| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
Dünyanın Ortasında Bir Yer - İstanbul Devlet Tiyatroları
İhsan Ata



İSTANBUL DEVLET TİYATROSU’NDAN GÖRSEL BİR ŞÖLEN : DÜNYANIN ORTASINDA BİR YER

 

Nefes kesen bir oyun!

 

Ödüllü yönetmen Ayşenil Şamlıoğlu’nun rejisiyle, İstanbul Devlet Tiyatroları tarafından sahneye koyulan ‘‘Dünyanın Ortasında Bir Yer’’ adlı oyun; Güçlü ve yalnız Emre bey’in çiftliğe zorla getirdiği bir kadının hikayesidir. Dünyanın ortasında bir başınadır.Ancak esas yalnızlık Emre bey'in harcıdır, o soyludur, o toprağın ve ateş çiftliğinin sahibidir. Önüne çıkan her türlü kapının açılmasına alışık bir kişinin,Ahten’den yediği gönül tokadıdır. Tutku kılavuz olunca, her kadın yolunu çizer.Beklenmedik sonlar beklemektedir. Canlı performanslı operanın ve düşsel imgelemenin buluştuğu muhteşem bir oyunla karşı karşıyayız.

 

Oyunun konusu itibariyle köy seyirlik bir oyun beklerken,ortaya çıkan manzara karşısında açıkçası çok şaşırdım. Usta yönetmen Ayşenil Şamlıoğlu oyunu sahneye koyarken,basma kalıp bir reji anlayışı yerine,seyirciye görev vermiş. Seyircinin oyunu anlaması,hatta  yaşayabilmesi için elinden geleni yapmış. Perdelerin dansı olarak nitelediğim bu görsel şölende,dekoru bertaraf eden,ilk defa karşılaştığım bir reji anlayışı vardı.

 

PERDELERİN DANSI…

 

Oyunun ana noktalarından biri olan bir bütünün eşit parçalara ayrılarak,oyuncular tarafından farklı şekillerle,oyunu anlatma konusunda başı çeken bir görsel tasarım. Atölye,ev ,hanımın odası gibi dekorları,perdelerle yapılan ilginç karikatürizeler hakikaten insanın başını döndüren bir anlayış tarzı.

 

Oyunda anlatıcı kullanma ihtiyacı hissedilmiş. Bu ağır oyunda,oyunu anlamakta yardımcı olarak güzel düşünülmüş. Oyuncuların yürüyüşleri,mizansenleri,sevişme ve tecavüz sahnelerindeki figürleri estetik. Yeşil çam filmlerindeki gibi ağır çekimlerle yavaşlatılarak yapılmış. Bu ironik anlayışı,insanın düşsel aleminde farklı, bir o kadarda zihinsel bir düşünceye itiyor. Yani oyunun konusu olarak bağnaz bir çiftlik beyinin,gerçek hayatta olmaması gerektiğini,bunun doğru olmadığını,bunu düşsel bir hayatmış gibi lanse etmek istemelerinden kaynaklanıyor. İşin en güzel yanı da bu aslında.

 

Yer yer söylenen akepella,ve müzikli operalardaki canlı performansları çok iyi. Devlet Opera ve bale  oyuncularının da bu oyunda yer almaları ve becerilerini oyuna uyum sağlaması,deyim yerindeyse cuk oturmuş.Yalnız oyun boyunca çalan canlı müziğin sesi biraz daha kısık tutulmalı. Bazı yerler anlaşılmıyor. Müzikler konu itibariyle,ağır parçalar olunca birazda uyutur gibi olmuş. Oyun boyunca anlatılan tek taraflı ve yasak aşkı canlandırmadaki yakın temaslarda,konu anlatımını hiç dokunmadan, bale yaparak canlandırmaları da takdire şayan.

 

Aslında yaşanmış bir hikayenin sahnede anlatarak yapacaklarını değil,yaptıklarını anlatan farklı bir sunum.

 

Oyun boyunca çiftlik beyi Emre beyin sahnede olduğu sahneler dışında,Emre beyin haremi sahneden hiç çıkmıyorlar. Doğurma sahnesindeki,perdelerin ve kadınların dansları,hem bir odayı canlandırıyor,hem de tecavüzden doğan bir erkek evladın,Emre beyin zürriyetinin devam etmesindeki tedirginliği yansıtıyor.

 

Yanlarında işçi olarak başlayan Can ustaya aşık olan Ahet’in, çiftlik beyi Emre beyin dostu olmasıyla,sevdiği kadına bacım demesi ve bunun sonucunda buna dayanamayan Ahet’in, karnındaki çocuğunu öldürme sahnesindeki ürpertici bakışlar,diyalogların başarılı sunumları oyunun en can alıcı sahnesi konumuna getiriyor. 

