| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
Ayşe Kilimci ile Yedi Tepeli Aşk Üzerine
İsmail Can Törtop




Yılın en ses getiren oyunlarından biri Yedi Tepeli Aşk oldu. Genç Günler kapsamında sahnelenmeye başlayan ve daha sonra örnek bir davranışla İstanbul Şehir Tiyatroları repertuarına alınan oyun tiyatroseverlerin büyük ilgisini çekti. Sonrasında sansür tartışmaları ile gündeme geldi bu oyun, önce Alevi vatandaşlar rahatsız oluyor dendi, daha sonra seçim yatırımı iddiaları gündeme geldi ve oyun kaldırıldı. Tam tartışmalar duruldu derken Şehir Tiyatroları'nın bu oyunu Genç Günler kapsamında yeniden programa alması ile oyun bir kez daha gündeme oturdu.

Oyundaki öykülerden birinin yazarı olan Ayşe Kilimci, oyunlaştırılan öyküsünün sahnelenmesine izin vermeyeceğini açıkladı. Bu açıklamalar üzerine Ayşe Hanım ile bir söyleşi yaparak hem son gelişmelerle hem de sansür tartışmaları ile ilgili görüşlerini almak istedik.



Can Törtop: Bu sezon üzerinde en çok konuşulan oyunlardan biri Yedi Tepeli Aşk oyunu oldu. Ne yazık ki konuşmaların odak noktası oyunun başarısından çok oyunun gösterimden kaldırılması ve üzerindeki sansür iddiaları oldu.
Öncelikle bu süreç hakkındaki düşüncelerini öğrenmek istiyorum. Bu dönemi nasıl değerlendiriyorsunuz?


Ayşe Kilimci: İlkin umutlanmıştım, hayli hınzır, bildirisi olan, yürekli öykülerdi sahneye taşınanlar. Yurt içinde oyun kapalı gişe oynuyordu, yurt dışı bağlantılar sözkonusuydu. Şehir Tiyatrolarına da Ersin Umulu’ya da bravo demiştim. Benim öyküm bir dergide çıkan ilk haliyle alındığı halde, ötekilik kavramı ve onların deyişiyle ‘sakıncalı’ hali saptırılarak daha doğrusu anlaşılmayarak ele alınmış olsa bile.
Bu süreci reklam programımız olarak niteliyorum şimdi, şıkırtılı, güzel, umutlu hali. Yani umup umsuruk bulup bunsuruk olduk, anlayacağınız…

C.T.: Şehir Tiyatroları, Genç Günler kapsamında bu oyunu yeniden oynama kararı aldı ancak siz bugün yaptığınız açıklama ile öykünüzün kullanılmasına izin vermeyeceğinizi söylediniz. Neden böyle bir karar aldınız?

A.K.:
Birincisi, bunun bir dönderebej numerosu olduğunu düşündüğüm için… (Hani meseldir, adam kızı kapmış, yaylaya götürüyormuş.Eli ayağı da rahat durmuyormuş.Kız dermiş ki, ‘. Asan (=Hasan) abi be, dönderebejlere geldik.’Adam aygın baygın, hem virajı alırmış tek eliyle, hem dermiş ki,’direksiyon elimde be yavrum.’
Yani kıssadan hisse, sansürdü, hayır değildi, güvenlik önlemiydi, ayıptır, hayır değildir ayıp yorgan altıdır biz yalnızca oyunu kaldırdık. Yapmayın, el insaf, kadının sakıncalı hayatlarını sansürle yürürlükten kalktı sanmayın/ her çözümün ilk adımı yasaklamadır, sansürdür, gene de direksiyon bizim elimizdedir, hem yasaklarız hem azıcık izin veririz. Yasaklayınca sansürcü derler, sonra bunca ayıptan sonra telifsiz, habersiz, anlamsız bir izin çıkartırız ki, sansürcülüğümüzü silelim, sütten çıkma ak kaşık olalım…Sansür mü, ne sansürü?Sansür kim biz kim, baksanıza azıcık izin bile verdik…
Bir zamanlar bi polis muhatabına ‘lütfen lan’ demişti, buna hala gülerim. Ben de bu oyunun başına gelen onca işten sonra, şimdi vardığımız durakta, birilerine ‘birazcık iz’an, biraz insaf, biraz akıl ve sağduyu lütfen’ diyorum, anlamayanlara da o polisin dediğinden diyorum…

C.T.: Oyunun profesyonel olarak repertuara alındığı halde, sahneden indirilip, tekrar genç günler kapsamında sadece bir kez sahnelenmesinin ardında sizce nasıl bir düşünce vardır?

