| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
Kimsenin bilmediği yönleriyle Adile Naşit | Röportaj (10/30/2015)



Hepimiz onu şen kahkahalarıyla, insanın içine işleyen bakışlarıyla, ve oynadığı rollerdeki samimiyetiyle tanıdık, sevdik ve hatırlıyoruz. 13 Eylül 1980 yılında Ses Dergisi'nde yayınlanan röportajını okuduktan sonra ise madalyonun diğer yüzünü göreceksiniz. Türk sinemasının usta sanatçılarından Adile Naşit ile yapılan ve kendisinin içini döktüğü bu röportajda, daha önce hiçbir yerde rastlamadığımız derecede içten ve duygulu bir anlatıma tanık olacaksınız.

-Adile Hanım yıllardır vazgeçmediğiniz oyunculuk tutkusu nasıl bir tutkudur?

Ben başka hiçbir şey görmedim ki. Tiyatroda doğduk Selim’le ikimiz. Kulislerde, tiyatronun ta içinde büyüdük. Babamızdan gelen bir tutku tiyatroculuk. Ayrıca çok sevdiğim bir iş.

-Hiç canınız sıkılıp da bu sahnelerden kurtulayım, evimin bir köşesinde yün öreyim diye aklınızdan geçmiyor mu?

Hayır, ‘geçmiyor’ diyebilirim. En çok yorulduğum, bunaldığım zamanlarda evimin bir köşesinde oturayım diye kafamdan geçiririm. Ama öylesine çabuk geçer ki bu duygu, hemen sahneyi özleyiveririm.

-Peki provalar, geceleri oyun ve bunun ardında evde yapılması gereken yığın iş kalıyor. Bunların altından nasıl kalkabiliyorsunuz?

Genellikle yapılacak işim pek olmuyor. Eskiden yemekleri ben yapardım. Şimdi kocam yapıyor. Mutfağa girmiyorum bile. Bir tek çamaşırları yıkamak kalıyor, onu da ben yapıyorum artık yüzsüzlük olmasın diye. Diğer işler ise, ortaklaşa düşe kalka gidiyor.

-İnsan ilişkilerinden ve aşktan söz etsek. Örneğin kaç kez âşık oldunuz? Aşık olduğunuz zaman neler hissettiniz?

Galiba ilk kez kocama, gerçekten âşık oldum. Senelerdir beraberlik yürüdüğüne göre, aşk sonradan sevgiye ve dostluk haline dönüştü. Kocam benden yirmi yaş büyüktür ve hep beni kollamış korumuştur bugüne dek. Aşık olmak duygusuna gelince, kötü bir şey aşk. Hüsranı, gözyaşı bol bir iş. Duyguların tümü pır-pır ediyor ya insanın içinde, ya sonrası ne oluyor? Hüsrana uğramayı sevmiyorum.

-‘Ağlamak güzeldir’ derler. Sık sık ağlar mısınız? Ya da ağlamayı sever misiniz?

Bayılırım. Öylesine çabuk boşalır ki gözümden yaşlar, ben bile şaşırıyorum. Galiba yaşantımın içinde tüm olayları bütün yoğunluğuyla yaşadığım için böyle. Bir olay bir başkasını anımsatıyor ve bir zincir halinde yürüyüp gidiyor kafamın içinde olaylar. Örneğin filmlerde hiç zorluk çekmem ağlama konusunda. Kafamın bir köşesine sıkışmış, atamadığım, söyleyemediğim olayları anımsar ağlayıveririm.

 -Demek ki sıkıntılarınızı pek dışarıya vurmuyorsunuz ve bundan ötürü de zaman zaman mutsuz olduğunuz söylenebilir mi?

Mutsuzluğun yanı sıra, sağlığım korkunç derecede bozuluyor. Tansiyonum düşüyor ve hasta bir kadın oluyorum. Mutsuzluk ayrı. Her insanın çok canının sıkıldığı bunaldığı zamanlar vardır. İşte öylesine bir şey oluyor.

-Kadınlık sizce nedir?

Çok önemi benim için. Hanımlığı, sevecenliği olmalı kadının. Evini sevmeli. işi varsa işini sevmeli ve ilişkilerini güzel tutmalı kocasıyla, dostlarıyla. İşte bütün bunları bilebilen bir kadın, bence kadınsı ve hanımlığı yapabilen bir kadın oluyor.


Anneanne Küçük Virjin Hanım, dayı Niko, anne Amelya hanım ve Selim Naşit. Çok klişe bir laf vardır, her ev bir dünya diye. Ama Naşit ailesini anlatmaya başlarken bunu söylemek şart. Onların evi her renkten bir dünya. İçinde Adile Naşit var bir kere.

-Çok güzel bir kadın olmak ister miydiniz?

İsterdim. Hiçbir zaman kendimden memnun olmamışımdır. Giydiklerimin bana yakışmadığını düşünürüm. Makyaj yaparım, örneğin bir filmin galasına gitmek için, “Aman ne olmuşsun böyle” desinler, gözlerim dolar koşar banyoya yıkarım suratımı.