 

Aldatıldığını öğrenen çiftlik beyi Emre beyin,çiftlikten ayrılan Can’ın başını ezerek öldürmesi;törenin acımasız ve hiyerarşi duygularını gözler önüne sunan bir betimleme.  Oyun sonunda üzerlerine örtülen beyazlar, görsel şölene renk katmış. Bunun anlamını oyun sonunda sayın yönetmen Ayşenil hanıma sorduğumda,yeni bir sayfanın açılacağını,buna kara lekeler değmemesi dileğiyle yapılmış bir teknik olarak yorumladı. Ne diyeyim ellerine,yüreğine sağlık.

 

Aşkın ve sevdanın parayla alınamayacağını,nerenin beyi,yada nerenin ağası olursan ol,sevdaya kelepçe takılamayacağını anlatan bu evrensel mesaj,günümüz Türkiye’sinde hâlâ bu yobazlıktan kurtulamayanlara da ders olması dileğiyle.

 

Oyunda rol alan, Müge Arıcılar, Nurinisa Yıldırım, Funda Eskioğlu, Zerrin Tekindor, Gülen Çehreli, Yetkin Dikinciler, Erdal Bilingen’i muhteşem bir iş çıkarmışlar. Hepsini teker, teker kutlarım.Buna ek olarak Devlet Opera balesinden oyuna katkısı olan oyuncularında yüreklerine sağlık.

 

AYŞENİL SAMLIOĞLU’NU ANLAMAK…

 

Oyuna çok farklı bir bakış anlayışı getirerek,yaşanılacağı değil,yaşanılanı anlatan bir betimlemeyle oyunu sahneye koyan bu yönetmeni alkışlıyorum. Devlet Tiyatrolarının böylesine özgün,çağdaş tasarımlara ihtiyacı var. Hakikaten parmak ısırtan bir tekniği var. Oyunu bu karografiyle anlatmak,hakikaten çok zor. Oyuncuların uyumu,kullanılan sahne estetiği,perdelerin dansı ve Devlet Opera balesinden oyuncuları da oyuna katarak,oyunu farklı bir konsepte getirmek, her babayiğidin harcı olmasa gerek. Oyuncularıyla beraber turne, turne dolaşması da hakikaten sorumluluğun bilincinde ve her buluştuğu seyirciyi de ne kadar önemsediğini ortaya koyuyor.

 

İŞİN KİTABINI YAZAN BİR IŞIK VİRTÖZÜ…

 

Bu başlığı mecazi anlamda değil,hakikaten ilk defa ayrıntılı bir şekilde Devlet Tiyatrolarının da desteğiyle birikimini kitaplaştırmış bir ustadır. Hayatı başarılarla dolu. Yakup Çartık, oyunun en temel noktasını oluşturan bir usta. Oyundaki en büyük görevi almış. Perde üzerindeki simgeler ve oyun içerisindeki konulara göre kullandığı renkler, anlatımdaki en büyük görselliği sağlamış. Onlarca rengi bir arada kullanan,yerine göre süzme ışık ve reosta ışıklarla görselliğin baş mimarı olmuş. Bu oyunla ödül alması kaçınılmaz bir iş çıkarmış. Ayakta alkışlanacak en büyük mimar.

 

BU DEKOR ANLAYIŞI, TAM BİR İLHAM KAYNAĞI…


           
Tüm tiyatroyla uğraşanlara,ilham kaynağı olacak bir tasarım sunmuş. Ne bir ev dekoru,ne bir kapı,nede bir han. Aklınıza gelen tüm dekor anlayışlarını silin. Bu usta, oyunda sadece perde kullanmış.   İnanılması güç ama,perdelerin oyun içerisindeki betimlemeleri,konunun anlaşılmasına o kadar yardımcı ki. Işığın ve dekorun buluşması da , işi daha anlamlı kılmış. Ortaya görsel bir şölen çıkmış. Bu tasarımıyla  hakikaten,insanın kanını donduracak nitelikte. Dikkat edilmesi gereken,yabana atılmayacak bir iş çıkarmış.  

 

OYUNU ANLATAN KOSTÜMLER …          

 

            Konunun çiftlikte geçmesi nedeniyle,on harem, hanım ağa,Emre ,Can bey ve bir anlatıcıyla toplam on üç kostüm gibi zor bir görev üstelenen,köy kıyafetlerini,çiftliğe yakışır şık tasarımıyla, Gülhan Kırçova üzerine düşen görevi çok başarılı çıkarmış. Oyundaki görevi çok önemli. Bunun bilincinde olan Gülhan Kırçova el üstünde tutulmalı.  

 

RUHU DİNLENDİREN BİR SEÇİM…

 

Müzikte Can Atilla mistik parçalarla,oyundaki misyonu büyük. Canlı müziklerin oyuna katkısı tartışılmaz. Müzik Yönetmeni, Çiğdem Erken’in seçimleri ve Dans Düzeninde Handan Özer’de özellikle doğum sahnesindeki,oyuncuların karografisi alkışlanası. Çok büyük alkış hak ediyorlar.

 

Gerek dekoru,gerek ışığı ve gerek kostüm tasarımlarıyla, İstanbul Devlet Tiyatrosu,adına yakışır bir şölen hazırlamış.İnanılması güç tasarımları emin olun ilk defa karşılaşacaksınız.