A.K.:
Çok incelikli bir kendini aklama numerosu vardır…Profesyonel repertuara alınırken akıllar fikirler nerdeydi acaba?
Denetlenmeden, görüp bilmeden mi yapıldı provalar? İki ay boyunca kapalı gişe oynarken sakıncasız mıydı? Sakınca nedir? Sahne üstü sakıncalılık hallerinin taşınıp sergilendiği, çözümünün elbirliğiyle arandığı yerdir. Sanatta sakınca olur mu? Hayattaki sakıncalılık halleri sanatla ele alınırsa halledilir
Bir oyunda bunca titizlendiniz, yasakladınız, ama, gerçek hayatta Güldünya’lar öldürülüp duruyor, işsiz ve umutsuz, aşksız ve işsiz savruluyorlar, kadınlarımızın büyük çoğunluğu daha ikibinli yıllara bile varmadılar, onlar için bi şeyler yapmakta da hünerli olun, eğer olacaksanız, demokrasi için de…
Oyun budandı indirildi, tüm sakıncalar kalktı, öyle mi? Bu oyun hangi nedenle olursa olsun kaldırılırken nerdeydi bu ülkenin akıldaneleri? Niye kimseden, birkaç esaslı kişi dışında, çıt çıkmadı?
Genç günler kapsamında sahneliyorlar, çünkü hem beleş hem keleş…Telifsiz, izinsiz, anlamsız bir izindir bu. Ancak Şehir Tiyatroları sahnesindeki onurlu yerini yeniden alırsa Genç Günler için de izin sözkonusudur.Onca insanın emeğini ve kadının onurunu sağdıç emeği etmelerine karşıyım.
Genç Günler kapsamında telifsiz ve oyunu aklamadan Yedi Tepeli Aşk içindeki kendi hikayemin bu tatsız işin içinde yeralmasına rızam yoktur…

C.T.: Neden yaşanıyor bütün bunlar?

A.K.:
‘Dönderebejlere geldiğimiz için’…Direksiyon eli kolu rahat durmayanların elinde olmasın, hak edenin doğru sürenin elinde olsun. Birşeye yanmam, böyle yapacaklarını ummadıklarımız bile böyle faş malamat ediyor ya kendini, ona yanarım. Orhan Alkaya’dan da Kenan Işık’tan da beklemezdim bunca yanlışı. Yakışmıyor. Ve hala düzeltme yanlısı değiller. Bir de takiyye yapıyorlar.
‘Şiddetlen ey darlık, açılırsın’ dermiş ya eskiler, her konuda dibe vuruyoruz, umuyorum düzelerek çıkacağız, ş’apılarak değil (buradaki düzelmek kelimesindeki e harfi ü harfiyle yer değiştirirse pek güzel uyacak duruma ama, ben o erkek ayıbına katılmak istemem. Bu marifet o erkek aklına ve henüz evrimleşmesi sürmekte olanlara pek yakışmış ise de, kadınlara, kadın kahramanlarımıza yakışmadı.)
Buradan, sizin aracılığınızla bir barış girişiminde bulunmak isterim.
Kenan bey soyadındaki Işık’ı hak etmek için, Orhan bey de kendi soyadındaki kaya gibi duruşu hak etmek için önce hikaye kahramanlarımızdan, sonra tiyatrodan, sonra biz yazarlardan özür dilesinler ve oyunu sahnelesinler, ondan sonra hak etsinler yerlerini…Yoksa biz kadınlar, ‘beyefendiler bu nasıl iş, hiç yakışıyor mu?’ demeyi sürdüreceğiz , gene bildiklerini okuyacak olurlarsa diyeceğiz ki, ‘beyefendi deyişimiz de ağız alışkanlığından, siz sakın üstünüze alınmayın…’

C.T.: "Sansür" konusunda düşüncelerinizi öğrenebilir miyim? Yönetmenin oyuna ve tekste müdahale hakkı ne kadardır, ne tür bir değişiklik sansürdür, ne tür değişiklikler uyarlamadır sizce? Sansür neden kötüdür?