-Biraz komplekslerinizi anlatmış oluyorsunuz böylece?

Elbette. Giydiklerimi hiç yakıştırmam kendime dedim. Her zamankinden biraz daha şık giyinsem “Aman ne güzel olmuşsunuz Adile abla…” desinler mahvolurum. ‘İşte bana acıyorlar, onun için iltifat ediyorlar.’ diye. Son zamanlarda denize giremez oldum. dehşetli utanıyorum. Bu son yolculukta ya bir, ya da iki defa denize girdim. Hiç kimsenin ısrarı beni kandıramadı. etrafımda benim yaşımdaki kadınlar örtüler içinde oturup beni seyrettikçe, iyice kötü oluyorum, Hepten vazgeçiyorum. Aşağılık kompleksi bunlar tabii ki.

-Korkak mısınız?

Müthiş. Birisi pat desin ölebilirim. Hemen tansiyonum düşer. Yataklara serilirim. Çok korkak büyüdüm. Küçükken bir gök gürültüsünde hepimiz öleceğimize inanırdık. Ailecek yatağın üzerine çıkar son dualarımızı yapardık sabahlara kadar. Sonra babamız bizi çok korkuturdu. Odada yaramazlık yapmayalım diye anahtar deliğinden duman üflerdi odanın içine. Ben ve Selim, oturduğumuz yerde korkudan çişimizi yapardık. Hep böyle ruhlar, ölüler, gök gürültülerinin bizi öldürecekleri korkusuyla büyüdük.

-Batıl inançlarınız çok olmalı?

Hemen hepsine inanırım. Biraz hafifletmeğe çalışıyorum bütün bunları ama, öylesine az yararı oldu ki bu çabamın. Kocam bile alıştı artık bütün bunlara. Birisi ölsün, gece hemen yataklarımız birleşir, bu iş bir ay kadar sürer. Olay biter, bir yenisi oluncaya kadar yine yaşamımız normale döner.

-Sizi en fazla kızdıracak, yerinizden hoplatacak olay ne olabilir?

Öylesine çok ki. Yukarıda da söylediğim gibi, kızgınlığımı açık açık belli etmiyorum. Ama, kırılıyorum. Örneğin, tiyatroda akşama kadar elleri donarak yerleri süpüren çocuğa “Haydi git de bana bir paket sigara al” deyiverenlere sinirlenmemek olası değil. Yüreğimin içinden bir şey cızlayıveriyor o zaman. Belki ağlıyorum, görmemezliğe geliyorum falan…

-Kıskanç mısınız?

Bilmiyorum. Ama iş konusunda kesinlikle kıskanç değilim. Arkadaşlarımın en iyi işi yapmaları beni sevindiriyor. Dostlarımı kıskanıyor olabilirim. Çok sevdiğim bütün sırlarımı, dertlerimi anlattığım bir dostum benim dışımda başka bir dost bulup, benden yavaş yavaş ayrılırsa işte o zaman sezdirmeden kaçmayı seçiyorum. Kırgın oluyorum. Eğer kıskançlık buna deniyorsa böylesini yaşıyorum ben içimde.

-Yaşamımız içinde yaşadığınız en büyük acı oğlunuzu kaybetmeniz oldu sanrım?

Evet, daha büyüğünü yaşamadım. Biz ana, baba, çocuk değildik. Üç tane dosttuk. Güzel bir arkadaştık. Ölümüne hazırlamıştık biraz kendimizi. Açık kalp ameliyatıydı geçirdiği. Ve yaşayamadı. Ondan sonraki beş sene benim için inanılmaz acılarla dolu. Elbette Ziya Bey için de. İşte sonra kuş, köpek, bebek böyle oyuncaklara tutkun olduk. Balıklar yaşadı, köpek kör oldu, çiçekler büyüdü böyle gidiyor yaşamın geri kalan kısmı.

-İşiniz, sıkıntılarınızı bir ölçüde olsa hafifletmiş olmalı.

Evet. Sahne korkunç bir oyalanma oldu benim için. Ama, korkularım, ürkekliklerim gün geçtikçe daha da bir arttı.

-Özlemlerinizin, keyiflerinizin eski tadı kaldı mı?

Özlemler değişti. Yaşamadaki amaçlar bir başka türlü oldu galiba. Yine de sevinecek, mutlu olacak şeyler bulabiliyor insan her türlü acıya rağmen.

-Ölmekten korkuyor musunuz?

En büyük korkum. Aklıma getirdiğim an her tarafım titriyor.

-Bir erkek sizce nasıl olmalı?

Ha önemli işte bu. İnsanı saracak, güvenilecek birisi olması gerekiyor erkeğin. Sorumlulukları paylaşacak, dostluğu iyi tanıyan birisi diye tarif edebiliyorum.

(Kaynak: ucuncuadam.wordpress.com, Dergiden deşifre eden: Asiye Hande Nur Başar, Haber Görseli: Ertaç Altınöz)

HÜRRİYET



Paylaş      
Yorumlar

Bu Haber Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 956
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 


    Güncel Haberler     En Çok Okunan Haberler
Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
Hangisi Karısı, 5. Sezonunda!
    Tüm Haberler

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Haberler
    Bu haberin yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer haberler aşağıda listelenmiştir...