 

İlk defa karşılaşacağınız bu muhteşem görsel şöleni, kaçırmamanızı öneririm.

 

İyi Seyirler…

 
           İhsan ATA


Yazarın Tüm Yazıları


Paylaş      
Yorumlar

duygu - ( 1/19/2008 )
ben de tiyatro bölümünü okumak istiyorum ama ne yapmalıyım onu bılmıorum


Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 43
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • Kurtlar vadiye -ne yazık ki- tekrar inerken... (Bensu Kaya) - 2/7/2007
  • Lysistrata - Ankara İrfan Şahinbaş Atölye Sahnesi (Taner Can) - 2/3/2007
  • Oyun Sonu - Dostlar Tiyatrosu (Üstün Akmen) - 2/2/2007
  • MeradaNesintiler (Tiyato Portre) - 2/1/2007
  • İhale (Tiyato Portre) - 2/1/2007
  • HAZİNE BULDUM (Tiyato Portre) - 2/1/2007
  • Bir Emektar Daktilo (Tiyato Portre) - 2/1/2007
  • QUO VADIS (Kemal Başar) - 2/1/2007
  • ARADA BİR - Oyunculukta Kalıplasmak ve Haluk Bilginer (Nedret Güvenç) - 1/30/2007
  • Röportaj : Aydın ORAK (Müslüm ASLAN) - 1/30/2007
  • Dünyanın Ortasında Bir Yer - İstanbul Devlet Tiyatroları (İhsan Ata) - 1/30/2007
  • Röportaj : Sarıyer Halk Eğitimi Merkezi Tiyatro Topluluğu (Pınar Şenel) - 1/29/2007
  • Tiyatro mu? O da ne demek? (Alıntı) - 1/29/2007
  • Çayhane (İstanbul Devlet Tiyatroları) - 1/28/2007
  • Adapazarı Büyükşehir Belediyesi' nde Tiyatro Zamanı (Sebahat TEKİNKAYA) - 1/28/2007
  • Günün Adamı - Bakırköy Belediye Tiyatroları (Üstün Akmen) - 1/26/2007
  • Benim Küçük Yıldızım (Anadolu Meydan Sahnesi) - 1/26/2007
  • Kocaeli üniversitesi tiyatro kulübü (koutik) (Kocaeli) - 1/26/2007
  • CHAMACO (Semaver Kumpanya) - 1/24/2007
  • Trainspotting (Semaver Kumpanya) - 1/24/2007
  • 12. Gece (Semaver Kumpanya) - 1/24/2007
  • Murtaza (Semaver Kumpanya) - 1/24/2007
  • On İkinci Gece - Semaver Kumpanya (Sevda ŞENER - Radikal İki ) - 1/24/2007
  • Bazıları Ne İçin Yazı Yazar? Ya da Tiyatronline editör Faciası (Gökhan Kalınca) - 1/24/2007
  • Günlük Müstehcen Sırlar (Tiyatro Fora) - 1/23/2007
  • Etik İcat Oldu Ahlak Bozuldu (A. Berhan Yılmaz) - 1/22/2007
  • Beyoğlu Sahneleri Gitti/Gidiyor! Alan Yok mu? Tuğba Özay'dan Başka? (Yeşim Özsoy Gülan) - 1/22/2007
  • Karşılaşmalar - Tiyatro Öteki Hayatlar (Üstün Akmen) - 1/19/2007
  • Kozalar - İstanbul Şehir Tiyatroları (Üstün Akmen) - 1/18/2007
  • Yıldızlar Altında Cinayet - İstanbul Şehir Tiyatroları (Kemal Oruç) - 1/18/2007
  • MODİGLİANİ - Derhal sahneden çekilmesi gereken bir oyun (İhsan Ata) - 1/18/2007
  • Gerçekleri saptırmadan irdeleyen yönetmen : Mesut Yüce (Fatma Babuşçu) - 1/18/2007
  • Osmaniye Gençlik Sanat Tiyatrosu - OGSAT (A. Aziz Öktem) - 1/15/2007
  • Yuva - Yeni Kuşak Tiyatro (Üstün Akmen) - 1/15/2007
  • Meşrutiyet’ten Günümüze Adana’da Tiyatro Sanatının Serüveni… (Doç.Dr. Nurhan Tekerek) - 1/15/2007
  • Eleştirmek mi Yoksa Eleştiriyi Eleştirmek mi? (Şekip Taşpınar) - 1/14/2007
  • BARUT FIÇISI - Trabzon Şehir Tiyatroları (Barış Uzun) - 1/14/2007
  • Biz Gençler (Eda Atalay) - 1/14/2007
  • Kaçamak - Tiyatro İstanbul (Üstün Akmen) - 1/14/2007
  • Özkıyım (Bizim Tiyatro ) - 1/14/2007
  • Nathalie (Kenter Tiyatrosu) - 1/13/2007


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    1 Mayıs'tan itibaren her ÇARŞAMBA Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..