A.K.:
Oyunda, tekstte gözebatan, yasalara ters düşen, ahlaka sahiden mugayir bir hal, bir üslup, tümce var ise, elbet dikkat edilir, müdahale değilse de yazarından yeniden yazıp söylemesi, kamunun duyarlılığı açısından kör parmağım gözüne kısımların sansür kılıcıyla değil, hayır, üslup ve sanatın sihirli değneği ile düzeltilmesi, eksiği varsa tamamlanması sözkonusu olabilir.Ama, ben yığınların sözcüsüyüm, avukatıyım, siz kadını karaladınız, bir mezhebi ötelediniz, ben onların avukatıyım, o halde bir oyunu harcarım, yazarları umruma almam, hele hikayeleri bir üfürüşte silerim deme hakkınız yoktur.
Yazar ve kadın sizden daha iyi düşünür herhalde…Seyirci de öyle…
Sansür kötüdür, çünkü faşizan bir uygulamadır.Senin aklın yetmez, ben bilirim demektir.Halkı ve yapıtı ve sanatı hafife almak, hatta yok saymaktır.İnsanların gelişmesine ket vurduğu için, ayıptır. Asıl yasaklama ve sansürün kendisi sansürlenmelidir.

C.T.: Son olarak söylemek istediğiniz birşeyler var mı?

A.K.:
Evet var.
Bu uygulamadan sonra, biz kadın yazarlar, ‘sakınca öyle olmaz, işte böyle olur’ düsturuyla yola koyulduk ve ‘Kadından, Sakıncalı’ adlı bir antoloji hazırladık.
85 yazarın 85 fırlama öyküsü şimdi basım aşamasında.
Görüp bildiğinizi, unutmadığınızı, sahiden sakıncalıyı yazın ey kadınlar dedik.
Herkesten destek yağdı, eksik olmasınlar.
Bu fırtına gibi kitap için, cesur, akıllı, korkusuz bir erkek yayıncı yok mudur diye tellal çıkardık, bir elin parmakları kadar çıkmadı. Çıkanlar sağolsun, demek üç tanecikmiş… Yaşasın sade suya tirit ve laylaylom kitap basmayı yeğleyen eRRkek yayıncılar. Neyse, erkek olmayı da kadınlar öğretecek artık size…Kapağından içeriğine muhteşem olan bu kitap, onlara ve sansüre, sansürcü kahramanlara karşın yayınlanıyor, az sonra, bizden ayrılmayınız efenim…

İsmail Can Törtop
can@tiyatrodunyasi.com
-----------------------------------

Bu konu ile ilgili yayınlanmış yazılar:
1- Ayşe Kilimci, Yeditepeli Aşk Oyununu Geri Çekti !
2- Ayşe Kilimci ile Yedi Tepeli Aşk Üzerine
3- Yedi Tepeli Aşk ekibi, Şehir Tiyatroları yönetimine tepkili

Yazarın Tüm Yazıları


Paylaş      
Yorumlar

Savaş Aykılıç - ( 4/23/2009 )
CNN Türk’te şu anda bir haber bantı dönüp duruyor : "Maliye Bakanı Türkiye’nin biriken sorunları yüzünden daha çok krizler yaşayabileceğini açıkladı." veya buna benzer bir şeyler yazıyor. Hüseyin İngin’in dediğine göre bir deli de delilerevinde "Tuvalet boruları tıkandı , akmıyoooor !" diye bağırmış. Ne ilgisi mi var ? "Neden yaşanıyor tüm bunlar ?" diye sorunca İsmail Can Türtop , bunlar çağrışım yaptı... Oyunu ben de izlemiş ve beğenmiştim. Sonradan oyunda geçen "don" ve "kızlık zarı" vb. sözcükler ve anlamlar nedenleriyle oyunun bir provakasyona kurban gittiğini düşünüyorum. Umarım gereken adımlar atılır ve oyun seyirci ile buluşmaya devam eder...

Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 673
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • Coriolanus - İstanbul Şehir Tiyatroları (Ayşe Müge Gerdan) - 4/30/2009
  • Yalçın Menteş Tiyatrosu'nda Bir Çetin Akcan İşi: Eros Pansiyon (Üstün Akmen) - 4/29/2009
  • Darwin , Marx, Wagner ve Nietzche ; Hitler mi olmak istersiniz Brecht mi? (Melih Anık) - 4/29/2009
  • İBŞT'de Sait Faik Güzellemesi: Meraklısı İçin Öyle Bir Hikaye (Üstün Akmen) - 4/28/2009
  • Striptiz - Kadıköy Sanat Tiyatrosu - Bir Mehmet Avdan Oyunu (Melih Anık) - 4/27/2009
  • 25 Yılda Neler Değişti (Arda Aydın) - 4/26/2009
  • TARİH: 1 MAYIS 2009 YER: İSTANBUL BELEDİYESİ ŞEHİR TİYATROLARI (Nedim Saban) - 4/25/2009
  • İBB Şehir Tiyatroları Ailesine Açık Mektup (Ümran İnceoğlu) - 4/25/2009
  • Gülriz Sururi'den 18 Mayıs Tiyatrocular Yürüyüşü İçin Çağrı (Gülriz Sururi) - 4/24/2009
  • Kadrolu DT Oyuncularına Haksızlık (Adnan Tönel) - 4/23/2009
  • Ayşe Kilimci ile Yedi Tepeli Aşk Üzerine (İsmail Can Törtop) - 4/23/2009
  • Tiyatroda Günlük 23 Nisan 2009 (Melih Anık) - 4/23/2009
  • Ergin Orbey Hakkında (Sevinç Aktansel) - 4/23/2009
  • Sürmanşet – İstanbul Halk Tiyatrosu (İsmail Can Törtop) - 4/22/2009
  • Tiyatro Bereze'den Devlet Tiyatrosu Genel Müdürlüğü'ne Açık Mektup (Tiyatro Bereze) - 4/21/2009
  • Deri Ceket - Koyuna saydılar bizi… Oyuna Geldik! - İBB Şehir Tiyatroları (Melih Anık) - 4/21/2009
  • Devlet Tiyatrosu'nda Neler Oluyor? (Adnan Tönel) - 4/21/2009
  • Metni farklı kalıba dökülememiş bir oyun örneği: Muhabir (Üstün Akmen) - 4/20/2009
  • Sadece Bir Çiçek Herşeyi Değiştirebilir (Eser Ali) - 4/20/2009
  • Ne Yapar… Ne Ederim? (Yurdagül Yurtseven) - 4/18/2009
  • Cumhurbaşkanımıza ve Başbakanımıza Açık Mektup: 1 Mayıs'ı Taksim'de Hep Birlikte Kutlayalım (Savaş Aykılıç) - 4/17/2009
  • 2008-2009 Tiyatro Ödülleri….. ÖDÜL Mevsimi Geldi (Melih Anık) - 4/16/2009
  • Kış Gelmeden - Diyarbakır DT (Ahmet Olcay) - 4/16/2009
  • Kırmızı Pazartesi - İBB Şehir Tiyatroları (Melih Anık) - 4/15/2009
  • Şehir Tiyatroları'nda Sansür Yasaklandı! (Nedim Saban) - 4/15/2009
  • Aydın Doğan Vakfı Ödüllerine Devlet Şürekası Katılmadı, Kereviz, Lahana, Pırasa Şaşakaldı (Nedim Saban) - 4/13/2009
  • Seyircisini Düş Kırıklığına Uğratmayan Yönetmenin -CABARET-si (Üstün Akmen) - 4/13/2009
  • 27 Mart Herşeye Rağmen Bayram (Uğur Çakıroğlu) - 4/13/2009
  • Küçük Genny Efsanesi (Üstün Akmen) - 4/11/2009
  • Sanatın Doğası (Yurdagül Yurtseven) - 4/11/2009
  • Tiyatroda Günlük - 9 Nisan 2009 (Melih Anık) - 4/9/2009
  • Kabare – İstanbul Şehir Tiyatroları (İsmail Can Törtop) - 4/9/2009
  • Tiyatro Dünyası, Kendi Gök Kubbemiz oyunundaki sansür tartışmasına son noktayı koyuyor (Tiyatro Dünyası) - 4/7/2009
  • İki Oyun (Cimri ve İstanbul Efendisi) ve -Yönetmen-in Kafasındaki Seyirci… (Melih Anık) - 4/7/2009
  • Orhan Aydın'ın 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nde AKM Önünde Yaptığı Konuşmanın Metni (Orhan Aydın) - 4/6/2009
  • Kendi Gök Kubbemiz - Topal Ördek (Rıfkı Demirelli) - 4/5/2009
  • Aşk (İçin Her Şeyi Yaparım Bunu Yapmam) ve Tanrıların Şafağı (Üstün Akmen) - 4/5/2009
  • Adana Devlet Tiyatrosu'nda Modern Pygmalion Öyküsü: Rita (Üstün Akmen) - 4/3/2009
  • Zaten Aktör Dediğin Nedir Ki? (Fatih Ermiş) - 4/3/2009
  • Padişahın Dadısı Korku Olunca Başına Neler Gelir: Deli İbrahim (Üstün Akmen) - 4/1/2009
  • Kırmızı Pazartesi (Fatih Ermiş) - 4/1/2009


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    12 Şubat'tan itibaren her PAZARTESİ Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..