf karıştı.
Kızının sağlık sorununun iyiye gittiğini öğrenmiştim nasılsa.
Dönüş yolumda, aklıma kendi yapıtı “Hep Aşk Vardı”sındaki repliği geldi takıldı:
“İnsanin ortak kaderi doğum, ölüm ve o aradaki zaman, yaşam... / Doğmak, ölmek isteğe bağlı değil... Ölmek, belki bazen. / Bize düşen yaşamak. Koşullar ne olursa olsun yaşamak... / Ayakta kalmak... Hadi sıyırttın sıyırttın, hayatta kalabildin zar zor...
Uzun yaşamak, bir ayrıcalık. İyi, güzel... / Ama ayakta kalmak, kalabilmek. Ceza! Müthiş bir ceza!
İlkokuldaydım, birinci sınıfta. Hiç unutmadığım bir cezaya çarptırıldım. Karatahtanın önünde, sırtım sınıfa, yüzüm karatahtaya dönük, ders bitimine kadar kıpırdamadan ayakta durmak...
Utanıyorum, midem bulanıyor. Ölmek istiyorum. Herkesten nefret ediyorum, herkes ölsün istiyorum. Sonra bir ara cebimdeki kabarıklığı hissediyorum: Kabak çekirdeklerim!
Bir kuruşluk kabak çekirdeği almıştım, bir tane bile yemedim. Mahmut’la (benden bir buçuk yaş büyük ağabeyim; üçüncü sınıfa gidiyor) eve giderken yiyecektik. Evimiz taa tepede, Abidin Paşa Köşkü’nün orada. Bahardı... Bademler açmış, tepeye giden toprak yol bomboş. Ev yok pek. Apartman hele hiç yok. Göz alabildiğine tarla. Papatyalar, gelincikler. Hadi be sen de!.. Ne diye ölecekmişim...
Mati’ciğimle güzelim dağ yolunda çekirdek yiyerek, konuşa gülüşe eve gitmek varken!
Şimdi dönüp geriye baktığımda, hep çekirdek misali umutlar peşinde ayakta kalabildiğimi görüyorum.
Öleceğimi bile bile bir çekirdek uğruna bu kadar çaba, çırpınma! Değer mi?..
‘Bir şey yap, Met’i anımsıyorum, sevgili Aziz Nesin’i… İçim ısınıyor yeniden. / Kalk hadi diyorum, durma koş, bir şeyler yap. Yaşa... / Dur diyorlar bir yandan da, koşma... Yeter dinlen artık.
Koşma...
Öl artık!
Ama çekirdeklerim bitmedi ki daha...”
Eve dönünce balkona oturup gözlerimi kapattım.
İnanmayacaksınız belki ama, Yıldız Kenter’in çekirdeklerinin bitmemesi için bütün gece sabaha dek yalvardım, yakardım.
 
Üstün Akmen
Evrensel Gazetesi


Yazarın Tüm Yazıları


Paylaş      
Yorumlar

Berna F. - ( 8/15/2012 )
Yıldız Kenter; çocukluğumun, ilkgençliğimin izini sürdüğümde belleğimde, karşıma çıkan kahraman kadınlarımdan..O hep parlasın başımın üstünde.. Arkamda -hadi kızım, hadi Berna! Yapabilirsin- deyip sırtımı sıvazlamaya devam etsin..

Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 252
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • Bartın Bölge Tiyatrosu (Bartın) - 9/4/2007
  • Yarası Olana (Tiyatro Bir) - 8/30/2007
  • Tiyatro Bir (İstanbul) - 8/30/2007
  • Fantastik Gerçekçilik ve Oyuncu (İlhami Özdemir) - 8/27/2007
  • TELEVİZYON VE İNSAN AHLAKI ÜZERİNE; (Murad ÇOBANOĞLU) - 8/27/2007
  • Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu ve Çeşme’nin Anfi(!) Tiyatrosu… (Üstün Akmen) - 8/24/2007
  • Seyir-ci ve SEYİRCİ (İlker Güler) - 8/22/2007
  • SEYİRCİYİ NADASA BIRAKMAK (Ali Çakır) - 8/22/2007
  • Emrah KOYUNCU ve Onu beklerken uzerine (Fırat Güllü) - 8/22/2007
  • EMRAH KOYUNCU İLE SÖYLEŞİ (Ayşan Sönmez, Cüneyt Yalaz, Fırat Güllü, Sevilay Saral) - 8/22/2007
  • Eyyy Yıldız Kenter! Çekirdeklerin hiç bitmesin e mi! (Üstün Akmen) - 8/21/2007
  • Etkin Sanat Merkezi (Mardin) - 8/20/2007
  • Skeçler (Skeçler) - 8/20/2007
  • KONSERVATUVAR EĞİTİMİ ŞART MI? (Kemal Oruç) - 8/16/2007
  • Eugen Berthold Friedrich Brecht (Tiyatro Evi) - 8/15/2007
  • KONSERVATUAR SINAVLARI HAKKINDA SIKÇA SORULAN SORULAR (İhsan Ata) - 8/14/2007
  • Afsem Tiyatrosu (Manisa) - 8/14/2007
  • Aksine Tiyatro (Aksine Tiyatro) - 8/10/2007
  • KORSAN KİTABI BASAN DA, SATAN DA, ALAN DA HIRSIZDIR! (Üstün Akmen) - 8/7/2007
  • Diyafram nefesine geçişin etkileri (Mustafa Kartal) - 8/2/2007
  • TİYATRO YAPMAK (S. İlker Güler) - 8/2/2007
  • SANAT TİCARETİ... TİYATRO SORUNLARI... KURTARILMAK... (Kemal Oruç) - 8/2/2007
  • REZERVUAR KOPEKLERİ UZERİNE DENEME (Bülent İrtan) - 7/30/2007
  • Hayaller ve Gerçekler (Gibi Yapanlar) - 7/27/2007
  • MEHMET AKAN’IN FELEKNAZ HATUN İLE GÜLÜZAR KIZIN ANALIK DAVASI VE BRECHT’İN KAFKAS TEBEŞİR DAİRESİ OYUNLARININ KARŞILAŞTIRILMASI (Selda Karakoç) - 7/23/2007
  • TOBAV POLEMİĞİ ve DENİZ YILDIZI HİKAYESİ (Kemal Oruç) - 7/20/2007
  • Konservatuara Hazırlık (Cüneyt İngiz) - 7/26/2007
  • Sağlık Olsun (İsmail Can Törtop) - 7/18/2007
  • Casablanca (Tiyatro Kedi) - 7/13/2007
  • Omuzumdaki Melek (Tiyatro Kedi) - 7/13/2007
  • Tiyatro Pera (Tiyatro Pera) - 7/13/2007
  • Tiyatro Oyunevi (-) - 7/13/2007
  • Yalnızlıklar (Tiyatro Oyunevi) - 7/13/2007
  • Meyhanede (Oda Tiyatrosu) - 7/12/2007
  • Sayın Akmen’in ''Hülya Avşar kim ki, medyaya hükmediyor, emrediyor? '' Sitemine, büyük sitem… (İhsan Ata) - 7/11/2007
  • Hülya Avşar kim ki, medyaya hükmediyor, emrediyor? (Üstün Akmen) - 7/10/2007
  • Oyunları Niye Okumalıyız? (Edward Albee) - 7/10/2007
  • NEDEN GERÇEK SANATÇILAR GEREKEN DEĞERİ GÖRMEZ (Özlem Ecevit) - 6/21/2007
  • Bu yıl hangi tiyatro oyunlarını izlediniz? (Tiyatro Dünyası) - 7/3/2007
  • HÜKÜMET, TİYATRONUN TEKELLEŞMESİ İÇİN VAR GÜCÜYLE ÇALIŞIYOR. (İhsan Ata) - 6/19/2007


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    1 Mayıs'tan itibaren her ÇARŞAMBA Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..