  • Yaşar Ersoy Yazdı: Çok Teşekkürler Üstün Akmen (11/2/2015)
  • Lefkoşa Belediye Tiyatrosu: Üstün Akmen Unutulmaz Eserleriyle Yaşayacak (11/2/2015)
  • Üstün Akmen’in vefatı üzerine Tiyatro Eleştirmenleri Birliği'nden Açıklama (11/2/2015)
  • ŞAFT Tiyatro'dan Siz Tek Ben Hepiniz (11/2/2015)
  • Tiyatro Keyfi Kasım 2015 Programı (11/2/2015)
  • Üstün Akmen vefat etti (11/2/2015)
  • Şehir Tiyatroları, 100 Yılın Sanatçıları Buluştu (10/30/2015)
  • Ayşenil Şamlıoğlu: Darülbedayi'nin son genel sanat yönetmeniyim (10/30/2015)
  • 'Müstehcen' Diye Oyun İhbar Eden İskender Pala, Şimdi Oyunları Seçen Kurulda (10/30/2015)
  • Kim Demiş Seçim Haftasında Tiyatro Olmaz Diye? HANGİSİ KARISI Devam Ediyor..! (10/30/2015)
  • Kimsenin bilmediği yönleriyle Adile Naşit | Röportaj (10/30/2015)
  • Çolpan İlhan&Sadri Alışık Tiyatrosu'nun Oyunu Bay Kolpert 2. Sezonunda (10/30/2015)
  • Tiyatro Cosmos, Sizin İçin Zararlı ile Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu'nda (10/30/2015)
  • İmparatorluk Kuranlar yahut Şümürz, 26 Ekim'de Hayal Perdesi Beyoğlu'nda! (10/30/2015)
  • Oğuz Atay'ın Oyunlarla Yaşayanlar Oyunu D22 Sahnesi'nde (10/30/2015)
  • Tiyatrogen, (H)Alet-i Ruhiye ile Old City Comedy Club'da (10/30/2015)
  • Nurhan Karadağ Vefat Etti (10/30/2015)
  • Şehir Tiyatroları, Terzi Oyunuyla Adana'da (10/30/2015)
  • gnlev sezonu SİTE ile açıyor (10/30/2015)
  • Yeni Tiyatro Dergisi Ekim 2015 Sayısı Çıktı (10/30/2015)
  • Tiyatro Bavul'dan 'Beyrut'ta Bir Sene ve Yaşanmış En Büyük Aşk' (10/30/2015)
  • Guguk Kuşu, 25 Ekim'de Caddebostan Kültür Merkezi'nde (10/30/2015)
  • Arturo Ui'nin Önlenebilir Tırmanışı, 23 Ekim'de Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde (10/30/2015)
  • Erhan Yazıcıoğlu Röportajı: İnadına Barış, Mutlaka Barış (Balçiçek İlter) (10/30/2015)
  • Yatak Odası Diyalogları, 4. Sezonunu Açıyor: Sezonluk Değil, Ömürlük Bir Oyun (10/30/2015)
  • Omar bin Hattab, 5 Kasım'da Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde (10/30/2015)
  • İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda Bu Hafta (19-25 Ekim 2015) (10/30/2015)
  • HANGİSİ KARISI, 21 Ekim'de Kozzy AVM, 23 Ekim'de Akatlar KM'de (10/30/2015)
  • Şehir Tiyatroları'nda Bu Hafta (14-17 Ekim 2015) (10/30/2015)
  • Eskişehir Şehir Tiyatroları'nda Çocuklar İçin Drama Kursu Başladı (10/30/2015)
  • Tiyatro Tek Ağaç, Yol Oyunuyla 19 Ekim'de Tatavla Sahne'de (10/30/2015)
  • OYÇED: Barışı Destekleyen Her Kurumun Yanındayız (10/30/2015)
  • Levent Kırca'dan 'Hoşçakalın' mektubu (10/30/2015)
  • Levent Kırca vefat etti (10/30/2015)
  • Eskişehir Şehir Tiyatroları Töre Oyununun Provalarına Başladı (10/30/2015)
  • Şehir Tiyatroları, Emekli Sanatçısı Argun Kınal'ı Yitirdi (10/30/2015)
  • Cyrano de Bergerac, Yeniden Şehir Tiyatroları'nda (10/30/2015)
  • YAP İstanbul Modern'in son etkinliği: Taldans 'Dolap' (10/30/2015)
  • Craft Tiyatro'nun Personel Oyunu Sezona Kapalı Gişe Başladı (10/30/2015)
  • Titanik Orkestrası, yoğun istek üzerine 3. Sezonunda... (10/30/2015)
  • Onur Ayan'dan Balıkesir'e 'En İyi Yönetmen' Ödülü (10/30/2015)


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    1 Mayıs'tan itibaren her ÇARŞAMBA Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..